60 bin çalışana cep telefonu numarasını veren CEO
Özellikle finans odaklı şirket üst yönetimlerinin kriz döneminde ilk aklına gelen tanıtım faaliyetlerini ve iletişimi durdurmak olur. Çoğu kriz yatışana kadar beklemeyi tercih eder. En büyük yanlış ise reklamı tamamen durdurmak olacaktır.
“Kriz”; iktisat literatüründe, çöküntü, buhran, bunalım, durgunluk gibi terimlere karşılık gelmekle birlikte, “Ekonomik Kriz”; ülke ekonomisini önemli derecede sarsacak şekilde ortaya çıkan genel olaylar olarak tanımlanabilir.
Türkiye ekonomisi farklı farklı nedenlerden ötürü – kabul edilmese de – ciddi bir ekonomik kriz içinde. Ve maalesef ki bu dönemin ne kadar süreceği, nasıl sonuçlanacağını kestirmek oldukça güç. Her an kriz planlaması yapan, kriz içinde marka yöneten, normal bir günü kriz içinde geçen tüm Türk pazarlamacılarının & reklamcılarının aslında birer sihirbaz olduğunu belirtmem gerekir. Hem reklam ajansı dönemimden hem de marka yönetimi zamanlarımdan ben de en derin iz bırakan konuların başında özellikle kriz dönemlerinde sürekli güncellediğimiz bütçe tablolarımız olduğunu söylemem lazım. Ülkemizde çoğu zaman kör uçuş şeklinde iş yapmak bilinmez birçok zorluğu da beraberinde getiriyor. İşte bu nedenle tüm pazarlamacı ve iletişimciler bir anlamda süper insanlar diyorum.
Peki, böyle kaygan zeminde pazarlamanın temel P’lerinden biri olan “Promotion” ( yani “Reklam” ) nasıl ele alınmalı. Markaların 2025 yılı bütçelerini yaptığı şu dönem hadi gelin bu konuyu konuşalım.
Özellikle finans odaklı ekiplerin veya şirket üst yönetimlerinin kriz döneminde ilk aklına gelen elbette tanıtım faaliyetlerini ve iletişimi durdurmak olur. Kurumların çoğu olası kriz yatışana kadar beklemeyi tercih eder. En büyük yanlış ise reklamı tamamen durdurmak olacaktır. Marka yaratma ve markayı yaşatma sürecinde, reklam ve pazarlama bütçelerini kısarak tasarruf yapılacağı sanılırken, uzun vadede bu adım markaya büyük zarar verecektir. Hâlbuki kriz dönemlerinde yapılacak olan iletişim tüketici gözünde tahminin ötesinde etkili olacaktır.
Neden derseniz;
Ancak;
Peki, hangi adımlar öncelikli olmalı:
Tüm bunları yaparken araştırma ve ölçme değerlendirme süreçlerini es geçme. Ölç, değerlendir, gerekirse yeni stratejiler ile aksiyonu yeniden düzenle.
Reklam pazarlama sürecindeki en önemli yatırım araçlarından biri. Ancak ülke içindeki en ufak olayların yanı sıra dünyada yaşanan tüm gerginliklerden etkilenecek kırılgan bir yapıya sahip ülkemizde, ekonomik krizin siyasi krizle birleşmesi paralelinde önümüzü görmek gün geçtikçe zorlaşıyor. Ve kurumların ilk adımı maalesef ki iletişim bütçelerini kesmek oluyor.
Elbette kriz dönemleri markalar için zorlu bir süreç, iletişimi kesmek yerine etkili ve doğru stratejilerle bu süreçten güçlenerek çıkmak, marka imajını daha değerli hale getirmek mümkün.
İkinci Dünya Savaşı’nda reklam vermeye devam eden markalar ayakta kalabildi. Savaşı fırsat bilen bu şirketler bugün dünyanın dev markalarına sahipler. İşte bir örnek; Dassler kardeşlerin hikâyesi dünya spor giyim endüstrisinin en önemli markalarından Adidas ve Puma’nın ortaya çıkmasına yol açan bir hikâye.
Dassler kardeşlerin hikâyesi savaş ekonomisinde bile fırsatları görme ve bir değil iki markayı dünya markası haline getirme hikâyesi. Öğreti içeriyor, incelenmeye değer.
17 Aralık 2024 - Kişisel deneyimden toplumsal dönüşüme
10 Aralık 2024 - Yeniden 20’li yaşlarda olmak ister misiniz?
3 Aralık 2024 - İyilik, insanlık için yeni bir başlangıç
26 Kasım 2024 - 25 Kasım: Hep birlikte şiddete dur dediğimiz gün
19 Kasım 2024 - Ünvanların olmadığı bir dünyada, sen kimsin?
Feza Turunçoğlu Kimdir?
Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.