Ne kural ne sınır onu engelliyor: Ressam John Craxton, ilk kez İstanbul’da
Cumhuriyetin 100. yılı sergilerle anılmaya devam ediyor. Siemens'in Galataport'ta sergi, Cumhuriyetin endüstriyel tarihi olma özelliği de taşıyor. 24 Kasım'a kadar ücretsiz ziyaret edilebilecek sergide Kurtuluş Savaşı'nda haberleşmenin rolünden sanayi atılımına kadar pek çok detay yer alıyor.
16 Mayıs 1919’da Sarayburnu’nda başlayan yolculuk 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilânıyla taçlanmıştı. Bir cümlede yer verdiğimiz bu iki tarihin arası ise bir ömür anlatılacak hikâyelerle dolu. Payitahtı işgal edilmiş bir imparatorlukta bir kurtuluş reçetesi hazırlayıp buna inanmak sadece idealist bir insanın, Mustafa Kemal Atatürk’ün yapabileceği bir işti. Üstelik bunu yapmaması için elinde sayfalara sığmayacak bir imkânsızlıklar listesi varken. Ne doğru dürüst teçhizat, ne yol vardı. İletişim araçları desen Birinci Dünya Savaşı sırasında müttefik Alman İmparatorluğu’ndan gelen telgraflarla mümkündü. Tabii bir kısmı da savaşta tahrip olmuştu.
Birinci Dünya Savaşı’ndan kalma bu telegraflar ülkenin dört bir yanını Ankara ile bağlıyordu. Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluşa giden yolda emirlerini bu sayede Anadolu’nun dört bir yanına iletebiliyordu. Postaya nazaran o dönem için oldukça yenilikçi, ileri ve hızlı bir teknoloji olan telegrafı Anadolu topraklarına bağlayan Alman Siemens firmasıydı. Galataport’taki Paket Postanesi’nde açılan sergi de işte tam bu noktada başlıyor. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’daki telegraf hattının neredeyse yüzde 100’ü Alman firması Siemens’e aitmiş. Sergi, bu çarpıcı detay ve telegraf sesiyle başlıyor. çok kısa süre içerisinde bir yenilik daha dünyada her şeyi değiştirecekti; telefon.
1880 yılında icat edilen telefon, Osmanlı döneminde ülke topraklarının çok küçüük bir kısmında kullanılabiliyordu. Tam manasıyla bir iletişim devrimi anlamına geşen bu icat Kurtuluş Savaşı sonrası modernleşme atılımının da bir parçası olarak ülke geneline yayılmaya başladı. Sergiden öğreniyoruz ki Siemens de burada öncü bir rol üstleniyor. Hatta Türkiye’nin telefonla diplomasi trafiği yapabilmesi için yurtdışı telefon bağlantısını da bu firma sağlıyor. Savaşın zaferle sonuçlanmasının ardından ilân edilen Cumhuriyet, Anadolu topraklarının medeni ulusların arasında yerini alacağı bir yolculuğun da başlangıcıydı. Pek çok devrimin yanı sıra sanayi atılımı da bu sürecin bir parçasıydı.
Sultan 2. Abdülhamit döneminden itibaren Türkiye’de faaliyet gösteren firmanın düzenlediği sergide 1923’ten itibaren ülkeye her anlamda kazandırılan yenilikler hatırlatıyor. Sanayi atılıımı kadar kadınların seçme ve seçilme hakkını elde edebilmelerine kadar pek çok devrim ‘Birlikte Yüzyıl’ sergisi kapsamında sergileniyor. ’10. Yıl Marşı’nda üstüne basa basa söylenen “demir ağlarla ördük yurdu” sözüyle demiryollarının yanı sıra ağır sanayi hamlelerine dair detaylar da sergide görülebilir. Peki tüm bu süreçte iletişim araçlarının akıbeti ne olmuştu?
Telegraf ve telefonun oynadığı kilit rolün bir benzerini de Cumhuriyet döneminde radyo oynamaya başlar. Ankara ve İstanbul’a kurulan Radyo Evi, devletin toplumla haberleşmesinde büyük rol oynar. Hem haber kaynağı olarak işlev gören bu teknolojik yenilik Müzeyyen Senar ve Zeki Müren’in sesini ilk kez duymamıza imkân sağlar. Haliç kıyılarında yavaş yavaş artan sanayileşme hamlelerinin yanı sıra yerli üretim otomobillerin hayatımıza girmesi de bu 100 yıllık yolculuğun önemli kilometre taşlarından biri.
Cumhuriyetin sanayi alanındaki 100 yılı doğal olarak bir sergiye sığmayacak derinlikli bir konu. Üstelik bunu sanat ve sivil haklardaki gelişmeleri de içerecek bir düzlemde yapmaya kalktığınızda konu daha da zorlaşıyor. Paket Postanesi’deki Birlikte Yüzyıl sergisi tam bu noktada Cumhuriyetin 100 yılına bir not düşmek adına da büyük öneme sahip.