Dünya BANI, her şey fani: Harari’nin son kitabı Nexus’un düşündürdükleri

Harari’nin Nexus’u bu yoğun gündemin altında ezilirken daha girişinden beni yordu ve yarım bıraktım. Acaba bunda artık BANI (kırılgan, kaygılı, doğrusal olmayan, anlaşılmaz) bir dünyada yaşıyor olmamızın bir payı var mı?

29 Eylül 2024
Yuval Noah Harari'nin son kitabı Nexus önümüzdeki ay Türkçe olarak yayımlanacak. Fotoğraf: ynharari.com

Yoruldum, oynamıyorum: Bugünlerde halet-i ruhiyemi tanımlamam gerekirse tam da bu. Birçok alışkanlığımı, -meli, -malı’larımı sorguluyorum. Çoğunu oyunun kuralı gibi bellemişim, otomatik pilotta gidiyorum.

Tabii ki bu durumumun farkına varmam gene bir kitap sayesinde oldu. Yuval Noah Harari’nin Nexus’u. Hayır, kitapta okuduğum saptamalar, içgörüler değildi bu farkındalığı yaratan. Çünkü kitabı bitiremedim; başıma bir şey gelmeyecekse çok sıkıldım okurken. Durumumu kitabı bıraktığım için fark ettim. Kitap yarıda bırakmak benim hiç yapmadığım bir şey, muhakkak sonuna kadar giderim. Hatta okumakla ilgili kendime hedefler koyarım, kitabı şu kadar günde bitirmek, ayda şu kadar kitap okumak gibi. Ama olmadı bu sefer, yapamadım. Üzerimize mitralyöz gibi sıkılan gündem, beni de yere serdi galiba.

“Neden kitapları yarıda bırakmıyorsun ki” diyenler, mesela arkadaşım Elif, sizin karşı argümanlarınızı biliyorum. Hayat kısa, zaman değerli, okunacak milyonlarca şahane kitap, izlenecek film, dizi varken, kendini zorlamaya ne gerek var. Benim yıllardır oluşturduğum argümanlar ise şöyle: Kitap yazmak müthiş bir emek, kitabı yarıda bırakmak yazana saygısızlık. Ayrıca en kötü kitapta dahi, kitabı kötü yapanın ne olduğunu düşünmek öğretici oluyor. Bir de konfor alanımızın dışına çıkıp keşifler yapmazsak, hayat çok tekdüzeleşmiyor mu? Konfor alanın dışında gezinirken, bazen biraz sıkılmayı göze almak gerekiyor. Bence iki tarafın da savları geçerli.

Harari’den Nexus: Sadece prologu okusak yetmez mi?

Gelelim benim yılların alışkanlığını kırmama neden olan Nexus’a. Nexus kelimesi hep kafamı karıştırmıştır çünkü Nexus hem birkaç şeyin birbirine bağlı olması anlamına gelir, hem odak noktası anlamına. Yani aslında benim için baş(lık)tan kara gitti kitap desem yalan olmaz.

Kitabın girişinde Harari mealen şöyle diyor: İnsanlık büyük iş birliği ağları (mesela din) inşa ederek dev güçler elde ediyor, ancak bu ağların inşa ediliş biçimi (hikayeler, fantaziler, kitlesel delüzyonlar), bu gücün kötü kullanılmasına yol açıyor. Bugün insanlığın sorunu bir ağ (network) sorunu, hatta bilgi ağı sorunu.

Harari ‘Popülizmin yükselişi bilgiyle ilişkimizi derinden etkiliyor’ saptamasıyla girişe devam ediyor. Ne de olsa hakikat-sonrası toplumun en temel dinamiklerinden biri popülizm. Popülist liderler güya düzen karşıtı, ayrıca ‘gerçek’, ‘kesin’, ‘olgu’ gibi kelimelerin içini boşaltıp duruyorlar. Popülizm elitlerin iktidar canlısı oldukları uyarısıyla başlayıp, gücü tek bir liderde toplamakla son buluyor. Harari kitabı yapay zekaya veya karizmatik liderlere teslim olmamamız için yazmış.

Kitap tüm bu dinamikleri kılcal damarlarına inerek inceleyecek belli ki ama daha prologda gelen bilgi bombardımanı, tarihsel örnekler ve hikayelerle ben bittim, pes ettim. Prologu okudum, ana savları anladım, bölüm bölüm okumaya gerek kaldı mı bu konsept kitabı, emin olamadım. Harari’nin üslubu, anlatım biçimi de zorladı. Lafı uzatıyor, örnekler, tarihsel akış, hikayeler Harari’nin argümanlarını desteklemek için elverişli şekilde cımbızlanmış gibi…

Bereket ki kitap okumak kadar, kitap eleştirisi okumayı da seviyorum. New York Times’da Dennis Duncan’ın Nexus eleştirisini okuyunca, benzer şeyler düşündüğünü görmek kitabı bırakmak konusunda içime su serpti.

Duncan kitabın aslında iki ayrı kitap gibi olduğunu söylüyor. İlk yarı bilginin tarihi ile ilgili, ama sabredip ikinci yarıya varabilirsek, yapay zekâ ile ilgili kısım daha çarpıcı ve akıcıymış. Harari, meşhur olduğu ilk günlerden bu yana yapay zeka konusunda uyarı veriyor. Sanırım bu kitapta da uyarısına aynen devam ediyor. Ama itiraf edeyim, bu da beni pek cezbetmedi. Çünkü yapay zekanın teknoloji şirketlerinin güdümüne bırakılmayacak kadar önemli bir konu olduğu sonucuna varmak için bunca sayfa okumam ya da ikna olmam gerekmiyor. Bu konuda bir süre önce yazdığım bir yazıyı da meraklısı için buraya bırakayım.

VUCA değil BANI: Meğer artık kaos kalıcıymış

2000’li yılların başında iş toplantılarında ‘dünyamız VUCA’ demek pek modaydı. VUCA Volatility (Oynaklık), Uncertainty (Belirsizlik), Complexity (Karmaşıklık) ve Ambiguity (Muğlaklık) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir akronim. Ama meğer bu kavram miyadını doldurmuş. Artık dünyamız BANI imiş: Brittle (Kırılgan), Anxious (Kaygılı), Non-Linear (Doğrusal Olmayan) ve Incomprehensible (Anlaşılmaz).

Sağlam ve sonsuza dek dayanır zannettiğimiz sistemler her an çökebilir hissi veriyor, kırılgan olduklarını anladık ve bu kaygı yaratıyor. Birçok alanda sebep- sonuç ilişkisi bozuldu. Anlaşılmazlık var. Cevaplar yeterince açıklayıcı değil. Ayrıca deneyimlediğimiz birçok şeyi anlamaktan da aciziz, misal yapay zeka.

Özetle fütürist Jamais Cascio’nun geliştirdiği bu kavram artık total kaos içinde yaşadığımızı teslim etmemiz gerektiğini savunuyor. Bunu idrak edersek daha yenilikçi fikirler geliştirebileceğimizi öne sürüyor.

Madem dünya BANI, ben bir kitabı yarıda bırakmışım çok mu? Şaka bir yana, BANI bir dünyada, bilgelere her zamandan çok ihtiyacımız var. Çünkü birey olarak etki alanımız dar da olsa hâlâ kendi küçük hayatımızda erdemli ve doğru seçimleri yapmamız, yorulup oyunu hepten terk etmememiz gerekiyor.

Bu enerjiyi, motivasyonu bulmak hiç de kolay değil, bulmamız için kılavuz ışıkları lazım. Harari’nin Nexus’u benim için içeriğinden ziyade yazılma biçiminden ötürü bu olamadı. Ama kaotik dünyada savrulup yorgun düşmenin etkisiyle olsa gerek, en azından yılların alışkanlığını sorgulamama, yeni bir davranışı denememe vesile oldu. Kendi çapımda bir yenilikçilik veya yıpranmış ruhuma moda tabirle biraz “öz şefkat.” Ama bence ben gene de çoğu kitabı sonuna kadar okurum.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.