Çorlu tren kazası davasında nihayet karar: Dokuz kişi ceza aldı, aileler ‘Yüreğimize biraz olsun su serpildi’ dedi

Çorlu'da 25 kişinin öldüğü tren kazasının davasında 6 yıl sonra nihayet karar çıktı. Mahkeme yargılanan sanıklardan 9 kişiyi çeşitli hapis cezalarına çarptırdı, dört kişiyi de beraat ettirdi. Kazada yakınlarını kaybedenler sevinçli.

Gündem 25 Nisan 2024
Bu haber 7 ay önce yayınlandı

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin Sarılar köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılamanın 20. ve karar duruşması Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Sanıkların son sözlerinin alınmasının ardından davada karar çıktı. Dönemin TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan’ın ‘taksirle birden fazla kişinin ölüme yol açtığı’ gerekçesiyle suçun işleniş biçimi, kullanılan araçlar, zaman ve yer önem ve değeri, 5237 sayılı TCK’nın 22/4 uyarınca temel cezanın alt cezadan uzaklaşılmasıyla sanığın 12 yıl hapisle cezalandırmasına, verilen cezanın bilinçli takdirin oluşumuna neden veren 1/2 oranında artırılarak 18 yıla artırılmasına, ceza 1/6 oranında indirilerek 15 yıl hapis cezasına çarptırılmasına hükmedildi.

Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli’ye verilen 11 yıl hapis cezası adli sicil kaydına göre takdir indirimiyle 9 yıl 2 aya indirildi.

Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu’ya verilen 21 yıl hapis cezası adli sicilden dolayı takdir indirimiyle 17 yıl 6 ay hapis cezasına düşürüldü.

Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras’a verilen 10 yıl hapis cezası adli sicilden dolayı takdir indirimi yapılarak 8 yıl 4 aya düşürüldü.

Mühendis Tevfik Baran Önder’e verilen 12 yıl hapis cezası adli sicilden dolayı indirim verilerek 10 yıl hapis cezasına çevrildi.

Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt’a bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan 19 yıl hapis cezası verildi. Sicil kaydı nedeniyle takdir indirimi yapılarak ceza 16 yıl 3 aya indirildi.

Mühendis Deniz Parlak’a verilen 11 yıl hapis cezası adli sicilden dolayı indirim uygulanarak 9 yıl 2 aya düşürüldü.

Mühendis Kubilay Başkaya’ya verilen 11 yıl hapis cezası adli sicil kaydından dolayı indirim uygulanarak 9 yıl 2 ay hapis cezasına çevrildi.

Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat’a verilen 11 yıl hapis cezası ‘bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçundan önce 16 yıla çıkarıldı, ardından da adli sicil indirimi uygulanarak 13 yıl 9 ay hapis cezasına indirildi.

Sanıklar Levent Kaytan, Burhan Ortancıl, Çetin Yıldırım ve Celalettin Çabuk’un da ayrı ayrı beraatlerine karar verildi.

‘TCDD’yi bu hale getirenler yargılanmadan eksik kalır’

Duruşmanın ardından avukatlar adliye önünde açıklama yaptı.

“TCDD Genel Müdürlüğü’ne gidecek basamağı çıkmış olduk. Dört TCDD yöneticisinin ‘bilinçli taksirle’ cezalandırılmasına karar verildi. Birinci basamak tamamlandı diyebiliriz. Dosyada etkin soruşturmayı yapmayan hakim ve savcılar ise tarihin kara sayfasına geçtiler” denen açıklama şöyle devam etti:

“Türkiye tarihinde ilk kez kamu yöneticilerinin ceza almasıyla sonuçlandı. Karardan memnunuz ama yetmez. TCDD’yi bu hale getiren özelleştirme politikalarının temsilcisi yargılanmadığı sürece yargılanma eksik kalmaya devam edecek.

Bu davanın avukatlarından Can Atalay tutuklu ve bugün burada eksiğiz. Bu kararın çıkmasında Can Atalay’ın kararı yadsınamaz. Bu cezasızlık son bulana kadar mücadeleye devam edeceğiz.”

‘Yüreğimize biraz da olsa su serpildi’

Ailelerin açıklamasında ise “Üst düzey sorumlular yargılanmadığı sürece bu dava bitmeyecektir. Bugün çocuklarımız rahat uyusun. Altı yıldır hep birlikte veriyoruz bu mücadeleyi. Önemli olan adaletin sağlanmasıydı. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu ülkede cezasızlığın bittiğine inanmak istiyoruz. Bugün verilen kararla yüreğimize biraz da olsa su serpildi. Biz İsa Apaydın’ın ve diğer bürokratların peşindeyiz. Çok büyük bir mücadelenin başlangıcındayız. Biz bu mücadelenin tohumunu o gün balçıkların arasında atmıştık. Geç kalmış adalet adalet değildir. Baktığımız her yerde Can Atalay’ı görüyoruz, onu yanımızda görmek istiyoruz. Mücadeleye inancımız tam yolumuza devam edeceğiz” dendi.

Özel: 22 yıllık cezasızlık kültürü geriletildi

Duruşmayı takip edenler arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel de vardı.

Şubat ayında duruşma ertelendiğinde büyük bir infial olduğunu hatırlatan ana muhalefet lideri o gün ailelere “25 Nisan’da buraya çok daha güçlü geleceğiz ve çok daha kalabalık olacağız” diye söz verdiklerini hatırlatarak şunları kaydetti:

“Buralarda kimsesiz kaldıkları, tek başına yürüdükleri günler de oldu. Bugün burada büyük bir kalabalıkla ve büyük bir inançla yıllardır bu mücadeleyi gösteren ve bütün Türkiye’deki mağdurlara umut olan, hakkı yenenlere örnek olan bu büyük ailenin önünde öncelikle hepimiz, bütün Türkiye olarak saygıyla eğiliyoruz. Ardından başta Çağdaş Hukukçular olmak üzere çünkü Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetinde Soma’da sadece iki tutuklu var; biri Selçuk Kozağaçlı, biri sevgili Can Atalay. Soma’da o günkü şartlarda bütün mücadeleleri sonucunda onları alıp içeriye attılar ve Soma’nın katillerini dışarıya bıraktılar.

Bugün burada belki de ilk kez kamu görevlilerinin ceza aldığı, tutuklandığı, 22 yıldır yerleştirilmiş cezasızlık kültürünün ilk kez geriletildiği, ülkeyi yönetenlerin ‘benim bürokratıma, benim yöneticime, kamu görevlime dokundurtmam. Çünkü verdiğim kanunsuz emirleri onlar uyguluyor, onlar yargılanırsa bundan sonra sözümü dinlemezler’ mantığıyla hiçbirini feda etmeyenlerin bugün halkın göstermiş olduğu büyük dirayet, halkın göstermiş olduğu büyük dayanışma sonucunda geri adım attıklarını görüyoruz.”

‘Türkiye’de yeni bir siyasi iklim vardır’

Özel “Mahkeme heyeti tarihe kendileri adına bir utanç değil aslında hukuk için küçük ama Türkiye’deki mücadelelerin tümü için büyük bir adıma katkı sağladılar” diyerek şöyle devam etti:

“Ama bildiğimiz bir şey var. Sadece bölge müdürlükleri nezdindeki cezalandırmalar ilk adımdır ama yeterli değildir. Bundan sonra hepimize düşen istinaf aşamasını, Yargıtay aşamasını titizlikle, dikkatle ve inatla takip etmektir. Buradaki kazanımın üst aşamalarda aşındırılmasına, geri gitmesine asla izin vermeyeceğiz. Sözümüze değer veren herkese şunu söylüyoruz; bir olay ortaya çıktığında hep beraber ağlıyoruz, önemli.

Büyük sözler söylüyoruz, ‘unutursak yüreğimiz kurusun’ diyoruz, önemli. Ama süreci takip etmek son güne, son ana kadar ilk günkü öfkeyi, ilk günkü acıyı unutmadan takip etmek önemlidir. Devlet Demiryolları’nın genel müdürleri ve oradaki genel müdürü, yardımcıları ve tüm sorumluların yargılanması gerekmektedir. Ve siyasi sorumluluk asla unutulmamalıdır. Seçim öncesi; ‘Hızla yetişsin, faaliyete geçsin, seçim vaadimiz yerine gelsin’ diye kanunsuz emir verenlerin, alelacele hatları devreye alanların, bir başka seçim öncesi aman kesintiye uğramasın diye bakım, onarım meselesinin aksatılmasına yönelik siyasi talimat verenlerin hesap verdiği günler gelmeden Çorlu için tam adalet sağlandı diyemeyiz. Ama Çorlu hepimize umut olmuştur.

Ben ilk günden beri bütün Türkiye’ye örnek bir birlik ve dayanışma gösteren Çorlu annelerine, babalarına, dedelerine ve evlatlarına bugün yolda, benim boynuma sarılıp da; ‘Özgür amca benim babam da burada oldu. İyi ki geldiniz’ diyen şu güzel kızlarımıza, bir maddi menfaat peşinde olmadan sırf adalet için onlara sahip çıkan tüm avukatlara, tüm avukatlarımızın kıymetli meslek örgütü barolarımıza ve o gün ilk günden beri bu davayı takip eden aileler yüz kere dedi diye boynumun borcudur, Çorlu’nun yeniden de seçilen belediye başkanım Ahmet Başkana, hiç yalnız bırakmadı dedikleri için ve hangi siyasi partiden olursa olsun hem partimin hem siyasi partilerin milletvekillerine, bugün buraya dünkü yaptığımız çağrıdan sonra yüzlerle gittiğimiz buradan binlerle, üç binlerle, beş binlerle bu destek için buraya koşup gelen, sözümüze değer veren herkese, İstanbul’un ve Trakya’nın tüm il başkanlarıma ve bu büyük mücadeleye katkı için burada olan herkese teşekkür ediyoruz. Türkiye’de yeni bir siyasi iklim vardır.

Bu iklim bir siyasi partinin yarattığı, başardığı bir iklim değildir. Bu iklim, mağdurların, mazlumların, unutulanların, yok sayılanların ve hakkı yenip yok sayılmaya çalışanların mücadelesine, omuz veren, nefes veren herkesin yarattığı bir iklimdir.”

‘Anneler ilk kez acıdan değil, sevinçten gözyaşı döktüler’

Yıllardır mahkemelere gittiğini söyleyen Özgür Özel akabinde şu sözleri sarf etti:

“Soma’da 83 blok mahkeme takip ettim. Bu karar duruşmasında sağımda Can Atalay, solunda Evren İşler, etrafımızda yanımızda aileler hüngür hüngür ağladık. Bir tek tutuklu yoktu, o gün Selçuk tutukluydu, üstüne de Can’ı da tutukladılar. Bugün buradan bu sonuç alınıyorsa bu bir kazanımdır. Direnenlerin, mücadele edenlerin, dayanışma gösterenlerin başarısıdır. Onların zaferidir. Orada raylar altında kolunu bırakan teyzem burada adalet için geldiyse, torununu bırakanlar, evladını bırakanlar bugün buradaysa, ‘bugün biz bir nebze olsun adaleti bulduk, yüreğimize su serpildi’ diyorsa avukatlar, anneler; ‘evlatlarım bu gece rahat uyuyacak’ diyorsa dayanışmanın önemi, mücadelenin önemi budur. Halktan, milletten güçlü kimse yoktur.

Bundan sonra biz birlikte durdukça, birlikte mücadele ettikçe kötülük gerilemeye, geri adım atmaya, mahkum olmaya ve kaybetmeye devam edecek. İyiler kazanacak, anneler kazanacak, mağdurlar kazanacak. Bundan sonra hepimize düşen bir şey var. Kim hak arıyorsa yanında olalım, arkasında olalım. Soma’ysa Soma, Çorlu’ysa Çorlu, İliç’se İliç. Atanmayan öğretmense pazar günü Ulus’ta atanmayan öğretmen. Açlığa mahkum emekliyse emekli, kim hak arıyorsa yanında olalım. Türkiye’deki herkese söylüyorum; kolunu rayın altında bırakmış bu annem size bu mücadeleye katkı sağlayanlara Allah razı olsun diyor.

Evladını orada bırakmış bu gencecik anneler mücadelelerine omuz verenler sayesinde bu gece rahat uyuyacaklar. İlk kez acıdan değil, sevinçten gözyaşı döktü bu anneler. Bu başarı, dayanışma gösterenlerindir. Bundan sonra hep beraber olacağız, hep birlikte duracağız, hep birlikte yürüyeceğiz. Birleşe birleşe biz kazanacağız. Halk kazanacak. Türkiye kazanacak.”

Ne olmuştu?

Edirne’nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı’ya gitmek için hareket eden, 362 yolcu ve altı personel bulunan tren 8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında raydan çıkarak devrildi.

Kazada 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi de yaralandı. Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunan TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nde müdür olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği’nde çalışan Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği’nde Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında ‘taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak’ suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.