Dünya dur dedikçe İsrail daha beter vuruyor ve Han Yunus’ta büyük göç başlıyor
Lübnan Hizbullahı'nın İsrail'e düzenlediği saldırılar orman yangınlarına yol açtıktan sonra hükümette savaş naraları yükselişe geçti. İsrail'in kuzeyinden güvenlik gerekçesiyle tahliye edilenler savaş ya da anlaşma olmadan evlerine dönmek istemiyor.
Lübnan Hizbullahı Gazze’de 7 Ekim’de başlayan savaşa ikinci gününde dahil olarak bugüne kadar İsrail’in kuzeyini baskı altında tuttu. Kuzeyde yaşayan İsraillilerin 65 bini bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Benzer bir şekilde Lübnan’ın güneyinde yaşayan sivillerin 80 bini de daha güvenli bir yere gitmek üzere bölgeden ayrıldı. Hizbullah Gazze’deki savaş bitene kadar saldırılarını durdurmayacağını söylüyor.
Savaşta ikinci cephe açmaya hevesli olmayan İsrail başta bu saldırılara kısasa kısas şeklinde karşılık veriyordu. İsrail her ne kadar ABD ve Almanya’dan silah desteği alsa da askeri güç olarak tek başına kalmış durumda. Aslında saldırıların kısasa kısas kalmasının sebebi de buydu.
Ancak son haftalarda her iki taraf da çatışmalarda gözle görülür bir artış olduğunu söylüyor. Hizbullah roket ve dron saldırılarıyla İsrail’deki önemli askeri tesisleri vururken İsrail de Hizbullah’ın Bekaa Vadisi’nin derinlerindeki mevzileri ve örgütün üst düzey askeri yetkililerini hedef alır oldu. İsrailli yetkililer Gazze’de bir an önce ateşkese imza atılıp da Hizbullah ile İsrail’in taleplerini karşılayacak bir anlaşmaya varılmazsa savaşın kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
Savaş kabinesinde yer alan ve gelecekteki başbakanlık seçimlerinde şansı yüksek olan Benny Gantz evlerinden ayrılmak zorunda kalan kuzeylilerin “anlaşma yapılsa da tansiyon yükselse de” okulların açıldığı 1 Eylül’de evlerine döneceklerini söyledi.
Hizbullah’ın başlattığı dron ve roket saldırılarının neden olduğu orman yangınları pazar gününden beri İsrail’in kuzeyini büyük ölçüde yaktı. 11 kişinin yaralandığı yangın salı günü kontrol altına alındı. Ancak kırmızıya bürünen kuzeyden gelen görüntüler İsrail içinde savaş çığırtkanlarının seslerinin yükselmesine neden oldu.
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir yangından etkilenen şehirlerden biri olan Kiryat Shmona’yı ziyareti sırasında “Burayı yakıyorlar, Hizbullah’ın tüm kalelerini yakmalı ve yok etmeliyiz. Savaş!” dedi. BM’nin İsrail ve İsrail arasında belirlediği tampon bölgeye yakın bir yeri ziyaret eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “Bize zarar verip de karşılık vermeyeceğimizi düşünenlere sesleniyorum. Kuzeyde çok güçlü bir karşılık vermeye hazırlanıyor. Öyle ya da böyle kuzeyde güvenliği sağlayacağız” dedi.
ABD ve Fransa aylardır İsrail ve Lübnan arasında mekik dokuyarak taraflar arası çatışmaya diplomatik çözüm getirmeye çalışıyor. Wall Street Journal’a konuşan diplomatlara göre görüşmeler Hizbullah güçlerini İsrail’in dokuz kilometre kuzeyine, Litani Nehri’nin öbür tarafına doğru uzaklaştırmayı amaçlıyor. Aksi takdirde Lübnan ordusu ya da uluslararası güçlerin müdahalesiyle Hizbullah’ın bölgeden çıkarılması düşünülüyor. Ayrıca İsrail ve Lübnan’ın önceden beri var olan sınır anlaşmazlıklarını da müzakere etmesi amaçlanıyor. Hizbullah’ın geri çekilmesi, İsrailli toplulukların örgütün tanksavar füze menzilinin dışında kalması demek.
Lübnan ve Hizbullah arasındaki gerilim artmışken Lübnan’daki ABD büyükelçiliğine silahlı saldırı düzenlendi. Lübnan ordusundan yapılan açıklamaya göre güvenlik güçlerinin açtığı karşı ateşte saldırgan yaralandı. Büyükelçilik yetkilileri ve bina zarar görmezken büyükelçiliği koruyan güvenlik görevlilerinden biri de yaralandı.
Büyükelçilik Beyrut’un yüksek güvenlikli kuzey bölgesinde yer alıyor. Bu bölgeye girebilmek için güvenlik yetkililerinin kontrolünden geçilmesi gerekiyor.
Ancak İsrail’in kuzeyinde yaşayanların pek çoğu ateşkesin evlerine geri dönmelerine yeteceğini düşünmüyor. İsrail’in Lübnan sınırındaki yetkililerinden Giora Zaltz WSJ’ye verdiği demeçte, seçmenlerinin korktuğu iki şey olduğu belirtiliyor: İlki Hizbullah’ın elit Rıdvan güçlerinin Hamas benzeri bir saldırı gerçekleştirmedi, ikincisiyse İsrail’in kolay kolay önleyemeyeceği omuzdan ateşlemeli füzelerin kullanılması.
Bu korkuların giderilmesi için Hizbullah’ın ve silahlarının Lübnan topraklarının birkaç kilometre gerisine çekilmesi gerektiğini söyleyen Zaltz ya diplomatik çözüm ya da askeri harekâtın mecburi olduğunu belirtiyor ve “Öbür türlü sınırımız gittikçe güneye kayacak çünkü vatandaşlar evlerine dönmeyecek” diyor.
ABD son ateşkes önerisiyle hem Netanyahu hükümetine hem de Hamas’a baskı oluşturmaya çalışsa da henüz her iki taraftan da anlaşmayı kabul ettiklerine dair bir ses gelmedi. Ayrıca ateşkes yapılsa bile İsrail bunun kalıcı olmayacağının altını çiziyor ve savaşın yıl sonuna kadar devam edeceğini belirtiyor.
Hizbullah’ın siyasi kanadından Hasan Fadlallah operasyonlarının ardındaki esas mesajın “İsrail ile tam teşekküllü savaşa hazır olduklarını ve kural ya da sınır olmaksızın savaşacaklarını ortaya koymak olduğunu” söylüyor. Netanyahu’yu kast eden Fadlallah “Gazze’de ateşkes çağrısı yaptık, savaşı genişletmeye de niyetimiz yok. Ama Netanyahu savaşı genişletmeye karar verirse bu parkta yürümek kadar kolay bir şeyle karşılaşmayacaklar” dedi.
Ülkenin kuzeyinde yaşayan İsrailliler Hizbullah’ın anlaşmaya bağlı kalmayacakları düşüncesiyle İsrail’in kuzeye yakın Lübnan köylerinin “yerlerini değiştirmesini” istiyor. Bazıları 2006’da İsrail ve Lübnan arasında yapılan ve Lübnan’ın tabiri caizse dümdüz edildiği dönemi hatırlatarak o zaman imzalanan anlaşmaya uyulmadığını savunuyor. O zaman imzalanan anlaşmada Hizbullah’ın silahsızlanması ve İsrail sınırından uzak durması gerekiyordu. İsrailli yetkililer Hizbullah’ın geri çekilmek yerine savaşa hazır binlerce piyadenin yanı sıra 150 binden fazla roket ve füzeden oluşan cephaneliğe sahip olduğunu söylüyor.