Narin’in cesedinin bulunduğu yerde 17 yıl önce bir çocuk daha ölü bulunmuş
Narin Güran cinayeti davasının üçüncü duruşması da tamamlandı ama olay hala aydınlanmadı. Savcı, cinayetin 4 kişi tarafından işlendiğini söylüyor, Narin'in ailesine göreyse katil cesedi dereye saklayan Nevzat Bahtiyar. Yargılama yıl sonu devam edecek
Diyarbakır’da günlerce kayıp olarak arandıktan sonra daha ilk gün öldürüldüğü ortaya çıkan minik Narin cinayetine ilişkin yargılamaya dün cumartesi olmasına rağmen devam edildi. Dünkü duruşmanın en öne çıkan olayı, Güran ailesinin başından beri talep ettiği civardaki askeri birliğe ait kamera kayıtlarının izlenmesiydi.
Görüntüler, Narin’in babası Arif Güran’ın evinin karşısındaki Dara 2 Askeri Üs Bölgesi’nin güvenlik kameralarına ait. Aile uzun zamandır bu görüntülerin davanın seyrini değiştireceğini ileri sürüyordu. Görüntülere bakıldı, delil niteliğinde bir şey bulunmadı.
Savunma avukatları, iddianamedeki en önemli delil olan sanıkların cinayet günü birlikte olduğunu gösterir baz istasyonu kayıtlarını çürütmeye odaklandı. Sanık avukatları baz istasyonu kayıtlarının delil olarak ele alınmasına itiraz ederken, tutuklu sanık Salim Güran’ın aracında bulunan kıl ve DNA izlerine de itiraz ettiler. Bazı sanıklar da jandarma ve savcılık sorgularında işkence gördüklerini ileri sürdü.
Tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar, Narin’i amcasının öldürdüğü, kendisinin de cesedi dere kenarına gizlediği iddiasını yineledi.
Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine dair dava 7 Kasım’da başladı. Seri duruşmaların dün üçüncü günüydü. İlk duruşmada önce Narin’in cesedini dereye taşıdığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar’ın ardından da sırasıyla Enes, Yüksel ve Salim Güran’ın ifadeleri alındı. Sanıkların ifade işlemlerinin tamamlanmasının ardından Narin’in babası Arif Güran tanık olarak dinlendi. Daha sonra da Nevzat Bahtiyar’ın eşi Gazal Bahtiyar dinlendi.
İkinci günündeyse tanıklar Baran Güran, Osman Güran, Muhammed Kaya, Maşallah Güran, 18 yaş altındaki tanıklar M.E.G., A.K., G.G. ve M.G. ile Melek Güran, Birsen Güran, Hediye Güran, Mehmet Selim Atasoy, Yasemin Gül, Vecdi Bahtiyar, Barış Güran, Ali Rıza Güran, Ufuk Kaya, Furkan Kaya, Yusuf Kaya, Erhan Güran, Rojin Güran, Dilek Güran, Nesrin Güran ve Remziye Çabaş ifade verdi.
Dünkü duruşmada yine aileden dokuz tanık daha dinlenecekti ama en önemli gelişme ailenin talebi üzerine, olay günü bölgeyi gören ve Arif Güran’ın evinin karşısındaki Dara 2 Askeri Üs Bölgesi’nin güvenlik kamera kayıtlarının mahkemeye sunulmasıydı. Baba Arif Güran, cinayeti aydınlatacak en önemli delilin askeri üs bölgesindeki kameraların olduğunu söylemişti.
Tanıklardan Veysel Subatan, Arif Güran ile Nevzat Bahtiyar arasında araba yüzünden problem olduğunu söyledi. Arif’in verdiği aracın hasarlı çıktığı ve Nevzat’ın 80 bin TL ödeme yapması gerektiğini anlatan Veysel Subatan, Arif’e haksızlık yapıldığını savundu. “Salim Güran da; ‘Madem bizim evde toplanmışsınız, bu meseleyi çözelim’ dedi. Sonra Nevzat ödemesi gerekeni kabul etmişti. Nasıl etti bilmiyorum” diyen tanığa hakim tekrar nasıl kabul edildiğini sordu. Tanık da “Zorla kabul etti gibi” yanıtını verdi.
Hakim: Normal. Nevzat sizi tehdit etti mi?
Tanık: Hayır, biz oradan kalkınca, problem çözüldü diye düşündük.
Hakim: Tamam, herkes ödediğini söylüyor zaten de bu olay ne zaman oldu?
Tanık: Aşağı yukarı 2 ay var.
Hakim: Bu olaydan sonra Güran ile Bahtiyar ailesi arasında gerilim oldu mu?
Tanık: Şahit olmadım.
Diğer tanık Rubettin Kaya da dinlendi. O da araba husumetini anlattı ve Arif Güran’ın Nevzat Bahriyar’dan 80 bin lira alacağı olduğunu söyledi. “Orada biraz ağız dalaşı oldu. 10 bin lira Salim, 10 bin lira Arif verecek dendi. Nevzat, ”Bizim aramızda dava olmaz” dedi” diyen Rubettin Kaya, Nevzat Bahtiyar’a dönüp ‘doğru mu?’ diye sordu. Mahkeme Başkanı müdahale etti ve kendisine bakmasını istedi.
Tanık İbrahim Halil Güran da konuştu:
Hakim: Tanıklık yapacak mısın?
Tanık: Yaparım.
Hakim: Yap.
Tanık: Ben ne bileyim, getir dediler, getirdik. Ben ve küçük oğlum bakkala gittik, oradan buzlaç aldık.
Hakim: Kaç liraya aldınız?
Tanık: Hatırlamıyorum, Sofi bakkal, 1 kuruş için gece yarısı bakkalı açan birisi. Ben bu yaşıma kadar o bakkalın hiç kapandığına şahit olmadım.
Hakim: Süheyla’nın orada kaç kişi vardı?
Tanık: Bedirhan… (Anlaşılmadı.)
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren araya girdi
Nahit Eren: Çocuğunla gittiğin saati söyler misin?
Tanık: 17.35 sıralarıydı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı sordu:
-Narin kaybolduktan sonra yangın oldu, nedenini biliyor musunuz?
Tanık: Elektrik tellerini birbirine nasıl çarpacaklar, çok mantıksız.
Savcı sordu; Bakkala gittin mi?
Tanık: Evet.
Savcı: Bakkal bizzat orada mıydı?
Tanık: Evet, oradaydı.
Savcı: Kendisi ameliyat olduğunu söylüyor, ne ameliyatı?
Tanık: Raporlara bakabilirsiniz.
Savcı: Balkonda Narin’e ait olabilecek bir yazma görmüşsünüz. Siz ailece ne düşündünüz?
Tanık: Biz hep diyorduk, bu çocuğun tepeye çıkma durumu varsa da eve girmeden, onu birinin kaçırdığını düşündük. Hiçbir zaman bizim köy tarihinde çocuğun öleceğine dair söylenti çıkmadı.
Savcı: Yani siz yazma ile geldiğini mi düşündünüz?
Tanık: Evet.
Mahkemede ilginç bir diyalog da yaşandı. Muhammet Yakut isimli tanık Salim Güran’ın yakını olup olmadığını bilmediğini söyledi, herkesin sinirli olduğunu söylediği Enes için de ‘sakin’ dedi:
Tanık Muhammet Yakut ile mahkeme başkanı arasında ilginç bir diyalog yaşandı.
Hakim: Salim Güran neyin olur?
Muhammet Yakut: Bilmiyorum.
Hakim: Boşver o zaman. Muhammet niye geldin, hayırdır?
Muhammet Yakut: Tanıklık yapacakmışım dediler.
Hakim: Saat 17.30 gibi Enes geldi. Sen ne yapıyordun?
Muhammet Yakut: Araba yıkıyordum, Muhammet Kaya vardı. “Beni caminin yanına bırak, üvey babaannem beni görür, iş yaptırır, ben eve gideyim” dedi.
Diyarbakır Barosu avukatı sordu:
– Orada başka kim vardı?
Muhammet Yakut: Muhammet Kaya ve… (anlaşılmadı) Kaya.
– Sohbet ettiniz mi?
Muhammet Yakut: Evet.
– Ne kadar sürdü?
Muhammet Yakut: 15 dakika falan.
– Başka sohbetiniz oldu mu? Yanınızda kim vardı?
Muhammet Yakut: Muhammet ve Süleyman Kaya.
– O gün bir daha görmediniz mi?
Muhammet Yakut: Hayır, görmedim.
Sanık Avukatı isim hatası olduğunu söyledi
Diyarbakır Eski Baro Başkanı Nahit Eren sordu:
– Eve gittiğinde saat kaçtı, hatırlıyor musun?
Muhammet Yakut: Hayır.
– Sizin ev ile cami arasında ne kadar mesafe var?
Muhammet Yakut: 200 metre kadar.
– Tarif eder misin, 200 metre ne kadar?
Muhammet Yakut: Tanık Gösterdi.
Sanık Avukatı yine araya girdi, “Zorlama sorular soruluyor” dedi.
Nahit Eren devam etti.
– Öğle yemeği yedin mi?
Muhammet Yakut: Evet.
– Kaçta işten çıktığını hatırlıyor musun?
Muhammet Yakut: Hatırlamıyorum, ama 12.30’da evdeydim.
Sanık Avukatı 3. kez araya girdi “Çarpaz sorgu yapılıyor” dedi.
Mahkeme başkanı devam edilmesini istedi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı sordu:
– Enes’in öfke problemi var mıydı o gün?
Muhammet Yakut: Her zamanki gibiydi.
– Ne demek “her zamanki gibi?”
Muhammet Yakut: Yani sakindi.
– Hava sıcaktı, kısa kol giymiştir, kolunda iz, bir şey var mıydı?
Muhammet Yakut: Hayır yoktu.
Tanık Muhammet Kaya da konuştu. O da olay günü yaşananları şöyle anlattı:
Hakim: Olay günü Enes’i gördün mü?
Muhammet Kaya: Evet. Enes, Muhammet Yakut ve Yağmur gittiler.
Hakim: Enes sinirli miydi?
Muhammet Kaya: Hayır, sakindi. Muhammet, Yağmur ve Enes arabaya bindiler.
Hakim: Neden?
Muhammet Kaya: Muhammet Yakut dedi ki, “Ben eve gideceğim, Enes beni de bırak” dedi.
Hakim: Sen de normal hayatına devam ettin sonra?
Muhammet Kaya: Evet.
Hakim: Süheyla’nın evini biliyor musun?
Muhammet Kaya: Biliyorum.
Hakim: Oraya gittin mi?
Muhammet Kaya: Gitmedim.
Hakim: Enes’in yüzünde morluk var mıydı?
Muhammet Kaya: Hayır.
Hakim: Kıyafetini hatırlıyor musun?
Muhammet Kaya: Hayır.
Hakim: Nereden hatırlayacaksın, doğru.
Sanık Avukatı araya girdi…
– Süleyman Kaya o gün yanında mıydı?
Muhammet Kaya: Ben gittiğimde Enes, Muhammet ve Yağmur oradaydı, bakkalın ön tarafında. Enes yeni geldiği için birbirimize sarıldık.
Hakim: Bakkal orada mıydı?
Muhammet Kaya: Bakkalın oğlu oradaydı.
14 yaşındaki tanık M.T.K. duruşma salonuna getirildi ancak yaşı küçük olduğu için tanıklık yapmasından vazgeçildi. Tanıkların dinlenmesinin ardından Nahit Eren’in, Salim Güran’a ait olan işçisi R.A. ile yaptığı telefon görüşmesinin ses kaydını dinletme talebi kabul edildi. Kürtçe olan ses kaydının yapılan tercümesinde, görüşme söyle dinletildi:
“Salim Güran: R.A.
R.A.: Efendim
Salim Güran: Sona doğru senin bir şeyin düşmüş
R.A.: Hı.
Salim Güran: Sol tarafta taşların üzerinde bir şeyin düşmüş, yerdedir.
R.A.: Tamam şimdi gideceğim.”
Salim Güran, tercümenin ardından Nahit Eren’e yönelik ‘Anladın mı avukat bey’ diye söyledi. Nahit Eren de “Dosyaya göre hareket ediyorum. Güya yerde bir ölü var diye ses kaydı yayınlanmıştı. Salim Bey’e bir sorum var. Daha önce yaptığı savunmada bu konuşmanın elektrik kaçağıyla ilgili bir alet olduğunu söyledi. Şimdi ‘Fıskiye’ dedi” diye konuştu.
Salim Güran ise “Bu konuşmamız; su fıskiyesi düşmüş, pislik giriyor. Elbisem de müsait olmadığı için R.A.’ya ‘Gel, yap’ dedim. Taşın dibine kaçak elektrik için aletimizi de koyuyorduk. Son fıskiye de orada düşmüş. Aynı yerdedir. Ama bu şu an dinlediğim budur. Aletle ilgili telefonla da konuşuyorduk” dedi.
Nahit Eren, Enes Güran’a kolundaki ısırık izini nasıl yaptığını sordu. Enes Güran, uygulamalı olarak gösterdi. Nahit Eren, “İzin bütün olarak mı diş uçlarından mı yapılan bir ısırık olduğunu öğrenmek için uygulamalı olarak göstermesini istedim. Çünkü raporda ısırığın diş uçlarından gerçekleştiği belirtilmişti” dedi.
Nahit Eren’in talebi sonrası Nevzat Bahtiyar’ın dışında, sanıklar ve Narin’in birinci dereceden yakınları, mahkeme salonundan dışarıya çıkarıldı. Daha sonra Nahit Eren “Elimdeki rapor, ölüm saatini belirleyen, vücut üzerindeki larvaları belirleyen delillerdir. Narin’in bedeninden alınan larvalar, İstanbul Adli Tıp’ın raporunda, vücudun bazı kısımlarının kara kısmında kaldığını belirtiyor. Nevzat Bahtiyar, yaklaşık 50 santimlik bir çukurdan bahsetmişti. DSİ’de suyun tamamen Eğertutmaz Deresi’ne aktarıldığı bilgisi vardı. Su içerisinde bulunan bir cesetteki larvalar nasıl olur da karasal özellik taşıyan larvalar taşır?” dedi.
Daha sonra Nevzat Bahtiyar’a, dere yatağındaki olay yeri keşif görüntüleri izlettirildi. Daha sonra Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a yönelik “Orada su olup olmadığını sormuştuk. Bu raporda Narin’in naaşından bizim tespit edebilmemiz açısından, insan bedeninden oluşan larva dediğimiz canlılardan Narin’in bedeninde vardı. Raporda, ‘Bu naaş tamamen suyun içerisinde değil’ diyor. Narin’in cenazesini indiğin yerde mi başka yere gömdükten sonra mı getirdin oraya?” diye sordu. Nevzat Bahtiyar da “Hayır. Çuvalın çok hafif üstü dışarıda kaldı. Taş hepsi ıslanmadı” yanıtını verdi.
“DSİ, suyu oraya yönlendirdi. O derenin debisi ne kadar yükselir, biliyorsun. Seviyesi sence ne kadar yükseldi” sorusuna da Bahtiyar, “Bir tahminin yok” dedi. Nevzat Bahtiyar, Eren’in, “30 dakika içerisinde oradasın ya, 5 dakika 30 saniye gidiş, 5 dakika 30 saniye dönüş, bu heyetle oraya gidişin. Narin kucağındayken daha fazla olur. O kadar süre orada ne yaptın? Bacağı suyun üzerinde mi kaldı?” sorusuna, “Suyun üzerinde kaldı” yanıtını verdi.
Daha sonra mahkeme başkanı, cübbesini çıkararak Nevzat Bahtiyar’a yönelik, “Bu kadar insan gece gündüz bu dosyaya çalışıyoruz. Duygu sömürüsü yapmıyorum. İşimi yapıyorum. Bir birey olarak söylemek istiyorum. Üzerimdeki cübbeyi çıkarıyorum. Vermiş olduğun beyanlar doğru mudur?” diye sordu. Bahtiyar, “Doğrudur” cevabını verdi. Mahkeme başkanının “Birine iftira atmak, yalan söylemek var mıdır? Bizden sakladığın bir şey var mı?” sorusuna da Nevzat Bahtiyar, “Yok” yanıtını verdi. “Bize eksik anlattığın bir şey var mı?” sorusuna ise “Hatırlamıyorum” dedi. Mahkeme başkanı, daha sonra cübbesini giydi.
Daha sonra söz alan Nahit Eren, “Benim iddiam, Narin ilk olarak oraya götürülmedi. O bacak, Adli Tıp Kurumu raporuna göre bacaktan koparılmış. Dışsal etki ki, canlılar tarafından yendiği ve kaval kemiği ve ayak kemiklerinin birkaçı vardı. Yengeç de olabilir başka bir şey de olabilir. Bu bir köpek değil. Köpek, kemiği orada bırakmaz. Köpek, o cesedin tamamını da oradan çıkarır. Kendisinin düşüncesi nedir?” dedi. Nevzat Bahtiyar, “Benim bilgim yok” cevabını konuştu.
Daha sonra mahkeme başkanı, duruşmaya saat 15.00’e kadar ara verdi. Salonda bulunan Narin’in babası Arif Güran, eşi Yüksel, oğlu Enes ve kardeşi Salim Güran’ın yanına gitti. İlk önce eşi Yüksel’e sarılan ve ağlayan Arif Güran, daha sonra oğlu Enes’e sarılıp ağlayarak, “Başınızı dik tutun” dedi. Daha sonra kardeşi Salim Güran’a sarılıp, bir süre beraber ağladıktan sonra “Ağlamayın, başınızı dik tutun” dedi.
Daha sonra Dara 2 Askeri Üs Bölgesi’nin güvenlik kameraları izlendi. Mahkeme başkanının “Arif bey istediğiniz görüntü bu mu?” sorusu üzerine baba Arif Güran, “Bu görüntü” dedi. Söz konusu görüntüleri izlediklerini belirten mahkeme başkanı, görüntüleri taraflara vereceklerini açıkladı. Ancak görüntülerde davanın seyrini değiştirecek bir ipucu olmadığı belirtildi.
Savcı hazırladığı mütalaada, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumunu gerekçe göstererek tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamı yönünde görüş bildirdi.
Duruşmada söz alan Arif Güran’ın avukatı Berat Kocakaya, baba Güran’ın olayın ilk gününden bugüne kadar fail veya failler kim varsa cezalandırılmasını istediğini söyledi.
Ağabey Baran Güran’ın da dosyaya müşteki olarak dahil edilmesini talep eden Kocakaya, “Babanın dün fenalaşmasını bile başka yerlere çektiler. Bu konuda hassas davranılmasını istiyoruz. Arif, acılı bir baba. Arif Güran, eşine güvendiğini söylüyor. Bir gün kendisini kırmamış ve tokat atmamış. Onun yapmadığını söyleyince tepki çekiyor. Müvekkilimiz bu olaya karışanların ağır cezalarla cezalandırılmasını istiyor. Şikayetimiz devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Barosundan avukat Aydın Özdemir de savcının sanıkların tutukluluk halinin devamı yönündeki görüşüne katıldıklarını, mahkemenin de tutukluluk halinin devamına yönelik karar vermesini talep ettiklerini kaydetti.
Narin Güran’ın cenazesine ulaşılmaması için engelleyici faaliyetlerin Güran ailesinden geldiğini düşündüklerini ifade eden Özdemir, şöyle konuştu: “Salim Güran’ın bugüne kadar verdiği tüm beyanları çelişkili. Salim Güran beyanında Narin’in 15.16’da kaybolduğunu söylüyor. Hiç kimse o saatlerde kaybolduğunu net bilmiyor ki. Bunu kendisi neden söylüyor? Salim’in aracında Narin’in DNA’sı çıktı. En önemli tespit zaten budur. Annenin de Enes’i korumaya çalıştığı yönündeki sözleri kuşkuludur. Enes’in beyanları da çelişkilidir. Isırık izinin Enes’in sadece üzüldüğü için yaptığını düşünmüyorum.”
Avukat Erdem Kaya, Mehmet Selim Atasoy’un ve tanık olarak dinleyemedikleri oğlunun Narin’in cesedi gizlenirken gözcülük yaptığını düşündüklerini belirterek, “R.A’nın bir beyanında muhtara, ‘Senin yüzünden başımız belaya girdi’ dediği yönünde iddialar var. Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep ediyorum” dedi.
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Nahit Eren, yargılananların ilk günden bu yana çelişkili ifadelerinin olduğunu kaydederek, şunları kaydetti:
“Cebimizdeki telefonlarımız bizim ayak izlerimiz gibi. O yüzden bu dosyada daraltılmış baz ile tespitte sanıklar aynı evde görülmüş. Narin’i kim, kimler, ne şekilde öldürüldüğüyle ilgili bu iddianameyle sanıklar üzerinden mahkumiyet verilebileceğini düşünmekteyiz. Tüm aşamalarda ve çelişkilerle, bu delillerle bu sanıklar bu cinayetin sorumlularıdır.”
Avukat Asya Cemre Işık ise ses kayıtlarının çok kaliteli olmadığını gördüklerini, öncelikle teknik araçlarla bu ses kayıtlarının iyileştirilmesini talep ettiklerini belirtti.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukat Elif Aslı Şahin de Bakanlık olarak Narin’in öldürülmesine ilişkin gerçeğin ortaya çıkarılmasını istediklerini, tüm sanıklardan şikayetçi olduklarını bildirdi.
Sanıkların çelişkili beyanlarda bulunup birbirini korumaya çalıştığını gördüklerini ifade eden Şahin, “Olayın aile içinde gerçekleştiğini ve hala da saklandığını düşünüyoruz. Sanıkların ifadeleri birbiriyle uyuşmamakta ve çelişkilidir. Sanıkların üst sınırdan cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamını talep ediyoruz. Tüm Türkiye Narin’in ailesi olmuştur. Biz de Bakanlık olarak dosyanın sonuna kadar takipçisi olacağız.” diye konuştu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatlarından Abdullah Yılmaz ise daraltılmış baz istasyonu HTS kayıtlarında tüm şüphelilerin evde olduğunun tespit edildiğini hatırlatarak, “Bu dosyanın kilit ismi Enes Güran’dır. Burada bulunan herkese, ‘Bırakın adalet yerini bulsun, gerekirse kıyamet kopsun’ diyorum.” ifadelerini kullandı.
Duruşmada sanık Salim Güran şu beyanda bulundu: “Avukatların söylediklerinin çoğu senaryo, hayali bir şeydir. Böyle bir şey yok. Yani, bir çocuğu 4 kişi evde öldürmüş diyorlar. Böyle şey mi olur? 8 yaşında bir melek çocuğumuzu neden öldürelim? Suçsuzum, beraatimi istiyorum.”
Salim Güran’ın avukatı, maddi hakikatin ortaya çıkması için çabalamaya devam ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Soruşturmanın gizliliğine rağmen en ince ayrıntısına kadar basında yer aldı. TV ekranlarında aile topyekun şeytanlaştırılmıştır. Asıl maddi gerçeklerle uğraşılmamıştır. Asılsız ihbarları ailenin üzerine attılar. İddia makamı hangi senaryoya inanıyor?”
Narin’in, Nevzat Bahtiyar tarafından vahşice katledildiğini iddia eden Güran’ın avukatı, şöyle devam etti: “Anne, amca ve ağabey, Bahtiyar ile aynı kefeye konulmaktadır. Nevzat Bahtiyar’ın kardeşi Askeri Bahtiyar’ın olay günü Narin’in evinin yakınlarında keşif yaptığını görenler olmuş. Bu caniliğin Nevzat tarafından yapıldığına yüzde yüz inanıyoruz. Nevzat ayak üstü birçok yalan söyleyebilir. Baş aktör Nevzat, aile ile aramalara katılıp kuzu postu giymiş bir katildir. Nevzat geçmişte köyün eski muhtarını elleriyle boğmaya çalışan bir vahşidir. Salim o zaman yetişmese başka bir cana daha kıyacaktı.
Daraltılmış bazın hangi hususlara binaen hangi teknikler uygulanarak yapıldığını bilmiyoruz. Tekrar bir keşif yapılarak uzmanlarca daraltılmış baz raporu hazırlanmasını istiyoruz. Dosyanın en önemli delillerinden biri de Salim’in aracında çıkan sürüntü olan DNA kalıntısıdır. Annesi bir TV programında Narin’in daha önce nişanda Salim’in aracına bindiğini söylemesine rağmen bu dikkate alınmamıştır. Bu DNA kalıntısının Narin sağ iken mi ya da öldürüldüğü zaman mı yer aldığı tekrardan araştırılarak rapor tutulmasını istiyoruz. Müvekkilim gözaltında işkenceye maruz kalmıştır. Üst düzey bir komutan tarafından adliyede müvekkilime ‘Senin yüzünü değiştiririz, para veririz, yeter ki olayı anlat’ şeklinde teklifte bulunuldu.”
Güran’ın avukatı, mahkemenin olaya ilişkin vereceği kararın toplumun birçok kesimini ilgilendireceğini belirterek, “Eminim siz de verdiğiniz kararınızla anılacaksınız” ifadesini kullandı.
Duruşmada, tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar, “Ben de suçluyum, itiraz etmiyorum. Bana atılan iftiraları kabul etmiyorum. Bunların da dosyaya eklenmesini istiyorum” dedi.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı ise zorunlu müdafi olarak tarafına bilgi verildiğini anlatarak, meslek büyükleriyle görüştükten sonra davanın sürüncemede kalmaması ve Narin’in katilinin bulunması için dosyada yer almak istediğini ifade etti.
Bahtiyar’ın avukatı, şunları aktardı: “Hangi tarafta durursak duralım maddi gerçekliği ortaya çıkarmak istiyoruz. Soruşturma ifadesinde neler söylemişse de mahkemede de her şeyi itiraf etmiştir. Nevzat’ın itiraflarına diyecek bir şeyimiz yok. Nevzat kızı öldürmediği ve öldürülen kızı evden çıkardığı yönünde beyanda bulunmuştur. Her ne kadar Nevzat üzerine algı yaratılsa da ben bunu doğru bulmuyorum. Gerçek katilin ortaya çıkarılmasını şeffaf bir şekilde istiyoruz. Savcılık makamının ‘tutukluluk halinin devamı’ yönündeki talebi için de takdiri mahkemeye bırakıyorum.”
Tutuklu sanık Yüksel Güran, savunmasında, dünyada ve Türkiye’de en acılı annenin kendisi olduğunu öne sürdü.
Yüksel Güran da gözaltı sürecinde kötü muamele gördüklerini iddia ederek, şu beyanda bulundu:
“Hem kızım öldürüldü hem de kızımın cenazesine katılamadım. Beni ve kayınbiraderimi suçluyorlar. Beni bir şal ile suçluyorlar. Ben kızımın katili olsaydım, bu şalı söylemezdim. Beni burada oğlumla suçluyorlar. Ben şu an kızımın katili olarak görülüyorum. Beni asın, beni öldürün ama benim namusumla oynamayın. Herkes raporla konuşuyor. Güran ailesini limon gibi sıkıyorlar. Biz suçsuzuz. Eğer Nevzat benim kızımı öldürmemişse beni, kayınbiraderimi ve çocuğumu öldürün. Çıkarın katilini, beni asın.
Olaydan önceki gün Hüseyin Güran’ın evinin orada Narin yarın Kur’an kursuna gideceğini söylüyor. O gün Nevzat oralardaydı. O gün Narin’in Kur’an kursuna gideceğini, Güran ailesinin de davetiye dağıtacağını biliyordu. Kimse demiyor Narin’in annesi cezaevinde ne çekiyor diye. Kızım toprağın altında, namusumla oynadılar. Narin eve gelmedi. Ben Narin’in annesiyim. Ben kızımı unuttum, namusumu artık düşünüyorum. Namusumla oynamayın. Kızım gitti ama namusumla oynamayın. Enes o gün deli oldu, hepimiz deli olduk. Biz kime iftira ettik, kime zarar verdik? Ben Nevzat’ı Allah’a havale ediyorum.”
Duruşmada, Yüksel Güran’ın avukatı, bir kız çocuğuna yapılan bu vahşi cinayette katillerin en ağır ceza ile yargılanacağından şüphelerinin bulunmadığını belirtti.
Soruşturma aşamasının başından beri Narin’in ne zaman bulunacağını takip ettiklerini ifade eden Güran’ın avukatı, şunları aktardı: “Narin kızımız kaybolduğunda neden bulunamıyor diye biz de düşünüyorduk. Sonra Narin kızımızın cansız bedenine ulaşıldığında çok üzüldük. Yüksel hanımın masumiyetine inanıyorum. İddianamenin ana gövdesi, dar alan baz çalışmasıyla ilgili bir bilirkişi raporuyla hazırlandı. Türkiye’nin Yüksel Güran’a bir özür borcu vardır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşandığı bir bölgede kendini çok ifade edemeyen acılı bir anne olarak görülürken, şeytanlaşmaya yönelik algıya gidildi. Bir anne olarak kızının mezarını görmemiş. Bir travma altındadır. Bu cinayet evde işlenmiş olabilir diye iddianame dar alan baz çalışmasıyla hazırlandı. Türkiye’de ilk defa böyle bir delille dava açılıyor. Bu dar alan baz çalışması denilen raporu kesinlikle kabul etmiyoruz. Yüksel Güran’ın iştirakten bu dosyada yer almasını gerektirecek bir delil yoktur. Bu nedenle henüz kızının mezarını bile görmemiş annenin tahliyesini talep ediyorum.”
Duruşma, Enes Güran ve avukatlarının savunmalarıyla devam etti. Daha sonra 10 Kasım saat 01.30’da tamamlandı. Ara kararı açıklayan Mahkeme Başkanı, ‘iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan anne Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran, amcası Salim Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar’ın tutukluluk halinin devamına ve bir sonraki duruşmanın 26 Aralık Perşembe günü yapılmasına karar verdi.
Mahkeme, Narin’in babası Arif Güran’ın, Diyarbakır Barosu ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın katılma taleplerinin kabulüne, Baran Güran’ın müşteki olarak dosyaya eklenmesi talebinin ise reddine karar verdi.
Mahkemenin aldığı kararlar şöyle:
– Müşteki Arif ve vekilinin katılma taleplerinin kabulü ile UYAP’ta katılan olarak sıfatının değiştirilmesine,
– Diyarbakır Barosu’nun katılma talebinin kabulü ile UYAP’a katılan olarak sıfatının değiştirilmesine, mahkememize sunmuş olduğu dilekçelerinde yer alan vekillerin UYAP’a eklenmesine,
– Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın katılma talebinin kabulü ile uyapta katılan olarak sıfatının değiştirilmesine,
– Katılan Arif vekilinin Baran Güran isimli şahsın müşteki olarak dosyaya eklenmesi talebinin reddine,
– 7-8-9 Kasım günlerinde yapılan duruşmanın SEGBIS vasıtasıyla kayıt altına alındığı anlaşıldığından çözümü yapılması için mahkememiz kalem personelinin görevlendirilmesine,
– Dosya taraflarının Ramazan Atasoy isimli şahsın tanık olarak dinletme taleplerinin dosyanın muktezası da göz önüne alındığında ileride herhangi bir tartışmaya mahal vermemek için tanık olarak dinlenilmesi talebinin kabulüne, şahsın 18 yaşından küçük olduğu ve mahkememizce yapılan gözlemlerde kendisini duruşmada rahat ifade edemeyeceği izlenimi uyanması karşısında AGO’da bir uzman eşliğinde beyanları alınması için gerekli işlemlerin yapılmasına, tanığın duruşma günü tutuklu olması halinde celbine, tutuksuz olması halinde hakkında zorla getirme emri düzenlenmesine,
– 21 DBP 605 plaka sayılı aracın olay günü PTS kayıtlarının Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’nden istenilmesine,
– Dosya arasında bulunan daraltılmış baz olarak adlandırılan raporun içeriği dikkate alındığında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak raporu hazırlayan kişilerin hangi yöntem ile hangi baz verilerini kullanarak hangi cihazlar ile ve yine hangi kriterlere uyularak ve dayandıkları bilimsel tekniklerin neler olduğunu gösterir ve sapma payının olup olmama ihtimalini de belirtir ayrıntılı ek rapor aldırılmasına,
– Tutuklu sanıkların üzerine yüklenen suçların CMK’nın 100/1 maddesinde sayılan katalog suçlarından olması, bu nedenle 5271 Sayılı CMK’nın 100/3 maddesine göre tutuklama nedeninin dosyada var sayılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, 1982 Anayasası’nın 19. Maddesinde belirtilen kuvvetli belirtilinin ve CMK’nın 100/1 maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesinin gösterir bilirkişi raporları, kriminal raporları, sanık beyanları ve baz verileri gibi somut delillerin dosya içerisinde mevcut olması müsnet suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında sanığın kaçma, saklanma, yakalanamama ihtimalinin bulunması nazara alındığından sanığın tutukluluk hallerinin ayrı ayrı devamı, tutukluluk halinin devamına ilişkin kararın tebliğinden itibaren yedi gün Mahkememize veya başka bir yer Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilecek dilekçe veya Hakim tarafından onaylanmak ve tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine (tutuklu ise bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak veya dilekçe vermek suretiyle) yapılacak beyan ile Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yoluna başvurma olanağının bulunduğuna.
– Sanıkların tutuklu bulunduğu cezaevine müzekkere yazılarak bir sonraki celse hazır edilmesinin istenilmesine,
– Sanıkların tutukluluk durumunun 4 Aralık 2024 tarihinde incelemeye alınmasına, bu nedenlerle duruşmanın 26 Aralık 2024 tarih ve saat 09:00’a bırakılmasına karar verildi.