Gayrettepe'de 29 kişinin ölümüyle sonuçlanan diskotek yangının sebebi belirmeye başladı. İşletme sahipleri diskoteği bayramda açmak istiyordu, o yüzden tadilata hız verilmiş, aynı anda hem kaynakçılar hem marangozlar çalışıyordu ve yangın çıktı.
İstabul Gayrettepe’de Masquerade Clup adlı diskotekte tadilat sırasında çıkan yangında 29 kişinin ölmesi bir yandan Türkiye’nin yaşadığı en büyük yangın facialarından biri, bir yandan da şaşırtıcı: Yangın sonrası herkesin sorduğu soru, ‘Gündüz vakti, üstelik işletme de kapalıyken 29 kişinin orada ne işi vardı?’ Bu sorunun yanıtı, 16 katlı bir apartmanın en altındaki iki katta yer alan diskotekte tadilat yapılmasıyla bağlantılı. Ama bir tadilatta kaç kişi çalışırdı? Bu kadar çok insan neden oradaydı?
Şimdi bu sorunun da yanıtını biliyoruz: İşletme sahipleri, Ramazan ayında kapattıkları diskoteği tadilata almışlardı ve kapsamlı tadilatın bir an önce bitmesini, bayrama yetişmesini istiyorlardı.
O yüzden aynı anda birden fazla iş grubu tadilatta bir arada çalışıyordu. En vahimi, ses izolasyonu dahil izolasyon işlerini de yapan marangozlarla metal işlerini yapan kaynakçılar aynı anda ve yan yana çalışıyordu.
Nitekim, şimdi ifadelerden anlaşılıyor, daha tadilatın ilk günlerinde yine bir yangın çıkmıştı; çünkü kaynakçının çalıştığı yerde kolay tutuşabilen polyester ve cam elyafı izolasyon malzemeleri vardı, sıçrayan kıvılcımlar bunları tutuşturmuş, o yangın hemen söndürülmüştü.
Bu yangın sonrası kaynakçılar bu malzemelerin kaynak işleri bitmeden yerleştirilmemesini istemiş, malzemeler sökülmüş, marangoz ve izolasyoncular beklemeye başlamıştı. Ama işletmenin beklemeye tahammülü yoktu, işlerin hızlandırılması için yeniden talimat geldi. İşte yangın da bu hızlandırma talimatı yüzünden çıktı. Kaynakçı kaynak yaparken yakındaki polyester malzeme bir kez daha tutuştu, bu sefer o yangın söndürülemedi ve diskotek 29 kişiye mezar oldu.
Yine ifadelerden anlaşılıyor, yangın sırasında içeride 30’dan fazla kişi vardı. Bunların bazıları dışarı çıkıp kurtulmayı başardı. Kurtulabilenlerden sadece biri işçi, diğerleri muhasebe elemanı vs işletmenin kendi çalışanları.
Savcılık raporunda yer alan tespitlere göre mekanın açılışının Ramazan Bayramı’na yetişmesi için metal, elektrik ve mobilya işlerinin 30 çalışanın da bulunduğu kalabalık ortamda bir arada yapıldığına işaret edildi.
Mekandaki tadilatın metal kaynak işleri sorumlusu olan Kahraman E. de ifadesinde yangının çıkmasındaki ihmalin kaynakçılar ile ahşap ustalarının bir arada çalışmasından kaynaklandığını ileri sürdü.
İfadede iş yeri sahiplerinin ‘işlerin yetişmeyeceği’ düşüncesi nedeniyle buna karar verdiği belirtildi.
Kahraman E. ifadesinde tadilatın ilk gününde çıkan yangını da anlattı. Çalışma odasındayken bağrışma üzerine siyah dumanların çıktığı yere gittiğini anlatan şüphelinin ifadesi şöyle: “Burası Ahmet Sever’in kaynak yaptığı yere 2 metre kadar yakındı. İlk çalışmaya başladığımız gün kaynak makinasından sıçrayan kaynak çapakları orada bulunan izolasyon malzemesine sıçramıştı ve malzeme tutuşmuştu. Tutuşan malzeme A4 kağıdının yarısı kadar bir parçaydı; ancak bu tahminimce önceki tadilatlardan kalma, bu izolasyon malzemesinin içine tıkıştırılmış süngerimsi ince bir malzemeydi. Kaynakçı Ahmet Sever’in, malzemenin sıkıntılı olduğunu ve çıkartılması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine durumu Sinan beye ilettik. Olay günü alt kattaki bu son kaynak rötuşunu yapmadan, yani biz işimizi tamamen bitirmeden, kenara aldırdığımız izolasyon malzemelerinin olaydan birkaç gün önce tekrar locaların altına yerleştirildiğini gördüm. Ancak bu talimatı kim verdi bilmiyorum. Normal koşullarda tadilat yapılan alana, bütün yanıcı ve tehlikeli malzemelerin söküldükten sonra girmesi gerekiyor. En az bir ay çalışmamız vardı; ancak ilk toplantıda bize ramazan ayı bitmeden tadilatın bitmesi gerektiğini, aksi halde bayramda mekanı açamayacaklarını ve bunun büyük bir maddi kayba yol açacağını söylediler. Biz de süre kısıtlı da olsa işi kabul ettik. Yaşanan olaydan dolayı çok üzgünüm. Böyle olsun istemezdim.”
Gayrettepe’de 29 kişinin yaşamını yitirdiği gece kulübü faciasında tutuklanan 8 şüphelinin hakimlik ifadeleri ortaya çıktı. İstanbul Adliyesine sevk edilen 11 şüpheliden 2’si savcılıktan serbest bırakılırken, 1’i de hakimlik tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Diğer 8 şüpheli ise çıkarıldıkları nöbetçi hakimlik tarafından ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak’ suçundan tutuklandı.
Şüpheli Fatma Dörtgül, Hamza Saral Mesleki Eğitim Merkezinde öğretmenlik yaptığını, eniştesi Şahzade Şekergümüş’ün iflas ettiğini, şirketle ilgili hiçbir şey bilmediğini, dükkana gitmediğini, sabit ikametgah sahibi olduğunu ve kaçma şüphesinin olmadığını ifade ederek, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Şüpheli Çağatay Altunel, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek, belirtilen sürede işlerinin bittiğini, olay günü orada olmadığını, yangını telefondan öğrendiğini, malzemeyi toparlamak için işletmeye gideceğini, ancak daha önce gelmek durumunda kaldığını, komiserin yanına kendi isteği ile gittiğini, sabit ikametgah sahibi olduğunu, kaçma ve saklanma şüphesinin olmadığını, henüz toplanmamış olan delillere etki etme ihtimalinin bulunmadığını kaydetti.
Şüphelilerden İsmet Şen, savunmasında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, olayla hiçbir ilginin olmadığını, mesul müdürlüğünün 6 ay önce bittiğini, imza yetkisinin de olmadığını, işletmede işçi olarak çalıştığını ve sabit ikametgah sahibi olduğundan kaçma ve saklanma şüphesinin bulunmadığını söyledi.
Şüpheli Mehmet Menduh Ceylan ise hakimlikteki savunmasında, 5-6 yıllık arkadaşlarını kaybettiklerini, bunun için üzgün olduklarını, yangın çıktığında içeride olduğunu, 2-3 arkadaşıyla birlikte birlikte kendini zor dışarı attıklarını, yangını 2 kişinin söndürdüğünü gördüklerini, muhasebeci olduğunu, içeriye tekrar girdiği sırada elektriklerin kesildiğini ve cep telefonunun ışığıyle diğer kapıdan çıktığını, arkadaşlarının cenazelerine gitmek istediğini, sabit ikametgah sahibi olduğunu, kaçma ve saklanma şüphesinin bulunmadığını söyledi.
Şüpheli Sibel Çelik, savunmasında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, orada çıkan yangınla ilişkilerinin bulunmadığını, orada 3 arkadaşını kaybettiğini, bunun acısını yaşadığını ve serbest bırakılmayı istediğini kaydetti. Şüpheli Sibel Çelik’in avukatı, hakimikteki beyanında müvekkilinin sattığı platformun yangınla alakasının olmadığını, yangınla veya yangının büyümesiyle alakası olmayan bir insanın sattığı şey nedeniyle tutuklanması için sevk edilmesinin hukuk ayıbı olduğunu, hakimliğin; sosyal medyanın baskısı altında kalmadan karar vermesini istediğini, müvekkili açısından sadece mal satımı söz konusuolduğunu ve mal sattığından dolayı tutuklanırsa müvekkilinin bu nedenle tutuklanan ilk kişi olabileceğini söyledi.
Şüpheli Dursun Çelik ise savunmasında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, hazır bir malzeme teslimatı yaptıklarını, sonrasında teslim videosu da çekildiğini, sadece ertesi gün bir kablonun gizlenmesinin istenildiğini, o gün o saatte orada bulunduklarını, başka bir eylemlerinin olmadığını, yangına sebebiyetlerinin olmadığını, defin işlemlerini yaptıklarında ölen arkadaşlarından birinin çocuğunun daha 15 günlük olduğunu ve bakacak kimseleri olmadığını, o bebeğe kendilerinin bakacağını, bebeği hastaneye götürecek kimsenin olmadığını, bekle kendilerinin ilgileneceklerini, sabit ikametgahlalrının olduğunu, kaçma ve saklanma şüphesinin bulunmadığını söyleyerek, serbest bırakılmayı talep etti.
Gece kulübünün sahibi ve ortağı olduğu belirtilen şüpheli Şahzade Şekergümüş, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini söyleyerek, sabit ikametgah sahibi olduğunu, kaçma ve saklanma şüphesinin bulunmadığını, delillerin büyük oranda toplandığını ve toplanması muhtemel delillere etki etme ihtimalinin olmadığını, bu nedenle serbest bırakılmayı istediğini söyledi.
Şahzade Şekergümüş’ün avukatı ise, bu olayın en büyük üzgünlüğünü müvekkilinin yaşadığını, hayatını kaybeden insanların, müvekkilinin ailece görüştüğü kişiler olduklarını, kardeşi gibi gördüğünü, bu nedenle izin günü olmasına rağmen orada bulunduğunu, işletmede 4 yangın kapısından 3’ünün açık olduğunu, anlık bir kapının açılması nedeniyle oksijen nedeniyle ateşin birden alevlendiğini ve nefes alınmama nedeniyle bu olayın olduğunu, yangın tüpleri olduğunu söyledi. Şekergümüş’ün avukatı devamında, “Dün dünde yaşanmıştır, öngörülemez bir olay yaşanmıştır, tutuklanmasının dosyaya katkısı olmayacaktır, ölenlerin aile yakınları ile ilgilenmesi gerekir, müvekkilin baldızı olan şüpheli Fatma, müvekkil tarafından işe dahil etmiştir, müvekkilin iflası nedeniyle.Tüm Türkiye müvekkilin tüm hakimiyeti ile işyerinin sahibi olduğunu biliyor, durum bu kadar netken şüpheli Fatma’yı mağdur etmeyelim, baldızı olan şüpheli Fatma’nın şirket kaydı yalnız kaydı şekildedir, müvekkil sabit ikametgah sahibidir, kaçma ve saklanma şüphesi yoktur” ifadelerini kullandı.
Şüpheli İbrahim Bildirici ise, şantiye şefi olarak yazıldığını ancak teknik eleman olduğunu, arızalı şeylerin servisini çağırdığını, herhangi bir yetkisinin olmadığını, şantiye şeflerinin Sinan Kızıl olduğunu, olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını ve sabit ikametgahı olduğunu bu nedenle kaçma ve saklanma şüphesinin olmadığını söyledi.