Okullar açıldı, hastaneler doldu, solunum yolu hastalıklarına dikkat
Yaz ayları göz sağlığımızı tehdit eden çeşitli risklerle dolu. Havuzdan bulaşabilen göz enfeksiyonlarından güneşin zararlı etkilerine kadar dikkat edilmesi gereken birçok konu var. Doç. Dr. Başak Bostancı’dan önemli ipuçları aldık.
Yaz mevsimi göz sağlığımıza zarar veren birçok riski de beraberinde getiriyor. Göz enfeksiyonları, güneşin zararlı etkileri, polenlere bağlı alerjiler ve klimalara bağlı göz kuruluğu gibi sorunlar yaz aylarında daha sık karşılaşılan problemler arasında. Ayrıca yaz tatilinde çocuklarda artan ekran süresi, miyopi ve göz kuruluğu gibi risklerde ciddi bir artışa yol açabiliyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Başak Bostancı, bu tehditlere karşı alınması gereken önlemleri bizimle paylaştı. İşte yaz mevsiminde göz sağlığımızı korumak için dikkat etmemiz gerekenler.
Yaz döneminde en sık konjonktivit enfeksiyonlarına rastlıyoruz. Konjonktivit, gözün konjonktiva adı verilen ince zarının iltihaplanması durumudur. Hem bakteriyel (bakterilerden kaynaklanan) hem de viral (virüslerden kaynaklanan) etkenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Viral konjonktivitler tıpkı koronavirüs gibi damlacık yoluyla yayılabilir. Yani konjonktivit taşıyan bir kişinin öksürük veya hapşırık sırasında yayılan küçük su damlacıklarıyla virüs size geçebilir. O nedenle gözü kızarmış, sulanmış, çapaklanmış kişilerle tokalaşmaktan, sarılmaktan ve yakın sohbetten kaçınmak çok önemli. “Nasılsa gözüne dokunmuyorum, bana bulaşmaz” diye düşünmemek lazım.
Ayrıca damlacıklarla kirlenmiş yüzeylere, kapı kollarına, asansör düğmelerine veya toplu taşıma araçlarındaki tutamaçlara dokunup ardından elinizi gözünüze götürdüğünüzde virüs size geçebilir. Evde göz enfeksiyonu geçiren biriyle aynı havlu, yastık gibi eşyaların kullanmak da virüsün bulaşmasına yol açabilir.
Havuzlar viral konjonktivitlerin bir başka bulaşma aracı. Havuz temizliğinde kullanılan bazı kimyasallar konjonktivite neden olan virüsleri öldürmüyor. Dolayısıyla havuza girerken mutlaka yüzücü gözlüğü kullanmak, çıktıktan sonra da hemen duş almak lazım. Halk sağlığı açısından problem oluşturacak bu gibi hastalıkların yayılmaması için havuza girmeden de herkesin duş olması son derece önemli. Bu arada enfeksiyon riski yaratacağı için kontakt lenslerle kesinlikle denize ve havuza girilmemeli.
Doktora gitmeyi ihmal etmeyin
Gözde kızarıklık, yanma-batma, çapak, kaşıntı gibi enfeksiyon belirtilerinin varlığında “Geçer” diye beklemeyin ve göz doktoruna başvurun. Aksi takdirde basit bir tedaviyle düzelebilecek bir göz enfeksiyonu uzun süre devam edebilir, sevdiklerinize bulaşabilir veya iz bırakarak iyileşebilir. Tedavisiz bırakılan bazı göz enfeksiyonları sadece çapaklanma ve kızarıklık dönemiyle sınırlı kalmaz; gözde görme kalitesini düşüren küçük lekeler bırakabilir ve göz kapaklarının içinde ‘membran’ dediğimiz küçük zarların oluşmasına neden olabilir. Bu zarların temizlenmesi için de uzun süre ilaç kullanımı gerekebilir. En başından enfeksiyonu bastıracak ilaçların başlanması ortaya çıkabilecek bu tür sorunları engeller.
Kronik güneş maruziyeti kataraktın daha hızlı oluşmasına sebebiyet verir. Ayrıca görme merkezimiz olan retinada ‘makula dejenerasyonu’ (sarı nokta hastalığı) riskini artırır. Sarı nokta hastalığı göz sağlığını kalıcı olarak etkileyip ciddi görme bozukluklarına yol açabilir.
Güneşe direkt bakmak ‘solar retinopati’ dediğimiz sorunun da nedeni. Solar retinopati, güneş ışınlarının retinaya zarar vermesiyle oluşan ve kalıcı görme kaybı gibi ciddi problemlere yol açabilen bir göz hasarıdır. O nedenle güneş tutulmalarının olduğu günler de dahil olmak üzere hiçbir zaman güneşe direkt bakılmasını önermiyoruz.
‘Pterjium’ (göz eti) dediğimiz göz yüzeyinin girintili çıkıntılı olmasına sebebiyet veren bir göz hastalığı var. Bunun da yine kanıtlanmış en önemli nedenlerinden biri güneş ışınları.
Uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmanın gözde kanser riskini de artırdığını belirtmeliyim.
Saydığım bütün bu riskleri azaltmak için güneş gözlüğünün erken yaşlardan itibaren kullanılması şart. Özellikle bebek ve çocukların güneşin olumsuz etkilerine karşı daha hassas olduğunu unutmayalım. İnsan gözünün bazı tabakaları zamanla kalınlaşarak güneş ışınlarını bir miktar filtreleyebilir. Ama bebekler ve çocuklar bu korumadan da yoksun. Dolayısıyla güneş gözlüğü takabilecek yaşa geldiklerinde çocuklar mutlaka güneş gözlüğü kullanmalı. Eğer güneş gözlüğü takabilecek burun ve kemik gelişimine sahip değillerse şapka veya bebek arabasının gölgeliğiyle güneş ışınları engellenmeli.
Bazen hastalarım “Çocuğuma güneş gözlüğü takarsam D vitamini almasını engellerim” gibi yanlış bir düşünceye sahip olabiliyor. Oysa D vitamini derimiz tarafından sentezlenir ve gözlerin bu süreçte bir rolü yok.
Bu arada açık havada bisiklet, sörf, koşu, dağcılık ve tenis gibi sporları yapan kişilere sporcu gözlüğü kullanmalarını öneriyorum. Sporcu gözlükleri güneşin zararlı etkilerinin dışında rüzgar, toz ve diğer dış etkenlere karşı da gözleri korur.
En ideali koyu renk cam
Güneş gözlüğü seçerken bazı kurallara dikkat etmek önemli. Gözlüğünüz sadece ultraviyole A (UVA) ışınlarına karşı değil, güneş ışınlarının tüm spektrumlarına (UVB ve UVC) karşı koruyucu olmalı. Gözlüğün kenarlarının da mümkün olduğunca kapalı, alttan ve üstten fazla güneşin içeri girmesine izin vermeyecek biçimde olması gerekiyor.
Yine güneş gözlüğü satın alırken koyu renk camlı olanlar tercih edilmeli. Son dönemlerde gençler sarı, açık beyaz ve degrade camları tercih edebiliyor. Fakat ne kadar koyu cam kullanılırsa gözler o kadar çok güneş ışığından korunur.
Mart ayının ortalarından itibaren alerji mevsimine girdik. Haziran ayında özellikle çayır ve tahıl polenleri, ağustos ayında ise yabani otların polenleri alerji belirtilerini artırıyor.
Alerjik yapıya sahip kişiler önlem olarak açık havada vakit geçirdikten sonra eve döndüklerinde kıyafetlerini değiştirmeli, hafif bir duş almalı ve temiz kıyafetler giymeli. Ayrıca alerjisi olan kişilerin güneş gözlüğü kullanmaları alerjenlerle temaslarını azaltmak için faydalı olur.
Alerji nedeniyle gözde kaşıntı, kızarıklık, sulanma ve yanma gibi yakınmalarla seyreden bir atak geliştiğinde göz doktoru veya alerji uzmanına görünmek lazım. Doktor antihistaminik damla reçete ederse damlayı “bir kullan-bir kullanma” şeklinde değil, alerji döneminin başlangıcından polenlerin azaldığı yaz dönemi sonuna kadar düzenli kullanmak gerekir.
Tabii alerjinin tek nedeni polenler değil. Bazen makyaj malzemeleri, kimyasal deterjanlar veya temizleyiciler de alerji yapabilir. Alerjiye bağlı göz kapaklarınızda şişme olursa mutlaka bir göz doktoruna gidin. Doktora ulaşıncaya kadar göze soğuk pansuman yapmak ve bol soğuk suyla yüz yıkamak faydalı olabilir.
Göz kuruluğu çağımızın belki de en fazla gördüğümüz göz problemlerinden biri. Gözde yanma, batma, yabancı cisim kaçmış hissi gibi belirtilerle kendini gösterir. Öncelikle göz kuruluğu yaşayanların mutlaka bir göz doktoru tarafından değerlendirilmesi ve hastalığın nedeninin belirlenmesi gerekiyor. “Göz kuruluğu, romatizma, diyabet, tiroid gibi sistemik bir hastalığın belirtisi mi?”, “Mevsimsel alerjilerden mi kaynaklanıyor?” yoksa “Dijital ekranlara uzun süre maruz kalmakla mı ilişkili?” Bu soruların yanıtları göz kuruluğunda uygun tedavi yönteminin belirlenmesi için oldukça önemli.
Klima kullanımı arttığı için yaz ayları göz kuruluğu için riskli dönemlerden biri. Önlem için klimanın doğrudan karşısında oturmaktan kaçının.
Eğer göz kuruluğuna yol açan altta yatan sistemik bir hastalık yoksa yaz aylarında alevlenen kuru göz hastalığı gözyaşı damlalarıyla çoğunlukla rahatlar. Ama bu damlaların düzenli kullanması gerektiği unutulmamalı.
Dijital ekran karşısında uzun süre vakit geçiren kişilerin kuru göz sorununun önüne geçmek için aralıklı olarak gözlerini dinlendirmeleri, yeterli uyku almaları ve yeterli miktarda su tüketmeleri çok önemli.
Yaz tatillerinde çocuklar günlerinin büyük bir bölümünü ekran başında geçirebiliyor. Uzun süreli ekran maruziyeti sadece çocuklarımızın gözleri için tehdit değil. Aynı zamanda baş ağrısı, boyun ve omuz ağrıları, duruş bozuklukları, parmak ağrıları gibi sorunlara da yol açıyor. Erken yaşlarda dijital cihazlarla tanışan çocuklarda bu sorunlar daha belirgin ve ciddi oluyor.
Dünya Sağlık Örgütü, iki yaşına kadar çocukların dijital ekranla tanışmasını önermiyor. İki yaşından sonra ise ekran süresinin kontrol edilmesi gerektiğini belirtiyor. Çocuklarda ekran maruziyetinin göz numaralarını artırdığını biliyoruz. Miyopinin (uzağı görememe) kanıtlanmış en önemli risk faktörlerinden biri ekran kullanımı. Özellikle iki-üç saat gibi sürelerde ekrana bakıldığında altta yatan bir miyopi geni varsa çocuğun gözü çok yüksek miyop değerlerine çıkabiliyor.
Çocuklarda ekran kullanım süresi mutlaka kısıtlanmalı. Her yarım saatte bir, çocukların ekran başından kalkıp dolaşmasını, dışarı bakmasını ve başka aktivitelerle ilgilenmesini öneriyoruz. Ekrandan uzaklaşmalarını sağlamak için çocuklarımızı açık havada yapılan aktivitelere teşvik etmeliyiz. Onlara sokakta arkadaşlarıyla oyunlar veya spor gibi alternatifler sunmazsak ileride yüksek göz numaralarıyla karşı karşıya kalma risklerinin çok fazla olduğunu bilelim. Üstelik tek sorun yüksek göz numaraları da değil. Kronik ekran maruziyeti göz kuruluğu ve alerjik konjonktivit riskini de artırır.
Bu arada okullar açılmadan çocuğunuzu göz muayenesinden geçirmeyi unutmayın.
Yaz döneminde açık havada daha fazla vakit geçirildiği için gözümüze yabancı cisimlerin kaçma ihtimali daha fazla. Özellikle mangal sırasında odunsu maddelerin, plajda kum tanelerinin, bahçede bitki parçalarının göze kaçması gibi durumlar yaşanabiliyor. Bu tür durumlarda gözümüzü bol suyla yıkamak yabancı cismi çıkarmak için yapılabilecek ilk ve en güvenli önlem. Cisim çıkmadığı takdirde evde kendi imkanlarınızla onu çıkarmaya çalışmamalısınız. Özellikle de göze delici bir batma söz konusuysa… Gözün sağlam dokularında hasar, enfeksiyon gibi durumlarla karşılaşmamak için üşenmeden göz doktoruna gitmek en doğrusu. Doktorunuz mikroskop eşliğinde yabancı cismi güvenli bir şekilde çıkarıp gerekirse size ilaç reçete edecektir.
Biz göz doktorları yaz mevsiminin meyve ve sebzelerini özellikle severiz. Çünkü makula dejenerasyonu gibi göz hastalıklarını önlemeye yardımcı olan birçok vitamin bu yiyeceklerde bol bulunur. Özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler ve renkli meyveler göz sağlığı için oldukça faydalı.
Bununla birlikte yaz aylarında ısınan hava nedeniyle su kaybımız artar. Bu durum göz kuruluğunu daha da kötüleştirebileceği için yeterince su içmeyi ihmal etmemeliyiz.