Tartışmalı tasarı parlamentodan geçti: İngiltere, düzensiz göçmenleri üçüncü ülkelere gönderebilecek
İngiltere Southport'taki bıçaklı saldırının ardından ülkeye yayılan aşırı sağcı gösterilerin etkileri dinmek bilmiyor. Yüzlerce kişinin yargılandığı eylemler yüzünden hapishanelerde yer kalmadı. Genel af ve şartlı tahliye ihtimalleri de gündemde.
İngiltere, geçen haftalarda aşırı sağcıların ırkçı gösterilerine sahne olmuştu. Southport’ta üç kız çocuğu bir dans okulunda bıçaklı saldırıya uğramış, saldırgana dair bilgilerin hükümet tarafından geç açıklanması da dezenformasyon dalgasına neden olmuştu. Sosyal medya platformları üzerinden saldırganın sığınmacı bir Müslüman olduğu bilgisini yayan aşır sağcılar Southport’a gelerek İngiltere’nin dört bir yanına yayılacak gösterilerin fitilini ateşlemişti. Sığınmacı otellerinin, Müslümanlara ait işletmelerin ve karakolların da hedefi olan saldırılar günlerce sürmüştü.
İlk sınavını bu gösterilerde veren çiçeği burnunda İşçi Partisi hükümeti, İngiltere’nin sokaklarını aşırı sağcılardan arındırmak için geniş çaplı operasyonlar yürütmüştü. Sokakların yer yer savaş alanına döndüğü İngiltere’de Başbakan Keir Starmer adeta seferberlik ilan etmişti. Gösterileri dindirebilmek için polis gücü seferber edilmiş, ırkçılık karşıtı gösterilere de destek olunmuştu. Sosyal medyada ve sokaklarda aşırı sağcı avına çıkan hükümet çok sayıda gözaltı da gerçekleştirmişti.
İngiltere Kraliyet savcılığı verilerine göre protestolarla ilişkili olarak yargılanan kişi sayısı 470. Yoğun gözaltıların ve tutuklamaların gerçekleştiği İngiltere, şimdi cezaevlerindeki kapasitenin dolması sorunuyla karşı karşıya.
Starmer Southport protestoların başlamasından bu yana büyük bir sınav veriyor. Çeşitli acil durum toplantılarının ve olağanüstü hamlelerin belki de en göze çarpanı, İçişleri Bakanlığı tarafından aşırı sağcı göstericiler için 500’e yakın hücrenin açılmasıydı. Hem sokak protestolarına katılan hem de sosyal medya üzerinden ırkçı paylaşımlar yapan kişiler gözaltına alınmıştı.
Yargılanmaların yavaş yavaş sonuçlandığı bu günlerde, halihazırda dolu olan hapishaneler hükümet için yeni açmazlar yaratıyor. Hükümet, yeni acil durum planında mahkemeye çıkmayı bekleyen tutukları karakollarda bekletmeyi tasarlıyor. Bu tasarıya göre, halihazırda gözaltında olan zanlılar ancak hapishanelerde yer açılabilirse mahkemeye çıkabilecek. Bu, duruşmaların ertelenmesi ya da zanlıların şartlı tahliye edilmesi anlamına gelebilir. Cezaevleri çalışanlarının sendika temsilcisi Mark Fairhurst, krizin derinleşmesi durumunda zanlıların Birleşik Krallık’a bağlı Galler’de bulunan hapishanelere gönderilebileceğini söyledi.
Adalet sisteminde bir kriz ihtimalinin göze çarptığı İngiltere’de bir başka gündem ise tutuklu bulunanların salıverilmesi. Eylül ve ekim aylarında 5 bini aşkın tutuklunun serbest bırakılması öngörülüyor. Bu tutukluların arasında terör, taciz ve şiddet vakalarından hüküm giyenler bulunmayacak.
Oldukça şiddetli anlara sahne olan protestoların dindirilmesi titiz bir denetim gerektiriyor. Dijital delillerden olay yeri kayıtlarına varan bu soruşturma alanı ise mevcut hükümeti zorluyor. King’s College London’da ceza hukuku alanında çalışan Hannah Quirk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, polisin karşı karşıya kaldığı baskıya ilişkin, “Bunu dikkatlice planladıklarından şüpheliyim. Bence bunun sistemi daha fazla baskı altına almak için bir fırsat olduğunu düşünen insanlar ortalığı karıştırmış olabilir. Çünkü sistem hiç bu kadar büyük bir baskı altında kalmamıştı” ifadelerini kullandı. Adalet sisteminde oluşan ciddi duruma işaret eden Quirk, “Sistem büyük bir baskı altında” dedi.
Hükümetin mevcut krizle mücadele etmek için kaynak ayırdığını belirten Quirk “Suçun kabul edilmesi süreci hızlandıracak” diye konuştu. Quirk, “Ancak iş duruşmalara gelirse işte o zaman uzun bir bekleyiş olacak. Daha ciddi davalar duruşma için çok bekleyecek ve tutuklama kararı çıkarsa işin içine cezaevi sorunu da dahil olacak. Bunların hepsi oldukça zor, zira kısa vadeli bir çözümü yok” değerlendirmesinde bulundu.