AK Partili başkanın oğlu kazada öldü: Yeni aldığı motoruyla memleketine dönüyormuş
Kürt siyasetinin sembol isimlerinden Ahmet Türk ve MHP Genel Başkanı Feti Yıldız aynı gün 'yumuşama süreciyle' ilgili konuştu. Anlaşılan o ki iki parti de diyaloğa hazır ancak bazı şartları var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İsrail’in Lübnan’dan sonraki hedefi Türkiye’dir” şeklindeki çıkışı ve muhalefete yönelttiği “iç cepheyi güçlendirme” vurgusu, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Parti yöneticileri ve milletvekilleriyle bir ‘yumuşama’ sürecine yol açtı.
Bilindiği üzere 1 Ekim’deki yeni yasama yılı açılışında Bahçeli ittifak ortağının konuşmasından sonra senelerdir kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) hedefe koymak pahasına çağrılar yaptığı HDP ardılı DEM Parti’yle selamlaştı.
Üstelik bunu yaparken arkasında Efkan Ala vardı. Kendisi, 2009’da Oslo görüşmelerinde temeli atılan ve zaman zaman kesintilerle devam eden Kürt sorunu konusundaki ‘çözüm süreci’ döneminde İçişleri Bakanlığı görevindeydi.
Bu 10 günlük süreçte Bahçeli, bu adımı hem ‘iç cepheyi güçlendirmek’ hem DEM Parti’ye “Türkiye partisi olun” mesajı vermek için attığını söyledi. DEM yöneticileri de “zaten öyle olduklarını” kayda geçirdi.
“Yeni bir çözüm süreci mi geliyor?” tartışması yavaş yavaş gündemin ilk sıralarına doğru ilerliyor, AK Parti kanadından da bunu ‘teşvik edici’ mesajlar geliyordu.
Kürt siyasetine damga vuran isimler arasında yer alan, HDP ve öncülü partilerde uzun yıllar üst düzey görevlerde bulunan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’e göreyse bu adımları ne değersiz görmek ne de abartmak gerekiyor.
Sözcü yazarı Aytunç Erkin’e konuşan Türk, şunları söyledi:
“Kürtlerin bir halk olduğunu, hakları olduğunu içselleştiremezseniz hiçbir şey çözemezsiniz. İkincisi; Ortadoğu’nun ateş çemberi içinde olduğu bir dönemde kucaklayıcı bir politika şart. Biz de buna katılıyoruz. Demokratik bir anayasa gerekli! Bu sadece sözde olmaz. Bir tarafta siyasilerin toplumu da hazırlaması lazım. Toplumu, medyasıyla hazırlayamazsınız çözemezsiniz. Samimiyet testinden geçilmesi gerekiyor.”
“Siyasetçilerin birbirleriyle sohbet edeceği bir ortamın olması değerli. Kürtler de bu işin silahla çözülemeyeceğini görmeye başladı. Atılacak doğru adımlar sonucunda sıkıntı da olmaz” diye devam etti.
Bahçeli’nin “Türkiye partisi” çağrısına da yanıt veren siyasetçi, “Biz başından bu yana Türkiye partisiyiz. Meclis’te ne işimiz var, belediyelerde ne işimiz var! Ama Türkiye’nin gerçeklerini ortaya koymak da bir sorumluluktur. Farklı kimlikler, inançlar var… Bunu savunduğunuz zaman Türkiye partisi olmaktan çıkıyor musunuz? Hayır! Demokratik bir cumhuriyet için bunları tartışmak gerekir. Bunları söylediğiniz zaman ‘bölücüsünüz’ deniyor. 33 yıldır siyasetin içindeyim. Toplumu ortak değerlerde buluşturmaktan başka bir düşüncemiz olmadı” ifadesini kullandı.
Peki kulislerde konuşulduğu gibi “yeni bir açılım – çözüm süreci başlar mı?”
Bu soruya karşılık verirken ilk olarak “Bilemiyoruz. Zaman gösterecek. Bu açıklamaları ne değersiz görelim ne de abartalım” diyen Türk, gazetecinin “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ılımlı açıklamalarını gördük. Erdoğan dedi ki: ‘Milletin faydasına olacak hiçbir konuda diyalogdan kaçınmayız.’ Bu cümle sanki sizlerle de görüşebileceği izlenimi verdi” şeklindeki sözleri üzerine şöyle devam etti:
“İyi olur. Şahıs önemli değil. Kucaklayıcı bir siyaset, bu toplum tarafından benimsenmiş kişilerle görüşülmesi, fikirlerinin alınması olumlu olur. Bunun yapılması gerekiyor biz de bekliyoruz. Ateş çemberinin olduğu Ortadoğu’da iç içe geçmiş halkların daha fazla kenetlenmesi adeta zorunluluktur. Bu zorunluluk bilinciyle hareket ettik ve edeceğiz.”
Türk’ün dikkati çeken bu açıklamalarından sonra konuşan bir diğer isim, MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız oldu.
Serbestiyet’e verdiği demeçte Bahçeli’nin bahse konu hamleyle bir anlamda “Aşımızı beraber taşıralım, işimizi birlikte artıralım. Huzur ve güvenliğimizi el ele çoğaltalım” dediğini ve bunun “müthiş” olduğunu söyledi. Ardından şunları dile getirdi:
“Peki DEM’le karşılıklı diyalog zemini hazır mı? Bu diyalog, çözüm sürecini beraberinde getirir mi?” sorusuna da cevabı da şöyleydi:
“Evet adım atmak gerekiyor. DEM’in terör belasından, onların vesayetinden kurtulması gerekiyor. Açıkçası özgürleşmesi lazım. Türkiye partisi oldukları anda konuşulur. Tek şart, kendilerini terör ve bölücülük melanetinden kurtarmalarıdır. Sonrası kolay diyoruz.”
Ahmet Türk, aktif siyasete ilk adımı 1973’de Demokratik Parti’den Mardin Milletvekili seçilerek attı, 1974’te CHP’ye geçti.
1980’e kadar CHP çatısında siyaset yapan Türk, darbe sonrası tutuklanıp Diyarbakır Cezaevi’nde işkence görmesinin ardından politik yaşamına Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ile devam etti.
Ancak Saddam Hüseyin’in 1988’de Kuzey Irak’ta düzenlediği zehirli gaz saldırısı ile 6 bin kadar insanın ölümü ve binlercesinin yaralanmasına neden olan Halepçe Katliamı’nın ardından Paris’te “Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları” konulu bir konferansa katılan diğer 6 vekille beraber partisinden ihraç edildi.
SHP’den ihraç edilen vekillerle beraber 1990’da Kürt siyasi hareketinin ilk yasal temsilcisi kabul edilen ve HDP’ye kadar uzanan siyasi geleneği başlatan HEP’in (Halkın Emek Partisi) kurucuları arasında yer aldı.
Parti 1991 erken seçimlerine, yüzde 10’luk baraj nedeniyle, SHP bünyesinde girdi. Leyla Zana’nın Kürtçe yemin etmesiyle yaşanan kriz sonrası kapatılan HEP; daha sonra aynı kaderi paylaşan ÖZDEP, HEP, DEP, HADEP, DEHAP ve yine Ahmet Türk’ün eş başkanlığında kurulan DTP’nin (Demokratik Toplum Partisi) öncüsü oldu.
DTP kapatıldıktan sonra kurulan BDP daha sonra isim değiştirdi ve başka partilerin de birleşmesiyle bugünkü HDP kuruldu.
Ahmet Türk, Kürt sorununa çözüm arandığı her dönem hükümet yetkililerinin başvurduğu isimlerin başında geldi. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 1993’te soruna demokratik çözüm arayışı içinde mesajını o dönem Lübnan’da Bekaa Vadisi’nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’a ileten kişi, Ahmet Türk’tü.
Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında 2009 yılında temelleri atılan çözüm süreci sırasında da etkili aktörler arasında yer aldı.
CNN Türk’te Rıdvan Akar’ın sunumuyla ekrana gelen ‘Habere Dair’ programındaki sözleri dikkati çekiciydi:
– R.A: Diyarbakır Cezaevi’nde kaldınız ve oradaki işkencelerden nasibinizi aldınız, hiç isyan edip, ‘ben de bir gün dağa mı çıksam’ diye düşündüğünüz oldu mu?
– A.T: İnanın ki böyle bir düşünceye sahip olmadım ama tabii ki bizi zorlayan bir süreçti. Yani çoğu zaman kalkıp ‘Yarabbi, bizim canımızı al, bizi bu işkenceden kurtar’ diyorduk, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum.
Türk, 3 Ocak 2013’te İmralı’da Öcalan ile görüşmeye giden iki kişiden biriydi.