Reuters: Çin Husiler için İran’a baskı yapıyor, ABD ise ‘ricacı’
Nükleer enerji üreten tüm ülkelerin daha güvenli ve verimli olduğunu belirttiği dördüncü nesil reaktör dünyada ilk olarak Çin'de devreye girdi.
Fosil yakıt kullanımını, petrol ve gaz ithalatını azaltma çabası, iklim değişikliğinin nükleer enerjiyi yeniden moda haline getirmesi Çin’i sivil nükleer teknolojide ön plana çıkardı. Çin hafta başında yaptığı açıklamada iki yeni reaktörlü dördüncü nesil bir santralın doğudaki Shandong eyaletinde ticari faaliyete başlamasıyla dünyada en yeni nesil nükleer enerji teknolojisini kullanıma sokan ilk ülke olduğunu belirtti.
Yeni santralda uluslararası bir nükleer ülkeler konsorsiyumun daha güvenli ve yakıt açısından daha verimli bulduğu dördüncü nesil reaktörler kullanılıyor. Konsorsiyum bu tür reaktörlerin altı tipini onayladı ve Çin hepsini inşa etmek için kolları sıvadı.
Londra merkezli endüstri grubu Dünya Nükleer Birliği’nin (World Nuclear Association ) Çin direktörü Francois Morin yeni reaktörlerin Çin’i “nükleer teknoloji araştırma ve geliştirme açısından diğer ülkelerin önüne geçirdiğini” söyledi. Morin Batılı ülkelerin kendi dördüncü nesil nükleer santrallarını 2030’ların başına kadar devreye sokmasının beklenmediğini söyledi.
Santralın sistemi reaktörü soğutmak için yüksek basınçlı su yerine gaz kullanıyor ve bu da kazaların ardından zararlı sonuçlar doğması riskini azaltıyor. Reaktörlerin açığa çıkardığı yüksek ısı, deniz suyunun tuzdan arındırılması, metal eritme ve diğer endüstriyel süreçlerde kullanılabiliyor.
Santralın pasif güvenlik sistemi Fukuşima’daki benzeri kazaları önlemek için elektrik kesilmesi gibi sorunlarla karşılaştığında reaktörü otomatik olarak kapatıyor.
Birçok ülke 2011’deki deprem ve tsunaminin Japon nükleer santralinin elektriğini keserek üç reaktörde kısmi erimeye yol açtığı Fukuşima felaketinden sonra nükleer enerjiden soğumuştu. Ancak bazıları iklim değişikliğiyle mücadele için emisyonsuz ve güvenilir enerji kaynağı aradığı için tekrar nükleer enerjiye dönüyor.
Bu yıl başkanlığını Birleşik Arap Emirliklerinin yürüttüğü Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde de ülkeler nükleer enerji yatırımlarını artırma konusunda anlaştı.
Nükleer enerji kapasitesi üç katına çıkartılacak
Zirvenin ikinci gününde birçok ülke 2050’de net sıfır emisyon hedefine ulaşılması ve küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için nükleer enerjinin kilit rol oynadığına işaret edilen “Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu”nu imzalamıştı.
Küresel nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma çağrılarına ABD liderlik ediyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Gana, Macaristan, Japonya, Güney Kore, Moldova, Moğolistan, Fas, Hollanda, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, İsveç ve Ukrayna da bildiriyi imzalayan diğer ülkeler. Bu ülkeler küresel nükleer enerji kapasitesini 2050’de 2020 seviyesinin göre üç katına çıkarma taahhüdünde bulundu.
Avrupa en büyük nükleer reaktörünü bu yıl faaliyete geçirirken Japonya Fukushima’dan sonra kapattığı nükleer santrallarını tekrar devreye alıyor.
NuScale Power ve Bill Gates’in TerraPower’ı mevcut reaktörlerden daha az maliyetli olduğu açıklanan küçük modüler reaktör projeleri geliştiriyor.
Çin Fukuşima’dan sonra nükleer santrallerin inşasına kısa bir süre ara verdi, ancak sonra daha güvenli olduğu gerekçesiyle atom enerjisini iki katına çıkardı. Çin’in risklere ve yüksek maliyetlere rağmen nükleer enerjiye bağlılığı başlangıçta enerji güvenliğine ilişkin kaygılardan kaynaklanıyordu. Ancak ülke 2060 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefine ulaşmak için nükleer enerjiye yeniden önem vermeyle başladı.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na göre halen dünya genelinde inşaatı devam eden 58 reaktörün 22’si Çin’de inşa ediliyor. Ülkede şu anda 55 reaktör faaliyette.
Çin’in Shandong’un Shidao Körfezi’nde yer alan yeni tesisi Tsinghua Üniversitesi ile China Huaneng Group ve China National Nuclear Corporation adlı iki kamu iktisadi teşebbüsü geliştirdi. Ülkenin Ulusal Enerji İdaresi (National Energy Administration) 200.000 eve yetecek kadar enerji üretebilen yeni santraldaki teknolojinin yüzde 90’ından fazlasının Çin’de geliştirildiğini açıkladı.
Çin nükleer teknolojide çok ileri
Rusya ve ABD gibi Çin’de sivil nükleer teknoloji ihracatçısı olmaya çalışıyor. 2013 yılında Çin Ulusal Enerji İdaresi’nin o zamanki direktörü bir nükleer santralın yurtdışına satışının “bir milyon Volkswagen Santana otomobilin ihracına eşdeğer” olduğunu söylemişti.
Çin dünyanın çeşitli ülkelerindeki nükleer santral ihalelerini almak için fiyat kırıyor. The Wall Street Journal’ın haberine göre Suudi Arabistan’ın ilk sivil nükleer santralı ihalesinde Güney Koreli ve Fransız rakiplerinden en az yüzde 20 daha düşük teklif verdi.
Dördüncü nesil nükleer teknolojinin diğer türleri arasında yine Çin’in geliştirdiği geleneksel nükleer enerji reaktörlerinin yaklaşık üçte biri büyüklüğündeki küçük modüler reaktör, dünyada Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın güvenlik incelemesinden geçen ilk reaktör oldu.
Morin bu reaktörün 2020’lerin ortalarında, Batılı şirketlerin geliştirmekte olduğu benzer reaktörlerden yıllar önce faaliyete geçmesinin muhtemel olduğunu söyledi. NuScale Power kısa süre önce Idaho’da küçük modüler bir reaktör inşa etme planlarını artan maliyetler nedeniyle sonlandırmıştı.
Haziran ayında Çin’in Nükleer İdaresi 1950’lerde ABD’nin Tennessee Oak Ridge Ulusal Laboratuarı’nda inşasına başlanan ancak yüksek maliyet nedeniyle vazgeçilen reaktörden sonra dünyada ilk kez Çin’in toryumla çalışan deneysel erimiş tuz reaktörüne 10 yıllık işletme lisansı verdi. Erimiş tuz içinde çözünmüş nükleer yakıt kullanan bu tür reaktörlerin geleneksel su soğutmalı reaktörlere göre daha güvenli, daha verimli olduğu ve daha az atık ürettiği kabul ediliyor.
Çin 18.6 milyar doları aşan maliyetiyle tarihin en büyük nükleer işbirliği anlaşmalarından birinin parçası olarak Rusya’nın yardımıyla “hızlı üretken reaktör” de inşa ediyor. Bu tür reaktörler geleneksel reaktörlerdeki kullanılmış yakıtın geri kazanımıyla elde edilen plütonyumla besleniyor ve tükettiğinden daha çok plütonyum üretiyor.
Enerji danışmanlık şirketi Lantau Group’un Şangay’daki yöneticisi David Fishman “Çin, yeni nesil nükleer enerji teknolojisini inşa etme ve ticarileştirme konusunda tartışmasız eşsiz konumda” diyor.