Ender Saraç’ın oğlu ifade verdi: Beni istismar etmedi, ama annemi öldürebilir
Sinan Ateş’in Ankara’da sokak ortasında öldürülmesine ilişkin görülen davanın ikinci duruşmasında mahkeme salonunda gerginlik çıktı. Dün savunma yapan sanıklar Sinan Ateş'i hiç tanımadıklarını öne sürdü.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin gençlik örgütü Ülkü Ocakları’nın eski genel başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in Aralık 2022’de Ankara’da sokak ortasında öldürülmesine ilişkin yargılama devam ediyor.
Sinan Ateş’i ‘birlikte hareket ederek öldürmekle’ itham edilen 22 kişi ikinci kez Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi karşısına çıktı.
Ateş davasının devam eden ikinci duruşmasında taraf avukatları arasında tartışma çıktı, bir avukat ve Mahkeme Başkanı’nın tutumuna tepki gösteren Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı.
Yaşanan tartışmadan önce ifade veren tutuklu sanık MHP’li avukat Serdar Öktem “Savcılar Durmuş Ali Kaya ve Durdu Özer’in olayı bir camiaya yöneltmek amacıyla manipüle ettiğini düşünüyorum. Bana ilk gelen soru ‘MHP üyesi misin’ oldu” dedi.
Ateş’i “Toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yardım etmekten yargılanan MHP’li avukat Serdar Öktem “Tutuklandığım ilk gün Cumhuriyet Savcılığı’nda ifade verdim. Savcılar Durmuş Ali Kaya ve Durdu Özer’in olayı bir camiaya yöneltmek amacıyla manipüle ettiğini düşünüyorum. Bana ilk gelen soru ‘MHP üyesi misin’ oldu. ‘Evet onurum ve şerefimle gurur duyduğum MHP’ye üyeyim, ama ne alakası var anlamadım’ diye sordum. Vatan haini olmakla yargılanan Cevheri Güven hakkımda üç video yaptı. Sosyal medyada yazıp çiziliyor. FETÖ’cüler, DHKPC’liler, PKK’lılar gözaltına alındığımı yazdılar, ne kadar terörist varsa hakkımda haber yaptı. Bunlardan rahatsız olduğum için bu yüzden Emniyet’e gitmek istedim” diye konuştu.
Öktem savunmasına şöyle devam etti:
“Emniyet’in ana girişine geldim. Cinayet Büro’da hakkımda gözaltına alındığıma dair söylentiler çıktı. İfade vermek için geldim. Girişteki polis Cinayet Büro’yu aradığını ve gidebileceğimi, hakkımda böyle bir talimat olmadığını kaydetti. 16 aydır bas bas bağırıyorum. Benim HTS kayıtlarımı getirin, İstanbul’da olduğum tespit edilecektir. Bana Ufuk Köktürk ile neden görüştüğüm soruldu. Aramızda avukat-müvekkil ilişkisi var. Arada hatırımı sorar, hukuki sorular sorar ve ben de bunu yanıtlarım. Ben üç dakika içinde ifade verdim, savunma yaptım ve hakkımda tutuklama kararı çıktı. Bunu bu kadar kısa süre içinde hazırlamak imkansız. Ankara Emniyeti’nde hiçbir kötü muamele ile karşılaşmadım. Ben ısrarla söyledim burada bir art niyet olduğunu. Benimle alakalı, mesleğimden ötürü müvekkillerimle görüştüysem bu suç mu? Sosyal medyadaki teröristlerin vatan hainlerinin söylemleriyle içerde tutuldum. Savcı Durdu Özer ve Durmuş Ali Kaya savcılık değil savcılık yaptı. Yapılacak yargılama sonucunda beraat edeceğime inancım tam. Serbest bırakılmamı ve ardından yapılacak olan yargılama sonucunda da beraatımı talep ediyorum.”
Telefon şifresini unuttuğu için şifresini veremediğini kaydeden sanık Serdar Öktem yöneltilen soru üzerine Avukatlık Kanunu’nda yer alan madde 36’ya göre şifreyi hatırlasa da vermeyeceğini belirtti. Bunun üzerine müşteki avukatlarından Şeyda Şahin “Bu şifreyi verse müvekkiller ayıklanır ve bizim dosyamızla alakalı olan kısımlar getirilebilir” dedi. Müşteki avukatları ve sanık avukatları arasında karşılıklı atışmalar yaşandı. Müşteki avukatları masalara vurarak duruma tepki gösterdi.
Mahkeme Başkanı müşteki avukatlarının tepkiye devam etmeleri halinde salondan çıkartılacağını söyledi ve Ayşe Ateş’in avukatı Ali Yücel’in kolluk kuvvetleri tarafından salondan çıkartılmasını istedi. Bunun üzerine avukatlar Mahkeme Başkanı’na tepki göstermeye devam ederken bir avukatı ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır’ı salondan çıkarttı. Mahkeme Başkanı salonda bazı kolluk kuvvetlerinin görevlerini yapmadığını da söyleyerek “Burada beni bas bas bağırttırıyorsunuz. Neden görevinizi yapmıyorsunuz. Burada talimatı veren benim. Neden gerçekleştirmiyorsunuz? Görev yapmayan polisler hakkında tutanak tutacağım” dedi.
Yaşanan gerginliğin ardından avukatların Serdar Öktem’e sorularına devam edildi.
Duruşmada Sinan Ateş’i “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yardım etmekten yargılanan tutuklu sanık 1877 Alemdağ Spor Kulübü Derneği Başkanı Alper Atay, savunmasında Sinan Ateş’i hiç tanımadığını söyledi. Sabıkasının olmadığını ve hiçbir suça bulaşmadığını söyleyen Atay “Bu davada adımın geçmesi benim için üzücü bir gelişme oldu” dedi.
Savunmasında bütün çevresinin spor camiasından olduğunu ve suçla alakası olmadığını bildiren Atay, Doğukan Çep’le tanışması ve sonrasında yaşananlara ilişkin şunları söyledi:
“Konumum gereği birçok kişiyle tanışma fırsatım buldu. Doğukan Çep’i 2016 yılında tanıdım. Bana hemşerimiz olduğu, futbolu sevdiği söylendi. Dönem dönem görüşmelerimiz oluyordu. Olayın yaşandığı gün evimdeydim. Stada antrenman için gittim. Oradan da geri evime geldim. Daha sonra spor salonuna gittim. Akşam saatlerinde arkadaşımla Beykoz’da bir otele festivale gittim. Sonra arkadaşım olan Mustafa’nın evine gittim. O geceyi orada geçirdim. Sonra 31 Aralık günü evime geldim. Normal yaşantıma devam ettim. Öğleden sonraki saatlerde spor kulübünün kafesinde oturmaya devam ettim. Akşam Doğukan Çep yanıma geldi. Festivalin o gece de devam edeceğini söyleyerek sohbete devam ettik. Doğukan da bana ‘Ben de gelebilir miyim?’ dedi. Akşam dördümüz kafeden çıkıp festivale geçmek için çıktık.
Sabah saatlerine kadar hem otopark, hem de eğlence tarafında durduk. Sabah saatlerinde bir odaya girdik. Doğukan orada stresliydi. ‘Bize de bir sıkıntı açma’ dedik. ‘Yok ağabey sizlik sıkıntı yok’ dedi. Sabah saat 10.00 sularında odadan çıktık. Ben çıkarken eve gideceğimi söyledim, Doğukan ise babasına uğrayacağını söyledi. Doğukan biz otelden çıkarken kapıya kadar geldi. Biz ayrılırken o oteldeydi.
Karakolda görevli memura benim evime polislerin neden geldiğini sordum, bize GBT yaptılar. Sizinle alakalı bir sorun yok dediler. Ben de normal hayatıma devam ettim. Bundan sonra da Doğukan ile iletişime geçmedim. Ben Doğukan yakalandıktan sonra onun orada kalmaya devam ettiğini öğrendim. Benim haberim dışında başka odaya geçmiş. Bir festivale gittim başıma gelmeyen kalmadı. Doğukan böyle bir şeyden bahsetmedi. Bahsetse onu yanımda barındırmayacağımı bilir ve bu yüzden söylemedi.”
Sinan Ateş’i “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yardım etmekten yargılanan tutuklu sanık Erdem Karadeniz ”18 aydır burada tutukluyuz. Eray Özyağcı’yı tanımıyorum. Vedat Balkaya’yı olaydan sonra tanıdım” dedi. Gökhan Türkmen’e ait otelde ortaklığı olmadığını iddia eden Karadeniz “Adalet istiyoruz. Benim kaldığım evde Doğukan Çep var diye basılıyor, bulunmuyor. Ama ben buradayım” dedi.
Tutuklu sanık Erdem Karadeniz savunmasını bitirdikten sonra verilen arada dışarı çıkarılırken müştekilerin olduğu yöne dönerek “Sizin de başınız sağ olsun” dedi. Bunun üzerine Sinan Ateş’in ablası “Umarım siz de bir gün evlat acısı yaşarsınız” dedi. Ardından tutuklu sanıklardan biri “Hepiniz yaşayacaksınız” diye seslendi.
“Toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme” suçuna yardımdan yargılanan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in savunmasına geçildi. Sanık Yüksel atılı suçları kabul etmediğini ifade ederek sözlerine başladı.
Yüksel “Ben maktul Sinan Ateş ile hayatımda bir kez bir araya gelmedim. Bu yüzden kendisine husumet beslemem söz konusu değil. Benim olaydan bir gün önce silah ruhsatım çıktı. Yeni aldığım tabancayı denemek için Tolgahan Demirbaş ile Aytaç Ataç’ın çiftliğine gitmeye karar verdik. Ama sonra misafirlerimle işim devam ettiği için planı iptal ettik. Bir buçuk yıldır cezaevindeyim, ne sebeple tutuklandığımı hala bilmiyorum. Aytaç Ataç ve Çağlar Zorlu’nun beyanları nedeniyle tutuklandım” dedi.
“Ben kimseye Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’in yer bilgisini sormadım” diyen Yüksel “Bir plaka atıyorum onu soruyorum ve bu plaka Ali Yücel isimle bir şahsa atmış çıkıyor. İki buçuk yıl önce atılmış bir mesaj. Açıkçası ben iddianamede görünce bu mesajı attığımı hatırladım. Devraldığım kafenin oraya park eden araçlardan duyulan rahatsızlık nedeniyle sormuş olabilirim” diye konuştu.
Mahkeme Başkanı’nın “Tolgahan’ın telefon incelemelerinde olaydan önce Tolgahan’ın sana konum gönderdiği görülüyor. Bu konumun da Eray’ın araca bindiği konumla aynı olduğu iddia ediliyor. Ne diyorsun” diye sorması üzerine Yüksel “Çiftliğe gideceğini söyleyince ben de işim bitince gelirim görüşmesi oldu. Çiftliğin tam konumu çekmediği için oraya yakın bir yer olduğunu söyledi. Ben ne o konuma gittim, ne de orada olan biteni bilirim. 06 AT 5021 plakalı araçla benim kullanımımda İstanbul’a gittik Tolgahan Demirbaş ile. Yılbaşı diye gittik. Erken dönme sebebimiz de Tolgahan’ın çocuğunun araması” diye yanıt verdi.
Facetime’da Tolgahan Demirbaş ile yaşanan görüşme trafiği hakkında da Yüksel ”Bizim olay sonrası 58 görüşmemiz yok. Üç gün boyunca yaptığımız görüşmeler bunlar. Bu görüşmelerin sebebi de benim Emniyet’teki kendi işlerim, misafirlerimin işleri ve İstanbul yolculuğumuz. Çevresi geniş olduğu için işlerim hakkında ricacı oldum” dedi.
Avukat Fatih Güneş’in ”06 AT 5021 plakalı aracın kime ait olduğunu” sorusuna Yüksel ”MHP’ye kayıtlıdır. Araç Ülkü Ocakları’na tahsisli. Bu aracı ben de kullanabilirim. Birçok yönetici bu aracı kullanır. Bu araç da benim sıklıkla kullandığım araç. Ben de Ülkü Ocakları’ndan aldım” yanıtı verdi.
Avukat Ali Yücel sanık Serdar Öktem’in kullandığı belirtilen aracın tetikçinin geçici olarak bırakıldığı Bolu’da trafikte MHP Milletvekili İsmail Akgül’ün babasına ait araçla peşpeşe giderken kameralara takılmasını sordu. Mahkeme Başkanı bu soruyu ”O deliller bu davanın konusu değil. Biz sadece sanıklara isnat edilen fiillere bağlıyız. İlgisi yok bu davayla” diyerek reddetti.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in avukatı Ali Yücel’i dışarı çıkarmayan kolluk görevlileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmaya karar verdi. Yargılamaya bugün de devam edilecek.