Korkutan tablo: Temmuzda kapanan şirket sayısı yüzde 42,9 arttı
Merkez Bankası ekonomistlerine göre parasal sıkılaşma öncesi yüksek borç ve düşük likiditeye sahip firmalar yeni dönemde ayakta kalabilmek ve durumu toparlayabilmek için konkordato istiyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ekonomistlerine göre son bir yıl içinde konkordato talep eden firmaların sayısıdaki artışta parasal sıkılaşmanın etkisi zannedildiği kadar büyük değil. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ekonomistlerinden Halil İbrahim Aydın, Kadir Gürci ve Ünal Seven tarafından kaleme alınan ve “Merkezin Güncesi”nde yayımlanan yazıda son dönemde sayıları artan konkordato talepleri mercek altına alındı. Yazıda şirketlerin likit rezervlerinin düşük, borçluluk oranlarının ise yüksekliğine dikkat çekilirken şu sonuca ulaşıldı:
“Yüksek borç ve düşük likidite ile çalışan finansal stres altındaki firmaların konkordato talepleri dönemsel olarak yükselebiliyor. 2024 yılı içinde gerçekleşen konkordato taleplerinin parasal sıkılaştırma öncesinde de (Haziran 2023) riskli kategoride sayılabilecek ve ekonomideki ağırlığı görece düşük firmalarda yoğunlaştığı görülüyor.”
TCMB ekonomistleri Aydın, Gürci ve Seven tarafından kaleme alınan yazıda şu görüşlere yer verildi:.
“Finansal stres altındaki firmalar faaliyetlerine devam ederken ödeme kolaylığı elde etmek amacıyla konkordato talebinde bulunabiliyor. İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan konkordato hükümleri ile borçlunun borcunun uzatılması, borcundan indirim yapılması veya muhtemel bir iflastan kurtulması amaçlanıyor.
Firmaların borçluluğu, borç ödeme kapasiteleri ve likidite durumları konkordato süreçlerinde belirleyici oluyor. Yazıda, 2024 yılında konkordato talebinde bulunan ve geçici mühlet verilen tüzel firmaların çeşitli finansal göstergeleri diğer firmalar ile kıyaslanıyor . Konkordato firmalarının genel borçluluk seviyesinin diğer firmalara kıyasla daha yüksek, likidite seviyelerinin ise belirgin şekilde daha düşük olduğu görülüyor (Grafik 1). Bu firmaların ticari borçlarının toplam varlıklara oranı yüzde 36 iken, bu oranın diğer firmalarda yüzde 11 seviyesinde olduğu görülüyor. Benzer şekilde konkordato firmalarının hazır değer olarak adlandırılan kasa ve banka hesaplarının kısa vadeli yükümlülüklerine oranının medyanı yaklaşık yüzde 2 iken bu oran diğer firmalar için yüzde 8 civarında.
Konkordato talebinde bulunan firmaların konkordato talebinde bulunmadan önceki dönemde yüksek borçluluğa ve düşük likiditeye sahip olması finansal koşulların sıkılaştığı dönemlerde dikkatleri bu firmalara çekiyor. Likidite şoklarıyla karşılaşan firmaların, özellikle beklenmedik şoklarla karşılaştığında ve borçlanma kapasitelerine yakın olduklarında, ticari kredilerde temerrüde düşme olasılıklarının daha yüksek olduğu biliniyor. Firmaların konkordato sürecine girmeden önce temerrüde yakınlığını anlamak amacıyla 2024 yılında konkordato talebinde bulunan firmaların 2023 yılının ilk altı ayına ilişkin çeşitli risk göstergeleri inceleniyor (Grafik 2). Bulgular, son dönemde konkordato talebinde bulunan firmaların parasal sıkılaştırma öncesinde de finansal sorunlarının olduğuna işaret ediyor. 2024 yılında konkordato ilan eden firmaların parasal sıkılaştırmanın başladığı 2023 yılı haziran ayı itibarıyla yüzde 41’inin temerrüt halinde, yüzde 61’inin yüksek borçlu, yüzde 26’sının da düşük likiditeye sahip olduğu görülüyor.
Konkordato süreci firmaların tedarikçilerine olan ödemelerini erteleme imkânı tanıdığı için bu firmaların doğrudan ve dolaylı olarak ekonomik büyüklüklerdeki payları önem taşıyor. TCMB, reel sektör firmalarının temerrüt gelişmelerini iktisadi faaliyet, finansal istikrar ve arz zincirinin devamlılığı açısından yakından takip ediyor. Buna göre, 2024 yılında konkordato talep eden ve geçici mühlet verilen firmalar toplam nakdi ticari kredi bakiyesinin yüzde 0,38’ini, toplam istihdamın yüzde 0,07’sini, toplam satışların yüzde 0,16’sını ve toplam yurt dışı satışların yüzde 0,18’ini oluşturuyor. Konkordato firmalarının tedarikçileri ise toplam nakdi ticari kredi bakiyesinin yüzde 0,23’ünü, toplam istihdamın yüzde 0,12’sini, toplam satışların yüzde 0,21’ini ve toplam yurt dışı satışların yüzde 0,14’ünü oluşturuyor.
Son olarak, konkordato sürecinin önemli bir sonucu da firmalar arası ticaretin etkilenmesidir. Konkordato öncesinde firmaların müşteri ve tedarikçi sayısının azaldığı, konkordato sonrasında ise yatay seyrettiği görülüyor (Grafik 4)[4]. Konkordato öncesinde tedarikçi sayısındaki azalış nakit akışı ve borç yönetiminde yaşanan sorunların diğer firmalar tarafından da hissedildiğini gösteriyor. Bu durum, konkordato firmalarının ticari ilişkilerinin süreç öncesinde zayıfladığını ancak ilgili kanunda da öngörüldüğü gibi konkordato sonrasında firmaların faaliyetlerine devam edebildiğini gösteriyor.
Özetle, yüksek borç ve düşük likidite ile çalışan finansal stres altındaki firmaların konkordato talepleri dönemsel olarak yükselebiliyor. 2024 yılı içinde gerçekleşen konkordato taleplerinin parasal sıkılaştırma öncesinde de riskli kategoride sayılabilecek ve ekonomideki ağırlığı görece düşük firmalarda yoğunlaştığı görülüyor.”