Merkez de Şimşek gibi ‘temmuzda enflasyonda geçici artış’ bekliyor
TÜİK’in açıkladığı verilere inanmamız için Şimşek’in en azından Elvan kadar cesur olması, TÜİK’in itibarını sağlayacak radikal adımlar atılması gerekiyor. Bu illa bağımsız kurullar olmak zorunda değil. İstenirse başka yollar bulunur.
Bundan üç yıl önce TÜİK’e (Türkiye İstatistik Kurumu) itibar kazandırılması amacıyla bağımsız akademisyenlerden danışma kurulları kurulmuştu. Kimler yoktu ki bu kurullarda. Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Prof. Dr. Haluk Levent, Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu… Ve onlar gibi bağımsızlıkları ve uzmanlıkları su götürmeyen başka isimler…
Bu kurulların kurulması kararını alan isim, o dönemde kısa bir süre için TÜİK’in vekaleten başkanlığını yapan Ahmet Kürşad Dosdoğru’ydu. Onun yolunu açan ise Berat Albayrak’ın görevden alınması/istifası sonrasında Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı üstlenen Lütfi Elvan’dı.
TÜİK’teki peri masalı kısa sürdü. 2021’in Mart ayında TÜİK’in başkanlığına atanan Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer’in ilk kararı, bağımsız kurulları kaldırmak oldu. O dönemde T24’te yazdığım “TÜİK’te iki aylık peri masalı bitti: Danışma kurullarının lağvı Bakan Elvan’a mesaj mı?” başlıklı yazımda Ankara’dan bir kaynağımın kurulların kaldırılmasının anlamıyla ilgili yorumunu aktarmıştım:
“Uzun yıllar kamuda çalıştım. Bu kurulları eğer iktidar istemiyorsa normalde yapması gereken fiilen kilitleyip ya da pasif tutup işlemez hale getirmekti. Kamuda bu işler böyle yapılır. Adı var kendi yok olur, zamanla da unutulur… Ama vekaleten atanan başkanın üzerine iki hafta sonra asaleten atama yapıp yeni başkanın ilk icraatı olarak kamuoyunda duyulmasını sağlarsanız bunun kamudaki anlamı farklıdır. Bana göre bunun mesajı Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’adır ve ‘Senin kararını ezdim’ demektir.”
Lütfi Elvan’ın TÜİK’e itibar kazandırmak için attığı adımların önü kısa sürede kesilmişti. Tıpkı onunla aynı dönemde Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilen Naci Ağbal’ın kuruma itibar kazandırmak için attığı adımların önünün kısa sürede kesilmesi gibi. Bağımsız kurulların lağvedildiği günlerde Naci Ağbal da Merkez Bankası Başkanlığı’ndan alınmış, yerine Şahap Kavcıoğlu atanmıştı. Bir süre sonra da Lütfi Elvan’ın yerine de Nureddin Nebati atanacaktı.
Aradan üç koca yıl, bir büyük seçim geçti. Cumhurbaşkanlığını dört yıl için garanti altına alan Erdoğan ekonomide sil baştan yapılmasına karar verdi, bunun için de Mehmet Şimşek’i göreve getirdi. Şimşek yönetiminde “rasyonel zemine” dönüş başladı. Enflasyonu düşürebilmek için sıkı para politikasına geçildi, Naci Ağbal’ın koltuğuna mal olan faiz artırımları tekrar başladı. Faizin beklenen enflasyonun üzerine çıktığı, vatandaşların gönül rahatlığıyla dövizden, altından TL’ye dönebileceği söylenir oldu. Yalnız unutulan küçük bir mesele vardı: Enflasyon hesabını yapan kurumun güvenilirliği.
Nebati ve Kavcıoğlu döneminde uygulanan düşük faiz politikası enflasyonu patlatırken beklentileri de bozdu. Vatandaşlar bütün hesaplarını enflasyonun çok yüksek seyretmeye devam edeceğine göre yapmaya başladılar. Üretici maliyetini ona göre hesap ediyor, ev sahibi boşalan evinin yeni kira bedelini ona göre belirliyor, çalışanlar maaşlarına ona göre zam istiyor. Böyle yaptıkları için onları kim suçlayabilir?
Mehmet Şimşek enflasyonun 2024’ün ikinci yarısından itibaren hızla düşeceğini, 2026’da tek haneye ineceğini söylüyor. Sadece Şimşek değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yardımcısı Cevdet Yılmaz da bunu sık sık dile getiriyorlar. Ve bu nedenle, yani enflasyonun gelecek yılın ikinci yarısında hızla düşeceği gerekçesiyle maaşlara yılda bir kez zam uygulamasına geri dönmek istiyorlar.
Gerçekten böyle olabilir, TÜİK gelecek yıl hazirandan itibaren enflasyonun hızla düştüğünü açıklayabilir. Ekonomi yönetiminin yetkilileri de çıkıp “Biz demiştik” diye bu verileri şahit gösterebilir. Peki buna kim inanır?
Bağımsız araştırmalar TÜİK’in halk nezdinde itibarının kalmadığını, büyük bir çoğunluğun gerçek enflasyonun açıklanandan çok daha yüksek olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Daha dün Sözcü yazarı Deniz Zeyrek yolda karşılaştığı, TÜİK’in anketlerini yapan bir kurumun çalışanının kendisine özellikle yıl sonlarında verilerin arzu edilen biçimde gönderildiğini, kendisinin bunun bizzat içinde olduğunu söylediğini anlatıyordu. Zeyrek’in anlattığı olay TÜİK’in güvenilirliğiyle ilgili kuşkuları besleyen onlarcasından sadece biri.
TÜİK’in açıkladığı verilere, başta enflasyon olmak üzere inanmamız için Şimşek’in en azından Elvan kadar cesur olması, TÜİK’in itibarını sağlayacak radikal adımlar atılması gerekiyor. Bu illa bağımsız akademisyenlerden oluşan kurullar oluşturulması biçiminde olmak zorunda değil. İstenirse başka yollar bulunur. Tabii eğer istenirse.
Yok eğer Erdoğan tepki gösterebileceği endişesiyle hiçbir şey yapılmayacaksa enflasyon beklentilerinin kırılamayacağını bilmeleri lazım.