Bankalar mevduat faizini artırmayacak
Türkiye'nin yatırım yapılabilir düzeye ulaşması için Moody's, S&P ve Fitch’ten dört kademe daha not artırımı alması gerekiyor. Moody’s not artışı ülke itibarını bir nebze düzeltmek anlamında olumlu görünse de gelecek açısından çok ümit vermiyor.
Geçenlerde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin kredi notunu B3’ten B1’e yükseltirken kredi notu görünümünü “pozitif” olarak korudu. Böylece kredi notumuz iki basamak yükselmiş oldu. Bu iki basamak yükselme ile Moody’s notumuzu S&P ve Fitch derecelendirme kuruluşları ile aynı not seviyesine getirdi.
Daha önce Moody’s Ocak 2024’te yayımladığı son raporunda B3 olan kredi notunu sabit bırakmış fakat kredi notu görünümünü durağandan pozitife çevirmişti. Diğer derecelendirme kuruluşlarından Fitch mart ayında Türkiye’nin kredi notunu B’den B+’ya yükseltirken, not görünümünü de pozitif olarak belirlemişti. S&P de mayıs ayında Türkiye’nin kredi notunu aynı şekilde B’den B+’ya yükseltirken not görünümünü pozitif olarak korumuştu.
Moody’s not artırımına ilişkin açıklamasında Türkiye ekonomisinde son dönemde atılan adımların not artırımında etkili olduğuna dikkat çekti. Açıklamada kredi notunun B1’e yükseltilmesinin temel itici gücünün spesifik olarak ortodoks para politikasına kararlı ve giderek daha iyi yerleşmekte olan geri dönüş olarak belirtildi.
Moody’s açıklamasında enflasyon ve iç talebin ılımlı seyir izlemeye başlaması önümüzdeki aylarda ve 2025 yılında enflasyonist baskıların azalacağına dair güveni artırmakta ve ılımlı politika duruşunun Türkiye’nin yüksek dış kırılganlığını halihazırda önemli ölçüde azaltmakta olduğu vurgulandı. Buna karşılık siyasi riskin bir derecelendirme kısıtlaması olmaya devam ettiği belirtildi.
İki kademe not artırımı büyük bir olaymış gibi gösterilmeye çalışılmakla birlikte yapılan şey aslında ocak ayında not artırımı pas geçildiği için diğer iki derecelendirme kuruluşunun not düzeyine bu defa eşitleme sağlanması. Bu not artışı ülke açısından olumlu, ancak bazı gerçekleri de hatırlatmakta fayda var.
Üç ayrı uluslararası derecelendirme kuruluşu son dönemde Türkiye’nin kredi notunu artırsa da, kredi notu ölçüm skalasına göre Türkiye hâlâ yatırım yapılabilir ülke düzeyinin çok uzağında. Türkiye’nin yatırım yapılabilir düzeye ulaşması için Moody’s, S&P ve Fitch’ten dört kademe daha not artırımı gerekiyor. Bu not artışıyla birlikte bile Türkiye halen “çok spekülatif ülkeler” grubunda.
Geçmişte bile bile uygulanan yanlış ekonomik politikalar sonucu ülke derecelendirme notumuz “çok yüksek riskli ülkeler” grubuna inmek üzereydi. Bunun daha altında ise “iflas” grubu var. Türkiye kötü ekonomik yönetimlerle hak etmediği bu durumlarla karşı karşıya kaldı. Neredeyse çöp değerine inmek üzere olan derecelendirme notumuz bugün dört dörtlük olmasa da alınan önlemlerle bir miktar toparlanma gösterdi. Ancak Moody’s bugün iki kademe değil beş kademe not artışı yapsaydı bile Türkiye yine yatırım yapılabilir seviyeye gelemiyordu. Bu ülke olarak hangi noktada bulunduğumuzun acı bir göstergesi.
Bundan sonra bu not artışları devam eder mi?
Yukarıda belirttiğimiz gibi yatırım yapılabilir düzeye gelmek için dört kademe daha not artırımı gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bugünkü eğilim devam ederse bir ya da iki kademe daha not artırımı gelebilir. Ancak daha yukarısı zor görünüyor. Bunun nedenlerine bakacak olursak, derecelendirme faktörlerinin en önemlilerinden biri kurumsal yönetim ve kurumların bağımsızlığı. Bu konuda durumumuzun iç açıcı olmadığı belli. Örneğin bugün Merkez Bankası’nın bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. Siyasi iradenin bir gece alacağı kararla Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirilmesi ve onun uyguladığı politikaların tamamen tersine döndürülmesi olasılığı hiç az değil. Geçmişte bunları yaşadığımız unutulmamalı.
Bir başka konu, derecelendirme kuruluşlarının derecelendirme kriterleri arasında siyasi istikrar ve haklar, hukukun üstünlüğü, kurumsal ve düzenleyici kalitesi, yolsuzlukların kontrolü, insan hakları ve siyasi özgürlükler gibi konular var. Ülkemizin hukuk ve diğer belirtilen alanlarda ne durumda olduğunu düşündüğümüzde bunların derecelendirme notunun çok yukarılara gitmesinde engel olduğu açık.
Yine şeffaflık konusunda son derece kötü durumda olduğumuz bir gerçek. En son TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri konusunda yaşananlar ülkemizde şeffaflığın olmadığı ve kurumlara güvenin sıfırlandığı bir ortamda bulunduğumuzu gösterdi. Bu da derecelendirme notunun istenen düzeylere çıkmasında bir engel.
Sonuç olarak Moody’s not artışı ülke itibarını bir nebze de olsa düzeltmek anlamında olumlu görünse de gelecek açısından çok ümit vermiyor. Makroekonomik göstergelerde bazı olumlu gelişmeler yaşansa bile, demokratik ortam, hukuk, şeffaflık, kritik kurumların bağımsızlığı gibi konularda ilerleme sağlanmadıkça not artışlarının birkaç kademeyi geçmeyeceği, istenen not skalalarına ulaşmanın hemen hemen mümkün olmadığı görülmeli.