Yeni ‘mini ay’ımız hayırlı uğurlu olsun: İki ay Dünya yörüngesinde misafirimiz olacak
Bir felaket senaryosu başka bir felaketin önüne geçebilir mi? Bu sorunun cevabı evet. Yeni bir çalışma nükleer bombalardan kaynaklanan güçlü X-ışınlarının Dünya ile çarpışma rotasındaki asteroitleri saptırmak için kullanılabileceğini gösteriyor.
Yıllardır bilim-kurgu yazarlarından savunma uzmanlarına, Hollywood yönetmenlerine kadar herkes dünya olur da bir asteroitle karşılaşırsa gezegenimizi nasıl koruyabileceğimiz konusunda yazıp çiziyor. Sırf bu yüzden geçen yıl DART göreviyle bir asteroidin yörüngesi değiştirildi. Gerçi bu bize 100 yıl sürecek bir meteor yağmuru hediye etti ya o da başka mesele. Şimdi sorunumuza yeni bir cevap bulmuş olabiliriz. Bilim insanlarının yeni çalışmasına göre asteroitleri X-ışınıyla patlatmak hem kendi ırkımızı hem de dünyadaki diğer canlıları kurtarmanın en iyi yolu olabilir.
John Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’nda fizikçi olarak çalışan Dawn Graninger Nature Physics’te yayınlanan çalışmanın “tekniğin ne kadar etkili olabileceğine dair gerçekten şaşırtıcı kanıtlar sunduğunu” söylüyor.
New Mexico’daki Sandia Ulusal Laboratuvar’da fizikçi olarak çalışan Nathan Moore ve meslektaşları, bir asteroidin yakınında nükleer bomba patlatılırsa neler olabileceğini test etmek için simülasyon yaptı. Daha önce de bilim insanları bombadan yayılan şok dalgasının asteroidi itip itemeyeceğini incelemişti. Bu şok dalgası gazın genişlemesinden dolayı ortaya çıkıyor. Moore’un ekibiyse patlamada ortaya çıkan yüksek miktardaki X-ışınının asteroidin yörüngesini değiştirmede daha etkili olabileceğini gördü.
Ekip deney için Sandia Laboratuvarı’ndaki devasa Z makinesini kullandı. Bu makine yüksek sıcaklık ve güçlü X-ışınları üretmek için manyetik alanlardan faydalanıyor. Makineyle kahve çekirdeği büyüklüğündeki iki sahte asteroide X-ışını gönderildi. Bilim insanları makineden saniyenin yaklaşık 100 milyarda biri kadar sürede yaklaşık 80 trilyon vat elektrik akışı olduğunu söylüyor. Bu yoğun elektrik dalgası argon gazını sıkıştırarak milyonlarca derece sıcaklıkta plazma haline getiriyor. Bu da X-ışını kabarcığının yayılmasını sağlıyor.
Sahte asteroitler yaklaşık 12 milimetre boyundaydı ve Güneş Sistemi’ndeki asteroitlerin yapılarındaki farklılıkları yansıtmak için kuvars ve silikadan yapılmıştı. İkisi de vakumun içine ince bir folyo parçasıyla asılmıştı. X-ışını kabarcığı çarptığında folyoyu makas gibi kesiyor ve asteroitleri serbest düşüşe geçiriyordu. Bu da uzay boşluğunu taklit eden koşullarda X-ışınlarının gerçek etkisini gözlemleyebilmeyi sağladı.
Saniyenin 20 milyonda biri kadar süren deneyin sonucunda kuvars ve silika örneklerinin buharlaşmadan önce sırasıyla saniyede 69,5 ve 70,3 metre hıza ulaştığı görüldü. Hızlanmanın nedeni X-ışınlarının asteroitlerin yüzeyini buharlaştırması ve gazın genişlemesiyle itici gücü yaratmasıydı. Moore bu teknikle çapı yaklaşık dört kilometreyi bulan çok daha büyük asteroitleri Dünya ile çarpışma rotasından çıkaracak şekilde ölçeklendirilebileceğini söylüyor.
Bilim insanları böyle bir uygulamanın acil durumlarda kullanılabileceğini düşünüyor. Yani DARK gibi araçları kullanarak asteroidi yörüngeden çıkarmak için gerekli zaman olmadığında.
Şimdi sırada X-ışınıyla asteroit saptırma tekniğinin işe yararlığını artırmak için daha fazla deney yapılması var. Kim bilir belki bir gün DART gibi bu X-ışınlarının etkisinin nasıl olduğunu görmek için gerçek asteroitler üstünde deney yapılır.