Bakan Bolat’ın tahmini tuttu, eylülde cari fazla yüz güldürdü
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Karahan genel kuruldaki konuşmasında 'İç talepte dengelenme ile sağlıklı dezenflasyon sürecine gireceğiz' dedi. Karahan'a göre alınan önlemler yurtiçi talepteki dirençli seyri zayıflatacak.
2023 yılını 818,2 milyar TL zararla kapatan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 92’inci Olağan Genel Kurul toplantısında konuyan Başkan Fatih Karahan enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunu sıkılaştıracaklarını söyledi.
Karahan TCMB’nin 92’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın açılış konuşmasını yaptı. TCMB Başkanı Karahan aylık fiyat gelişmelerini yakından takip ettiklerini belirterek şunları söyledi:
“Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanıp, enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşunu sıkılaştıracağız. Para politikasındaki kararlı duruşumuzun; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceği ve dezenflasyonun 2024 yılının ikinci yarısında tesis edileceğini öngörmekteyiz.”
Karahan Türkiye’de 2023 yılının ilk yarısında iç talep kaynaklı güçlü seyreden iktisadi faaliyetin yılın ikinci yarısında ivme kaybetse de gücünü koruduğunu belirtti. Üretim tarafında hizmetler sektörünün büyümenin temel sürükleyicisi olarak öne çıktığını belirten Fatih Karahan “Sanayi sektörü deprem kaynaklı etkiler ve dış talepteki zayıf seyir nedeniyle yılın ilk yarısında büyümeye negatif katkı vermiş, ikinci yarıda ise katkısı pozitife dönmüştür. Harcamalar tarafında nihai yurt içi talebin katkısı yüksek seviyesini korumakla birlikte, özel tüketim büyümesindeki yavaşlamanın da etkisiyle yılın ikinci yarısında gerilemiştir. Net ihracatımız ise küresel iktisadi faaliyetteki zayıf seyir nedeniyle yıl boyunca yıllık büyümeye negatif katkı vermiştir. Ancak sıkı para politikasının da etkisiyle ithalat yılın ikinci yarısında azalırken ihracatımız görece güçlü kalmıştır” dedi. Karahan’ın açış konuşmasında şu konular öne çıktı:
– Cari işlemler dengesi 2023 yılında 45,4 milyar ABD doları açık vermiştir. Cari işlemler açığına en yüksek negatif katkı enerji dengesinden gelmiştir. Altın ve enerji hariç dış ticaret dengesi ise güçlü iç talebin de etkisiyle cari dengeye negatif katkı verirken, hizmet kalemlerinin cari dengeye pozitif katkısı artarak sürmüştür.
– Yıllık tüketici enflasyonu 2023 yılında yüzde 64,8 olarak gerçekleşmiştir. Enflasyon yılın ilk yarısında baz etkilerine ek olarak, döviz kurundaki yatay seyir, yabancı para cinsi ithalat fiyatlarındaki düşüş ve enerji sübvansiyonlarının etkisiyle gerilemiştir. Böylece, haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 38,2 olmuştur. Parasal koşulların etkisiyle kredi büyümesinde gözlenen yüksek oranlı artışlar, ücret güncellemeleri ve hane halkına yapılan transferler yılın ilk yarısında enflasyon üzerinde talep yönlü etkileri belirgin hale getirmiştir.
– Şubat ayında yaşadığımız depremler nedeniyle oluşan arz-talep dengesizlikleri ile yeniden inşa faaliyetlerinin kamu maliyesi üzerindeki kısa ve orta vadeli etkileri enflasyon üzerindeki baskıları artırmıştır. Bu gelişmeler, fiyatlama davranışlarını olumsuz etkileyerek, yılın ilk yarısında gerileyen enflasyonun ikinci yarıda artmasına zemin oluşturmuştur.
– 2023 yılının üçüncü çeyreğinde, yurt içi talepte süregelen güçlü seyrin birikimli etkileri, vergi ayarlamaları, döviz kuru gelişmeleri, ücret artışları, hizmet enflasyonundaki katılık ve ham petrol fiyatlarındaki ani yükseliş enflasyon dinamiklerinde etkili olmuştur. Ayrıca birden fazla sayıda tarihsel olarak yüksek boyutlarda olan şokların bir arada gerçekleşmesi, bu şokların fiyatlara geçişini hızlandırarak üçüncü çeyrekte enflasyonun belirgin şekilde yükselmesine neden olmuştur. Bu gelişmeler çerçevesinde enflasyon, haziran-eylül ayları arasında 23,3 puan artarak yüzde 61,5 seviyesine ulaşmıştır. Yılın dördüncü çeyreğinde, ana eğilimdeki iyileşme ile tüketici fiyatları yıllık enflasyonu yılı yüzde 64,8 ile tamamlamıştır.
– Yılın ilk yarısında yurt içi talepteki güçlü seyrin cari işlemler dengesine ve finansman koşullarına olumsuz yansımalarını özetlemiştim. Bu sürece uluslararası rezervlerdeki azalışın da eşlik etmesi finansal piyasalarda oynaklıkları artırarak fiyatlama davranışlarında belirgin bir bozulmaya yol açmıştı Bu gelişmeler karşısında, 2023 yılı haziran ayında, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için güçlü bir parasal sıkılaştırma sürecini başlattık. Bu çerçevede yüzde 8,5 olan politika faizini haziran ayında yüzde 15’e, temmuz ayında yüzde 17,5 ve ağustos ayında yüzde 25’e yükselterek parasal sıkılaştırma sürecinin enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar devam edeceği yönünde kamuoyu ile bir iletişim yaptık.
– Enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde öngörülerimizin üzerinde gerçekleşmesi, hizmet fiyatlarındaki katılık ve enflasyon beklentilerindeki bozulmanın enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam etmesi nedeniyle, eylül-aralık döneminde parasal sıkılaşmayı sürdürerek politika faizini yüzde 25’ten yüzde 42,5’e çıkardık. Parasal sıkılaştırmayla eşanlı olarak, makroihtiyati çerçevede, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleşme sürecini yürüttük. Bu süreci ayrıca, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımları ile de destekledik. Özetle, haziran-aralık döneminde politika faizini toplamda 34 puan artırarak yüzde 8,5 düzeyinden yüzde 42,5’e yükselttik.
– 2024 yılı ocak ayına geldiğimizde enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında başlayan dengelenmenin devam ettiğini değerlendirerek politika faizini yüzde 45’e yükselttik, şubat ayında ise parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini ve parasal aktarımı destekleyen diğer politika adımlarını da göz önünde bulundurarak sabit tuttuk.
– Ancak, şubat ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleşti. Enflasyon üzerindeki riskler ve enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak mart ayında politika faizini 5 puan artırarak yüzde 50 düzeyine yükselttik. Ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar verdik. Burada birkez daha vurgulamak isterim ki, bu değişiklik, faiz oranlarının geldiği yüksek seviye göz önünde bulundurularak yapılan teknik bir düzeltmedir. Bir diğer ifade ile, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını temel politika faizi olarak kullanmaya devam edeceğiz.
– Mart ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, devam eden zayıflamaya rağmen öngörülerimizden yüksek gerçekleşti. Tüketim malı ve altın ithalatındaki seyir cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte direncin sürdüğüne işaret etti. Diğer taraftan, mart ayındaki politika adımlarımızın etkisiyle finansal koşullar önemli ölçüde sıkılaştı. Yaptığımız parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerini yakından izliyoruz. Bu doğrultuda, Nisan ayı toplantımızda parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizini sabit tutmakla birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşumuzu koruduğumuzun altını çizmek isterim.
– Haziran ayından bu yana uygulamakta olduğumuz parasal sıkılaştırmanın etkileri finansal koşullar üzerinde gözlenmiş, kısmen talep koşullarına da yansımıştır. 2023 yılının ikinci yarısında dış finansman koşullarında belirgin bir iyileşme, rezervlerde artış, cari dengede iyileşme, Türk lirası mevduat payında yükselme ve Türk lirası varlıklara talepte güçlenme görülmüştür. Tüm bu gelişmeler Türk lirasında istikrarlı seyre ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmuştur.
– Parasal sıkılaşmanın da desteğiyle 12 ve 24 ay sonrası enflasyon beklentilerinde eylül ayı itibarıyla başlayan iyileşmenin devam ettiğini, yıl sonu enflasyon beklentilerinin ise halen Enflasyon Raporlarında paylaştığımız tahminlerimizin üzerinde olduğunu görmekteyiz.
– Sadeleşme kapsamında, attığımız kararlı adımların etkilerini, piyasa mekanizmasının işlevselliğinin artması ve parasal aktarım mekanizmasının güçlenmesi şeklinde gözlemlemekteyiz. Bu süreçte, finansal sistemde Türk lirası mevduatın payı artarken kur korumalı ve döviz cinsi mevduatın payının gerilemesi, finansal istikrarın yanında parasal aktarımı da güçlendirmektedir. Bankacılık sisteminin aracılık fonksiyonunu azami etkinlikte yerine getirebilmesi, dezenflasyon sürecinin başarılı bir şekilde gerçekleşebilmesi için ön koşuldur. Bu çerçevede, bir taraftan sadeleşme adımları uygularken, diğer taraftan kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizmasını destekleyecek adımlar atıyoruz. Uyguladığımız parasal ve miktarsal sıkılaştırıcı adımların etkisi ile mart ayından bu yana belirgin şekilde yavaşlayan toplam kredi büyümesinin yurt içi talepteki dirençli seyri zayıflatmasını bekliyoruz. Böylece iç talepte dengelenme ile birlikte sağlıklı bir dezenflasyon sürecine gireceğimizi değerlendiriyoruz.
Aylık fiyat gelişmelerini yakından takip ediyoruz. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanıp, enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz.
Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşunu sıkılaştıracağız. Para politikasındaki kararlı duruşumuzun; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceği ve dezenflasyonun 2024 yılının ikinci yarısında tesis edileceğini öngörmekteyiz.”