Ekonomi yönetimi baz etkisiyle ağustosta yüzde 50’ye kadar düşmesi beklenen yıllık enflasyon oranlarını başarı gibi gösterip, yüksek enflasyon beklentilerini kırmak için kullanacak. Aylık enflasyon eğilimini yüzde 2'nin altına indirmek hedefleniyor.
Ekonomi yönetimi baz etkisiyle Ağustos’ta yüzde 50’ye kadar düşmesi beklenen yıllık enflasyon oranlarını başarı gibi gösterip, yüksek enflasyon beklentilerini kırmak için kullanacak. Ancak bunun yetmeyeceğini gören Merkez Bankası, asıl olarak aylık enflasyon eğilimini düşürmenin yollarını aramaya devam ediyor.
Merkez Bankası’nın da belirttiği gibi, Mayıs rakamı gösterdi ki; aylık enflasyon eğilimi yüzde 3 civarında. Bu oran yıllık yüzde 40 gibi bir rakamı işaret ediyor. Ancak ekonomi yönetiminin gelecek yılki enflasyon hedefinin yüzde 14 olduğunu, daha sonra da tek haneye inilmesinin planlandığı da ortada.
Bu nedenle aşamalı olarak aylık enflasyon eğiliminin önce yüzde 2, sonra da yüzde 1 ve altına indirilmesi gerekiyor ki; enflasyon planları tutsun. Aylık enflasyon eğiliminin önümüzdeki aylarda yüzde 2’ye doğru inmeye başlaması gerekiyor ki bu yılki yüzde 38 veya umulan yüzde 40’ın altında bir enflasyon rakamını görebilelim. O nedenle Haziran ve Temmuz ayı enflasyon rakamları ileriye dönük beklentileri belirlemesi açısından önemli veriler olacak.
İktisatçıların hesabına göre; aylık kur artışı yüzde 1,5 civarında kalırsa, yıllık enflasyon rakamları Haziran sonunda yüzde 71.5 oranına düşecek . Temmuz ayı sonunda bu rakamın yüzde 60 veya biraz altına inmesi beklenirken, Ağustos ayı sonunda yüzde 48-49’luk yıllık enflasyon rakamına inilmesi olası gözüküyor.
Ekonomi yönetimi baz etkisiyle düşecek yıllık enflasyon rakamlarını büyük başarı olarak göstermeye hazırlanıyor. Haziran verisi sonrası “Bakın artık enflasyonda düşüş başladı” denilebilir ama Temmuz verisiyle birlikte yüzde 60 veya hemen altına inecek bir enflasyon oranı, ekonomi yönetiminin “başarı hikayesi” anlatmaya başlayacağı tarih olacaktır. Yani, eğer hafta sonuna gelmezse, 3 Eylül tarihinde, Ağustos verisiyle birlikte enflasyonda düşüş şenlikleri başlar, Ağustos verisinin açıklanacağı gün olan 3 Eylül tarihinde artık davullar zurnalarla bu düşüş abartılı biçimde ilan edilir diye bekliyoruz.
AKP içinde geçtiğimiz Mart seçimlerinin kaybedilmesinde, ekonomide eskisi gibi popülist politikalar güdülmemesinin önemli yer tuttuğu, herkes gibi AKP tabanı ve yönetiminde de çokca dile getiriliyor. Bu nedenle Mehmet Şimşek ve yeni ekonomi ekibinin, “Kaç ay geçti, halk zor durumda ama enflasyon düşmüyor aksine artıyor” diye eleştirildiğini de biliyoruz. İşte Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, bu tarihleri sadece kamuoyuna değil kendi partisinin tabanına da süsleyerek anlatması doğal sayılabilir.
Ancak o zamana kadar aylık enflasyon eğilimi rakamlarının da yüzde 2’ye düşmüş olması gerekiyor ki; kamuoyunda, özellikle iktisatçılar açısından da ekonomik programın yolunda gittiği söylenebilsin. Şimdi herkes doğru yolda olunduğunu söylese de, özellikle 2025 yılı hedefine ilişkin çok ciddi endişeler olduğunu biliyoruz. İktisat çevreleri, kur başta olmak üzere, bu gidişatla bu yıl sonu yüzde 38’e inilmese bile, yüzde 40 veya biraz üstünde enflasyona inilebileceğini önceden gördüler. Bu kapsama ciddi iktisatçı çalıştıran özel sektör işletmelerini de eklemek gerek. Ancak halkın enflasyon beklentisi, 2 ay önceye kıyasla düşse de, halk ve küçük işletmelerin beklentisi bu yıl sonunda ancak yüzde 45’e inilebileceği yolunda.
Buna karşılık 2025 yılsonu için belirlenen yüzde 14’lük enflasyon hedefi şu anda hayal görülüyor. Halk yüzde 30’ların üzerinde bir rakama belki inilebileceğini söylüyor, önemli mali tedbir alınırsa iktisatçılar yüzde 25’e inilebileceği görüşündeler. 2025 yılı sonu enflasyon hedefinin, önümüzdeki Merkez Bankası Enflasyon Raporu’nda yüzde 20’nin altında kalmak kaydıyla, büyük ihtimalle yüzde 18 olarak revize edilmesi beklentiler arasında. Ancak bu rakama, hatta yüzde 20’ye inilmesi için bile, aylık enflasyon oranlarının yüzde 1 in biraz üstünde seyretmesi gerekiyor.
Bu rakamlara inilmesi, mevcut yüksek faiz ve kuru uzun süre baskılayarak götürülse de, mümkün değil. O nedenle kademeli enflasyon düşüşü için şok tedbirler gerektiği çok açık. Bu şok tedbirlerin başında yapısal tedbirlerin, ileriye dönük kalıcı biçimde enflasyonu düşürmek için gereken, hukuk, eğitim, tarım reformu gibi radikal kararların alınması gerektiği de belli.
Ancak gördüğümüz kadarıyla, bu zorunlu adımların atılması konusunda Bakan Şimşek’in eli pek rahat değil. Tasarruf tedbirleri paketi bu nedenle yumuşak kaldı, bu nedenle kamuoyunda ciddi bir tedbir olarak algılanmadı Şimdi sırada vergi paketi var ama bu konuda çok sıkı olunacağı konusunda da endişeler var.
Bakan Şimşek, reform ve yapısal tedbir paketlerini istediği gibi çıkaramadığını gördükçe, bütçeyi olması gerekenden çok daha sıkı hale getirmeye başladı. Son açıklanan buğday alım fiyatlarında yüzde 20’in altında kalan zam gibi, geniş toplumsal kesimleri mağdur etme yolunun seçildiği söylenebilir. Ücretli ve emekli gibi mağdur kesimlere, çiftçiler de eklendi. Önümüzdeki 1,5 yıl boyunca bu yöntemi aynen sürdürmek, ciddi toplumsal sıkıntılar yaratabilir.
23 Kasım 2024 - Para politikasında gevşeme dönemine girdik
22 Kasım 2024 - Merkez, Aralıkta faizi indirir, oranı Kasım enflasyonuna bağlı
20 Kasım 2024 - İktidarın enflasyonla mücadelede asıl niyeti ne?
19 Kasım 2024 - Fazla likidite 860 milyar TL ile yeni rekorunu kırdı
16 Kasım 2024 - ‘Faize dayalı rezerv’in Trump şoklarına dayanması zor