Meclis’te ‘terör’ uzlaşısı: DEM Parti hariç tezkerede fire yok
6 Şubat depremlerinin yıldönümüne 12 gün var. 12 gün sonra depremde kaybolan çocuklar aileleri hâlâ umutlu olmasına rağmen kayıp statüsünden çıkarılacak. Meclis ise konuyu araştırmamaya karar verdi.
Resmi rakamlara göre 50 binden fazla yurttaşın yaşamını yitirdiği 6 Şubat depremlerinin açtığı yaralardan biri de kayıp çocuk dosyaları.
Kayıpların ardından sayısız iddia ortaya atılırken hükümetten hâlâ çocukların akıbetine ilişkin tatmin edici açıklama gelmiş değil.
En son 11 Ocak’ta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ankara’da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda konuya dair konuştu ve kayıp çocuk iddialarının çarpıtma olduğunu ileri sürdü.
Göktaş “6 Şubat depremlerinin ardından çocukların kaybolduğu” iddiasıyla ilgili “Odağında çocukların olduğu bu dezenformasyon çabasına tekrar girişilmesini, çocuklarımızın bu kirli siyasete alet edilmesini en güçlü şekilde kınıyorum. 1912 çocuğumuzdan bir tanesinin bile kayıp olması durumunun söz konusu olmadığını tekraren ilan ediyorum” dedi.
Ancak bu açıklama çocuklarının ölüsüne de dirisine de kavuşamayan yüzlerce aile için bir anlam ifade etmiyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği başta olmak üzere konuya mercek tutan STK’lara göre 6 Şubat depremleri sonrasında kaybolan çocuk sayısı 1000’e yakın.
Evlatlarını arayan aileler için ise zaman daralıyor. Çünkü 6 Şubat tarihi geldiğinde sadece acının yıldönümüyle sarsılmayacaklar, aynı zamanda bir yıl dolacağı için arananlar ‘kayıp’ statüsünden çıkarılarak ‘öldü’ kabul edilecek. Bu trajedinin yaşanmasına ise sadece 12 gün var.
Dün bu konu sonunda Meclis’in de gündemine getirildi.
TBMM Genel Kurulu’nda İYİ Parti’nin Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen depremden etkilenen bölgedeki enkazlarda kaybolan vatandaşların tespit edilmesi, bakan tarafından açıklanan bilgilerin doğruluğunun araştırılması, enkazdan çıkan cenazelerin tamamı için kimlik tespiti, DNA örneği alımı ve otopsi yapılıp yapılmadığının incelenmesi, çocuk kaçırma iddialarının kapsamlı bir biçimde değerlendirilmesi, kaybolan vatandaşlarımızın bulunması için gerekli çalışmaların yapılmasına yönelik araştırma önergesinin gündemin önüne çekilerek bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi görüşüldü.
Önerinin gerekçesini açıklayan İYİ Parti Antalya Milletvekili Aykut Kaya şunları söyledi:
“Depremde bu çocuklarımız yaşamlarını da yitirmiş olabilir. Ancak öncelikle bu çocuklarımızın kaçırılıp kaçırılmadığını, insan ticaretine konu olup olmadığını devletimizin ciddi bir şekilde araştırması gerekir. 1999 depreminden sonra da benzer sorunları yaşadık. Bazı çocuklarımızın istismar edildiği, kaçırıldığı yönünden haberler hatta isimleri medyada yer aldı.
Hem 1999 hem de 6 Şubat depremindeki bu kayıp vakaların ciddiyetle Türkiye Cumhuriyeti devletinin büyüklüğüne yakışır bir şekilde araştırıp sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Devlet olarak biz fiili olarak kayıplarımızı bulamıyorsak hemen arkasından hukuki anlamda kayıp kişilerin ya da çocukların kayıplığına dair bir hukuki süreç başlatılmalıdır.”
İYİ Parti’nin önerisi üzerine söz alan DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu şunları söyledi:
“Aileler dertli, yüzlerce aile soruyor, eski Aile Bakanı diyor ki ‘Herhalde sağlık kuruluşlarındadır.’ Yeni Aile Bakanı diyor ki ‘Kayıp çocuk yok.’ Ama yüzlerce çocuk ve insan kayıp… Bir iki hafta sonra bu Meclis’te hepimiz ‘deprem deprem’ deyip bir sürü nutuklar atacağız ama iktidar yetkilileri, ailelerin sesini hala duymuyor. Aileler diyor ki ‘Birinci yıl dolarsa ‘öldü’ denecek, kayıp statüsünden çıkarılacak. Bizim hala umudumuz var’ deniyor ama iktidarın umurunda değil.”
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan da şunları söyledi:
“Bu öneri sıradan bir öneri değil, büyük bir felaketle karşı karşıyayız… Ülkemizde 1999 depreminden bugüne hemen her dönem tekrar edilegelen çocuk kayıplarının 6 Şubat depreminden sonra da tekrarı önemli. Yıllardır son depremden sonra aylardan beri bu felaketlere olan çığlıklar sürekli örtbas edildi. Ne zamanki bu vahim iddia bir ada üzerinden Epstein iddiasıyla gündeme geldi, biz o zaman konuşuyoruz. Hele de Türkiye’den çocukların da bulunduğuna dair iddiaların bulunduğu bir dönemde TBMM böyle bir iddiaya kayıtsız asla kalamaz. Mutlaka bu konu açığa çıkarılmalı, kamuoyu bilgilendirilmelidir. Haftalardır süren bu kadar ithama rağmen en küçük bir reddiye söz konusu değil.
İYİ Parti’nin önerisi üzerine söz alan CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım şunları söyledi:
“Bu insanların 11 aydır çalmadıkları kapı kalmadı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na buradan seslenmek isterim; bu akut dönemde bir ‘Alo 183 hattı’ kurulmuştu. Burada ne kadar ihbar var? Ne kadar bulunan çocuk, birey var, bunları açıklasınlar. Hatay’da 122, Kahramanmaraş’ta 18, Adıyaman’da 3, Malatya ve Gaziantep’te 1 kardeşimiz kayıp. Eğer çocuklar veya bireyler kayıp değilse biz buradan sorarız. Rönesans’taki 2 yaşındaki Esila, 1 yaşındaki Mehmet Akif nerede? 3 yaşındaki Alya Dua Kılıç nerede? Bu kayıplarla ilgili hem dernek hem de yakınlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı daha geçen hafta arıyorlar ama telefona ses yok. Bu vicdanları sızlatan mesele değil mi? Neden bununla ilgili bir çalışma masası kurmuyoruz? Ailelerin, 11 aydır istedikleri şey, bir kabir.”
Görüşmelerin ardından yapılan oylamada, İYİ Parti’nin grup önerisi Ak Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Kayıp çocuklara ilişkin çok fazla acı hikaye ve çok fazla korkunç öykü var. Ancak Bakanlığın “yok” dediği kayıp vakalarına ilişkin tek bir örnek bile çaresizliği gözler önüne seriyor. İşte onlardan birini Cumhuriyet gazetesi haberleştirmişti:
Dört yaşındaki Muhammet Emir Gültekin deprem sırasında ailesiyle Hatay’ın Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi’nde Nilüfer Apartmanı’ndaydı. Annesi, babası ve ağabeyi ile enkaz altında kalan Emir’den o günden beri haber alınamıyor. Yaşadıklarını Cumhuriyet’e anlatan Emir’in teyzesi Nurşen Kısa, dokuz gün içinde diğer aile üyelerinin cenazelerinin bulunduğunu söyledi. Kısa “Deprem olduktan sonra biz kendi binamızdan kurtulduk ve kız kardeşimin evine gittik. Enkazın başından bir an bile ayrılmadık. Çalışmalar ancak beşinci gün başladı. Çalışmalar boyunca Emir’e dair hiçbir iz bulamadık” dedi.