Şimşek geldi, faiz, kur ve enflasyon beklentisi yükseldi
Görüştüğüm merkez bankacılar hem yeniden değerlemeden zarar yazıldığını hem de Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıklara faiz ödemesi nedeniyle zararın arttığını belirtiyorlar.
Merkez Bankası, KKM nedeniyle, tarihinin en büyük zararını etti. 2023 yılını yaklaşık 820 milyar TL zararla kapatan Merkez Bankası’nın, birkaç yıl daha zarar yazmaya devam etmesi bekleniyor. Başka bir deyişle; Merkez Bankası’nın döviz rezervleri artıya geçene kadar zarar etmeye devam edeceği belirtiliyor.
“Merkez Bankası’nın kar ya da zarar etmesi önemli değildir” denir ama bu zarar rakamı öylesine üzeri kapatılacak gibi değil. Her şeyden önce sürekli zarar yazılacak iklim daha uzun süre devam edecek. Yanı sıra bu yüksek zararın büyük bölümü KKM nedeniyle oluştu ve çok büyük tutarlarda servet transferi yapıldı.
Yeniden değerleme hesabının büyük ölçüde zarar olarak yazılacağı bilindiği için yaklaşık 900 milyar TL’lik 2023 yıl zararı bekleniyordu. Merkez Bankacılar, henüz zarar olarak bilançoya girmeyen kalemler nedeniyle rakamın buraya indiği görüşündeler. Bu arada 30 Nisan’da yapılacak genel kurulun hemen öncesinde gelir-gider tablosunun açıklanacağı, buradan birikmiş ama zarar yazılmamış miktar hakkında daha detay bilgi alınabileceği de belirtiliyor.
Bilgi veren merkez bankacılar hem yeniden değerlemeden zarar yazıldığını hem de Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıklara faiz ödemesi nedeniyle zararın arttığını belirtiyorlar. Kısacası; bankaların üzerindeki yükü almak için zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi ve kur farkı devam ettikçe zarar yazılmaya devam edilecek. Merkez Bankası rezervlerde artıya geçip kur farkından gelir yazmaya başladığında ancak kara geçebilir. Bunun için geçecek süre ise şimdiden bilinemiyor.
Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın zarar eden KİT zararlarını kapattığını, bunu da daha çok Hazine tahvili vererek yaptığını biliyoruz ama Merkez Bankası’na da zararı karşılığında kağıt verir mi? Daha önce bu tür uygulamalar yapıldığını biliyoruz. Ancak Merkez Bankacılar bu kez rakamın çok büyük olduğunu, hazine kağıdı verilemeyeceğini söylüyorlar. Bu takdirde hem para yönetiminin iyice zorlaşacağını, hem de borçlanma oranlarının birdenbire bozulacağını, bu nedenle kağıt vermeye yanaşmayacağını söylüyorlar.
2000’li yıllarda kamu bankalarına ve KİT’lere zararları karşılığı yüklü miktarda kağıt verildiğini hatırlatan Merkez Bankacılar, o dönem kamu bankalarının likidite sorununu çözmek için Merkez Bankası’nın bu kağıtları alarak bankalara TL likidite verdiklerini hatırlattılar. Bu nedenle Merkez Bankası’nın zarar ettiğini ancak önemli rakamlara ulaşmadığını söylediler.
Bu arada 1993 yılında da Hazine’nin, zararı karşılığı Merkez Bankası’na kağıt verdiğini, bunun nedeninin de uzun süre devam eden Hazine’nin kısa vadeli avans kullanımını nedeniyle Merkez Bankası’nın ettiği zararın iyice büyümesinden kaynaklandığı belirtildi.
Toplam zararın yaklaşık 820 milyar TL’sinin bilançolaştığını hatırlatan Merkez Bankacılar, en azından bir bu kadar daha potansiyel zarar gördüklerini, zorunlu karşılıklara faiz ödemesi devam ederse bunun daha da büyüyeceğini kaydediyorlar. Merkez Bankacılar en azından 3 yıl daha Merkez Bankası’nın zarar etmesinin beklenebileceğini, rezervlerde artıya geçme ve zorunlu karşılık faiz ödeme süresine bağlı olarak, daha da uzun olabileceğini belirtiyorlar.
2023 yılında Merkez Bankası’nın bu kadar yüklü zarar etmesinin, ayrı bir önemi daha var. Daha önce kamuya verilen krediler ve likidite nedeniyle zarar eden Merkez Bankası bu kez şahıslara kaynak transferi yaptığı için bu zararı etti. Çünkü oluşan zararın çok büyük bir kısmı Bakan Nurettin Nebati ve Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu döneminde, “şapkadan çıkarılan tavşan” misali, uydurulan KKM hesapları nedeniyle oluştu.
KKM hesapları konuşulurken, eski dövize çevrilebilir mevduat örneğini verip, rahmetli Turgut Özal’ın bu hesabı tasfiye ettiğinde şerefine kokteyl verdiğini sık sık yazmıştık. Bu kez maliyetin çok daha büyük olacağı da biliniyordu, Uyarıldı ama bu kamu garantisiyle, en çok da yüklü paraları olan tasarruf sahibi kişi ve şirketlere kur farkı verilen bu hesapları, bile bile oluşturdular.
Şimdi bu hesapların ne zaman kapacağını hala bilinmiyor. TL’den KKM’ye çevrilen hesaplar büyük ölçüde geçen bir yıl içinde eritildi. Bu hesapların bir kısmı TL’ye döndü, bir kısmı altın ve dövize yatırım oldu. Asıl iş ise şimdi başlıyor; çünkü dövizden KKM’ye geçen hesapların eritilmesi çok daha zor olacak. Bu hesap sahipleri daha çok döviz yatırımı yapan tasarrufçular ve işlerin iyi gideceği, enflasyonun düşeceği, kurların fazla artmayacağı konusunda güven duymaları gerekiyor ki; bu hesapları TL mevduat hesaplarına çevirebilsinler. Zaten ekonomi yönetimi de bunların hemen TL’ye dönmesini istemiyor, yavaş yavaş eritmek para yönetimi açısından daha rasyonel görülüyor.
Kısacası; AKP iktidarı tabii ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tercihi doğrulusunda, ekonomi tarihinin ileriye dönük en fazla risk yaratan uygulamasını başlattı, bir süre daha da bu kötü uygulama devam edecek.
Olan ise dar ve sabit gelirliye oldu. Bu nedenle enflasyon çok yükseldi, herkesin ödediği vergilerin büyük bölümü büyük tasarruf sahiplerine artı gelir olarak aktarıldı.