Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nde bir istikbal sergisi
Kendi yolculuğumuza çıkacağız. Yapmayı isteyip ertelediğimiz, adım atmaya cesaret bulamadığımız ve belki de en mutlu olacağımız işleri yaparak en iyi hissettiğimiz bir dönem olacak.
Her sene sonu geldiğinde geçen yılı değerlendirmek ve gelecek yıl için yeni planlar yapmak için masalarımızın başına otururuz. Sonra da bazı yeni planlarımızı LinkedIn postlarımızda sevenlerimizle paylaşırız.
Ben ise yeni kararlar almak ve yeni fikirler düşünmek için, harekete geçmenin iyi olduğunu düşünenlerdenim. Her yıl sonu yeni planlar yapmak ve işleri yazmak yerine yıl bitmeden yapmak istediklerimi yapmaya başlarım. Okuduğum kitap sayısı az geliyorsa hemen kitaplarımı stoklar daha çok okumaya başlarım. Yeni işler için harekete geçeceksem yeni yılı beklemeden, maillerimi yazar, görüşmelerimi yapar ufaktan yeni işlerime girişirim.
Yılsonları, her zaman yaptığımız rutin işlerden ve konulardan uzaklaşmak, farklı alanlara yoğunlaşmak ve kafayı boşaltmak için bilmediğimiz konulara merak sarmak, okumak isteyip okuyamadığımız kitapları satın almak ve gidemediğimiz sergi ve filmleri gidip görmek yeni fikirler ve ufuklar açmak için en iyi zamanlardır.
Tüm dünyanın evlerine kapanıp, aileleri ile büyük buluşmalar yaptığı bu dönemde biraz iş ve plan yapmaktan uzaklaşmak hatta durmak ve sakinlemek için kullanılabilir. Ben de tam böyle yaptım. Yılın son Genwise’larını mezun edip, eski mezunlarla bir araya gelip yeni yılı kutladıktan sonra kendime ve aileme biraz vakit ayırmaya karar vermiştim.
Önce, Türkiye İş Bankası’nın büyük emeği ve harika koleksiyonu ile 29 Ekim’de açtığı Beyoğlu’ndaki Resim Heykel Müzesi’ni gezmeye gittim. Daha önce hiç görmediğim Türk ressamlarının yeni eserlerini görme şansım oldu. Hatta İstanbul bölümünde semt semt ayrılmış odalarda Moda, Salacak, Emirgan, Kalamış’ın elli altmış yıl önceki güzelliklerine uzun uzun dalmış olabilirim.
Arkasından hayatımda ilk defa gazete yazarı olarak davet edildiğim bir kutlamaya katıldım. Eskiden beri isimlerini bildiğim ve yazılarını okuduğum insanlarla tanıştım ve sohbet ettim. Hatta Kıbrıs’ta Ercan havaalanında telefondan davet edilince doğru mu duydum, beni niye davet ettiler acaba diye düşünmeden edememiştim. Kendimi hala onların arasında büyük bir acemi olarak gördüğümü yemekte karşılaştığım ustalara da ilettim. Yemekte en mutlu olduğum anlarda, takip ettiğim 10Haber yazarlarının benim yazılarımdan bazı anekdotları hatırlamalarıydı. Haftada iki yazmanın beni zorladığını da arada söyledim. Ekonomi haberleri kısmında sadece günlük olayların kritikleri yerine, sektörden birinin deneyimlerini paylaşmasının okurda karşılık bulduğunu duymak da çok iyi geldi.
O gün Galatasaray’daki kitapçıları dolaşarak satın aldığım ona yakın kitaptan, en sevdiklerimden Paul Auster’ın son kitabı Baumgartner’ı bir solukta okudum. Her kitabını büyük merakla beklediğim Amerikalı yazarın kansere yakalanmasından sonra yazdığı son kitap olabilir endişesini de taşıdım. Yapı Kredi Yayınları’ndan İpek Çalışlar’ın Hanedandan bir sultan- Sabiha kitabına başladım arkasından. Italo Calvino’nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu kitabını sıraya koydum.
Dün akşam ailecek Wonka filmini seyretmeye sinemaya gittik. Çıkışta eve yürürken Tim Burton’un 2005’teki Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nda Johnny Depp’in performansı daha iyiydi diye yorumlarımızı yaptık. Yine de akşam Hugh Grant, Mr. Bean- Rowan Atkinson ve özellikle son yıllarda iyi rollerde karşımıza çıkan son favorilerimizden Olivia Colman’ı aynı filmde görmek harikaydı. Güzel bir yıl kapanış filmi olabilir.
Yine bu hafta Mubi’de ailecek izlediğimiz ve yüzümüze duvar gibi çarpan 2016 yapımı Alman yönetmen Maren Ade’nin Toni Erdmann filmini izledik. Bir babanın işkolik olan kızını değiştirmek için neler yapabileceğine şahit olduk. İş hayatında nasıl kendimizi kaybettiğimizi ve birisi dur demezse nerelere kadar gidebileceğimizi izlemek gerçek dünyadan kesitler gibiydi.
Yılı iyi ya da kötü kapatıyoruz, gelecek yıl ile ile ilgili her türlü karamsarlık bulutu havada uçuşuyor, gazetelerde ve haberlerde moral bulacak habere rastlamak nerdeyse imkansız. İşte tam da bu dönem, içimizdeki korkuları yendiğimiz ve kendimizle ilgili yeni ve cesur kararlar aldığımız bir dönem olsa güzel olmaz mı?
İçimizde belli dozda korku bizi hayatta tutarken, fazlası ve sürekli artması bizi olumsuz etkiler. Onlardan kurtulmanın en iyi yolu ise korkularımıza karşı önlemler almak. Eğer bu olumsuz duyguları yönetmeyi başarabilirsek “hayal kurma ve yenilikleri deneme” konusunda da daha cesur oluyoruz. İnovasyon için de bu bir ön koşul. Endişelerimiz, korkularımız hep olacak, bundan kaçamayız. En büyük korkumuz ise, işten bir şekilde ayrılırsam ne yapacağım? Yeni iş peşimde mi koşmalı yoksa denemediğim bir alanda yeni işlere girişmeli miyim?
Öncelikle iş hayatının bize verdiği bir konfor var. Bu da bizi adım atarken durduran bir faktör. Hele ki işler iyi giderken ve övgüler aldığımız bir performans değerlemesi geçirmişken, hemen aklımızdan yeni ve cesur işleri uzaklaştırıyoruz. Ya da ailede veya arkadaş çevremizde girişen ama batan arkadaş dostlarımız hep aklımıza geliyor.
Peki yeni işlere girişmek için bizim gibi 20-25 yıl farklı sektörlerde ve farklı işlerde deneyim kazanmış arkadaşların hiç mi artısı yok?
1-Aslında bizdeki deneyim ve tecrübe kimsede yok, bu çok büyük bir artı,
2- Yıllardır oluşturduğumuz networkümüzde harika insanlar var, cüretkar olup yardım istememiz çok önemli,
3-Pozitif düşünen ve destek verecek insanlarla birlikte olmak ve ilham almak korku ve endişeleri uzaklaştırmakta çok önemli faktör. Pozitif ve destek veren insanlar etrafınızda olsun.
4-Bizde biriken varlıkları ve deneyimleri iyi kullanmakta büyük avantaj oluyor. Hiç bilmediğimiz sulara girmek hem bizi vazgeçiriyor, hem de başarı şansımızı azaltıyor.
5- Son olarak da metot ve daha önceki deneyimleri iyi araştırmak önemli. Olumlu ya da olumsuz hikayeleri dinlemek aynı hataları yapmamak için iyi geliyor.
Kişisel kararlar ve değişimin yönünü belirleyen şeyin “geleceğe dair hedeflerimiz” olduğunu biliyoruz. Ayrıca, eğer güçlü nedenlere de sahipsek yol boyunca ihtiyacımız olan yakıtı da üretmiş oluyoruz. İşte bu yüzden hayatlarımızın üçüncü çeyreği için şimdiden hazırlanmak iyidir. Kişisel değişim ve dönüşüm ile ilgili adımlar daha önemli olabiliyor.
Emeklilik bizim için 75 sonrası, hala verimli olacak 25 yılımız daha var. Nasıl yapacağımız ve benden ne olur sorusuna cevap verirsek yolumuz uzun ve açık. Son dönemlerde karşılaştığım ve konuşma şansı yakaladığım 65+ yaşındaki insanların tutkusunu ve enerjisini inanın gençlerde görmüyorum. Hala yaptıkları işler bittikten sonra yapacakları adımları planlıyorlar. Aslında biraz daha paylaşma ve deneyim aktarma işlerini konuşuyoruz. Aslında bu en büyük üretim değil mi?
Bu yaşlarda çok fazla birikmiş deneyim ve tecrübe var, başka ülkelerde başka sektörlerde onlarca iş kurmuş, marka yaratmış, bazen de batırmışız. Ama hep ekiplerle olmuş bu işler.
Tam da bu yüzden geçen sene, 45+ yaş grubu için ‘üçüncü çeyrek için iş planları’ kampını başlatalım dedik. Bu da kişisel gelişim değil, girişim ve dönüşüm kampı olsun dedik. Uzayan yaşlar, biriken deneyimler işe ve girişime dönüşmeli ve bunun içinde cesaret, ilham ve metot gerekir dedik. İşte bu yüzden ‘içten dışa’ bir süreç izliyoruz. Adına da yeni bir kuşak tanımı olsun diye, hem girişen hem de deneyimlerini cömertçe paylaşanlardan esinlenerek ‘Genwise’ kampı adını verdik.
Şu ana kadar 6 grupta, 75 mezun verdik. Bize dert olan meseleleri iş fikri ve kanvasına döktük. Yeni işler, yeni fikirler çıkmaya başladı.
Amacımız tek ve ortak, Genwise’dan gerçek sorunları çözen ve deneyimli ekiplerin yarattığı başarılı ve dünyaya katkı sağlayan girişimci ve girişimler çıkması.
Değişim için sadece farkındalık yaratmak ya da ilham vermek yeterli olmuyor. Beraberinde uygulanabilir, kopyalanabilir ve ölçümlenebilir bir yol haritası da sunmak gerekiyor. Katılanlara hangi adımları hangi sırayla atacaklarını göstermek ve onlar için açık bir kaynak haline gelmek gerekiyor.
6 hafta 30 saatlik bir kamp burası. Tanımadığınız işlerden, ülkelerden, hatta girişimlerden sizin gibi düşünen insanlarla yoğun bir dönem geçiriyorsunuz. Her hafta salı ve pazar günleri iki defa buluşuyoruz. 7. hafta ise her katılımcı, hayatında belki de ilk kez kişisel iş kanvasını oluşturarak mezun oluyor. Ama iş orada bitmiyor, kurumsalda devam etse bile artık fikri için araştırma ve düşünme dönemi başlıyor.
İlk okuduğunuzda çok uzun ve bu kadar zaman ayırmam mümkün değil diye düşündünüz. Haftada 2 gün dinlenme ve aileme ayıracağım saatten ayırmak istemem dediniz. Çocukların sömestr tatiline gelecek zaten kaçıracağım, seneye bakarım dediniz. Bir de bu işler için para mı harcayacağım, ben ne zaman istersem başlarım, en iyisini de yaparım dediniz. Hepsi doğru, hazırlığınızı yaptıysanız, iş planınız tamamsa ve güvendiğiniz insanlarla konuşup cevaplarınızı hazırlayıp ekibiniz için insanlarla konuştuysanız zaten yola çıkın.
45+ yaştan sonra hatta bazen daha erken amacımızı sorgulamaya başlıyoruz. Sevmediğimiz, acı çektiğimiz işler yapabiliyoruz. Ve kendimize biraz zaman ayırmamız ve gelecek 25 yıl için planlarımızı yapmamın zamanı geçiyor.
Genwise’da öncelikle benden ne olur? ve neyi değiştirmek istiyorum? sorularını netleştirmenizi ve 15 kişilik bir ekiple, fikirler geliştirmenizi sağlıyor. Her hafta farklı deneyimde kişilerle beraber fikirleriniz için birlikte çalışıyorsunuz. Sonrada 42 soruda paketleme rehberiyle iş fikriniz iş tuvaline dönüşüyor. Yıllarca iş hayatında çalıştığınız şirketler, işler ve markalar için yaptığınız iş tuvalini ilk defa kendiniz için bu kadar ciddi çalışıyorsunuz. Hemen başlamayacak olsanız bile artık cebinizde neyi istediğinizi bildiğiniz ve yapmaktan mutluluk alacağınız bir işin planları hazır.
Cesaret var, ilham var ve en önemlisi metot var. Sizin gibi düşünen cesur, cömert ve duygusal emeğini koyan 15 kişide sizin yanınızda. Kamptan sonrada buluşmalar ve destek görüşmelerimiz devam ediyor. Eski mezunlar 3 ayda bir araya geliyor. Geçtiğimiz hafta eski ve yeni mezunlarla birinci yıl kutlaması için buluştuk. Yurt dışından gelenlerle birlikte kocaman bir ekip neler yaptığımızı birbirimize anlattık, uzun sohbetler ettik.
İşte yeni yıl, yeni işlere başlamak için güzel bir zaman. Her zaman yaptığımız işleri değil, yapmak isteyip yapmaktan korktuklarımızın üstüne gidelim. Yeni ama cesur kararlar alalım. Biraz duralım, düşünelim. Bundan sonra sonra ne yapmak istiyorum sorularına cevap verelim? Sayfalar dolusu notlar almaya, kişisel gelişim kitapları okumaktan bahsetmiyorum? Kendimize kısa sorular soracağız ve net cevaplar vereceğiz. Sonrasında ne mi olacak?
Kendi yolculuğumuza çıkacağız. Yapmayı isteyip ertelediğimiz, adım atmaya cesaret bulamadığımız ve belki de en mutlu olacağımız işleri yaparak en iyi hissettiğimiz bir dönem olacak.
Yeni yıl plan yılınız değil, eylem yılınız olsun.
21 Kasım 2024 - Risk al, duvara tosla ve Deli Dumrul ol
18 Kasım 2024 - Sana mı kaldı? Üstüne vazife olmayan işlere girme
14 Kasım 2024 - Kurumsal dünyadan yeni dünyaya geçiş atlasım
11 Kasım 2024 - Otostopçunun Galaksi Rehberi: En son ne zaman ilk defa yeni bir şey yaptın?
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.