PKK’nın intihar saldırılarına karşı önlem arayışı, PKK Suriye’de de saldırmaya başladı

Kuzey Irak’tan gelen 9 şehit haberi, devletin üst yönetimini Pençe-Kilit Operasyonu konusunda yeniden değerlendirmeler yapmaya zorladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında dün İstanbul’da yapılan olağanüstü güvenlik toplantısında, PKK’nın Kuzey Irak’ın derinliklerine kadar inen Pençe-Kilit Harekat Bölgesindeki üslere yönelttiği saldırılardaki yeni taktikler ele alındı ve bu taktiklere karşı önlemler tartışıldı.

PKK ilk olarak Aralık ayında aynı gün birbirinden 200 kilometre uzakta iki ayrı üs bölgesine karşı bir çeşit intihar saldırısı gerçekleştirmiş, toplamda 12 şehit verilmesine neden olmuştu. Bu saldırıları yapan PKK’lı grupların tamamı öldürülmüştü.

PKK’nın bu saldırıları askeri bir amaca hizmet etmekten çok psikolojik etki yaratmaya yönelik. Saldırmak için gizlice üsse ulaşan, hemen hemen hepsi üzerinde video kamera da taşıyan terörist gruplar, bu saldırı sonrası kaçamayacaklarını bildikleri halde bunu yapıyor. Bu şekildeki intihar saldırılarına askeri anlamda nasıl önlem alınacağı ve bu saldırıların şehit verilmeden nasıl bertaraf edileceği dünkü toplantının başlıca konusuydu.

İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde yapılan  toplantıya, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç katıldı.

Toplantı sonrası yapılan açıklamada  “Türkiye, hangi bahaneyle ve sebeple olursa olsun güney sınırları boyunca bir ‘teröristan’ kurulmasına kesinlikle izin vermeyecektir. Meşru müdafaa hakkımız ve ikili anlaşmalar çerçevesinde, nerede bir terör tehdidi, kampı, sığınağı, oluşumu veya kümelenmesi varsa arkasında kim olduğuna bakmadan, kalıcı olarak imha etmek temel önceliğimizdir” ifadeleri kullanıldı.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, İstanbul’daki bu toplantıya Şırnak’tan geldi. Burada hem 9 şehidin memleketlerine uğurlandığı törene katılan Güler hem de bölgedeki komutanlarla Pençe-Kilit Harekat Bölgesi’nde PKK’nın uyguladığı yeni taktiği ve bu taktiğe karşı alınabilecek önlemleri konuştu.

Pençe-Kilit başlayıp biten bir harekat değil

Türkiye, Pençe-Kilit adını verdiği harekata Nisan 2020’de başladı. Ancak bu harekat, geride kalan 40 yılda zaman zaman yapılan ‘sınır ötesi harekat’lardan temelde önemli farklılıklar içeriyor. En büyük fark, Türk askerinin sınırın ötesinde kalıcı olması. Yani bu harekatın öyle başlayıp biten bir askeri operasyon değil ucu açık uzun bir harekat olması.

Pençe-Kilit operasyonunun Türkiye sınırlarının ötesinde, Kuzey Irak’ta tam olarak nereye kadar uzandığına dair yapılmış resmi bir açıklama yok. Harekat bölgesi, Türkiye-Irak sınırı boyunca uzanan dağlık arazide yerine kadar 40-45 kilometre derinliğe, yerine göre ise 10-15 kilometre derinliğe kadar uzanabiliyor. Bazı yerlerde TSK’nın indiği derinlikte Kuzey Irak’ın kendi köyleri bulunuyor. Bu köylerin çok yakınına kadar gelen üs bölgelerinin güvenliği çok hassas; çünkü PKK’lı teröristler bu köylere sivil kılıkta gelebiliyor ve bu da civardaki askerler için tehdit yaratıyor.

Türk silahlı kuvvetleri bu bir uçtan diğer uca uzunluğu yüzlerce kilometreye ulaşan geniş cephe hattında PKK’nın Türkiye’ye sızma yaptığı bütün yolları ve yerleri tutmaya çalışıyor. Bunu yaparken kimi bölgelere kalıcı üs binaları da inşa etti, hatta mümkün olan yerlere zırhlı araçlar ve tanklar da götürüldü. Ama kimi yerlerde askerler çadırlarda kalmaya devam ediyor.

İntihar saldırıları

Genel olarak verilen bilgi, kalıcı üs bölgelerinin emniyeti için TSK unsurlarının sürekli ileri güvenlik timlerini devriyeye çıkardığı, gerek 13 Aralıktaki saldırılarda gerekse son yapılan saldırıda çatışmanın bu ileri güvenlik birimleriyle çıktığı.

Genellikle 8-10 kişilik PKK’lı grupları, kalıcı üs bölgelerinin çok yakınlarındaki bu sivil köylere intikal edip toplanıyor. Bu teker teker toplanma bölgeyi sürekli kontrol altında tutan İHA ve SİHA’lardan bu grupların gizlenmesine yardımcı oluyor. Daha sonra PKK’lı grup gecenin karanlığından veya zaman zaman çöken aşırı sisten yararlanıp üs bölgesine doğru saldırı için harekete geçiyor.

Saldırıyı düzenleyen grubun sahiden sürpriz bir baskın yapıp sonra da kaçabilmesi aslında imkansız. Nitekim 13 Aralıktaki iki ayrı saldırıda da, geçen günkü saldırıda da aynı şey oldu; saldırıyı düzenleyen PKK’lılar neredeyse anında öldürüldü. Yani bunlar aslında birer intihar saldırısıydı ve herhangi bir askeri hedefe, amaca yönelik de değildi.

Ama saldırıların amacı mümkün olduğunca çok Türk askeri şehit edip Türkiye içinde psikolojik etki yaratmak. Bu etkiye yaklaşan yerel seçimler de dahil.

https://x.com/tcsavunma/status/1746137083981246694?s=20

PKK Suriye’de de saldırıyor

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) dün Suriye kuzeyindeki 12 kişilik bir terörist grubun sızma girişimini engellendiği görüntüleri paylaştı. Bakanlık “Son 24 saatte Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarda etkisiz hale getirilen terörist sayısı 57’ye yükseldi” açıklamasında bulundu. Öte yandan Bakanlık, akşam saatlerinde yapılan hava harekatlarında 25 hedefin imha edildiğini duyurdu.

PKK’nın 2015 yılından itibaren Suriye’de ABD ile işbirliği yaparak oldukça geniş bir alanda PYD/YPG aracılığıyla bir yönetim kurması, bu örgütü Amerika ile hassas bir ilişkiye soktu. Amerika, uzun süre PKK’nın Türkiye’ye karşı özellikle Suriye’den eylem yapmasını engellemek istedi, çünkü bunun Suriye’de PKK güçleri sayesinde elde ettikleri göreli istikrarın bozulmasına neden olacağını düşündü.

Ancak buna rağmen PKK/YPG sık sık Türkiye’ye açık saldırılar yaptı, zaman zaman sınır kentlerine roket saldırıları düzenledi. Bunun üzerine Türkiye Barış Pınarı harekatını yaparak Suriye sınırları içinde PKK/YPG’den arınmış bir güvenli bölge yarattı. Son gelen saldırı haberi PKK/YPG güçlerinin bu bölgedeki Türk karakol ve üs bölgelerini de artık doğrudan hedef seçtiği anlamına geliyor. Bu da sadece Kuzey Irak’ı değil Suriye’yi de Türkiye açısından yeniden bir aktif askeri operasyon bölgesi haline getirme, seçim öncesi sadece iç politikada değil dış politikada da gerginliği arttırmaya çalışma hamlesi olarak görülüyor.