Papa’dan Noel konuşması: Gazze için barış çağrısı yaptı, silah endüstrisine ateş püskürdü
Avusturya'nın Aşağı Avusturya eyaletinde hazırlanan yeni düzenlemeye göre, vatandaşlık başvurusunda bulunan kişilerin "İsrail'in var olma hakkını kabul etmesi" gerekecek.
Avusturya’nın Aşağı Avusturya eyaletinde iktidardaki merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ) iktidarı tarafından hazırlanan yeni vatandaşlık düzenlemesinde ilginç bir kriter yer aldı. Düzenlemeye göre vatandaşlık almak isteyen kişiler ülkeden kilometrelerce uzaktaki bir Ortadoğu ülkesinin, İsrail’in “var olma hakkını” kabul etmek zorunda.
Eyalet Başkanı Johanna Mikl-Leitner Nazi geçmişi bulunan Avusturya’nın vatandaşı olacak kişinin bu ülkenin sırtında taşıdığı sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini, bu nedenle vatandaşlık hakkı elde etmenin İsrail’in var olma hakkını kabul etmekten geçtiğini söyledi.
ÖVP, entegrasyon önlemlerinin sıkılaştırılmasının Avusturya değerlerine aykırı paralel toplumların oluşmasını engellemeye yardımcı olacağı kanısında. Bu değerler arasında antisemitizme karşı özellikle sert bir çizgi ve ülkenin Nazi geçmişi göz önüne alındığında İsrail’e destek de var.
Eyalet yönetimi tarafından hazırlanan düzenleme, antisemitizm geçmişi olan kişilerin Alman vatandaşı olmasını zorlaştırmak için çifte vatandaşlık yasasını sıkılaştırmayı amaçlayan Almanya’da şu anda gündemde olan düzenlemeye oldukça benziyor.
Öte yandan Leitner, vatandaşlık için hazırladıkları yeni düzenlemedeki temel şartlardan birinin İsrail’in var olma hakkının adaylar tarafından kabul edilmesi olduğunu belirterek, vatandaşlık başvurusunda bulunanların bir tür “değerler kursundan” geçirileceğini, bu çerçevede Nazi döneminde Yahudilerin katledildiği toplama kamplarının ziyaret edilmesinin zorunlu hale getirileceğini söyledi.
İlköğretimi bu ülkede tamamlamış kişilerin de bu kurslara gitmesinin zorunlu kılınacağını, burada öğretim gördüğü için muaf tutulmayacağını kaydeden Leitner, Nazi propagandasını yasaklayan yasadan hüküm giyen birinin vatandaşlık başvurusunun kabul edilmeyeceğini, bu durumdaki çifte vatandaşların da Avusturya vatandaşlığının iptal edileceğini söyledi.
Avusturya’da yapılan pek çok ankette FPÖ’lü politikacılar sosyal yardımlar ve ikametle ilgili kuralları sıkılaştırarak entegrasyon şartlarını daha katı hale getirmenin birçok yolunu öne sürüyor. Bunlar arasında Entegrasyon Bakanı Susanne Raab’ın sosyal yardım hakkını Almanca becerilerinin geliştirilmesine bağlama yönündeki teklifi de yer alıyor.
Leitner, Hamas’ın İsrail topraklarına saldırılarının bir “uyandırma alarmı” işlevi gördüğünü söyleyerek, “Bu saldırılar ülkemizde değerlerimize karşıt gruplara tahammül edemeyeceğimizi, değerlerimizi savunmak için onlara daha fazla yaptırım uygulamamız gerektiğini bize gösterdi” dedi.
Eyalet yöneticileri 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail topraklarını hedef aldığı saldırılar sonrasında İsrail ile dayanışma mesajı yayımlamış, İsrail diplomatik temsilcileriyle görüşmüştü.
Aşağı Avusturya’daki aşırı sağcı iktidara ilk tepki Yeşiller Partisi’nden geldi. Aşağı Avusturya Yeşiller Partisi Başkanı Georg Ecker, Eyalet Başkanı Leitner’in söz konusu düzenlemeyi antisemitizmle mücadele adı altında hayata geçirmek istediğini, Letner’in antisemitizmle mücadeleye aşırı sağcı koalisyon ortağıyla başlayabileceğini söyledi.
Ecker, Leitner’in koalisyon ortağı aşırı sağcı parti sıralarında siyaset yapan bazı kişilerin geçmişte “Hitler selamı vermek, Nazi propagandası içeren kitaplar dağıtmak” gibi eylemlerde bulunduğunu hatırlattı.
Avusturya’nın en büyük eyaleti olan Aşağı Avusturya yaklaşık 1.5 milyonu aşkın nüfusa sahip. 1986 yılından beri başkenti Sankt Pölten olan eyalet 21 bölgeyi kapsıyor. Aynı zamanda ülkenin tarımın en yoğun olduğu eyaleti.