Berbat Bir Anne anneliğin getirdiği sorunlarla baş etmeye çalışırken sarkastik mizahı kullanıyor. Ben ise alaycılığın annenin içsel gücünü zayıflatacağını düşünüyorum.
Hamileliğim son günlerinde benden daha önce çocuk sahibi olan bir arkadaşım “Bebekle ilk yıllar hiç kolay değil biliyor musun” demişti, “Kendini zor günlere hazırla.” Sözleri sinirime dokundu, sohbeti kısa kestim. Ne gerek vardı bu kadar “negatif” olmaya!
Birkaç hafta sonra tebrik için arayanları azarlıyordum: “Bana bu işin bu kadar zor olduğunu neden söylemediniz!” Daha da şaşırdığım şuydu; milyonlarca çocuklu kadına rağmen anneliğin zor olduğu nasıl sır olarak kalabilmişti!
Neden söylemediklerini şimdi biliyorum, çünkü hatırlamıyorlar. Hatırlamıyoruz. Dokuz ay içinde büyütüp bin bir güçlükle dünyaya getirdiğin o kırılgan varlığın canından sorumlu olmak, bunun üstesinden mükemmel şekilde gelmeye çalışırken uykusuzluk ve hormonlar tarafından sürekli sabote edilmek, bu süreçte bağının güçlendiği ama ilişkinin yıprandığı eşle bir denge tutturmaya çalışmak… Bunların hepsi unutuluyor.
Annelik hikayelerini askerlik hikayelerine benzetiyorum. Bir kere anlat anlat bitmiyor. Bir yanıyla çok özel, çok derinden yaşanmış, ama bir yanıyla da çok sıradan. Çoğu taze anne benzer endişeler, sıkıntılar yaşıyor ve bunlarla baş etmek için kendince çözümler buluyor.
Bugün 10 Haber’de Aydil Durgun’un ‘Berbat Bir Anne’ (BBA) personasıyla stand-up gösterisi ve podcast yapan Merve Özcan’la röportajı var. Merve Özcan çözümü mizahta bulmuş, gösterisini izleyen Aydil’in ifadesiyle “Sahnede tüm sarkastikliğiyle kutsal görülen annelik kavramına karşı çıkıyor.”
Merve Özcan’ın söylediği çoğu şeye katılmamak mümkün değil, dolayısıyla alkışlamak kolay. Ama ben daha zor bir şeyi deneyeceğim, anneliğin neden ‘şakaya gelmeyeceğini’ anlatmaya çalışacağım. Umarım ona ve benzer düşünen annelere yeni bir perspektif sunabilirim.
“Sanki çocuktan sonra yaşamda meydana gelen değişikliklerin tamamı harikaymış gibi lanse ediliyor” diyor Merve Özcan. “Sadece olumlu tarafların konuşulup olumsuz taraflarının anlatılmıyor olmasını tehlikeli de buluyorum.”
Çok isabetli bir şekilde söylediği gibi çocuktan sonra yaşamda meydana gelen değişikliklerin tamamı harika değil. Hatta aynen dediği gibi “olumsuz taraflarının anlatılmıyor olması tehlikeli” ama anlatılıyor. Artık anlatılıyor. Sosyal medyadan whatsapp gruplarına anneler yaşadıklarını hiç olmadığı kadar çok paylaşabiliyor. Hatta “anneliğin karanlık yüzü” bazen o kadar çok paylaşılıyor ki sıkıntıları hafifletmek yerine kendisi bir girdaba dönüşüyor.
Merve Özcan sahne personasına zarar verme pahasına annelik konusunda elinden gelenin en doğrusunu yapmak için inanılmaz çaba harcadığını da itiraf ediyor ve “Hepimizin doğru ve yanlış yaptığı şeyler var. Bunlar dışarıdan gözlemlenip kolaylıkla tenkit edilebiliyor ve bir bakmışsın hop berbat bir anne” diyor.
Elinden geleni yaptığından şüphem yok. Bir kere böyle bir derdi olmayan insan böyle bir gösteri de yapmaz. Ama Merve Özcan’ın benim ya da herhangi birinin vereceği “iyi anne sertifikası”na ihtiyacı yok. Ona bir annenin neye ihtiyacı olduğunu söyleyeyim.
Bir annenin asıl ihtiyacı anneliğin özellikle ilk yıllarındaki kaosta kaybolmasını engelleyen, kulaklarını dışarıdan gelen seslere tıkamasını sağlayan, direncini artıran içsel güç. Doğası icabı dünyayla itişip kakışmayı gerektiren alaycılık ise bu gücü azaltıyor. Sarkazm yetişkinler için; iğneleri bazen kendine bazen bir başkasına batıyor. Dünyaya yeni gelmiş bir bebekle bağ kurmak ise biraz da onun gibi naif olabilmekten geçiyor. Anneliğin yükünü taşıyabilmek için bazen kendini melek gibi hissetmek iyi geliyor. Ayrıca kutsallaştırılmasına gerek yok, annelik zaten ölümüne mesai gerektiriyor.
Merve Özcan’ı çok iyi anlıyorum, çünkü onun şimdi olduğu yerden geliyorum. “Çocuklarım olmadan önce bayağı iyi bir anneydim” (I was a really good mom before I had kids) sözüne çok gülerdim. Şimdiyse annelik hikayemizi sinik değil iyimser bir ruhla yazarsak zorlukların üstesinden daha kolay gelebileceğimize inanıyorum. En önemlisi de sadece olumsuz taraflarının konuşulup olumlu taraflarının anlatılmıyor olmasını tehlikeli buluyorum.
Çocuklarımız hariç herkes anneler günümüzü kutluyor! Olsun, adettendir. Ben de Merve Özcan’ın ve bütün annelerinkini kutluyorum.
8 Aralık 2024 - 2024 onun yılı oldu: İlkay Nişancı’dan iki film birden
1 Aralık 2024 - Gri boşanma: Bu ikinci bahardır ey ömrüm, neşe ve huzur içinde geç
18 Kasım 2024 - Muazzez İlmiye Çığ’dan dört hayat dersi
7 Kasım 2024 - Brandweek’te ilk gün: Ekrem İmamoğlu çerçeveyi çizdi, Daron Acemoğlu içini doldurdu