Ukrayna Rusya Savaşı’nın dönüm noktası: Nedir bu uzun menzilli silahlar?
İşçi Partisi 412 milletvekili ile iktidar oldu, dün hükümetini kurdu bile. Bu kadar milletvekili yüzde 33,8 oyla kazandı. Muhafazakar'lar yüzde 23,7'ye düştü; seçimin sürprizi aşırı sağcı Reform Partisi'nin yüzde 14,3 oy kazanması oldu.
İngiltere’de dün sabah sonuçları belli olan seçim, büyük bir siyasi deprem anlamına geliyor. Depremin ilk ve en belirgin sonucu, Muhafazakar Parti’nin kendi modern tarihinin en ağır yenilgisini alıp iktidardan düşmesi, yerine ise İşçi Partisi’nin 1997’deki büyük Tony Blair zaferi benzeri bir zaferle 650 kişilik parlamentoya 412 milletvekili birden sokup mutlak çoğunlukla iktidar olması.
Bu durum, İngiltere’ye özgü bir süratle hayata geçti, hiç öyle oranın YSK’sının resmi sonuçları açıklaması falan beklenmeden Muhafazakar Başbakan Rishi Sunak Kral Charles’a çıkıp istifasını sundu, Kral Charles da hiç beklemeden İşçi Partisi lideri Keir Starmer’i çağırıp onu başbakan olarak görevlendirdi. Starmer de aynı hızla hem Rishi Sunak’ın derhal boşalttığı meşhur Downing Sokağı 10 numaradaki Başbakanlık Konutu ve ofisine yerleşti, hem de hükümetini kurdu, en kritik bakanlıklara atamaları yaptı.
Ancak bu Birleşik Krallık’ın yaşadığı siyasi depremin sadece bir bölümü. Depremin öteki tarafı, rakamlarda ve detaylarda gizli. İngiltere’de milletvekili seçimleri dar bölge ve çoğunluk sistemiyle yapılıyor, yani bizdeki gibi nisbi temsil yok. Her bölge 1 milletvekili çıkarıyor, o bölgede oyların en çoğunu alan aday seçiliyor.
Bu sistem sayesinde, İşçi Partisi gerçekte ülke çapında oyların yüzde 33,8’ini kazandığı halde parlamentoda üçte ikiyi aşan bir çoğunluk elde etti. Muhafazakar Parti’nin seçimde ülke çapında alabildiği oy oranı ise yüzde 23,7’ye düştü, milletvekili sayısı ise 121. Merkezin biraz solunda yer alan Liberal Demokrat Parti ise 71 sandalyesini yine aynı çoğunlukçu sistem sayesinde oyların sadece yüzde 12’siyle aldı.
İngiltere’nin siyasi sisteminin ‘merkez partisi’ kabul edilen bu üç partinin toplam oyları yüzde 70’i bulamadı. Bu, bir sistem olarak temsili demokrasiyi icat eden ülke olan Birleşik Krallık siyasi haritasında bir ilk yaşanması anlamına geliyor. Uzun yüzyıllar boyunca iki partili bir siyaset yaşayan İngiltere’de artık ‘diğer’ kategorisi her 10 seçmenden 3’ünün oyunu alıyor.
O ‘Diğer’ kategorisinde bir parti var ki, uzunca bir süredir korkuyla izleniyor. Nigel Farage liderliğindeki Reform Partisi, aşırı sağ görüşleriyle biliniyor ve bu parti önceki günkü seçimde aslında Liberal Demokrat partiden daha fazla oy aldı: Yüzde 14,3. Ama Reform, bu kadar oyla 4 milletvekilini Meclis’e sokabildi, biri de lideri Farage oldu.
Henüz parlamentoya yansımıyor ama İngiltere de aynen kıta Avrupası gibi aşırı sağın yükselişine ve merkez siyasetin kapsadığı alanın giderek daralmasına tanıklık ediyor.
İngiltere’ye özgü olan bir başka önemli özellik, seçim sonuçlarının hiç öyle Resmi Gazete’de ilan, resmi sonuçlar vs beklenmeden hayata geçmesi. Nitekim, dün sabah seçim sonucunu öğrenen Muhafazakar Partili Başbakan Rishi Sunak hemen Kral Charles’dan randevu aldı ve saraya çıkıp istifasını sundu. Kral Charles da hiç bekletmeden İşçi Partisi lideri Keir Starmer’i davet edip onu başbakan olarak görevlendirdi.
Keir Starmer zafer konuşmasında, “Bugün ülkeyi yeniden inşa etmeye başlıyoruz” demişti. Artık “eski” diye hitap edeceğimiz bir önceki Başbakan Rishi Sunak’ın istifasının ardından Starmer, Kral 3. Charles’tan hükümeti kurma yetkisini aldı.
Buckingham Sarayı’ndan yapılan açıklamaya göre, Kral Charles, bir araya geldiği Starmer’a hükümeti kurma görevi verdi. Görüşmede Starmer’ın eşi Victoria Starmer ile Kral Charles’ın özel danışmanı Clive Alderton da yer aldı. Kral Charles, Starmer’dan önce ise eski Başbakan Rishi Sunak’la bir araya geldi. Sunak, görüşmede Kral Charles’a istifasını sundu. Görüşme hakkında Buckingham Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Kral Charles’ın istifayı kabul ettiği bildirildi.
İngiltere’de dün yapılan genel seçimler sonucunda İşçi Partisi, 650 sandalyeli Avam Kamarası’na 412 milletvekili sokma başarısı kazanırken iktidardaki Muhafazakar Partinin 2019’da 365 olan sandalye sayısı 121’e gerilemişti.
Starmer, 4 yıl önce İşçi Partisi’nin liderliğini daha sol çizgideki Jeremy Corbyn’den devraldıktan sonra partiyi daha merkezde konumlandırmıştı. Bu arada Corbyn de bağımsız aday olarak Avam Kamarası’na seçildi.
Seçimlerde küçük partiler de güçlü bir performans sergileyerek seçmenlerin ana akım politikacılara karşı hoşnutsuzluğunu gösterdi. Göçmen karşıtı Reform UK partisine liderlik eden popülist Nigel Farage, diğer birçok önde gelen parti figürüyle birlikte ilk kez Parlamento’ya girmeyi başardı. Reform’un kazanımları, sağ oyları bölerek Muhafazakârlara ülke genelinde düzinelerce sandalye kaybettirdi ve İşçi Partisi’ne daha fazla sandalye kazandırdı.
6 seçim bölgesinde oy sayımı sürerken şu ana kadarki sonuçlara göre
Perşembe günkü seçim, İngiltere’nin siyasi manzarasında büyük bir değişime neden oldu. Bu sonuçlar, ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması, beş yılda dört başbakan görmesi, siyasi çatışmalar ve skandallar, pandemi, Ukrayna’daki savaş ve hayat pahalılığı gibi krizlerle geçen on yıl boyunca iktidarda olan Muhafazakâr Partisi’nin seçmen tarafından reddedilişinin de göstergesi. Kesinleşen sonuçlara göre, Muhafazakârlar bu ismi kullanmaya başladıkları 1834’ten beri en düşük oy oranını almış görünüyor. 2019 seçimlerini kazanan Boris Johnson’ın çalkantılı ve skandal dolu dönemi sonrası Muhafazakâr Parti’deki peş peşe lider değişimleriyle başbakan olan Rishi Sunak ise erken genel seçim kararı sonrası hezimete uğraması üzerine özür diledi ve istifa etti.
İşte Rishi Sunak uğradığı hezimetin ardından Downing Street’te yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bu iş için elimden geleni yaptım ancak Birleşik Krallık hükümetinin değişmesi gerektiğine ve önemli olan tek kararın sizinki olduğuna dair net bir sinyal gönderdiniz. Öfkenizi ve hayal kırıklığınızı duydum. Ve bu kaybın sorumluluğunu üstleniyorum.”
Sunak, sözlerine koltuklarını kaybeden partilileri için üzgün olduğunu söyleyerek devam etti: “Yorulmadan çalışan ancak başarılı olamayan tüm muhafazakâr adaylar ve kampanyacılar için, çabalarınızın karşılığını veremediğimiz için üzgünüm. Toplumlarına ve ülkemize bu kadar çok katkıda bulunan kaç iyi meslektaşımın artık Avam Kamarasında olmayacağını düşünmek bana acı veriyor. Onlara çalışmaları ve hizmetleri için teşekkür ediyorum”
Sunak, Başbakanlık istifasının yanında Muhafazakâr Parti liderliğinden de istifa etti.
Eski Başbakan, “Bu sonuçların ardından Muhafazakâr Parti liderliğinden de istifa ediyorum” diye konuştu. Sunak, istifasının hemen işleme koyulmayacağını, yerine yeni lider seçilene kadar görevde kalacağını kaydetti. Muhafazakâr Partinin muhalefet rolünü de etkili biçimde yürüteceğini aktaran Sunak, iktidarları sırasında enflasyonun hedeflenen seviyeye düştüğünü, ekonomik istikrarın sağlandığını ve tekrar ekonomik büyümenin yakalandığını söyledi.
Birleşik Krallık’ın daha güçlü bir birlik haline geldiğini belirten Sunak, “Ülkemizin 20 ay öncesine göre daha güvenli ve güçlü, 2010’a göre daha zengin, adil ve dayanıklı olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Seçimin kazananı İşçi Partisine yönelik açıklamalar da yapan Sunak, şunları kaydetti: “Siyasi rakibim (İşçi Partisi lideri) Keir Starmer kısa süre sonra Başbakan’ımız olacak. Bu görevdeki başarısı hepimizin başarısı olacaktır. Ona ve ailesine başarılar diliyorum. Kampanya dönemindeki anlaşmazlıklarımıza rağmen kendisi saygı duyduğum, iyi, kamuya yararlı olacak bir kişidir. Kendisi ve ailesi, artan şekilde istikrarsızlaşan bu dünyanın en zor işinin başına geçmek üzereyken ve Başbakanlık konutunda yeni hayatlarına geçiş yaparken hepimizin anlayışını hak etmektedir.”
Muhafazakâr Parti’nin son kabinesinde yer alan birçok bakan ilk sonuçlara göre milletvekili olamadı. Seçim bölgesinden milletvekili seçilmeyi başaran Rishi Sunak burada yaptığı konuşmada Keir Starmer’ı aradığını, tebrik ettiğini söyledi ve “Bu seçimi İşçi Partisi kazandı” dedi. Sunak, seçim yenilgisinin sorumluluğunu kabul ettiğini söyledi ve “Özür dilerim” dedi.
Göreve geldiğinde 42 yaşında olan Sunak, İngiltere’nin modern tarihindeki en genç başbakandı.
Başbakanlık koltuğuna oturan Keir Starmer, kabinede yer alacak isimleri tek tek Başbakanlık Ofisi 10 Numara’ya davet etmeye başladı. Başbakanlık Ofisi 10 Numara’nın sosyal medya hesabından yapılan duyurularla, yeni bakanların isimleri kamuoyuna açıklandı.
Starmer’ın ana muhalefetteyken gölge kabinede görev alan isimlerin, hükümette de aynı alanlarda bakanlık görevlerine getirildiği belirtildi. Buna göre Başbakan Yardımcılığı ve Kalkınma, Sosyal Konut ve Topluluklar Bakanlığı görevine Angela Rayner atanırken, Dışişleri Bakanlığına David Lammy, İçişleri Bakanlığına ise Yvette Cooper getirildi.
Starmer, Savunma Bakanlığına John Healey’yi, Adalet Bakanlığına Shabana Mahmood’u, Sağlık Bakanlığına Wes Streeting’i, Çalışma Bakanlığına Liz Kendall’ı ve Eğitim Bakanlığına ise Bridget Phillipson’ı seçti.
Rachel Reeves, Maliye Bakanlığına getirilen ilk kadın olurken, eski İşçi Partisi lideri Ed Miliband ise Enerji Güvenliği ve Sıfır Emisyon Bakanı olarak görevlendirildi.
Lancaster Dükalığı’nın yönetimi, gölge bakan olarak bu alanda görev yapmış olan tecrübeli siyasetçi Pat McFadden’a emanet edildi. Açıklanan tüm isimlerin gölge kabinede görev aldıkları alanlarda bakan olarak atanması dikkat çekti.
Muhafazakar Parti, Rishi Sunak hariç, 2010 yılından bu yana başbakan olan tüm milletvekillerinin koltuklarını bu seçimde kaybetti.
14 yıldır iktidarda olan Muhafazakâr Parti de 251 sandalye kaybederek 121 milletvekili ile tarihinin en düşük milletvekili sayısına sahip olacak. Peki yıllar süren iktidarı yokuşu sürükleyen sebepler neydi derseniz, gelin beraber bakalım:
2010 yılından bu yana 5 başbakan değiştiren Muhafazakâr Parti, 2014 İskoçya Referandumu, 2016 Brexit oylaması ve Cameron’un istifası, Brexit sürecinin felç olması Theresa May’in istifası ve Boris Johnson’ın iktidara gelişi ile zaten büyük bir sarsıntı yaşamıştı. Ancak süreç bununla da bitmedi, Johnson her ne kadar 2019 yılında Margaret Thatcher’in zaferinden bu yana kırılan en büyük rekorla iktidara da yürüse de gidişi bir başka kriz yaratacaktı çünkü 2022 yılında bir dizi skandal nedeniyle görevden alındı. Sonrasında da 44 günlük görev süresiyle “çığır açan” Liz Truss ve eski Başbakan Rishi Sunak dönemi var.
2014 İskoçya Referandumu: Birleşik Krallık ve İskoçya arasında 15 Ekim 2012 tarihinde imzalanan Edinburg Anlaşması uyarınca İskoçya’da 18 Eylül 2014 tarihinde düzenlenen bağımsızlık referandumunda İskoç halkının yüzde 55’i birlik yönünde, yüzde 45’i ise bağımsızlık yönünde oy kullanmıştı. Referanduma katılım oranı yüzde 85 olarak gerçekleşmişti. Oranların bu kadar yakın olması, ikinci referandumu gündeme getirmişti.
2016 Brexit oylaması, Cameron’un istifası: David Cameron İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasına sebep olan başbakan olarak tarihe geçtikten istifa etmişti. Britanyalılar yüzde 52’ye yüzde 48 oranında AB’den ayrılma yönünde oy kullanarak 40 yılı aşkın bir birlikteliği sona erdirme yoluna girmişti. Cameron’un yerine Theresa May geçmişti.
2019 yine Brexit yine istifa: May Temmuz 2016’da Muhafazakar Parti lideri ve İngiltere’nin ikinci kadın başbakanı olmuştu. Ancak Brexit ile ilgili planlarına parlamentodan destek bulamadığı için uzun süredir baskı altındaydı ve bu da istifayla sonuçlandı. Brexit yanlısı kampanyanın yüzlerinden biri olan Boris Johnson, onun yerine geçmek için Muhafazakâr Parti içinde yapılan yarışmayı kazandı ve Johnson dönemi başladı.
Johnson rekoru: Parlamento Brexit yüzünden felç olunca Johnson erken seçim çağrısında bulundu. “Brexit’i Gerçekleştirin” sloganıyla kampanya yürüten Johnson, Muhafazakârları Margaret Thatcher’ın 1987’deki ezici zaferinden bu yana en büyük seçim zaferine taşıdı.
2020 Brexit tamamlandı: Johnson yetkisini Brexit anlaşmasını parlamento ve Brüksel’den geçirmek için kullandı ve İngiltere 31 Ocak 2020’de AB’den çıkarak bloktan çekilen ilk devlet oldu.
2022 Johnson’ın sonu: Uzun bir skandallar ve yanlış adımlar listesi, Johnson’ın bakanlık isyanının ardından istifa etmesine yol açtı.
2022 Truss ve 44 günü: Liz Truss, Johnson’ın yerine geçmek için girdiği yarışta Rishi Sunak’ı mağlup etti. “Mini bütçe” fikri finans piyasalarını ürküttü, borçlanma maliyetlerini hızla arttırdı ve İngiltere’nin siyasi ve mali istikrar konusundaki itibarını daha da zedeledi. Truss, koltukta sadece 44 gün oturarak ülkenin modern tarihinin en kısa süreli başbakanı olarak tarihe geçti.
Ve Rishi Sunak: Truss’ın 44 günü ardından göreve gelen Sunak büyük bir beklentiyle koltuğa oturdu. Eski Maliye Bakanının ekonomiyi düzeltmesi bekleniyordu. Ancak Sunak döneminde ülke, Truss’ın bıraktığı ‘miras’ sebebiyle resesyona girdi. Resesyondan çıkılsa da beklenen büyüme yakalanamadı. Sunak yine de elde edilen küçük büyümenin kendi lehine olacağını düşünerek işler kötüleşmeden erken seçime gitme kararı verdi. Kendi sonunu hazırladı.