İrlanda’daki ırkçılık görüntüleri sosyal medyada gündem oldu
Cimnastikte ülkemizi temsil eden milli sporcuların Tokyo 2020 sürecine hazırlanırken başlarından geçenleri anlatan Eclipse filmi vizyona girdi. 10Haber olarak Eclipse'in ön gösterimini yerinde takip ettik.
Team Paribu katkılarıyla hazırlanan ve cimnastikte Türk bayrağını katıldıkları pek çok organizasyona göndere çeken sporcuların hayatlarına yakından bakmamıza olanak sağlayan ‘Eclipse’ filmi vizyona girdi. Filmin vizyona girmesinden önce düzenlenen ön gösterimde 10Haber olarak yer aldık. Etkinlikte hem sporcularla konuşma, hem de filme dair bilgiler edinme fırsatına eriştik.
Kanyon Paribu Cineverse’de düzenlenen etkinlikte bizleri karşılayan ve ilk selamlayan kişi filmin yardımcı yapımcılığını da üstlenen Banu Yelkovan oldu. Kendisinin yüzündeki heyecandan aslında ortaya iyi bir işin çıkmış olabileceğini anlamak mümkündü. Spor dünyasından pek çok ünlü simanın yanı sıra Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen, Artistik Cimnastik Erkek Milli Takımı Başantrenörü Yılmaz Göktekin, milli sporculardan Ahmet Önder, Nazlı Savranbaşı, Adem Asil, Ferhat Arıcan, eski milli cimnastikçi Göksu Üçtaş Şanlı ve filmin yönetmen ikilisi İpek Kent ile Efe Öztezdoğan gecede yer alan isimler arasındaydı. Öncelikle organizasyondan bahsetmek gerekirse oldukça özenli ve titiz bir çalışmanın kendisini alana girdiğimiz andan itibaren hissettirdiğini söylemeliyiz. Geniş ve oldukça iyi dizayn edilmiş alanda cam fanuslar içerisinde sergilenen cimnastik ekipmanları ile birlikte milli sporcuların kişisel araç-gereçlerini incelemek oldukça keyifliydi.
Devamında Cimnastik Federasyonu Başkanı ve Artistik Cimnastik Erkek Milli Takımı Başantrenörünün konuşmalarıyla başlayan etkinlikte filmin baş kahramanları olan milli cimnastikçiler de tek tek söz aldı. Ardından mikrofon uzatma şansı bulduğumuz Türkiye’nin ilk olimpiyat madalyalı cimnastikçisi, aynı zamanda 2020 ve 2021 Avrupa şampiyonu Ferhat Arıcan sorularımızı yanıtladı.
“Aslında bu film gerçekten de Türkiye cimnastik tarihini değiştiren takımın hikayesi. Biz çok büyük emekler verdik, çok büyük fedakarlıklar yaptık. O madalya kazanılıyor, kürsüde görüyorsunuz siz ama öncesinde çektiğimiz çok büyük acılar var, çok büyük fedakârlıklar var. Bu hikaye en başından en sonuna kadar bu filmde yansıtılıyor. Aslında başarı nasıl kazanılır, nasıl fedakarlık yapılır, filmin içinde bütün parçalarıyla mevcut. Hem pandemi dönemi hem depremler hem de çektiğimiz zorluklar bu filmin içinde yer alıyor. Tabii ki hep zorluk, zorluk diyoruz ama filmde güzellikler de var, aldığımız başarılar var, madalyalar var, İstiklal Marşımızı okuttuğumuz o gurur anları var. Bu filmin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Cimnastik tarihinin hikayesini yazan takımın kaptanı olduğum için ayrıca gururluyum”
Tokyo 2020’de bronz madalya kazandım. Cimnastik tarihi için ilk madalyaydı ve tarihe geçti. 2024 Paris’te takım olarak ilk kez kota aldık ve bu büyük bir tarih. Bu cimnastik ülkesi olma yolunda çok büyük bir adım oldu. Öncelikle takım olarak finallere kalmak istiyoruz. Bireysel olarak da aldığımız bronz madalyayı gümüşe, altına çevirmek istiyoruz”
Kürsüde yapılan konuşmalar ve sporcularla birebir görüşme imkanlarının ardından verilen sürede ikramlar eşliğinde ortamda biraz sosyalleşme şansına eriştik. Devamında yapılan yönlendirmelerle de filmin ön gösteriminin başlayacağının belirtilmesinin ardından sinema salonunda yerimizi aldık. Film Barış Manço’nun Dönence şarkısıyla başlıyor, “Simsiyah bir gecenin koynunda yapayalnız bekliyorum” Kulağımıza bu tını iletilirken gözlerimize de milli sporcuların sergilediği cimnastik figürleri hitap ediyor, siyah beyaz bir ekranda, yapayalnız sergiledikleri figürler…
Yapımın tamamında siyah beyaz renk kullanımı tercih edilmiş ve bence çok da doğru olmuş. Tokyo 2020’ye hazırlanan sporcular pandemi sebebiyle organizasyonun ertelenmesi sonucu hayatlarında yaşamadıkları bir sürece giriyorlar. Her şeyden izole olduğumuz o dönemin kasvetini ve zorluğunu aktarırken renk kullanımındansa siyah ve beyazın tercihi o kasveti çok daha iyi aktarıyor. Profesyonel sporculuk branşı ne olursa olsun oldukça zor bir meslek, ancak bu yapım cimnastiğin ne kadar acı dolu bir spor olduğunu ve ne çok emek istediğini oldukça iyi aktarır türden. Sporcular Tokyo’ya hazırlanırken bir yandan da Avrupa şampiyonası için çalışmalarını sürdürüyor. Filmde onların çalışmalarına yakından tanık olduğumuz anların geçişleri Tokyo’ya kaç gün kaldığını belirten geri sayımla yapılıyor. Geri sayımdaki gün sayısı azaldıkça gösterilen efor ve hissedilen acı sporcularda arttıkça izleyen bizlerde de gerilim düzeyi yükseliyor. Pandeminin getirdiği zorluklar yetmezmiş gibi bir de Avrupa şampiyonası seçmeleri esnasında yaşanan İzmir depreminin acısı ekranda izlediğimiz siyah beyaz görüntülerin de etkisiyle hüznün dozunu yükseltiyor. İşte tüm bu zorluklar karşısında dimdik duran milli cimnastikçiler yaşadıkları sıkıntıların tamamından daha da güçlenerek çıktıklarında filmin de çehresi değişmeye başlıyor. İzlediğimiz belgeseli süre olarak ortadan ikiye bölmek lazım. 84 dakikalık bu filmin ilk yarısı oldukça düşük tempoda ve hüzün dolu, ikinci kısımda ise Tokyo’ya daha az süre kalmasıyla birlikte acıların daha da artmasını ve izleyenin üzerine verilmek istenen ağırlığın daha da yükselmesini beklerken tam tersi oluyor. Japonya’ya yapılacak seyahate kalan süre kısaldıkça sporcular için yaşanan bu zorluk yerini düğün havasına bırakmaya başlıyor. Chaplin sinemasının çok iyi yaptığı işlerden biridir siyah beyaz ekranda eğlenceyi sunabilmek, Eclipse’in de ikinci kısmı öyle. Hayatlarına yakından tanık olduğumuz milli cimnastikçilerin antrenman temposu sırasında yaşadığı acılardan ve zorluklardan çıkardıkları eğlenceler salonda yer yer gülme seslerinin yükselmesine sahne oluyor. Devamında Tokyo’ya elde edilen başarıların ardından tanık olduğumuz tüm zorlukların ödülü üç dakika süren bir madalya kürsüsü seremonisinin ardından sona eriyor. Ardından olimpik sporculuğun nasıl bir mantaliteye sahip olduğunu gösteren o yazı ekrana geliyor, “Tokyo’ya 1034 gün” ve bronz madalyalı sporcu Ferhat Arıcan’ın seslenişi, “Haydi, başlıyoruz”
Eclipse 17-24 Mayıs tarihleri arasında Paribu Cineverse’lerde gösterimde olacak. Öğretmen ve öğrencilere davetiye ve patlamış mısırın sponsor tarafından hediye edileceği filme diğer tüm izleyiciler de 50 TL ödeyerek giriş sağlayabilecek. Ön gösterim başlamadan kürsüde söz alan Ferhat Arıcan, “Bu filmi izleyen çocuklar, aldıkları ilhamla bu spora başlayacak” demişti. Bu açıdan öğrencilere böyle ince bir düşünceyle ücretsiz izleme imkanı sunulması çok kıymetli. Bununla birlikte son yıllarda yükselen sinema bilet fiyatları yüzünden salonlardan uzak kalan genel izleyici için de 50 TL’lik ücret oldukça büyük bir fırsat, çünkü salona girdiğinizde izleyeceğiniz şey sıradan bir sponsor tanıtımını önceliğe iş değil, gerçekten üzerine çalışılmış ve izleyeni içine çeken, bu esnada da ilham vermeyi başaran iyi bir film.