Savaş yardımları Temsilciler Meclisi’nde: İran’ın İsrail’e saldırması Ukrayna’ya mı yaradı?
Dışişleri Bakanı Fidan CNN Türk yayınında "teröre karşı birlikte hareket etme" mesajı vererek PKK ile mücadele ederken bölgede faaliyet halindeki diğer ülkelerle daha büyük bir denklemin içine girmek istemediklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ABD ve Irak’taki yoğun diplomasi trafiğinin ardından CNN Türk’te Hande Fırat’ın programına konuk oldu. Programda Irak’taki görüşmeleri değerlendiren Fidan ABD’nin Suriye’deki faaliyetlerine de değindi. Ama yoğun dış politika gündemine girmeden önce Fidan 31 Mart’ta sandıkta sona erecek seçim sürecini nasıl değerlendiriyor, ona bir bakalım.
Fidan seçim sürecini şu kelimelerle ifade ediyor: Demokrasi şöleni, dinamik, coşkulu. AK Parti’nin seçimlerden büyük bir başarıyla çıkmasını umduğunu belirten Fidan herkesin aday çıkarabilmesini de “demokrasi açısında dünyaya gösterilen bir marka, değer” olduğunu söylüyor. Tabii dış politika gündemi çok yoğun seyrettiği için Fidan dışişleri bakanı olarak mitinglerden ziyade başka ülkelerde buluyor kendini. Bunu kendisi de belirtiyor, ABD ve Irak’tan sonra önümüzdeki hafta Brüksel’de olacağını söylüyor.
Irak ile ilgili değerlendirmelerine girmeden önce Fidan neden Irak’a gitti, ne sonuç elde edildi kısaca hatırlayalım. Geçen hafta perşembe günkü görüşmeler aslında uzun zamandır devam eden gidip gelmelerin devamı niteliğindeydi. Fidan MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Savunma Bakanı Yaşar Güler son dönemlerde art arda Irak’a ziyaretler düzenledi, bu ziyaretlerde hem Bağdat hem de Erbil yönetimiyle bir araya gelindi. Bu mesainin artması hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın nisanda yapması beklenen ziyaretine bir hazırlık niteliği taşıyor ama en önemlisi Kuzey Irak’ta Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) olduğu bölgede Pençe-Kilit operasyonlarını tamamlayarak bölgede Bağdat’ın da desteğiyle daha geniş ölçekli bir operasyon başlatmak.
Erdoğan bunun sinyallerini uzun zamandır veriyor. “Suriye sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde güvenlik koridoru oluşturma irademiz bakidir. Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuracağı bir ‘teröristan’ ile dize getireceğini düşünenlere yeni kabuslar yaşatacak hazırlıklarımız var” diyen de Erdoğan, dün 4. Kolordu Komutanlığı’nda askerlerle iftar programında Teröristan kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Irak sınırımızın güvenliğini bu yaz garantiye alacak, Suriye’de yarım kalan işimizi tamamlayacağız” diyen de.
Hakan Fidan Irak’taki görüşmelere girmeden önce Kuzey Irak’taki manzarayı “Irak halkına temel hizmetleri götürmede başarısız. PKK Irak’taki karışıklıktan faydalanarak mevcudiyetini kalıcı hale getirmiş ve pozisyonunu genişletmiş. Arazide yoğun bir mücadele içindeyiz” diye anlatıyor. IKBY’deki Barzani yönetimi şimdiye kadar Türkiye’nin Kuzey Irak’taki operasyonlarına şiddetli tepki göstermese de Bağdat yönetimi bu operasyonlara itirazlarını sıkça dile getiriyordu. Hakan Fidan “PKK Irak ve Suriye’de başkalarının desteğiyle büyük yerler işgal ediyor. Bu durum Irak ve Suriye’ye fazla zarar veriyor” diyerek Bağdat yönetimini aktif mücadeleye katılmaya davet ettiklerini belirtiyor.
Bunun meyvesi de Bağdat’taki görüşmede elde edildi: Bağdat PKK’yı “yasaklı örgüt” listesine aldı. Fidan bu konudaki değerlendirmesini “Irak’ta iktidarın bileşenleri var. Bunların aynı konuya destek vermesi önemli. Biz sadece güvenlik eksenli değil ekonominin de, enerjinin de içinde olduğu büyük bir ilişkiden söz ediyoruz. Ekonomik kalkınmayı esas alan bir ilişkiye girdiğinizde güvenlik sorunlarının ortadan kalkması gerekiyor. Cumhurbaşkanımıza duyulan güven önemli” şeklinde yapıyor.
Fidan “Irak’ın bir gerçeği” olarak nitelediği İran’a bağlı olarak çalışan Şii grup Haşdi Şabi ile de işbirliği içinde olduklarını belirtiyor. Bu yöntemle PKK’nın Suriye ve Irak arasındaki geçişlerini kısıtlamaya çalıştıklarını, yani sınır güvenliğini sağlamayı amaçladıklarını belirtiyor ve bölgede şu anki politikalarının “terörle mücadelede ortaklarla ortak hareket etmek” olduğunu belirtiyor. Fidan Haşdi Şabi ile ilgili olarak “Resmi olarak yasalarla sisteme entegre edilmiş bir yapı. Masada onların olması önemli. Daha sonra hiçbir taraf bu anlaşmadan haberim yok demesin” dedi.
Bu arada Fidan kendisinden önceki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na da taş atıyor gibi, zira bir noktada “Diplomasi yoluyla yapılacak şeyleri iyi yaparsanız kavgayı azaltırsınız. Süreci iyi yönetirseniz istihbaratınıza ve askerinize daha az iş düşer” sözlerini dile getirdi.
Türkiye’nin Irak’tan bir beklentisi Bağdat’ın daha aktif şekilde mücadele etmesiyse, diğeri de Süleymaniye’deki Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) yöneticisi konumundaki Talabanilerin PKK ile ilişkilerini sona erdirmesi. Talabani’yi dost olarak görmek istediklerini belirten Fidan KYB’nin PKK’nın uzantısı olan YPG’ye lojistik destek verdiğini söyledi. Partinin gerekçe olarak “ABD istiyor”u göstermesinin kabul edilemez olduğunu belirten Fidan “Baskımız devam edecek. Terör örgütüne bölgede yer yok. Bu örgütlerin kullanım ömrü bitmiştir. Biz bu zihinle bu aktörlere yaklaşıyoruz. İnşallah gereğini yaparlar. Siz benim düşmanıma destek verdiğiniz sürece ben ne yapabilirim? Bir tedbir geliştireceğim” diyor.
Fidan’ın gündeminde bir de ABD vardı. Malum F-16’ların satışının önünün açılması “İlişkiler düzelir mi?” sorusunu gündeme getirdi ama iki ülke arasındaki en büyük anlaşmazlıklardan biri ABD’nin Suriye’de YPG bağlantılı SDG ile işbirliği içinde olması. Fidan da zaten programdaki konuşmasında bu konudaki duruşlarının “kırmızı çizgi” olduğunu söylüyor.
“PKK ile mücadele ederken daha büyük denklemlerin içine girmek istemiyoruz. Çekiniyoruz değil, girmek istemiyoruz” diyen Fidan “Bölgedeki ülkeler bilerek ya da bilmeyerek Türkiye’ye ne kadar büyük zarar verdiğinin farkında olmadığında Türkiye’nin tepkisiyle ister istemez aramızda bir gerginlik oluşuyor. Bize düşen bu gerginliğin oluşmasını önlemek” dedi.
Fidan sözlerine “Biz olgun bir ülkeyiz. Oturalım sorunları beraber çözelim. Ha şunu düşünüyorsanız, ‘Sizinle oturmak istemiyoruz. Bölgede daha büyük güç olmanızı istemiyoruz,’ o zaman bu başka bir klasman” diye devam etti. Fidan son ABD ziyaretinde taraflar arasında “oturup konuşma” konusunda anlayış birliği olduğunu söyledi.
Konu Suriye’ye gelmişken Fidan Şam ile görüşmelerde “geri adım atan taraf olmadıklarını” belirtti, ama Şam yönetiminin “kendisini gözden geçirmesi gerektiğini” sözlerine ekledi. Suriye’deki Rusya ve İran varlığına dikkat çeken Fidan “Şam kendi stratejik çevresini ortaya koyarken İran ve Rusya’yı da denkleme katıyor. Bu denklemden çıkması da zor. Astana Mutabakatı’nın devam etmesi ve Suriye ile muhalefet arasındaki çatışmanın yinelenmemesini istiyoruz. Bunu devam ettiriyoruz” dedi. Bu arada mültecilerin ülkelerine dönüşü çağrısı için “sahici bir adım değil” diyen Fidan “BM de çağrı yapmıştı. Bu konuda orada bir donmuşluk var. Ama kendileri bilir. Biz her türlü sorunu konuşmaya hazırız” dedi.
Şam yönetiminin Türkiye’den isteği Türk askerinin Suriye’nin kuzeyinden tamamen çıkması. Ancak Türkiye bölgedeki terör varlığını gerekçe göstererek burası temizlenene kadar çıkmayacağını vurgulamaya devam ediyor.
Fidan “7 Şubat MİT krizi” hakkında ilk kez detaylı konuştu. 7 Şubat’ı hatırlayacak olursak, FETÖ mensupları çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı MİT’i PKK ile ilişki içindeymiş gibi göstermek için dönemin MİT Müsteşarı Fidan ve bazı görevlileri ifadeye çağırmıştı. Fidan bu olay için “FETÖ’nün kendini açığa çıkarttığı ilk büyük operasyonlardan biri” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“MİT’e geldiğimde artık sistemin zehirli bir sarmaşık gibi FETÖ tarafından ele geçirilmeye başladığını görmüştüm. Adına paralel devlet dediğimiz bunu hakim kılmaya yönelik bir çaba vardı. 28 Aralık 2011 MGK günü o zaman Başbakanlık Müsteşarıydı Efkan Bey. Biz bu tehdidinin farkındayız. Bunu yönetmek gerekiyordu. Biz MGK’dayken başbakanın kendi konutuna ve resmi konutuna tim gönderdik ve dinleme cihazları bulduk. FETÖ’cülerin koyduğu dinleme cihazlarıydı bunlar. O bu konunun nasıl ilan edileceğini biliyordu. Biz bunu bulduk ve raporladık. FETÖ’cüler bunu bildi. Uludere kazası oldu. FETÖ’cü yayın organları bunu bizim üzerimize atmaya çalışıyorlar. Bunlar kendi üstlerine gelineceğini biliyorlar, suçları ortaya çıktı ve artık MİT’i hedefe koydular. Çünkü bunu MİT ortaya çıkardı. İlk önce bunu başlattı. Cumhurbaşkanımız bir cuma namazı çıkışında bunlara örtülü bir mesaj verdi. 7 Şubat’ta kriz patladı. FETÖ’ye karşı Cumhurbaşkanımızın önderliğinde mücadele başlattık. Milli mücadele dönemi gerçekten. Daha sonra da 2016’da çıkardık attık FETÖ’yü.”