Evden çalışan erkeklerin sayısı artıyor. İngilizce konuşan dünyada buna bir isim bile bulunmuş: Uzaktan koca (Remote husband). Bu yeni fenomen evlilik ilişkisini nasıl etkiler?
Economist dergisinde 4 Nisanda çıkan ‘The Rise of the Remote Husband- She goes out to work, he stays at home (and logs on)’ ( Uzaktan çalışan kocanın yükselişi: Kadın işe gidiyor, erkek evde kalıyor -ve oturum açıyor) başlıklı haber modern ilişkilere kafayı takmış bir iletişimci olarak dikkatimi çekti. Yazıda Kaliforniya’nın zengin sahil bölgesi Orange County’de, büyük bir hukuk firmasının ortağı olma yolunda ilerleyen bir kadınla bir teknoloji girişiminde yönetici olan ve evden çalışan bir erkeğin evliliği örnek verilmiş.
Bu örneklerin tüm dünyadaki artışına bakarsak varlıklı ve iyi eğitimli kişiler arasında yeni bir eğilim ortaya çıkıyor gibi görünüyor. Hanımlar sabahları ofislerine, sınıflarına ya da hastanelerine giderken evde kalan kocalarına arabadan el sallıyorlar. Düşünün Amerikan Başkan Yardımcısı Kamala Harris hukukçu eşine tesisatçı eve geldiğinde ne söyleyeceğinin talimatını veriyor. Aklıma hemen bizim ünlü çiftler geliyor. Acaba Ceyda Düvenci ve Bülent Şakrak evliliğinin bitişinde Ceyda Düvenci’nin işine devam ederken eşi Bülent Şakrak’ın çocuklarıyla daha fazla vakit geçiren ve ev işlerine yardımcı olan taraf olması rol oynadı mı? Ya ünlü televizyon sunucusu Esra Erol’un iş temposu yoğunken, eşi Ali Özbir çocuk bakımı ve ev işleri konusunda daha mı aktif. Ya da Pınar Altuğ yoğun çalışmaları sırasında Yağmur Atacan’ın kızlarının okul toplantılarına katılması mı gerekiyor?
Ünlülerimizi bilemiyoruz ancak şu bir gerçek, ilişkilerde cinsiyet rolleri şekil değiştiriyor. “Uzaktan çalışan koca” kavramı bir kocanın esas olarak evden çalıştığı ve evlilik ilişkisinde farklı bir dinamikle sonuçlanan bir olguyu ifade ediyor. Bu durum teknolojideki ilerlemeler ve COVID-19 salgını ile hız kazandı. Ne de olsa pandemiden sonra da bazı meslekler alışılan hibrit/ uzaktan çalışma düzenini devam ettiriyor. Özellikle, kodlama ve teknoloji, mimarlık, mühendislik ve işletme alanlarında olanlar için istedikleri yerden çalışmak daha kolay hale geldi.
Peki erkek bu sektörlerden birinde çalışırken ve evde rahat rahat çayını demleyip online işlerini hallederken doktor olan hanımı sabahın köründe hastalarının başına gidiyorsa bu ilişkiye ne olur?
Araştırmalar bireylerin iş ve aile yaşamları arasında sınırlar karıştığında psikolojik ve fiziksel sağlıklarının etkilendiğini gösteriyor. Yani bu değişim çiftler için hem fırsatlar hem de zorluklar sunuyor, daha çok da zorluklar.
Önce iyi tarafından bakalım. Uzaktan çalışma, kocaların evde daha fazla zaman geçirmesini sağlayarak daha güçlü aile bağlarını teşvik edebiliyor. Daha uyumlu bir aile yaşamını ve babanın çocuklarla daha fazla beraber olmasını sağlıyor. Ev işlerinin ve çocuk bakım sorumluluklarının daha adil bir şekilde dağıtılması da cabası. Yani köpeği her gün kadın gezdirirken sadece bu görevi dahi evde kalan erkeğin üstlenmesi inanın ilişki içinde eşitliği teşvik edebiliyor.
Sadece sorumluluklar mı, eşler arasında duygusal yakınlık ve destek de artabiliyor. Çiftler, aralarındaki bağı güçlendirebilecek ortak faaliyetler ve sohbetler için daha fazla fırsata sahip oluyor. Uzaktan çalışmanın esnekliği, işe gidip gelme ve katı çalışma programlarının azalması ile ilişkide stres azalıyor. Daha iyi iş-yaşam dengesi, her iki eş için de ruh sağlığının iyileşmesine yol açabiliyor. Stres seviyeleri daha düşük olduğunda, çiftlerin etkili iletişim kurma ve çatışmaları yapıcı bir şekilde çözme olasılığı daha yüksek oluyor.
Bütün bunlar kulağa harika gelse de gerçek hayat biraz farklı. Yani hayaller Paris, gerçekler Antep durumu. Genelde sürekli evde olmak, erkeğin bunalmış veya boğulmuş hissetmesine yol açabiliyor. Çocuğu olmayan yeni evli bir çift düşünün: Erkek teknoloji sektöründe çalışsın ve işini evden yürütsün. Kadın ise bir şirkette yönetici olsun ve her sabah erkenden ofise gitsin. Erkek sabah uyanıyor ve kahvesini alıyor. Kadın tam kapıdan çıkarken onun pijamalarıyla bilgisayar başına geçtiğini görüyor. “Ben trafiği çekerken, evden çalışmanın rahatlığı” diye düşünüyor. Dürüst olalım, erkeğin ev “çalışma” saatleri, arada sırada bir video oyunu seansı, sosyal medyada gezinme ve bol bol atıştırmalıkla kesintiye uğruyor. Kadın ofiste toplantıdan toplantıya koşarken, erkek parkta köpeği dolaştırmakla meşgul oluyor.
Diğer taraftan kadın öğle yemeği molasında ofis arkadaşlarıyla bir kafede otururken, erkek evdeki buzdolabında ne yiyeceğini düşünüyor. Kadının ofisteki sohbetleri genellikle iş projeleri ve dedikodular etrafında dönerken, erkeğin en büyük problemi buzdolabındaki son dilim pizzayı mı yoksa geçen haftadan kalma makarnayı mı yiyeceği. Kadın eve döndüğünde, mutfakta erkeğin yediği abur cubur izlerini buluyor ve “Acaba bugün ne kadar çalıştı” diye düşünmeden edemiyor. Bu arada işte yoğun bir gün geçirirken, erkek evde iş arası bir kahve molasında ona mesaj atıyor: “Tatlım, akşam ne yemek yapalım?” Kadın bu mesajı görse de o anki yoğunluktan cevap veremeyebiliyor. Erkek cevabı beklerken işine devam ediyor ve sonunda kendi başına karar verip pizza siparişi veriyor (veya sushi) . Kadın eve yorgun argın geliyor ve evde pizza kutularını görünce içinden”Evdeyken bile yemek yapamıyor” diye geçiriyor. Kadın işten eve döndüğünde yorgun ve stresli. Erkek ise bütün gün evde olduğu için enerji dolu. Kadının akşamları tek istediği biraz dinlenmekken, erkek romantik ve seksi bir akşam planlıyor. Geldik mi cinsel sorunlara.
Sonuç olarak izolasyon mental veya duygusal olarak yorucu olabiliyor ve tükenmişliğe yol açabiliyor. Yani evden çalışmanın getirdiği sosyal etkileşim eksikliği, monotonluk ve yalnızlık gibi faktörler kişinin zihinsel ve duygusal sağlığını olumsuz etkiliyor. Uzun süre evde izole bir şekilde çalışmak, stres, motivasyon eksikliği ve hatta depresyon gibi sorunlara yol açabiliyor. Sanki dışarıda çalışan eş evin geçimini sağlayan birincil kişi rolünü üstleniyor, ilişkideki güç dengesi değişebiliyor. İlla kadının daha fazla para kazanması da gerekli değil. Erkeğin evde olup evin rutin işlerine daha fazla vakit ayırması güç dengesinin değişimi için yeterli. Bu nedenle açık ve dürüst iletişim esas.
Açılmak zor da olsa her iki eş de iş düzenlemeleri ve sorumluluklar veya beklentilerdeki değişiklikler hakkında duygularını tartışmalı. Koca, evdeki katkıları için takdir edilmeye ihtiyaç duyarken, kadın da evin geçimine katkıda bulunduğu için duygusal desteğe ihtiyaç duyabiliyor. Çift, birlikte zaman geçirmek ve duygusal bağlarını korumak için her zamankinden fazla bilinçli çaba göstermeli. Yoksa farklı hayatlar yaşanıyor ve sonuç duygusal boşanmaya kadar gidebiliyor.