Der Spiegel’in haberi: ‘Kürdüm, eziliyorum’ demek artık ilticada işe yaramıyor
Alman polisi 1972 Münih Katliamı'nın yıldönümünde İsrail Konsolosluğu çevresinde dolaşan silahlı bir erkeği ateş altında alarak öldürdü. Şüphelinin uzun namlulu silah taşıdığı öğrenildi. Ama çatışmada sadece şüpheli öldü.
Bugün 1972 Münih Olimpiyatları’nda İsrail delegesine düzenlenen saldırının 52’nci yıldönümü. O saldırıda İsrailli altı antrenör ile beş sporcu, beş saldırgan ve bir Alman polisi hayatını kaybetmişti. Bugün o saldırının yıldönümünde Münih polisleri bir kez daha alarma geçti. Şehirde Nazi dönemi tarihiyle ilgili bir müzeyle İsrail Konsolosluğu yakınındaki alanda silah taşıdığı anlaşılan bir kişiye ateş açıldı. Açılan ateşte şüpheli öldürüldü.
Şüphelinin kim olduğu açıklanmadı ancak silah taşıyan kişiden başka kimse zarar görmedi. Sabah saatlerinde meydana gelen bu olayla ilgili olarak başka bir şüpheliye dair herhangi bir kanıt da bulunamadı. Çatışma Almanya’nın en büyük üçüncü şehri Münih merkezi yakınındaki Karolinenplatz bölgesinde meydana geldi. Alman medyasında yer alan bilgilere göre şüpheli Nazi Belgeleme Merkezi’ne doğru omzuna taktığı silahla yaklaşırken binayı koruyan polisler tarafından hedef alındı. Şüpheli erkekti ve silahı da uzun namluluydu. Olay sırasında bölgede beş polis olsa da sonrasında takviye kuvvetler de gönderildi.
There are unconfirmed reports of a shooting incident outside of the Israeli consulate in Munich.
Local media are reporting that a suspect was shot and injured by police officers after opening fire in the area.
It is still unclear if the incident is terror-related. pic.twitter.com/G8ASls5LB0— FlashFeed (@FlashFeed365) September 5, 2024
İsrail Dışişleri Bakanlığı Münih’teki konsolosluğunun olay sırasında kapalı olması nedeniyle hiçbir konsolosluk çalışanının yaralanmadığını açıkladı. Zaten konsolosluk 1982 Münih Olimpiyatları’nı anmak için bugün kapalıydı. İsrail’in Güney Almanya Başkonsolosu Talya Lador, Münih polisine aldığı önlemler ve işbirliği için minnettar olduklarını ve bugünkü olayın “antisemitizmin yükselişinin tehlikeli bir göstergesi” olduğunu söyledi.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, “terör saldırısı” olarak nitelediği olayla ilgili “korkusunu”, “Almanya Cumhurbaşkanı değerli dostum Frank-Walter Steinmeier ile konuştum. Münih Konsolosluğu’nda bu sabahki terör saldırısıyla ilgili yaşadığımız ortak dehşeti ifade ettik” sözleriyle anlattı.
Gazze’deki savaş patlak verdiğinden bu yana 40 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti. Bunların büyük bir çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyordu. Açık hava hapishanesi diyebileceğimiz bir alanda dünyanın gözü önünde açlığa, susuzluğa, evsizliğe ve bulaşıcı hastalıklara mahkum edilen Gazzeliler Ümraniye kadar bir alanda İsrail’in tahliye emirlerine göre sürekli yer değiştirmek zorunda kalıyor. Şu anda çocuk felci virüsü için Gazze’deki çocuklar aşılanıyor ama İsrail “insani mola” sözüne rağmen bölgeyi bombardımana tutmayı sürdürüyor. Mesela iki gün önce Refah’ın güneyinde dört kadın, Gazze’nin kuzeyindeki bir hastane yakınlarında da sekiz kişi öldürüldü.
Savaşın bu acımasızlığı dünyanın başka yerlerinde de tepkilere yol açtı. Kimileri İsrail’i haklı buldu, kimileri Gazze’de yapılanların insanlık dışı olduğunu savundu. Bu durum hem İslamofobi’nin hem de antisemitizmin artacağı endişelerini doğurdu. Bunun örneklerine de geçen yıldan bu yana rastlıyoruz. Geçen yıl Chicago’daki saldırıda 71 yaşındaki bir ev sahibi iki yıldır hiç sorun yaşamadığı Filistinli kiracısının evine bıçakla gelerek 6 yaşındaki çocuğunu öldürdü.
Amerika-İslam İlişkileri Konseyi’nin (Cair) geçen yılın sonlarında hazırladığı raporda 7 Ekim-4 Kasım tarihleri arasında toplam 1283 yardım talebi aldıklarına yer verilmişti. Yardım taleplerinde böyle bir artışı “daha önce hiç görmediklerini” söyleyen Cair ABD genelinde İslamofobi ve Arap karşıtlığının 2022’ye göre yüzde 216’lık artışa işaret ettiğini açıklamıştı.
Öte yanda özellikle Avrupa’daki sinagogların ve Yahudilerin hedef alındığı saldırılar da yükselişe geçti. Anti-Defamation League 25 Ekim’deki raporunda bir önceki yıla göre antisemit olaylarda yaklaşık yüzde 400 artış olduğunu açıklamıştı. Oysa grubun aynı döneme ait bir önceki raporunda dördü İsrail bağlantılı olmak üzere 64 antisemit olay kayıtlara geçmişti.
Paris’te Yaz Olimpiyatları başladığında, 1972’deki olayları hatırlayan yetkililer sıkı önlemler aldı. Bu önlemlerde etkili olan şeylerden biri de terör örgütü IŞİD’in Afganistan’da aktif olan Horasan kolunun güçlenmesi ve daha sık saldırı düzenlemesiydi. Ancak korkulan olmadı ve yaz olimpiyatları terör saldırısı olmadan sona erdi.
El Fetih’in fraksiyonu Kara Eylül’ün dağılmadan önce imza attığı en büyük saldırılardan biri Münih Katliamı olmuştu. Gruba bağlı silahlı sekiz kişi Olimpiyat Köyü’ndeki İsrail kafilesinin kaldığı binayı basarak iki kişiyi hemen öldürmüş, dokuz kişiyi de rehin almıştı. Talepleri belliydi: İsrail hapishanelerinde tutuklu 234 Filistinli mahkumun serbest bırakılmasını istedi. Bu talepler karşılanmazsa rehinelerin öldürüleceği açıklandı.
Olayı çözmek için Batı Almanya hükümeti devreye girdi ancak Kara Eylül’ün taleplerini İsrail hükümeti reddetti. Bunun üstüne Batı Alman polisi kurtarma operasyonu başlattı. Müzakereler sonucu rehine ve saldırganların Münih’ten Mısır’a uçakla götürülmesi kararlaştırıldı ama bu bir tuzaktı. Alman yetkililer saldırganları etkisiz hale getirmek içi Fürstenfeldbruck Hava Üssü’nde bir pusu hazırlamıştı. Ne var ki bu kurtarma operasyonu tecrübesizlik ve kötü planlama nedeniyle felaketle sonuçlandı. Operasyon sırasında koordinasyon sağlanamadığı için çatışmada 11 rehine, beş saldırgan ve bir Alman polisi hayatını kaybetti. Bu olaylar üstüne İsrail “Tanrı’nın Gazabı” operasyonunu başlattı.