Rusya: Gazze’deki savaşın sebebi ABD’nin Ortadoğu siyasetidir
İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama talebi istenirken UCM savcısı Han üzerindeki baskı arttı. Bu baskılar daha önce de Han'ın selefi Bensouda'ya da bizzat eski Mossad Başkanı Cohen tarafından uygulandı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun haftalardır korktuğu sonunda başına geldi. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan dün CNN International’dan Christiane Amanpour’a verdiği özel söyleşide 7 Ekim saldırılarının ardından Gazze ve İsrail’de yaşananlar sebebiyle hem Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar hem de Netanyahu hakkında insanlığa karşı suç ve savaş suçu işlemekten tutuklama kararı çıkarılmasını istediğini açıkladı. Sinvar ve Netanyahu dışında İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile Hamas’ın üst düzey yetkilileri Muhammed Deif ve Siyasi Büro Lideri İsmail Haniye hakkında da tutuklama kararı istendi.
Netanyahu’nun böyle bir yaptırıma uğramamak için araya ABD Başkanı Joe Biden’ı koymayı ve başka türden önlemler almaya çalıştığı şeklinde haberler vardı. Han önceki günlerde UCM yetkililerini engellemeye, sindirmeye çalışma girişimlerinin kendisi üzerinde etkisi olmayacağını söylemişti. Meğer İsrail daha önce de UCM’nin savaş suçlarını soruşturmak için adım atmasını önlemek için gizli gizli tehditte bulunmuş. İngiliz gazetesi The Guardian İsrail’in dış istihbarat teşkilatı Mossad’ın eski başkanı Yossi Cohen’in gizli görüşmeler esnasında dönemin UCM Başsavcısı Fatou Bensouda’yı tehdit ederek savaş suçlarını soruşturmadan vazgeçirmeye çalıştığını ortaya çıkardı.
The Guardian’ın bu ifşaatı İsrail-Filistin yayını +972 Magazine ile İbranice yayın yapan Local Call ile yayınladığı ve İsrail istihbaratının neredeyse 10 yıldır UCM’ye karşı nasıl gizli bir “savaş” yürüttüğünü ortaya koyan soruşturmanın bir parçası. İsrail başbakanlık ofisinden bir sözcüye ulaşan The Guardian sorular sordu ve “Bize ilettiğiniz sorular İsrail devletine zarar vermeyi amaçlayan yanlış ve asılsız iddialarla doludur” cevabı aldı. Hem Cohen hem de Bensouda konuyla ilgili konuşmayı reddetti.
Cohen’in Bensouda’yla gizli temasları savcının işgal altındaki Filistin topraklarında insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçları için resmi soruşturma açma kararından önceki yıllarda gerçekleşti. Bensouda’nın 2015’te açılan soruşturmadaki görevi Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki İsraillilerin suç işleyip işlemediğine dair ilk değerlendirmeyi yapmaktı. İsrail Bensouda’nın vereceği kararın Filistin topraklarındaki baskınlara katılan vatandaşlarının yargılanma ihtimali nedeniyle endişeliydi. 2021’de başlatılan soruşturma Bensouda’nın halefi Kerim Han’ın Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarma talebiyle doruğa ulaştı.
Gazete Cohen’in UCM’yi hedef alan operasyona bizzat katılmasının Mossad başkanı olduğu dönemde gerçekleştiğini vurguluyor. Üst düzey bir İsrailli yetkiliye göre Cohen o dönemdeki faaliyetleri için üst düzey yetkililerin iznini almış ve eylemleri “askeri personelin tutuklanma tehdidiyle karşı karşıya olduğu” gerekçesiyle meşrulaştırılmaya çalışmıştı. Bensouda operasyonundan haberdar bir kaynağın aktardığına göre Mossad’ın amacı savcıyı etkisiz hale getirmek ya da onu İsrail’in taleplerine uygun davranacak biri haline getirmekti. Bir başka kaynağa göre de Cohen, Netanyahu’nun “gayriresmi elçisi” olarak hareket ediyordu.
Cohen’in başta savcıyı etkilemek için “iyi polisi” oynamaya çalıştığı belirtiliyor. Burada amaç Bensouda’yı İsrail’in yanına çekmekti. Ama karşılık alamayınca Cohen’in temaslarının tonu değişmeye başladı, daha çok “tehdit ve manipülasyon” taktiğini kullanır hale geldi. The Guardian’a konuşan bazı kaynaklar Cohen’in eylemlerini “tacize” benzetiyor. Cohen’in davranışları daha ısrarcı ve tehditkâr bir hal alırken Bensouda o dönemde üst düzey UCM yetkililerinden oluşan küçük bir gruba kendisine müdahale edilmek istendiğine dair bilgi vermişti. UCM yetkilileriyle paylaşılan bilgilere göre Cohen Bensouda’ya aynen şunları söylüyordu: “Bize yardım et, biz de senin işini görelim. Kendi güvenliğini ya da ailenin güvenliğini tehlikeye atacak işlere bulaşmak istemezsin.”
Kaynaklara göre 2019’un sonları ile 2021’nin başlarında Cohen ile Bensouda en az üç kez görüştü ve hepsini Cohen başlattı.
Mossad’ın Bensouda’yı durdurma çabalarında İsrail’in beklenmedik bir müttefiki oldu: Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin eski lideri Joseph Kabila komploda İsrail’i destekledi. Bensouda 2018 yılında Kabila ile görüşmek için New York’taydı. İkili Kabila’nın ülkesinde işlendiği iddia edilen suçlar konusunda UCM’de devam eden soruşturma için daha önce de birkaç kez bir araya gelmişti. Ama 2018’deki buluşma konu hakkında bilgi sahibi kaynaklara göre bir tuzaktı. Bensouda’nın personelinden odadan çıkmaları istenmiş, kısa süre sonra da odaya Cohen girmişti. Bu sürpriz gelişme hem Bensouda’yı hem de beraberindeki UCM yetkililerini endişelendirmişti.
Kabila’nın neden Cohen’e yardım ettiği bilinmiyor, ama ikisi arasındaki bağlantı Mossad başkanının 2019 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne birkaç kez düzenlediği gezileri 2022 yılında haberleştiren İsrail yayını TheMarker’ın arşivlerinde de mevcut. TheMarker’a göre Cohen “İsrail’i ilgilendiren bir konu hakkında” Kabila’dan tavsiye istemişti.
Bu arada İsrail’e destek veren liderlerden biri dönemin ABD Başkanı Donald Trump’tı. Trump yönetimi 2019 ve 2020 yılları arasında Bensouda’ya daha önce hiç görülmemiş şekilde vize kısıtlaması ve yaptırım uyguladı. Bu biraz da Bensouda’nın Afganistan’da Taliban ve ABD askerlerinin işlediği iddia edilen savaş suçlarıyla ilgili yürüttüğü soruşturmaya misillemeydi. ABD Başkanı Joe Biden Beyaz Saray’a geldikten sonra Bensouda’ya uygulanan yaptırımlar kaldırıldı.
Hukukçulara ve eski UCM yetkililerine göre Mossad’ın Bensouda’yı tehdit etmeye ya da baskı altına almaya çalışması mahkemenin kurucu anlaşması Roma Statüsü’nün 70’inci maddesinin ihlal edilmesi anlamına gelebilir. UCM sözcüsü Bensouda’nın yaşadıkları hakkında Han’ın bilgisi olup olmadığı konusunda yorum yapmadı ama mevcut savcının şu anki Mossad Başkanı David Barnea ile hiç görüşmediğini söyledi.
Bensouda dokuz yıllık görev süresini 2021’de tamamlayarak koltuğunu Han’a bıraktı.