Hobim nedeniyle sıkı takibimde olan kraliyetten gelen son habere göre İngiltere Kralı Charles tacını taktıktan sonraki en uzun süreli resmi ziyareti için Kraliçe Camilla ile birlikte Avustralya ve Samoa’yı kapsayan bir tura çıkmaya hazırlanıyormuş.
Şimdi diyeceksiniz hani adam kanserdi ve hatta cenazesi bile planlanıyordu?
Evet öyleydi. Hatta ben ‘Kraldan son haberler’ başlıklı yazımda şöyle yazmıştım:
‘Şimdi kraliyet muhabirleri nedense Kral Charles’ın kanserden ölebileceği dedikodusunun peşinde gidiyor ve hatta cenazesinin bile çoktan planlanmaya başlandığını yazıyorlar.
1952’den beri varis olan Kral Charles tacı takmak için 70 yıldan fazla beklemişti. 73 yaşında, İngiliz tarihinde tahta çıkan en yaşlı kişi olmuştu. Tahta çıktıktan sadece iki yıl sonra, iyi huylu prostat büyümesini tedavi için “düzeltici bir prosedür” uygulanırken doktorların kanser tespit ettiği ve hükümdarın tedavi süresince kamu hayatından çekileceği duyuruldu. Bu haberler İngiliz medyasını kralın ölümü haberinin peşinden koşturmaya başlatmaya tabii ki yetti.’
2 Ekimden bu yana ise bu kraliyet muhabirleri başka havalara çoktan girdiler. Onlara göre Charles’in prostat kanseri olup olmadığı bile net değilmiş, yani kral bir kanser tedavisi oluyor tamam ama bunun ne tür bir kanser için olduğu bile net değil, bu da gizli tutuluyor.
Hatta Daily Mail gazetesinin haberine göre Kral Charles yurt dışındayken kanser tedavisine ara verilecek ve İngiltere’ye döndüğünde tedavi kaldığı yerden devam edecekmiş.
Ama kanser olmasa bile Charles’ın cenazesi bütün detayıyla planlamış durumda. Yani bir seyahate filan çıkacaksa içi rahat ayrılabilir İngiltere’den bence.
Bu arada İngiliz basını şimdi de ‘Kanserine rağmen çalışmaya ara vermeyen’ krallarına ‘işkolik’ demeye başladı ve kraliyet dünyasının çalışkan muhabirlerinin yazılarında şöyle cümleler görülmeye başlandı: ‘Annesi Kraliçe Elizabeth tahtta oturduğu süre boyunca Galler Prensi unvanıyla hiç durmadan arı gibi çalışan ve ailesini üstlendiği tüm görevlerde başarıyla temsil eden Charles tacını taktıktan sonra da bunu sürdürüyor.’
Yani anlayacağınız konu kanser gibi ciddi bir olay olsa bile İngiliz kraliyet basını bildiğinden şaşmıyor ve saray ile ingiliz kamuoyunun nedense ciddiye aldığı bir oyunu oynamayı büyük bir keyfle sürdürüyor.
Bunu benim için zevkli hobi yapan yön de bu zaten. Çıkan haberlerin çoğunu ciddiye almıyorum, ama uydurma haber çıktığı gün sarayda neler olabileceğini hayal ettiğimde keyfim yerine geliyor.
Gündelik yaşamında kadınlar için korku evine dönüşmüş Türkiye’den bir kaçış benim için İngiliz sarayı. Şimdi de Charles ve gençliğinde onun ‘donu olmak istediğini’ yazmış olduğu eşi Camilla’nın çıkacaklarının söylendiği uzun dış gezilerinde olabilecek skandalları heyecanla bekliyorum ben. Ortada bir skandal olmasa da bunu yine de bulacaklarına güveniyorum İngiliz tabloid gazetecilerinin. Onlara güvenim o kadar fazla yani!