ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a senatoda protesto: Gazze kasabı!
Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, 14 Mayıs'ta parlamentoda kabul edilen "yabancı etkinin şeffaflığı" konulu yasayı veto etti.
Haftalardır komşu Gürcistan’da halkı sokaklara döken “yabancı etkinin şeffaflığı” yasa tasarısına Avrupa Birliği (AB) yanlısı Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’den veto geldi. İktidardaki AB karşıtı Gürcü Hayali Partisi’nin nisanda sunduğu “yabancı etkinin şeffaflığı” yasa tasarısı 14 Mayıs’ta parlamentoda kabul edilmişti. Kabulün ardından ülkenin bu yasayla Moskova yönetiminin tahakkümü altına gireceğini savunan on binlerce Gürcistan vatandaşı sokaklara dökülmüştü. O zaman da yasa tasarısını veto etmesi beklenen Cumhurbaşkanı, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile görüşmüş ve Zelenski’ye “Geleceğimiz Avrupa’da” diyerek kendi ülkesindeki iktidara da mesajını vermişti. Ancak Zurabişvili’nin yalnızca süreci uzatacağa benziyor çünkü iktidar partisi parlamentoda vetoyu kıracak sandalye sayısına sahip.
Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili veto kararı ardından düzenlediği basın toplantısında, iktidardaki Gürcü Hayali Partisi’nin nisanda sunduğu ve parlamentodan geçirdiği “yabancı etkinin şeffaflığı” yasasını bir “Rus Yasası” olarak nitelendirdi. Yasanın, Gürcistan’ın AB ile entegrasyonu ve anayasa karşıtı olduğunu savunan Zurabişvili, şu değerlendirmede bulundu:
Bugün, anayasamıza ve Avrupa standartlarına aykırı olan ve dolayısıyla Avrupa yolumuzu engelleyen ‘Rus yasasını’ veto ettim. Bu veto tamamen yasaldır ve bugün parlamentoya sunulacak. Bu yasa, hiçbir değişikliğe, hiçbir iyileştirmeye tabi değildir ve bu nedenle çok basit bir vetodur. Bu yasa yürürlükten kaldırılmalıdır.
Zurabişvili daha önce de bu yasayı veto edeceğini çünkü ülke olarak “Rusların eline dönmeyeceklerini” açıklamıştı.
Veto edilen yasa, yeniden parlamentoda görüşülecek.
Gürcistan’da Gürcü Hayali Partisinin sunduğu “yabancı etkinin şeffaflığı” konulu yasa tasarısına parlamentoda ilk onay 17 Nisan’da, ikinci onay 1 Mayıs’ta verilmişti. Genel Kurulda 14 Mayıs’ta yapılan üçüncü ve nihai oylamada tasarı, 30 “hayır”a karşılık 84 “evet” oyuyla kabul edilerek yasalaşmıştı. Düzenleme, fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışından alan Gürcistan’daki kuruluşların “yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten organizasyon” olarak kaydolmalarını veya para cezalarıyla karşı karşıya kalmalarını öngörüyor. Yasaya göre, “yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten organizasyon” olarak kabul edilen STK ve medya gibi kurum ve kuruluşlarının, kamu siciline aynı isimle kayıtlı olması gerekiyor.
Tepki de büyük ölçüde buna yükseliyor. Gürcistan’da bir aydır halkın bir kısmı sokaklarda, parlamento önünde seslerini iktidara duyurup tasarıyı geri çekmesini istiyor. Gürcistan’ın bunu isteyen kesimi ellerinde AB bayraklarıyla protestolarına devam ediyorlar. Çünkü söz konusu yasanın “adaylık statüsü” aldıkları AB’den ve üyelik sözü aldıkları NATO’dan uzaklaşmak anlamına geldiğini ifade ediyorlar. Onlara göre ülkelerinin geleceği Batı şemsiyesi altında daha güvenli olacak. Yasayı destekleyenlerse tasarı ile gözetim altına alınmak istenen STK’ların zaten ülkenin iç siyasetine müdahale ettiğini, Batı’nın yönlendirmesiyle Rusya ile ilişkilerin daha da kötüleşeceğini ve sonlarının Ukrayna gibi olacağından endişe ediyorlar. Yani ülke İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya gibi Rusya ve Batı konusunda iki bloğa bölünmüş durumda.
Protestolara yönelik müdahale de epey şiddetli olmuştu. Ülkede tasarıya karşı sesler yükselmeye devam ediyor.
1991 yılına kadar Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan 3.7 milyon nüfuslu Gürcistan uluslararası ilişkilerinde bir dönüm noktasında. Gürcistan halkı böyle bir tasarının meclisten geçmesinin AB üyeliği yolunda emin adımlarla ilerleyen ülkeye zarar vereceğini düşünüyor. Bu düşünce çok da yersiz sayılmaz. AB Dış Politikadan Sorumlu Yüksek Temsilcisi Josep Borrell “yabancı ajan yasasına karşı barışçıl bir protestolar düzenleyen Gürcistan halkına şiddet kullanılmasını kınadığını” söylemişti. Ardından da söz konusu yasanın yürürlüğe girmesinin Tiflis ve AB ilişkilerinde gelinen noktayı gerileteceğini ifade etti. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve komşuluktan sorumlu komisyon üyesi Olivér Várhelyi gecikmeli de olsa Gürcistan’la ilgili bir açıklama yayınlamıştı. Açıklamada “AB, Gürcistan halkının ve onların demokrasiden ve Gürcistan’ın Avrupa geleceğinden yana tercihlerinin yanındadır. Sivil toplum temsilcileri, siyasi liderler ve gazetecilerin yanı sıra ailelerine yönelik gözdağı, tehdit ve fiziksel saldırılar kabul edilemez” denmişti.
AB yetkilileri söz konusu tasarının Tiflis’in birliğe katılma hedefine zarar vereceği uyarısı yaptı. Birlik aralık ayında Gürcistan’a aday statüsü vermiş, anketler Gürcistan halkının yüzde 80’e yakınının AB’ye katılmaktan yana olduğunu göstermişti.
NATO sözcüsü Farah Dakhlallah “Gürcistan hükümetinin sözde ‘yabancı ajanlara’ ilişkin yasa çıkarma kararının yanlış yönde atılmış bir adım olduğunu ve Gürcistan’ı Avrupa ve Avrupa-Atlantik entegrasyonundan daha da uzaklaştırdığını” söylemişti. Dakhlallah Gürcistan’ı “rotasını değiştirmeye ve barışçıl protesto hakkına saygı göstermeye” çağırdığını belirtti.
Gürcistan şu an NATO üyesi olmasa da gelecekte ittifaka dahil edileceğine dair NATO’dan söz almıştı.
Moskova ise Gürcistan’daki bu yeni yasa tasarısını destekliyor. Rusya’nın milliyetçi ideologlarından Aleksandır Dugin yasanın yürürlüğe girmesinin “Gürcistan’ın doğru yolda olduğunu” göstereceğini söyledi. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov Batı’yı Gürcülere “Rusya karşıtlığı” aşılamakla suçladı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tasarıyı açık açık savundu.
Gürcistan Başbakanı İrakli Kobahidze’nin kurduğu hükümet AB’den gelen eleştirilere rağmen geri adım atacak gibi durmuyor. Kobahidze STK’ları Gürcistan’da iki kez darbe gerçekleştirmeye çalışmak, “LGBTİ+ propagandası” yapmak ve Gürcü Ortodoks Kilisesi’ne saldırmakla suçladı.
Rusya, Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan’ın yanı başında olan Gürcistan petrol ve doğalgaz boru hatlarının geçtiği bir yer ve Karadeniz’e kıyısı olması nedeniyle bölgede stratejik bir konuma sahip. Ukrayna gibi Gürcistan da Sovyetler Birliği dağıldığından beri Rusya ile Batı arasında sıkışmış durumda. Ukrayna gibi Gürcistan da Rusya ile savaş yaşadı ama bu savaş sadece beş gün sürdü. Hem Gürcistan hem de Ukrayna’ya NATO üyeliği vaat edilmiş olsa da Rusya bir ülkeyle savaş halinde; diğerini de işgal etmekle tehdit ederek baskı altına alıyor. Gürcistan Moskova’nın etkisi altına mı girecek yoksa Rus etkisinden tamamen kurtulup Batı’ya mı dönecek, bu merak konusu.