Borsanın soluğu yabancı yatırımcı uzak durmaya devam ettiği, faizler yükseldiği ve halka arzlar hızla arttığı için kesildi. Borsanın yeniden yükselebilmesi için ilave para gelmesi gerekiyor.
Borsa İstanbul BİST 100 Endeksi mayıs ayının başında 4400’lerdeydi. Şimdi inanılmaz görünüyor ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanmaya yakın olduğunun ciddi ciddi düşünüldüğü günlerdi. Bunda kamuoyu araştırma kuruluşlarının yayınladığı anketlerin rolü büyüktü elbette. (Anket şirketleri yanılgılarının hesabını halen vermiş değil.)
Yabancı yatırım kuruluşları abonesi oldukları araştırma şirketlerinin anket verilerine bakarak “Seçimi muhalefet kazanırsa…” raporları yazmaya başlamıştı. Bu raporlarda seçimi muhalefetin kazanması durumunda “ortodoks” ekonomi politikalarına geri dönüleceği, bunun da Borsa İstanbul’da ralli yaptıracağı öngörülüyordu. Bu durumda endeksin 10.000’i geçeceğini söyleyen birçok yatırım kuruluşu vardı.
Erdoğan’ın kazanması durumunda ise o dönemdeki ekonomi politikalarının aynen devam edeceği, Türkiye ekonomisinin iyice dışa kapanacağı, bunun sonucunda borsanın sürünmeye devam edeceği tahmin ediliyordu…
Seçimi Erdoğan kazandı. Borsa ilk anda ne yapacağını bilemedi ama Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek’in getirilmesiyle yükseliş başladı. Şimşek “Rasyonel zemine dönüş dışında çare kalmamıştır” diyerek ortodoks ekonomi politikalarına dönüşün sinyalini vermişti çünkü.
“Ekonomi politikaları normalleşiyor” beklentisiyle Borsa İstanbul’da başlayan yükseliş yaz aylarında soluksuz devam etti. Ta ki 8500’e kadar. Borsa İstanbul eylül ayında 8,500’e kadar yükseldi ve orada tıkandı.
Borsadaki rallinin sebebini biraz önce gördük: Ekonomi politikaları normalleşecek, “Ortodoks politikalara dönülecek” beklentisi. Peki neden tıkandı? Bunun için 3 temel sebep sayabiliriz.
1.Yabancı yatırımcının uzak durmaya devam etmesi
Yabancı yatırımcılar yaz aylarında 2 milyar dolara yakın alım yaptıktan sonra durdu. Hatta son haftalarda satıyorlar. Mehmet Şimşek’in onca çabasına, katıldığı onca toplantıya rağmen Türkiye’ye dair bekle-gör pozisyonlarını bozmuyorlar.
2.Faizdeki yükseliş
Faiz borsanın rakibi. Parayı risksiz bir enstrümanla (yani faizle) enflasyondan koruma imkanı ortaya çıktığında yatırımcıların bir kısmı borsadan çıkıp ona yöneliyor. Evet, mevduat faizi hâlâ enflasyonun altında. Ama seçimden önce çok daha düşüktü. Merkez Bankası’nın faiz artırımları sonrasında yüzde 40’ı geçti. En azından Orta Vadeli Program’daki 2024 sonu enflasyon beklentisini (yüzde 33) aştı. Orta Vadeli Program’daki tahmin elbette gerçekçi değil. Ama Merkez Bankası faiz artırımlarına devam ederse mevduat faiziyle beklenen enflasyon arasındaki marj biraz daha kapanacak.
3.Halka arzlar
Son yıllarda Borsa İstanbul’da halka arz fırtınası yaşanıyor desek yeridir. Dünya gazetesinin haberine göre sadece bu yılın ilk dokuz ayında 39 şirket halka arz olurken, arzların büyüklüğü 51.5 milyar lirayı buldu. Büyük çoğunluğu tanınmamış, küçük ve orta boy şirketler arka arkaya borsaya sökün etti. İşler mahalledeki köfteci borsaya açılsa şaşırmayacağımız bir noktaya geldi.
Halka arz edilen hisseler bir süre boyunca “tavan tavan” gittiği için (yani her gün yüzde 10 yükseldiği için) küçük yatırımcıların gözdesi oldular. Yüz binlerce yatırımcı halka arzlar için borsaya koştu. Önemli kısmı başka hisseleri satıp halka arzlara katıldı. Bu da endekslere yön veren hisselerden para çıkışlarına yol açtı.
Borsanın 8500’te tıkanmasının temel sebepleri işte bunlar. Yani borsa düşmeye hazırdı, İsrail’de başlayan savaş sadece tetiği çekti. Borsa İstanbul BİST 100 Endeksi pazartesi günü savaşın yayılacağı endişeleriyle 8000’in de altına geriledi. Salı günü toparlayarak kendini yeniden 8100’ün üzerine attı ama bu yazının yazıldığı çarşamba öğlen yine sert düşüşteydi…
Borsanın yükselişini sürdürebilmesi için ne gerektiği ortaya çıktı sanırım: İlave para. Borsa jargonuyla taze para. Yerli yatırımcı borsaya getirebileceğini getirdi, üstünü yabancıların tamamlaması gerekiyor. Ama onlar da inatla gelmiyor, “bekle-gör”de kalmaya devam ediyorlar. Neden? O da başka yazıya…