Üç büyükler Avrupa Ligi’nde: Kura öncesi torbalar ve muhtemel rakipler…
Galatasaray'ın 16 dakika bekleyişle gelen 2005-06 sezonu şampiyonluğunda teknik direktör olan Eric Gerets bugün 70'inci yaşına bastı. Uzun süredir sağlık sorunlarıyla uğraşan Belçikalı ülkesinde röportaj verdi. Galatasaray da Gerets'i unutmadı.
2005 yılında Galatasaray’a gelip sarı-kırmızılıların başında görev aldığı ilk sezonda yıllarca unutulmayan ve Fenerbahçeliler tarafından ‘Denizli Faciası’ olarak adlandırılan maçtaki 16 dakikalık bekleyişin ardından şampiyonluğa uzanan Eric Gerets 18 Mayıs günü itibariyle 70’inci yaşına bastı. 2015’ten beri takım çalıştırmayan ve uzun süredir sağlık sorunlarıyla boğuştuğu bilinen Gerets’i sarı-kırmızılı kulüp doğum gününde unutmadı. Bir süredir inzivada olan Gerets ise ülkesi Belçika basınına durumuyla ilgili samimi bir röportaj verdi.
Galatasaray tarihinin en özel şampiyonluklarından biri olan 2005-06 sezonu şampiyonluğunun mimarı Eric Gerets, sarı-kırmızılı kulüp tarafından doğum gününde onurlandırıldı. Galatasaray’ın sosyal medya hesabı üzerinden paylaşılan videoda Gerets’in döneminde oyunculuğunu yapan Galatasaraylı isimler Belçikalı teknik adamın doğum gününü kutladı ve iyi dileklerini iletti. Cim-bom’un aynı zamanda Eric Gerets’i 19 Mayıs günü RAMS Park’ta oynanacak Fenerbahçe maçına davet ettiği öğrenildi ancak Belçikalı teknik adamın sağlık sorunları sebebiyle bu davete katılıp katılamayacağı henüz bilinmiyor. Sarı-kırmızılılar, paylaşılan videoyu şu mesajla yayınladı:
“16 dakika beklediğimiz 16. şampiyonluğun mimarı, Galatasaray tarihine başarıyla olduğu kadar alnındaki kanla da iz bırakan Eric Gerets bugün 70 yaşında. 7’den 70’e adın hep anılacak ve videoda da göreceğin gibi hiç unutulmayacak. İyi ki doğdun, iyi ki bizimlesin!”
16 dakika beklediğimiz 16. şampiyonluğun mimarı, Galatasaray tarihine başarıyla olduğu kadar alnındaki kanla da iz bırakan Eric Gerets bugün 70 yaşında.
7’den 70’e adın hep anılacak ve videoda da göreceğin gibi hiç unutulmayacak. ❤️
🎂 İyi ki doğdun, iyi ki bizimlesin! 💛❤️ pic.twitter.com/XtNfKmeG34
— Galatasaray SK (@GalatasaraySK) May 18, 2024
70’inci doğum gününü kutlayan Eric Gerets, yaş gününe özel ülkesi Belçika’nın Humo gazetesine röportaj verdi. Nâfi Alpay’ın çevirdiği röportajda Gerets, yaşadığı sağlık sorunlarından bisiklet sevgisine, kariyerinden yaşadıklarına kadar pek çok konuda samimi açıklamalar yaptı. İşte Gerets’in söyledikleri:
“Doğrusu pek iyi değilim. Beyin kanamamdan sonraki ilk yıllar her şey oldukça iyiydi, hatta üç yıl daha antrenörlük yaptım 2015’e kadar, Abu Dabi’de Al Jazira’da vs. Ama şimdi beyin kireçlenmem de var, bu yüzden son iki yıldır gerçekten her şey kötüye gidiyor (uzun bir sessizlik). Konuşmak, duyduğun gibi, çok zorlaştı. Yürümek de keza öyle. Bazen kitleniyorum. Dengemi koruyamadığım için sık sık yüzüstü düşüyorum. Bu zor, ama insan her şeyle başa çıkmayı öğreniyor. Zorunda kalıyorsun. Eskiden yapabildiklerimin sadece onda birini yapabiliyorum, ama şimdi düşünüyorum: az da olsa, bir şey, hiçbir şeyden iyidir. Hâlâ yapabildiklerimden zevk almaya çalışıyorum. Hâlâ yaşamayı çok seviyorum. Artık tenis oynayamamak, keyifle bisiklete binememek: her zaman çok spor yapmış biri için bütün bunları kabullenmek zor oldu. Oturma odasında hâlâ bir bisikletim var: burada olduğumda yarım saat, kırk beş dakika boyunca ona biniyorum ve bu hala mükemmel şekilde gidiyor. Sonra Tayvan’da ya da Portekiz’de bir tur programlıyorum ve televizyonda nerede sürdüğümü görüyorum. Ara sıra hafif bir tırmanış bile yapıyorum… Dik bir yokuş artık olmuyor (gülüyor)”
Yaşadığı hastalıklar sonrası hayat rutinlerine de değinen Gerets:
“Konuşma yeteneğim daha da kötüleşmeye devam edecek ama ben bununla ilgilenmiyorum. Şu anda yaşıyorum ve yapabildiklerimin tadını çıkarmaya çalışıyorum. Örneğin, çimleri biçmek, yakında bahçe mobilyalarını tekrar dışarı çıkarmak, havuzu hazırlamak gibi küçük şeyleri seviyorum. Ve biraz güneşle mutlu oluyorum. 20, 22 derece yeterli. Dışarıda yaşamın tadını çıkarıyorum. Hâlâ süper mutlu yaşıyorum. Beyin kanamamdan sanırım çok daha yumuşak kalpli biri oldum. Eleştirilere daha iyi dayanabiliyorum. Ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum, ama özellikle insanlarla sorun yaşamak istemiyorum artık. Ailemle ve arkadaşlarımla ilişkilerimi iyi sürdürmeye çalışıyorum. Şu anda eşim ve çocuklarım ve torunlarım en önemli şey” dedi.
Futbolu takip etmeyi sürdürdüğünü ancak eskisi gibi olmadığını anlatan Gerets:
“Hâlâ her Standard’ın iç sahada oynadığı maçları izlemeye çalışıyorum, ama kazanıp kazanmamaları artık çok da önemli değil benim için. Eskiden kaybedilen bir maçtan sonra çok sinirlenebilirdim, şimdi düşünüyorum: bir dahaki sefere daha iyi olur diye kendi avutuyorum. Artık bir taraftar gibi izliyorum, bir antrenör gibi değil. Ve bundan mutluyum. Benim yaşımdayken hâlâ her şeyi analiz etmek zorunda kalırsan, tadı kaçar ve geçmişte takılı kalırsın. Bu yeni bakış açım sağlık durumumla da ilgili. Wilfried Van Moer neredeyse üç yıldır yok, geçenlerde Leon Semmeling’i gömdük: Standard’ın iç saha maçlarında hep birlikte tribünde oturduğumuz grup giderek küçülüyor. O zaman neden hala bir top kontrolü veya yanlış bir pas konusunda endişeleneyim ki? Tabii ki hâlâ neyin iyi ve neyin kötü olduğunu görüyorum, ama bunu yüksek sesle söylemek zorunda değilim. Bir maç sırasında artık konuşmayı tercih etmiyorum. Sessizce izliyorum. Standard hâlâ benim için.. her şey mi? Evet. Bu duygu asla gitmiyor. Bu gayet mantıklı da bu arada. Hayatımın 11 yılını o kulüpte geçirdim. Standard, damarlarımdan akan kan gibidir. Ben henüz 17 yaşındaydım, liseye gidiyordum Rekem’den Sclessin’e geldiğimde. Orada harika bir şekilde karşılandım. Van Moer, Semmeling, Christian Piot… Hepsi beni koruyorlardı. Harikaydı. Standard Liege, hayatımın en iyi seçimi oldu. Beni aldıklarında hala bir golcüydüm. 16 yaşındayken, AA Rekem’in birinci takımıyla şampiyon olmuştum; bir sezonda 18 gol atmıştım. Orta forvet veya sağda oynardım. Beni sağ bek yapan isim Vlatko Markovic, bu onun fikriydi. Bir kupa maçında Racing White’a karşı René Hauss’un sürekli olarak Maurice Martens’in peşinden koşmamı istemesiyle oldu (gülüyor). Markovic’in yeni antrenör olacağı biliniyordu. Beni tribünden izledi ve bana ‘seninle ilgili planlarım var, beni dinlersen, birkaç yıl içinde milli takımda oynarsın’ dedi. Hücuma dönük iyi bir bek olabileceğimi düşündü” dedi.
Galatasaray sonrası Marsilya’yı da çalıştıran Gerets, Velodrome Stadı’nda Marsilya’nın maçını izlemeye gittiği günü şu sözlerle anlattı:
“Paris Saint-Germain’e karşı oynanan maç için Marsilya’ya gittim. İnanılmaz güzeldi. Birkaç yıl önce orada maça başlama fırsatım olmuştu ve şimdi kenardan taraftarlara selam verdim. Duygusal bir andı, bazen bunu engellemeye çalışıyorsunuz ama 60.000’den fazla insan dakikalarca sizin adınızı haykırırken bu çok zor. Hala onlar için ne kadar önemli olduğumu görmek, beni çok etkiledi. Marsilya’da sizi istemiyorlarsa, kellenizi alırlar. Sizi seviyorlarsa, ölüme kadar yanınızda olurlar. Oraya gittiğimde, kulüp on üçüncü sıradaydı, ama yine de üçüncü olduk. Sonraki sezon, 2008-2009 sezonunda da şampiyonluğu üç puanla kaçırdık. Marsilya’da sözleşmem bitmişti ve o dönemki sahibi Robert Louis-Dreyfus bir gazetede ‘Gerets’in kalıp kalmayacağını göreceğiz’ demişti. Bu benim için çok saygısızca bir açıklamaydı, özellikle de aldığımız sonuçlar göz önüne alındığında. Bu yüzden istifa ettim. Ben böyle bir adamdım: kendimi korumak yerine onurumu korumayı tercih ederdim. Sonradan biraz pişman oldum. Özellikle de takımın şampiyon olmaya hazır olduğunu biliyordum. Ben ayrıldıktan sonraki yıl şampiyon oldular, halefim Didier Deschamps yaptığımız çalışmalardan faydalanabildi”
Bir dönem Türkiye A Milli Futbol Takımını da çalıştıran Guus Hiddink’le PSV’de birlikte çalışan Eric Gerets, Hollandalı teknik adamdan çok şey öğrendiğini belirtti:
“En çok ne öğrendiğim antrenör Guus Hiddink’ti. PSV’de Guus Hiddink’ten çok şey öğrendim. Onun antrenman metodlarını son antrenörlük yılıma kadar kullanmaya devam ettim: Haftanın sonuna doğru gerçekten maça yönelik çalışmalar yapabileceğiniz antrenman şekilleri. Topa sahipken ne yapılmalı, top kaybedilince ne yapılmalı, hücumda, savunmada… Maçta ne olursa olsun, oyuncular her zaman nasıl tepki göstereceklerini bilirdi. Ben mesleğimi biliyordum, insan yönetiminde iyiydim ve her oyuncudan maksimum verim alabiliyordum. Her zaman sert, ama adil biri oldum”
Futbol adamı olmasının yanı sıra bir bisiklet tutkunu olduğu da bilinen Gerets, bisiklet sporuna ilgisiyle ilgili şu sözleri söyledi:
“Bisikletle ilgili her şey ilgi çekici geliyor bana. Eğer bir yarış varsa, televizyondan sadece tuvalete gitmek için ayrılıyorum. Bütün klasikleri takip ediyorum. Giro ve Tour de France’ı izlemeye çalışıyorum. Wout van Aert’ın büyük hayranıyım ve Remco Evenepoel ve Tadej Pogacar’ı da izlemekten keyif alıyorum, ama bu sezon Mathieu van der Poel’in neler yaptığı hayal gücünü aşar. Örneğin Paris-Roubaix.. muhteşem! Yine de bugünün en iyi sporcuları bile Eddy Merckx’in yanına yaklaşamıyor. Onunla karşılaştırıldığında hepsi önemsiz kalıyor. Eddy aynı zamanda harika bir insan: çok sade ve asla ukalalık yapmaz. Son yıllarda televizyonda futboldan ziyade bisiklet izlemekten daha çok keyif alıyorum. Eğer futbolcu olmasaydım, belki de bisiklet yarışlarına katılır, oldukça iyi bir bisikletçi olabilirdim ama dağlar için fazla kilolu olurdum (gülüyor). Gençken kesinlikle bununla ilgilenmiyordum, o zaman sadece futbol önemliydi, ama son yıllarda sık sık düşünüyorum”
Röportajının son bölümünde Galatasaray’a da değinen Gerets, Standard Liege ve Marsilya’nın stadyumlarında bulunduğunu da belirterek:
“Liege ve Marsilya’nın ardından yakında İstanbul’a, Galatasaray’a gidiyorum. Daha önce antrenör olarak görev yaptığım harika bir kulüp, ilk sezonumuzda (2005-2006.) şampiyon olmuştuk. Bu buluşma da keyifli olacak” dedi. Eric Gerets’in 19 Mayıs günü oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe maçında bulunup bulunmayacağı merak konusu…