Eski eşinin boğazına bıçak dayayıp cinsel saldırıda bulunan erkeğe indirimli ceza
Kırklareli İğneada beldesinde geçen yıl meydana gelen sel felaketinde Sisli Vadi'deki tesis yöneticisinin ölümüyle ilgili cinayet soruşturması başlatıldı. Sisli Vadi adlı tesisin yöneticisi Ümit Solmaz’ın cinayete kurban gittiği iddia ediliyordu.
Kırklareli’nin İğneada bölgesinde Sisli Vadi (Foggy Valley) adlı tesiste geçen yıl eylül ayındaki sel felaketiyle ilgili yeni gelişmeler var.
Kaçak faaliyet gösteren tesiste sel sularının kurbanı olan altı yurttaşın yaşamını yitirmesi üzerine açılan davada savcılık mütalaasını “bilinçli taksirle ölümden olası kastla ölüme sebebiyet vermeye” çevirmişti.
Selde yaşamını yitirenlerin hakkının arandığı yargılama devam ederken Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı yeni soruşturma başlattı. Soruşturmanın konusu da Sisli Vadi adlı tesisin yöneticisi Ümit Solmaz’ın cinayete kurban gittiği iddiasıydı.
Konuyu T24’teki köşesine taşıyan Tolga Şardan HSK’nın yaz kararnamesiyle Kırklareli Adliyesi’nde yaşanan değişiklikten sonra ailelerin “Ümit Solmaz’ın ölümüyle ilgili iddiaları”nın yeni başsavcı tarafından ciddiye alındığını yazdı.
Yazıda yer alan ayrıntılar şöyle:
“Selde yaşamını yitirenlerin hakkının arandığı yargılama devam ederken Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma için düğmeye bastı.
Yeni soruşturmanın konusu Sisli Vadi adlı tesisin yöneticisi Ümit Solmaz’ın cinayete kurban gittiği iddiası.
Aslına bakarsanız, Kırklareli Valiliği’nin bilgisiyle kaçak faaliyette bulunduğu anlaşılan tesisin yöneticisi Solmaz’ın ölümündeki soru işaretleri en başından beri mevcuttu.
Yakınlarını kaybeden aileler olay sonrası ortaya çıkan veriler ışığında Solmaz’ın cinayet sonucu öldüğünü hep anlatageldi bugüne kadar.
Ancak iddia kısa süre öncesine kadar adliye yönetimince hep sümenaltı edildi. Aileler sürecin ilk başından itibaren iddiayı yargı safhasında da gündeme getirdi. Fakat dönemin Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı Hazım Arslancı ile sel felaketi soruşturmasını yürüten savcı Muzaffer Lekesiz dikkate almadı.
HSK’nın yaz kararnamesiyle Kırklareli Adliyesi’nde yaşanan değişiklik sonrasında ailelerin ‘Ümit Solmaz’ın ölümüyle ilgili iddiaları’ yeni başsavcı tarafından ciddiye alındı.
Başsavcılık iddianın soruşturulması amacıyla yeni bir dosya açtı, savcı görevlendirmesi yaptı.
Ümit Solmaz’ın öldürüldüğü iddiasının araştırılması amacıyla savcılık talimatıyla kolluk güçlerinden özel bir araştırma ekibi oluşturuldu.
Soruşturma savcısı olayla ilgili bilgileri olan tanıkların ifadesini alıp dosyaya koydu.
Sisli Vadi soruşturması sırasında adı gündeme gelen ve tesiste çalışan 7 Afgan personelin konumu Solmaz’la ilgili cinayet soruşturmasında önemli hale geldi.
Şöyle ki; Afgan çalışanlar sürecin başından bu yana tesiste yaşananların en yakın tanıkları.
Ancak devam eden yargılamaya esas olan soruşturma dosyasında söz konusu Afganların izi hiç yer almadı.
Üstelik yakınlarını kaybeden aileler bu konuyu ısrarla anlatmalarına rağmen ilerleme sağlanamadı.
Bugün gelinen noktada ikinci kattaki odasında herhangi bir sel felaketi izi bulunmayan ve odasından çıkmadığı tanık ifadeleriyle ortaya çıkan Ümit Solmaz’ın sonrasında odasından yaklaşık 500 metre ileride cansız bedeninin bulunması soru işaretlerine neden oldu.
Kaldı ki Solmaz’ın başında darbe izleri bulunduğunu da belirtmek gerekiyor bu aşamada.
Savcılık soruşturmasının tamamlanmasıyla Solmaz’ın ölümüyle ilgili sis perdesi aralanmış olacak.
Sel felaketinden kızını ve damadını yitiren Safiye Yaşa’ya ulaştım.
Yaşa felaketin ilk anından itibaren olayın peşini bırakmadı. Yanına diğer mağdur ailelerini alarak ihmali bulunanların peşinde.
İstanbul’da yaşayan Yaşa ailesiyle birlikte İstanbul – Kırklareli ve İstanbul – Ankara hattında hak arama mücadelesinde.
Çalmadık kapı bırakmadı en başından bu yana.
Kırklareli Adliyesi ikinci evi oldu adeta. Keza, hemen her hafta Ankara’ya gelerek savcı mütalaasına kadar ağır aksak giden adli soruşturmanın hızlanması için Devlet’in kapısında destek arıyor.
Mağdur ailelerinin süreçteki en büyük duvar yine devlet maalesef.
Tesisin kaçak faaliyet göstermesine göz yuman kamu görevlileri olması ve tesis sahibinin söz konusu kamu görevlileriyle bağlantısının bulunduğunun gün ışığına çıkması Yaşa Ailesi başta tüm mağdur ailelerin zor günler yaşamasına neden oluyor.
Okuduğunuz Büyüteç’i yazmadan önce Safiye Yaşa’ya telefonla ulaştım.
Kendisiyle daha önce de görüşüp yaşadıklarını Büyüteç’e geçen şubatta konu ettim.
Uzun bir aradan sonra yeniden görüştüğüm Safiye Yaşa savcılık mütalaasıyla birlikte sürecin değişmesinden mutlu olduklarını aktardı öncelikle.
Yaşa ‘Başsavcı ve soruşturma savcısının değişmesi, yargılamaya olumlu yansıdı. Ancak hem Adalet Komisyonu Başkanı hem de yargılamayı yürüten mahkemenin başkanının değişmemesi, adaletin yerini bulması konusunda bizi endişelendiriyor’ diyerek süreci özetledi.
Yaşa sözlerine şöyle devam etti:
‘Aileler olarak başından beri Ümit Solmaz’ın durumunu yargıya anlattık. Ama bir sonuç alamadık. Ayrıca, tesisin sahibi Bülent Bayrak’ın kullandığı telefonların kayıtlarını ve HTS’lerinin istenmesini ısrarla mahkemeden ve savcılıktan talep ettik. Bir sonuç alamadık.
Aileler olarak tesisin içinde “mıntıka temizliği yapıldığına” inanıyoruz. Kamera çözümleri bir türlü yapılmadı. Şimdi Ankara’daki Jandarma Kriminal’den raporu bekliyoruz. Ama bize ‘görüntülere ulaşamadık’ açıklamasını yapacaklar büyük olasılıkla.
Ümit Solmaz’ın iki telefonu vardı. Kaldığı konteynerde telefonu ve bilgisayarı yoktu. Sonrasında ailesine teslim edilen telefon ise sıfırlanmıştı.
Dosyada Burhan Kip ve Mehmet Gamsız’a takipsizlik verilmesi de dikkat çekici.’”