Bayraktar’dan ‘Siyasete girecek misiniz?’ sorusuna yanıt: Mücadele neyi gerektiriyorsa yapacağız
Türk sinemasında birçok filmde seçim sandığı kuruldu. Bu sandıklardan milletvekili de belediye başkanı da, muhtar da seçildi. Siyaset dünyasında ne yaşanıyorsa filmlerde anlatıldı. Ama görüldü ki sinemacılar siyasetçileri pek sevemedi.
Kaç zamandır görünmüyordu ortalıkta ama sağolsun siyasetçiler birbirlerine laf sokmak için hatırlatı ‘Zübük’ü. Kendisi hala ortalıkta yok ama namı aldı yürüdü. ‘Zübük siyasetçi’ bugünkü yerel seçimin ileride hatırlanası siyasetçiler arasındaki polemiklerden biri olarak tarihteki yerini aldı.
Bir suçlama tabiri ‘Zübük siyasetçi’. Hatta bir parti çıktı bu siyasetçinin profili çıkardı. Zübük siyaseti bir zenginleşme aracı olarak görür. Zübük ‘toplumsal hassasiyet’ avcısı, din istismarcısıdır. Zübük ikiyüzlü olduğu kadar bencil ve çıkarcıdır. Zübük program, ilke, değer tanımaz. Popülisttir…
Rahmetli Aziz Nesin sağolsun ‘Zübük’ romanını yazmasa, Kartal Tibet 1980’de bu romanı filme uyarlamasa, Kemal Sunal şahane bir şekilde bu siyasetçi tipini ete kemiğe büründürmese bugün hayatımızda ‘Zübük siyasetçi’ diye bir tabir olmayacaktı.
Oysa sinema ve siyaset deyince ilk akla gelen filmdir ‘Zübük’. Türk tipi siyasetçinin sinemada karikatirüze edilmiş halidir. Bu seçim kampanyasındaki polemikten anlıyoruz ki siyasetçilerimiz pek üstlerine almıyor bu temsili. Ama onlara kötü bir haberimiz var. Siyasetçiler beyazperdede biraz da böyle görünüyor! Ki bilenler bilir ama ‘Zübük’e de ilham veren gerçek bir siyasetçi zaten. Demokrat Partili (DP) Abdurrahman Doğruyol.
‘Zübük’ten önce Atıf Yılmaz’ın 1976’da çektiği ‘Hasip ile Nasip’ var. Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın belediye başkanlığına soyunan iki siyasetçiyi canlandırdığı filmde, bu iki politikacının durumu da Zübük’ten pek farklı farklı değil. Havada uçuşan vaatler, popülist söylemlerle seçmeni kandırma çabaları, birbirlerini suçlayıp en iyisi benim deme hamleleri… Film bu tür siyasetçilere prim vermez. Halk da o zaman eğlenir bu tür siyasetçilerle ama iş sandığa gelince oyunu basmaz! İkisi de kaybeder seçimleri…
Ama bu filmden dört yıl sonra çekilen ‘Zübük’ten anlıyoruz ki ‘Zübük’ tipi siyasetçinin önü sinemadaki seçimlerde açılıyor. Sandıkta kazanabiliyor.
Pek bilinmeyen bir film Müjdat Gezen ve Engin Temizer’in birlikte yönettiği 1986 yapımı ‘Bu Muhtar Başka Muhtar’. Video için çekilmiş bir film. İstanbul’da Balat’ta bir mahallede geçer film. Kahramanlarımız da Milliyet gazetesinin muhasebe bölümünde getir-götür işlerine bakan, annesiyle birlikte yaşayan, kendi halindeki Halim (Müjdat Gezen) ile yıllarca mahallenin muhtarlığını yapan ve her türlü düzenbazlığı sayesinde mahalleliyi bıktıran Muhtar Hüsnü (Erol Günaydın).
Mahalle esnafının “Sen dürüst bir adamsın, kurtar bizi bu düzenbaz muhtardan” diyerek Halim’i ikna etmesiyle Halim muhtarlığa adaylığını koyar. Lakin tüm ekonomik zenginliğini ve gücünü yıllarca yaptığı muhtarlıktan alan Hüsnü’nün koltuğunu bırakmaya niyeti hiç yoktur. Yani kirli ilişkilerin göbeğindeki siyasetçiye karşı halkın içinden çıkmış birinin seçim yarışını anlatır film. Kazanan Halim olur. Böylece çıkarcı, açgözlü ve makamını zenginleşme aracı olarak kullanan siyasetçi, namuslu, iyi niyetli, yardımsever ve makamının hakkını vermek isteyen siyasetçiye yenilir. Yani Zübük yenilmiştir!
Statükoya karşı mücadele veren bir başka seçim filmi de ‘Sultan’dır. Yavuz Yalınkılıç’ın yazıp yönettiği, Belkıs Akkale’nin başrolde oynadığı 1987 yapımı film Silifke’nin Keben Köyü’nde yaşanan muhtarlık seçimlerini konu alır. Bir yanda köydeki ağanın işbirlikçisi, hak yiyen, güce tamah etmiş muhtar vardır. Diğer yanda öksüzün hakkını yedirmek istemeyen, haksızlığa karşı çıkan, ağa düzenine karşı gelen başka muhtar adayı. Üstelik bu aday kadındır. Zafer kadın muhtarın olur!
Kadının zafer kazandığı bir başka seçim filmi ‘Hükümet Kadın 2’dir. Bir oy nasıl her şeyi belirliyor onu görüyoruz. Sermiyan Midyat’ın Güneydoğu’nun ilk kadın belediye başkanının yani babaannesi Zekiye Midyat’ın hikayesinden esinlenerek çektiği filmde kocası yerine seçime giren Xate’nin ‘Zübük’ tipi rakip siyasetçiyi sandıkta yenmesi anlatılır. Kafa kafaya giden seçim yarışında bir oy farkla kazanır belediye başkanlığını Xate.
Lakin Zübük tipi siyasetçi sinemadaki seçimlerde girdiği yarışları kaybetse de hep vardır. Geçen yıl vizyona giren ‘Hava Muhalefeti’ni izleyenler bilir. Ali Sunal’ın oynadığı politikacı Cemil Yıldırım günümüzün Zübük’lerindendir. Kazanmak için her şeyi yapar, çıkarcı ve popülisttir. Yaşadığı bir gönül ilişkisinde dibi görünce çıkarı uğruna rakip partiye geçmeyi bile ister. Ama olmaz! Hapsi boylar. Lakin hapis onun için bir mağduriyet hikayesidir. Filmin sonunda anlarız ki siyaseti bırakmaz.
Siyaset karışık bir dünya. Bir de meseleye parti içinden bakan bir filmimiz var. Ercan Kesal’in ‘Nasipse Adayız’. Siyaset dünyasına en gerçekçi bakan filmlerden biri olarak sinema tarihimizdeki yerini aldı çoktan. Bir doktorun seçimlerde aday olmak için verdiği mücadeleyi anlatır. Kesal’in başından geçen bir deneyimden yola çıkarak senaryosunu yazdığı, yönettiği ve başrol oynadığı film siyasetin iç dinamiğinin çıkarlar üzerine kurulu olduğunu net bir şekilde ortaya koyar. Bir anlamda film siyasete adım atan bir insanın karşısına hemen ‘sonuca giden her yol mübahtır’ anlayışının çıktığını gösterir. Bu anlayışı içselleştiremeyen zaten siyasetin dışında kalır. Bu anlayışı kabul eden içinse yolun sonu bellidir: ‘Zübük’.
15 Kasım 2024 - Savulun Roma’nın kaderini değiştirecek adam arenaya çıkıyor
8 Kasım 2024 - Ara tatilin sürprizi: Robot da olsa insan insandır!
5 Kasım 2024 - Trump mı kazanacak yoksa Harris mi? Sinemacılar sonuçları açıklıyor!
4 Kasım 2024 - ‘Yandaki Oda’ Oscar’da karşınıza çıkarsa şaşırmayın!