Kedisinin cenazesini polisle aldı: ‘Tıbbi atık’ dediler
Ankara, İzmir ve Samsun'da üç polis memuru yaşamına son verdi. Emniyet-Sen Genel Başkanı Faruk Sezer "Ne oluyor? Neden kimse görmüyor? Niçin bir şeyler yapılmıyor" diye isyan etti.
Ankara, İzmir ve Samsun’da üç polis memuru yaşamına son verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Koruma Daire Başkanlığı’nda görevli 40 yaşındaki Ş.A. evinde ölü bulundu. Ş.A.’dan haber alınamaması üzerine polis evine gitti. Ekiplerin yaptığı inceleme sonucunda Ş.A.’nın beylik silahı yanında, evinin salon kısmında cansız bedenine ulaşıldı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı, Ş.A.’nın kesin ölüm sebebi Adli Tıp Kurumu tarafından yapılacak inceleme sonucunda belli olacak. Ş.A.’nın 2012 yılında evlendiği, 2013 yılında boşandığı ve çocuğunun olmadığı öğrenildi.
Samsun’da da 33 yaşındaki polis memuru tabancayla kendisini vurarak yaşamına son verdi. Olay Samsun’un İlkadım ilçesi Toybelen Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli 13 yıllık polis memuru B.İ. girdiği bunalım sonucu içinde bulunduğu araçta tabancayla kendini vurdu. B.İ. olay yerinde hayatını kaybetti. B.İ.’nin cansız bedeni otopsi için Adli Tıp Kurumu Samsun Grup Başkanlığı morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
Bir polis memurunun acı haberi de İzmir’den geldi. 10 Haber’in Emniyet-Sen’den edindiği bilgilere göre 26 yıllık polis memuru S. A. K. yaşamına son verdi. Polis intiharlarıyla ilgili açıklama yapan Emniyet-Sen Genel Başkanı Faruk Sezer “Sabah uyandık, öğle olmadan üç farklı ilden cana kıyma haberi aldık… Ne oluyor? Neden kimse görmüyor? Niçin bir şeyler yapılmıyor? Bu yaşananların sorumluları kim” diye sordu.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya çağrı yapan Faruk Sezer “Lütfen artık teşkilatın yapısal sorunlarıyla ilgilenin… Lütfen artık meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü için somut adımlar atın… Lütfen artık yönetim beceriksizliğini ve yönetici zulmünü durdurun… Lütfen artık meslektaşlarımızın canına kıymasına sebep olan olguları ortadan kaldırın” dedi.
Sezer Ali Yerlikaya’ya sunulan 14 Mayıs’ta yayımladıkları açık mektubu da hatırlattı.
Açık mektup şöyleydi:
“Sayın Ali Yerlikaya 30 yılı aşkın bir süredir başta kaymakamlık ve valilik olmak üzere devlet bürokrasisinde görev alan, devletin işleyişini bilen, emniyet teşkilatının taşrada mülki amirliğini yapan ve son bir yıldır da içişleri bakanı olarak direkt emniyet teşkilatını yöneten ‘devlet adamı’ kişiliğine ulaşmış bir yöneticisiniz.
Sayın bakan memuriyete adımınızı attığınız ilk günden bu yana emniyet teşkilatı ile iç içe olmak zorunda olduğunuz için teşkilatımızın işleyişini de çok iyi biliyorsunuz. Bu özelliğiniz sebebiyle İçişleri Bakanı olduğunuz gün gerek Emniyet-Sen, gerek Polisin Sesi Platformu, gerekse de bizzat Faruk Sezer olarak sizi desteklediğimizi açıklamıştık.
Geçtiğimiz bir yılı (bizce) 7 yıllık karanlık Süleyman Soylu döneminde yapılan ve yapılmayanları düzelttiğiniz bir onarım yılı olarak kabul ettik. Ancak emniyet teşkilatında olduğunu, yaşandığını iddia ettiğimiz, kamu denetçiliği kurumunun düzenlediği raporla da gerçek olduğu ortaya çıkan başta, kölelik sisteminde çalışma sorunu olmak üzere mobbing, tayin sorunu, ikinci şark sorunu, görev tanımının dışında çalıştırılma sorunu, çalıştığının karşılığını alamama sorunu, görevde yükselmede adaletsizlik sorunu, liyakatsiz amir ve kanunsuz emir sorunu olmak üzere onlarca sorunun giderilmesi için artık bir şeyler yapmanızın zamanı gelmiş ve geçmektedir.
Sayın bakan, benden üç yaş büyüksünüz… Bu da sizinle aynı dönemin çocukları, gençleri ve memurları olduğumuz anlamına gelmektedir. Aynı topraklarda yoğrulmuş olmamıza rağmen sizin yönetim kademesinde olaylara bakış açınızla gördükleriniz ile bizim yaşadıklarımız ne yazık ki örtüşmemektedir.
Bunu gerek 30 yılı aşkın memuriyet süremde, gerekse de 12 yıllık Emniyet-Sen Genel Başkanlığım süresince yaşadıklarım, gördüklerim, duyduklarım ve okuduklarımla öğrenmiş olduğum gerçeği ortadadır.
Emniyet teşkilatında yönetici ve yönetim sorunu olduğu çok açıktır.
Kışın ortasında sürgün tayinleri, başka kurumda ya da aynı kurumda çalışan eşin tayininin yapılmadan tek başına çıkartılan tayinler, ikinci şark adı altında yuvaları yıkan atamalar, ceza nöbeti, ikinci emir, fazla çalıştırma, başka kurumların işlerini zorla yaptırma, zorla uygulama, Mete benzeri puan uygulaması ile baskı ve tehdit, ‘özel hayat’ baskıları ve sorunları gibi onlarca amir terörü sonucunda her yıl yüzlerce hatta binlerce meslektaşımızı intihar, kanser, kalp krizi, Beyin kanaması ve görevi başında trafik kazası sonucunda kaybediyoruz. Her ölümün ardında basma kalıp açıklamalar yapan kurum yöneticilerinin kronikleşmiş bu sorunu ‘sorun olarak’ görmedikleri aşikardır.
Sayın bakan, artık bu sorunların görülmesi ve çözüme kavuşturulması zorunlu bir hal almıştır. Bürokrasinin içinden gelen ve bu sorunları bilen birisi olarak görülmeniz size olan beklentileri artırmıştır. Artık harekete geçmeniz gerekmektedir.
Emniyet teşkilatında büyük bir yılgınlık, vazgeçiş, kabullenme ve umudunu yitirme sorunu baş göstermektedir.
Bizler teşkilatımızda yaşanan bu ölümlerin yönetim beceriksizliği sonucunda gerçekleşmiş olduğunu iddia ediyoruz. Sizden acil olarak bir komisyon kurmanızı ve kurulacak komisyonda başta canına kıyanlar olmak üzere teşkilatımızda gerçekleşen bütün ölümlerin üç ay öncesine kadar araştırılmasını talep ediyoruz.
Kurulacak komisyonda yer almak istiyoruz.
Sayın bakan, kurulacak bu komisyonda, gerek sorular sormak, gerek, gözlemlemek, gerekse de denetlemek amacıyla, hayatını kaybetmiş meslektaşlarımızın aileleri ile yapılacak görüşmede yer almak ve komisyonda görev almak istiyoruz. Emniyet teşkilatında olan her şeyi bilen, ama azını yazan, konuşan bir Polis hakları savunucusu olarak komisyon kurulması ve içerisinde yer almak istemenin en haklı talebimiz olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.
Sayın Ali Yerlikaya, yukarıdaki yazdıklarımı ve yazmadığım ama bildiklerimi paylaşmak, bu haksız, hukuksuz düzeni anlatmak için sizlerden ve makamınızdan randevu talep ediyorum.
Saygılarımla…”