Turizm Bakanıyla turizm acentaları büyük bir kavga içinde
Aşırı sağcı AfD'nin bir milletvekili aşırı sağcılar için kabul edilebilir siyasi söylemin de dışına çıkan yorumlar yaptı. Bunun üzerine diğer aşırı sağcı liderler AfD'yi aralarından atarak Avrupa Parlamentosu'ndaki koalisyonu bozdu.
Almanya için Alternatif (AfD) partisinden Maximilian Krah bir İtalyan gazetesine verdiği demeçte İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilere ve Roman, engelli gibi dezavantajlı gruplara kök söktüren Nazilerin hepsini “doğrudan suçlu görmediğini” söyledi. Krah savaş sırasında milyonlarca kişinin ölüme gönderildiği toplama kamplarında görevli SS’lerden bazılarının aslında çiftçi olduğunu söyleyip Nazileri aklamaya çalıştı.
Krah’ın geçen hafta konuştuğu gazete La Repubblica’ydı verdiği demeçte tam olarak “Birini suçlu ilan etmeden önce ne yaptığını bilmek isterim. 900 bin SS mensubu arasında pek çok çiftçi vardı. Suçluların oranı şüphesiz yüksekti ama hepsi de suçlu değildi. SS üniforması giyen herkesin otomatikman suçlu olduğunu söyleyemem” dedi.
Bu sözlerin ardından AfD önümüzdeki ay yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde öne çıkan adaylardan olan 47 yaşındaki Krah’ın kamuoyu önünde açıklamalar yapmasını yasakladı. Ancak bu geç kalınmış bir önlemdi. Çünkü uzmanlara göre Krah’ın sözleri Avrupa’nın önde gelen aşırı sağcı partileri arasında da tepkiye neden oldu.
Krah’ın röportajı iki hafta önce cumartesi günü yayına girdi, geçen hafta çarşamba günü parti harekete geçerek Krah’ı görevinden uzaklaştırdı. Öfkeli bir tonda yazılı açıklama yapan AfD mevcut seçim kampanyasında Krah’ın partiye çok büyük zarar verdiğini söyledi.
Berlin’de aşırı sağcılık, ırkçılık ve antisemitizm konuları üzerine araştırmalar yapan Amadeu Antonio Vakfı’nda siyasi analist olarak yer alan Lorenz Blumenthaleer CNN International’a verdiği demeçte AfD’nin sadece çok büyük tepki gördüğünde geri adım attığını söylüyor. “Kırmızı çizgiyi sadece oylarının etkilendiğini düşündüklerinde çekiyorlar. Ancak o zaman harekete geçiyorlar” diyen Blumenthaler aşırı sağcıların öne çıkacağına kesin gözüyle bakılan seçim döneminde Krah’ın aşırı sağ içinde eleştirilmesinin siyasi açıdan oldukça sert bir adım olduğunu da belirtiyor.
Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağcı partilerden oluşan Kimkik ve Demokrasi (ID) koalisyonu perşembe günü AfD’yi gruptan ihraç etti. AfD’yi “hemen geçerli olmak üzere” gruptan çıkarma kararı aldıklarını belirten koalisyon “ID grup AfD’nin Avrupa seçimlerinde liste başında gösterdiği Maximilian Krah’ın karıştığı olaylarla ilişkilendirilmek istemiyor” dedi.
Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik de (RN) tepkisini ortaya koydu. RN’in Genel Başkanı Jordan Bardella salı günü Fransız televizyonlarında katıldığı bir tartışmada AfD’nin “kırmızı çizgiyi aştığını” söyledi ve “Avrupa seçimlerinden sonra yeni müttefiklerimiz olacak. Artık AfD ile aynı grupta yer almayacağız” diye ekledi.
Radikal eylemleri izleyen düşünce kuruluşu İzleme, Analiz ve Strateji Merkezi’nde araştırmacı olan Joe Düker CNN’e açıklamasında son zamanlarda RN dahil Avrupalı birçok aşırı sağcı partinin kendilerini daha ılımlı ve sempatik göstermeye çalıştığını belirtiyor. Düker “Aşırı sağcı milliyetçiler daima geniş bir seçmen kitlesine hitap etmeye çalışır ve kendilerine gerçekte olduğundan daha temiz bir imaj vermeye çalışırlar. Le Pen’in partisinin son birkaç yıldır imajını temizlemeye çalıştığını biliyoruz. Partinin kurucusu olan babasıyla da yollarını bu yüzden ayırdı ya” dedi.
Blumenthaler bu imaj temizliğini “şimdiye kadarki en absürd dinamik, Avrupa genelinde yeni bir aşırı sağcı öz farkındalık” olarak niteliyor. Bunu çiftçilerin tarıma ve hayvancılığa getirilen kısıtlamaları protesto ettiği dönemde kendini öne atan aşırı sağcı partilerde görmek mümkün, göçmen krizine karşı tüm göçmenleri Avrupa’dan sürme vaatleri veren partilerde de. Bazı ülkelerde vaatler işe yarıyor. Hollanda’nın dışlanmış siyasetçisi Geert Wilders bu sayede seçimden en yüksek oyu alan siyasetçi olarak çıktı. Portekiz’de sekiz yıl sonra sosyalist hükümet devrildi, yerine sağcı parti geldi. Macaristan’da Viktor Orban hakimiyeti var.
AfD de bu yıla kadar yükselişte olan partilerdendi. Ancak bazı söylemleri, yaptığı eylemler Almanya’da çoğunluğa Nazi dönemini hatırlattı. Örneğin Krah’ın söylemlerinden aylar önce AfD yetkilileri, Almanya’da doğup büyüyenler dahil tüm göçmenlerin ülkeden gönderilmesi konulu bir toplantıya katıldı. Bu toplantının ardından özellikle gençler haftalarca devam eden protestolar düzenledi, “Biz atalarımız gibi Nazizm’e boyun eğmeyeceğiz” dediler. Bir de tabii bazı üyeleri Çin için casusluk yapmak ve Rusya’dan rüşvet almakla suçlanıyor.
N-TV’nin haberine göre AfD’nin doğudaki Thüringen eyaletinde lider konumdaki Björn Höcke, yasaklı Nazi sloganlarını kullandığı için bu ayın başlarında 13 bin euro para cezasına çarptırıldı. Eski bir tarih öğretmeni olan Höcke, eylül ayında yapılacak eyalet seçimlerinde AfD’yi temsil edecek aday olmayı planlıyor ve şu anda kazanması muhtemel isimlerden.
Blumenthaler’e göre yaşananlar Almanya’da partiye zarar verecek gibi durmuyor. Analist, “Avrupa Parlamentosu içindeki aşırı sağ çöktüğü için bu durum Avrupa düzeyinde AfD’nin de canını yakan bir şey. Ama partinin Almanya’daki seçmen tabanının çok etkileneceğini düşünmüyorum” diyor. Düker de AfD’nin radikalliğindeki artışın devam edeceğini söylüyor.
AfD’nin bu açıktan gösterdiği radikallik, Blumenthaler’i de şaşırtıyor: “En aşırıya kaçanlar hâlâ Avusturyalı ve Alman aşırı sağcılar… İki ülkenin geçmişi nedeniyle bir tabunun oluşmuş olduğunu, aşırı sağın söylemlerini ve eylemlerini aklamak için stratejik yaklaşmasını beklersiniz ama onlar aksine daha da radikalleşiyor.”
Düker AfD ile ABD’nin eski Başkanı Donald Trump arasında da bir benzerlik kuruyor: “Trump ne kadar çok skandala imza atar, ne kadar çirkin şeyler söylerse takipçileri de ona o kadar çok bağlanırdı. AfD’de de benzer bir durum var gibi görünüyor.”