Biraz lokanta, biraz meyhane, biraz restoran ama her durumda modern. Adını Farsça’da misket limonu anlamına gelen Limu'dan alıyor, müdavim lokantası olmayı hedefliyor. Bir de 'İlk Lokma' var ki işte o unutulmaz!
Yaz başında açılan ve bir süredir gitmeyi çok istediğim yerlerden biri de İstanbul Yeniköy’deki Limu’ydu ve bu hafta fırsatım oldu, hemen gittim. Her ikisi de tecrübeli ve başarılı işletmeciler olan Sevtap Dilekçi ve Sara Tabrizi’nin ortaklığında kurulmuş modern bir lokanta, meyhane, restoran diyelim; aslında kendilerini “müdavim lokantası” olarak tanımlıyorlar.
Sara’yla uzun yıllardır tanışırız, o da bir yemek sevdalısıdır ve birçok mekanın mönüsünü, işletmeciliğini, danışmanlığını başarıyla yapmıştır. Bu kez dekorasyonu sade ama pırıl pırıl, çok güzel müzik eşliğinde yemek yediğiniz, genç dinamik bir ekip tarafından servis yapılan biraz modern dokunuşlu geleneksel yemeklerin yorumlandığı mönü servis edilen bir restoran çıkmış ortaya.
Ben rezervasyonumu açık alanda yaptırdım. Yaz ayları şehir boştur, hafta içi tenhadır diye aynı gün aradım ve şansıma yer bulmuşum herhalde akşam tüm masalar doluydu. Mönüden olabildiğince çok çeşit tatmaya çalıştım. Her zamanki gibi tadım notlarımı yazının devamında paylaşacağım. Size çok hoşuma giden birkaç noktadan bahsetmek istiyorum.
Servis personeli genç dinamik bir ekip. Kızlar da var erkekler de garsonlar arasında, güler yüzlüler ve servis ettikleri yemekleri tanıtarak sunuyorlar. Sunum tabakları çoğu, belki de hepsi el yapımı ve şıklar. Ben ana yemek yemedim meze ve ara sıcakları ve iki de tatlı deneyimledim, porsiyonları genel olarak yeterli ve lezzetleri de güzel. Özellikle birkaç tanesine bayıldım. Fiyat politikası da dengeli, yediğinizin ve hizmetin karşılığında ödediğiniz hesap makul.
Bir tadım mönüsü var, adı ‘Çilingir Sofrası’ ve oldukça çok çeşit sunuyorlar. İçki hariç fiyatı 1720 tl. Aynı zamanda bu ve a la carte menüden bazı kalemleri isterseniz vegan olarak da servis edebiliyorlar.
Geniş bir rakı ve şarap listesi var. Birkaç tane de kokteyl hazırlamışlar, ben kokteyl içmedim. Sevdiğim bir rakı ile yemek yedim.
Bu mönüden bir yemek değil, yemek öncesi ikram edilen küçük bir hoşluk… hani unutulmaz ilk öpücük vardır ya hayatımızda, bu da bana yemeğin sonunda bile kendini hatırlatan ilk tat oldu. Abartmıyorum tüm yediklerim arasında bende en çok heyecan yaratan bu oldu. Kurutulmuş kavunla bir peynir ezmesi ve yanında lezzetli bir ekmek! Bravo!
Kargı Tulumlu Cevizli Tatlı Domates Salatası
Kokteyl domates, bol yeşillik, kargı tulum peyniri ve kızarmış tatlı kıtır ceviz ile servis edilen keyifli bir domates salatası. Ben aşırı domatesçiyim, en sevdiğim sebze olabilir. Bu salatada yazın kokteyl yerinde daha leziz etli bir domates olmasını tercih edebilirim. Ama sosu, mazlemesi ile her türlü fresh lezzetli bir tabaktı.
Kuru Kalamatalı Tekmil Fava:
Tabii ki bir meyhanenin olmazsa olmazı favayı denemeden yapamadım. İyi bir favayı her zaman severim, bu favadaki modern yorum da güzeldi. Zeytin, kapari, yeşillikler iyi eşlik etmişti. Porsiyonu biraz az buldum.
Ekşi Maya Köpoğlu
Klasik köpoğlunun sunumunda bir hoşluk yapılmış, bu lezzeti seviyorsanız zaten memnun kalacaksınız.
Sütlü Köz Patlıcan
Ben bunu hep sevmişimdir, kendim yaparken de köz patlıcanı soyup süt ve zeytinyağına yatırırım bazen. Çok lezzetli oluyor. Porsiyonu biraz az buldum.
Çakır Lakerda
Bu beni şaşırttı, sormadan sipariş verdim. Çakır deyince rakılı filan bir şey düşünmüştüm. Oldukça farklı, bol sumaklı mor soğanlı ızgara ananaslı bir salata ve üzerinde lakerda küpleri geldi. Lezzetliydi.
Hardallı Marine Levrek
Klasik bir marine levrek ama çok lezizdi, balık yumuşacık sosu da son derece uyumluydu.
Limulu Tereyağlı Karides:
Bu yediğim en iyi tabaklardandı. Hafif bir krema dokunuşu da var, altında ılık mor soğan, sanırım turşusuydu tam emin değilim, limonun ekşiliği ile sote de olabilir, üzerinde gayet güzel miktarda ve güzel pişmiş karides.
Siyah Sarımsak Kremalı Izgara Bebek Kalamar
Sipariş etmemiştim, Sara’nın ikramıyla tatmış oldum. Uzun yıllar önce Bozcaada’da işlettiğimiz restoranın menüsünde bu bebek kalamarı kullanıyordum. Özlemişim, kalamar lezzetliydi. Altındaki siyah sarımsak dokunuşu da çok yakışmış. Sanırım Limu’nun imza yemeklerinden olabilir. Bir sonraki ziyaretimde mutlaka yerim.
Pide üstü İzmir Kokoreç:
Sipariş verirken çok düşündüm, sebebi şu: Kokoreçi kendi sarmıyorsa ki çok zor bir iştir bu tip bir mutfakta yapılmasını beklemiyorum elbette. İyi bir yerden alman gerekir, bunu da artık yapmak kolay aslında ve almışlar ama pişerken biraz kurumuş, hatta benim zevkime göre fazla fazla kuruydu. Belki genel tercih böyledir veya mutfakta küçük bir hata olmuş olabilir. Kokoreç kuru olunca altındaki tırnaklı pide de bir anlam ifade etmedi.
Meyhane Köftesi ve İspir Piyazı:
Küçük küçük lokmalık ızgara köfteler oldukça lezzetliydi. Yanındaki İspir fasulye piyazı da her köfteye olduğu gibi güzel eşlikçi olmuş.
Karamelize Yanık Sütlaç:
Üzeri kıtır bademli, klasik sütlaça göre daha koyu kıvamlı ama yanık süt tadını çok iyi aldığınız bir sütlaç yorumu. Ben tatlıcı değilim bir kaşık tattım ama özellikle kahve yanında bence iyi seçim olur. Limu’nun baş tacı tatlısı bu olsa gerek.
Yoğurt Dondurmalı Çıtır Kabak
Sormayı unuttum dondurmayı kendileri mi yapıyorlar bir yerden mi alıyorlar ama dondurma iyiydi. Altında Antakya işi kireçte pişmiş çıtır kabak tatlısı ile ferah bir yaz tatlısı olmuş.
Nezih bir mekanda keyifli bir akşam yemeği için özellikle rakı sofrası seviyorsanız Limu’yu da seveceğinizi düşünüyorum. Konforlu ve samimi bir restoran olmuş. Yediğiniz yemek ve aldığınız hizmet, ödediğiniz hesabı karşılıyor.
Bir restoran için bence en güzel yorum oraya tekrar gitmek isteyip istemeyeceğinizdir. Ben Limu’ya sık sık giderim. Tahmin ediyorum mevsimine göre menüleri değişkenlik gösterecektir. Burası bir sohbet mekanı, müzik fonda size yaren. Dostlarınızla gitmenizi tavsiye ederim.
Limu