Depremde 53 bin can kaybı TÜİK verilerinde 45 bine düştü
Kalkınma İçin İnovasyon Derneği’nin (I4D) hazırladığı ‘Tarımsal Değerler Zincirleri Analiz Raporu’na göre, Kahramanmaraş merkezli depremler bölgedeki tarıma bir yılda 24,2 milyar TL zarar verdi.
Kahramanmaraş merkezli olarak 6 Şubat’ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depremin 1’inci yıldönümünde tarıma faturası belli oldu. Kalkınma İçin İnovasyon Derneği (I4D) tarafından hazırlanan Tarımsal Değerler Zincirleri Analiz Raporu”nu göre, depremler, 11 ilde 14 milyonun üzerinde kişiyi doğrudan ve dolaylı etkiledi, 3,3 milyondan fazla insanın ise evsiz kalmasına yol açtı.
Turkish Philanthropy Funds (TPF) ve ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu (PRM) tarafından finanse edilen ve Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) desteği ile Kalkınma için İnovasyon Derneği (I4D) tarafından 4 ayda hazırlanan “Deprem Sonrası Tarımsal Değerler Zincirleri Analiz Raporu”u I4D Direktörü Doğan Çelik tarafından açıklandı. Çelik, derneğin raporu Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta çalışarak hazırladığını söyledi.
Depremlerin iklimsel özellikleri ve verimli toprak yapısıyla Türkiye’nin toplam tarım üretiminin yüzde 15,3’ünün gerçekleştiği bölgede yaşanması ise bölgedeki nüfusun geçim kaynaklarına erişimini de olumsuz etkilediğini belirten Çelik şöyle konuştu: “Rapora göre; depremlerin, tarımsal üretim ve değer zinciri altyapılarına zarar verirken, işgücü ve hayvan kayıplarının yanı sıra önemli ölçüde makine, malzeme ve ekipman hasarına yol açması pazara erişimde de zorluklara yol açtı. Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı’nın yaptığı tarımsal analizler doğrultusunda ise depremin tarım sektörüne verdiği zararın 24,2 milyar TL olduğu hesaplandı.”
Çelik, “Dünya Bankası depremin yarattığı maddi hasarı 34,2 milyar dolar olarak açıklarken Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ise sektörel bazda iyileştirme ve yeniden yapılanma maliyetlerini de göz önüne alarak depremin Türkiye’nin toplam ekonomisine yükünü 103,6 milyar dolar olarak ortaya koydu” dedi.
Depremin tarım sektörü üzerindeki etkisini azaltmak amacıyla dernekleri tarafından hayata geçirilen Sosyal Zincir’ hakkında da konuşan Doğan Çelik, “Projeyle 6 Şubat’ta ülkenin güneydoğu bölgesinde yaşanan depremden etkilenen üreticilere destek olmak üzere, sivil toplum, özel sektör ve kamu sektörünün sosyal satın alma hareketi çevresinde toplanmasını hedefliyoruz” dedi. Sosyal Zincir’in toplumsal açıdan etkilenen grupların satın alma faaliyetleri yoluyla desteklenmesine katkıda bulunurken, farklı sektörlerin ihtiyacı olan ürün ve hizmetleri üreten yerel üreticileri, küçük ve orta ölçekli işletmeleri tedarik zincirine dahil ettiğini söyleyen Çelik şunları söyledi: “Bu çalışmaların dışında bölgedeki tarımın gelişmesi için karar verici oteritelerin ödeme planı geliştirilerek özel desteklerin sunması gerekiyor. Ayrıca üniversitelerde bölgedeki hayvancılığın geliştirilmesi için ilgili bölümlerin açılması gerekli.”
Depremin Hatay’daki pamuk üretimi üzerindeki etkilerinin değerlendirildiği rapora göre, Hatay’ın pamuk üretiminde 4’üncü sırada yer aldığı kaydedilirken, “Pamuk tarımsal üretimin yanı sıra hammadde olarak kullanıldığı sektörler sayesinde önemli bir istihdam ve geçim kaynağı olarak yer alıyor. Ancak depremlerin büyük çoğunluğu Kırıkhan ve Antakya’da olan toplam 76 adet çırçırlama ve prese fabrikalarında ciddi zarara yol açması sebebiyle resmi hasar tespit sonuçları tamamlanmamış olmakla birlikte ilin çırçırlama kapasitesinin yüzde 50’den fazla düştüğü öngörülüyor” denildi. 2022 yılında Türkiye’nin toplam badem üretiminin yüzde 17,8’i Adıyaman’da ise depremlerden dolayı badem üreticilerinin il dışına geçici göçü, badem bahçelerinin ihtiyaç duyduğu gübreleme, ilaçlama ve yabancı otla mücadele gibi bakım işlemlerinin zamanında yapılamamasına yol açarak badem kalitesini azalttığı belirtildi.
Su kaynaklarının, sıcaklık ve oksijen seviyesi nedeniyle kaliteli balık yetiştiriciliğinin yapıldığı Kahramanmaraş ise depremin alabalık yetiştiriciliğinde en fazla kuluçkahane ve büyüme tesislerine hasar verdiği belirtilirken, üretim miktarlarında yüzde 40’a yakın kayıp yaşanmasına sebep olacağı öngörülüyor.
Yereldeki mandıralarda hasar oluşması, soğuk hava sistemlerinin enerji ihtiyacının karşılanamaması ve lojistik faaliyetlerin aksaması, yerel pazarda göç gibi birçok sebepten dolayı süt toplama tedarik zincirlerinde büyük aksaklıklar olduğu belirtilirken, önümüzdeki yıl deprem bölgesinde süt ve süt ürünleri üretiminde bir düşüş olacağı beklentisi güçleniyor.