Fazlaysa noksandır
14 yaşında A takım kariyeri başlayan Merve Aydın, iki sene üst üste EuroLeague şampiyonu olmasının ardından kariyerini noktaladı. Başarılı basketbolcu bu yolculukta yaşadıklarını 10Haber’e anlattı.
Henüz 14 yaşında başlayan profesyonel bir kariyer düşünün. Merve Aydın, Mersin’de basketbola bu kadar erken adım attı. Kariyeri boyunca birçok farklı takımda forma giydi ancak emeklilik kararını zirvede aldı. 30 yaşındaki milli sporcu Fenerbahçe’yle üst üste ikinci EuroLeague şampiyonluğunu aldıktan sonra spor yaşantısını noktaladığını duyurdu. Milli takım formasını 159 kez terleten gard, bir Süper Kupa, iki EuroLeague, iki Türkiye Ligi, bir Türkiye Kupası ve iki Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu yaşadı.
Aydın son kupasını memleketi Mersin’de, takımı Fenerbahçe’yle kaldırdı. Ben de henüz altyapısında tribünden takip etmeye başladığım ve kariyerinin son büyük sevincine yerinde ortak olduğum değerli spor insanıyla uzun ve güzel bir sohbet şansı buldum.
Aydın’dan ilk olarak son iki sezonki büyük başarılarını, üst üste gelen EuroLeague şampiyonluklarını anlatmasını istedim. O da “İnsanlar yıllarca ekilen bir tohumun filizlendiği ana şahit oldu. Bizden çok önce başlamış bir süreçti bu. Takım ruhu, yakalanan hava, biz de gerçekten çok çalıştık. Sezon boyunca iyi hazırlandık. Kolay da bir fikstür değildi, 10 günde 7 maç oynamıştık ve herkes 5-6 maç daha olsa oynarız gibi hissediyordu. ‘Finaldeki şanssızlık’ durumunu da bir kere kırınca ikincisi de geldi. ‘Dünyanın en büyük spor kulübü, en güzel takımı’ diyorum ben hep. Kazanmak isteyen bir toplulukta herkes bir şekilde orta yolu buluyor. Kolay iş değil normalde çok büyük oyuncuların bir araya gelip bir başarıda herkesin belli bir rolde oynaması. Bu açıdan çok güzel bir başarı oldu. Ben de bunun bir parçası oldum ne mutlu bana” dedi.
Aydın başarılarla dolu geçen bu iki sezonun ikincisinde ağır bir sakatlık yaşadı. Uzun süre parkelerden uzak kalan gard, hep takımının yanında oldu. Eski basketbolcu o süreci “’Senin enerjini özlemişim, seni özlemişim’ diyen takım arkadaşlarım vardı bu da beni motive ediyordu. Bir şekilde faydalı olmak beni mutlu ediyor. Yaşadığım birçok sakatlık süreci oldu bu ameliyatın daha ağırlarını geçirdim ama ilk kez son ameliyatımdan sonra evde uzun süre kalmam gerekti. Üzerine basmamam hareket etmemem gerekiyordu, bu beni çok zorladı. Ancak takım arkadaşlarım o kadar destekçilerdi ki ‘Seni çok özledik, seni gördüm artık günüm güzel’ diyorlardı. Bunlar beni çok mutlu ediyordu. Dışarıdan bakınca anlamak zor ama bizim takımda öyle bir sinerji vardı. Bulaşıcı bir enerji vardı. Hayat bana şunu aşıladı: Sen bir şeyi istiyorsun çalışıyorsun ama önemli olan önüne gelende maksimumunu verebilmek. Ben de bu şekilde destek oldum, zaten Fenerbahçe sporcusu olabilmek, orada olabilmek bile beni mutlu ediyordu.” sözleriyle anlattı.
Aydın şu anki sağlık durumu hakkında şunları söyledi: “Şu an iyiyim dizim iyi. Burnumdan bir operasyon geçirdim. Sezon başında Süper Kupa oynamadan son antrenmanda burnum kırılmıştı. Fransa’daydık ben öyle oynadım kırık burunla. Doktora gittim, müdahale etmesi gerektiğini söyledi. Ben de ara vermek istemedim, maskeyle çıkar oynarım dedim. Doktor da şaşırdı ‘Allah Allah’ dedi ama bir şekilde devam ettim sonra sezon sonu ameliyat oldum, şu an iyiyim.”
Aydın emeklilik kararı hakkında “Hiç kolay değildi. Dönemem artık diyerek bırakmadım aslında. Devam etmem demek yeniden sakatlık riski almam demekti, bu da kalan hayatımı etkileyecekti. İki ameliyat üst üste olup iki yıla yakın basketbol oynamadım ki bir tanesinde leğen kemiklerimden kemik doku alıp dizimdeki tüneller kapatıldı, onun dönüşü kâbus gibiydi, son geçirdiğim operasyon bunlardan ağır değildi. Buradan dönebilirdim ancak basketbol sonrası yaşantımı kötü etkileyebilirdi.” Aydın bu noktada, iki kez Avrupa şampiyonu olduğu Fenerbahçe’ye teşekkür ediyor. Zira sarı-lacivertli camiada yaşadığı başarılar sayesinde içinde ukde kalmadığını ifade ediyor. 14 yaşında A takıma yükselmenin erken yıpranmayı başlattığına da dikkat çeken Aydın, sadece WNBA yapma ve milli takımla olimpiyata gitme hayalinin gerçekleşmediğini ancak pişman olmadığını söylüyor.
Merve Aydın kariyerinde iki sezonu yurtdışında geçirdi. İlk durağı Fransa’ydı. O günleri şu sözlerle anlattı: “Yurtdışında oynamak hayalimdi. Türkler olarak çok yurtdışında oynamıyoruz. Gençlere de örnek olsun istiyorum. Hatay Büyükşehir Belediyesi’nde oynuyordum, bir sene daha opsiyonum vardı. O sene takımda olumsuz şeyler yaşandı, yabancılar gitti, altı kişi kaldık, EuroLeague’de 30 dakika oynamaya başladım, teklif geldi, hayalim bu deyip gitmeye karar verdim. Çevremden tepkiler de aldım ancak en kötü ihtimalle anlatacak değişik bir hikayem olur dedim. Fransa zorlu olmasına rağmen pandemiye kadar rüya gibiydi. Oyunculuğuma orası çok şey katmıştır çünkü burada belli bir standartta hep iyisiniz, değerlisiniz. Ama yurtdışına gittiğinizde yabancı bir oyuncusunuz ve beklentiler çok üstte. Buna adapte olmam kolay olmadı çünkü oyunda kendim dışındakileri düşünen bir oyuncu oldum hep. Ancak orası bana daha agresif olmayı öğretti. Bunun etkisiyle pandemi sonrası sezonda da yurtdışında kalmak istedim.”
Deneyimli isim daha sonra İspanyol ekip Al-Qázeres’e transfer oldu. Aydın için İspanya macerası o kadar da parlak geçmemiş. Milli sporcu başından geçenleri “İspanya’dan gelen teklifi kabul ettim ancak antrenörümüz sezon başlamadan ayrıldı. Bizi hiç tanımayan bir antrenör geldi. Türkiye’den daha az sorumluluk alarak oynadığımı fark ettiğim an ayrılmak istedim. Opsiyonum da vardı. Kulüple anlaştık. Onları mağdur etmemek için yerime oyuncu bulana kadar oynamayı taahhüt ettim. Fesihnameyi ben imzaladım, onlar da imzalayacaklarını söylediler. Türkiye’ye döndüğümde hesabıma para yatırmışlardı. İlk oynanan maçtan sonra benim ülkeme şahsi sebeplerden gittiğimi ve geri dönmediğimi bildiren bir paylaşım yaptılar. Daha sonra öğrendim ki beni oraya dönmeye mecbur bırakmak için böyle bir şey yapmışlar. Ama ben gerekirse bu sezon bir daha basketbol oynamam yine de oraya dönmem dedim. O sırada da Survivor macerası başladı” diyerek anlattı.
Merve Aydın Survivor’a giden süreci “Çok zordu. Evin içinde volta atarak düşünüyordum. Pandemi dönüşü basketbol sezonu kaos içindeydi. Sezonun oynanmama durumu vardı. İspanya’daki takımla hukuki süreç var. Türkiye’den ilgilenen takımlar vardı ki ben de Survivor teklifi masadayken herhangi bir takımdan teklif alırsam değerlendirmeyi düşünüyordum. Daha sonra ‘İki sene onca sakatlıktan dönüp bunları yaptıysam birkaç aydan bir şey olmaz’ dedim. Çok zor bir karardı ama iyi ki almışım o kararı. Çok şey öğretti. Kendimle ilgili farkındalığım, yaşama dair vs. Ben oradan sonra büyük takımlarda oynadım ve beni buna hazırladığını da düşünüyorum” diyerek anlattı.
Milli sporcu döndükten sonra hem fiziksel hem mental açıdan zorlandığını anlattı. Ancak kolay adapte olabilme özelliği olduğunu söyleyen Aydın psikolojik kısmı geride bıraktığını, fiziksel açıdansa bir buçuk iki senelik bir süreç sonunda normal düzenine kavuşabildiğini ifade etti. Aydın teklif gelmesi halinde adaya tekrar gitmek isteyip istemeyeceğiyle alakalı soruya “Zor bir soru. Ben büyük konuşmayı sevmiyorum. Şunu söylemeyi tercih ederim, çok yüce bir amacım olmadığı müddetçe düşünmüyorum. Acun abileri de seviyorum, çok değerli insanlar kırmak istemem ama artık aile oldum, evlendim, bunun gerektirdiği şeyler de var. Kolay bir şey olmaz. Hele hele basketbolu bıraktığım şu noktada öyle bir şey düşünmüyorum” diye yanıt verdi.
Sevgi Uzun, Dallas Wings kadrosuna girmeyi başardı ve WNBA tarihindeki ikinci Türk oldu. Uzun geçtiğimiz günlerde ilk normal sezon maçına da çıktı. Aydın bu gelişmeyle ilgili eski takım arkadaşıyla gurur duyduğunu “Şahane bir iş başardı. Çok ciddi özveri, sabır istiyor. Son dönemlerde en ciddi çıkışı yapan Türk oyuncu oldu. Milli takım için de öyle. Bunu WNBA’le taçlandırdı. Onun adına ve Türk basketbolu adına çok mutluyum. Onun bunu başarması demek, diğer çocukların da bu hayali kurabilmesi demek. Çünkü ben WNBA hayalim var derken utanırdım. Dalga geçerlerdi. Şu an dalga geçilecek bir şey olmaktan çıktı. Oraları görmek hem Sevgi’nin kariyeri için hem de küçük çocuklar ya da şu an kariyeri devam eden sporcular için örnek olacak. Onunla gurur duyuyorum” sözleriyle açıkladı.
Elbette kadın basketbolunda son günlerin gündem ismi Caitlin Clark’ı sormadan edemedim. Özellikle medyatik anlamda da Cameron Brink ve Clark gibi isimlerin göz önünde olduğunu belirterek bunun kadın basketbolunun gelişimi açısından nasıl bir etki sağlayabileceğini sordum. Aydın şöyle yanıtladı: “Basketbolun markalaşması, reklam kısmı var. Uzağa gitmeye gerek yok ben yıldız takımdayken maçlarımızı CD’lerden izliyorduk, şimdi öyle değil, dünyanın her yerindeki maçları izleyebiliyorsun. Basketbol açısından Avrupa basketbolu çok farklı bir yer, kıta basketbolunda yer edinirlerse iyice markalaşırlar, Avrupa basketbolunun izlenirliği de artar, umarım bu gerçekleşir. Ama diğer açıdan medyayı iyi kullanmak, eski jenerasyonlar katılmayabilir ancak basketbolun bilinirliği açısından önemli. Çünkü artık her şey elimizdeki telefonlarda. Bunu tartışamam. Eskiden bir paylaşım yapmak olay oluyordu, tabii ki basketbolun gerektirdiklerini yaparak medyanın gücünü kullanırsak da havuz genişler, çocuklar ilgi duyar.”
Aydın’ın eski takım arkadaşlarından Lindsey Harding, NBA’in gelişim ligi G-League’de yılın koçu seçildi. Bir erkek liginde bu başarıya ulaşan Harding ses getirdi. Ben de Aydın’a hem ileride koçluk hedefi olup olmadığını hem de erkek basketbolunda kadın koçların yükselişini sordum: “Koçluk hedefim yok. Bence kadınların erkek takımlarına koçluk yapması güzel bir şey hoşuma giden bir şey. Kadın hakları da günümüzde gündem oluyor, bu açıdan da değerli. Kadın erkekten üstündür bakış açısıyla değil tabii ki bu dediğim ama kadının da bir değer olduğu ve başarılı olabileceğinin göstergesi, bu anlamda emsal oluyorlar. Lindsey de çok şahane bir insandır. Çok çalışkandı. Onunla ilgili hatırladığım en önemli şey, 14 yaşındaydım ve beni kenara çekip şöyle yap böyle yap diye anlatırdı. Onun koçluk kırıntılarından ben de kaptım.”
Merve Aydın, kariyeri devam ederken dile getirdiği Mersin’de kız çocuklarını basketbola kazandıracağı bir akademi kurma fikrini şimdilik ertelemiş. Bunun da sebebi Mersin’de yerleşik olamaması ve akademinin kurulması halinde çocuklara dokunamayacak olması. Ancak Aydın bu konuda aktif olmak istediğini “Kız çocuklarıyla ilgili bir şeyler yapmak istiyorum. Bunu yapmak isteyen insanlara da her türlü iş birliğine varım dedim. Ben her çocuğun özellikle de kız çocuklarının bir şansı hak ettiklerini düşünüyorum. Ben şanslı bir çocuktum, annem beni destekledi, yolum basketbolla kesişti ve o yoldan ilerledim ama her çocuk aynı şansa sahip değil. Ben bir evde iki erkek çocukla büyüdüm. Her ailede aynı olmayabilir ama benim büyüdüğüm ailede şöyleydi: Erkek çocuk daha tolere ediliyor, daha çok şans tanınıyor ancak kız çocuğunun eşit oranda şansı olmuyor. Birer yaş arayla iki erkek kardeşim vardı. İki erkek çocuk, ikisi de birer yaş arayla, anneme ‘Sütüme bile ortaklarmış’ diyorum. Kardeşlerimi de çok seviyorum ama biz beraber büyüdük, hep onlar gibi olmak zorundaydım, canavar gibi olmak zorundaydım ki ezilip büzülmeyeyim.” dedi.
Aydın basketbol kariyeri sonrasında ilk aşamada ‘nutrition koçluk’ yapmayı düşünüyor. Tam anlamıyla beslenme koçu olarak adlandırılamayacak işin amacı, diyetisyenlerin ve doktorların direktifleri doğrultusunda insanlara daha sağlıklı yaşayabilecekleri hayat rutinleri kazandırmak. Burada Aydın’ın motivasyonu daha önce de vurguladığı gibi insanlara faydalı olup, hayatlarına dokunabilmek.
Merak ettiğim konulardan biri son dönemde kulüpler yükselirken milli takımdaki düşüş ve sebebiydi. Aydın’a 2012 ve 2016’da olimpiyat yapan takımlarımızı yeniden yaratmak için yapılması gerekeni sorduğumda “Herkes sorumluluk alıp, yaptığı işi daha iyi yapar hale gelirse aşılır. Biz basketbol olarak kumaşı güzel bir ülkeyiz hep öyle olduk. Hep potansiyel vardı, sadece madalya kazanan jenerasyonu kastetmiyorum. Biz yeni jenerasyon olarak geldiğimizde oyuncu olarak eksiklerimiz vardı, bu iş için fiziksel mental her iki tarafta da gelişmemiz gereken yerler var. Bir de gelişirken antrenörlerim iyi niyetli yaptılar ama tamamen eksiklerim üzerinden kodlanarak saha içinde yapamadığım birçok şeyi bilmek var bir de bir şeyi öldürücü yapmak var. Mesela kaç yabancı her şeyi harika yapıyor? Hem süper atletik, hem süper penetreci hem süper saha görüşü olan” yanıtını aldım.
Aydın’ın sorduğu soruya gard olarak aklıma sadece Chelsea Gray’in geldiğini söyleyerek cevap verebildim ve o da “Chelsea Gray bizim ülkemizde yetişse ‘kilolu bu, daha koşamıyor, bundan oyuncu mu olur’ derlerdi. Courtney Paris zamanında bizim ülkemizde yetişse oyuncu olabilir miydi? Her şeyi muazzam yapan oyuncular da var. Ama mesela bir Amerikalı sporcuya bakıyorum, drive’ı müthiş, topu elinden alamıyorsunuz. İnanılmaz iyi bitirici mesela, inanılmaz iyi şutör. Zaten o yüzden bizden çok daha iyi şartlarda paralar kazanıyorlar. Başarılara imza atıyorlar. Ama o plan yapıyor, plana yönelik çalışma yapıyor, bazı şeyleri öldürücü yapıyor. Transfer yaparken de buna dikkat ediyorlar. Tabii ki her şeyi belli bir seviyenin üstünde yapıyorlar ama bir şeyi çok iyi yapıyorlar.” dedi. Aydın’la sohbetimizi kısa soru-cevap kısmıyla tamamladık.
Hobiler: Yazı yazma, şiir yazma, yemek pişirme
Kariyeri boyunca verdiği en doğru karar: Basketbol kursuna gitme kararı
Kariyeri boyunca en büyük pişmanlığı: Pişmanlığım yok, hep iyi ki dedim
En anlaşamadığı koç: Asker kafasında olduğum için koçlarım genelde beni severdi o yüzden yok.
Birlikte çalıştığınız en iyi koçlar: Ceyhun Yıldızoğlu, Emmanuel Coeuret, Aekatirini Chatzidaki, Ekrem Memnun
Kariyerinizin en iyi maçı: Pandemiden önce Fransa’da oynadığım son Landerneu maçı ve Kelsey Plum’la beraber oynadığım OGM Ormanspor maçı
Birlikte oynadığınız en iyi beş: Courtney Vandersloot, Kayla McBride, Allie Quigley, Emma Messeeman, Napheesa Collier Altıncı oyuncu: Kelsey Plum