Bir başhekim bir zamanlar gülerek demiş ki ‘Bize bir şey yapamazsınız’… Ve şimdi: On özel hastane boşaltılıyor
Yenidoğan çetesi davasında hakim karşısına çıkan sanık Hasan Basri Gök yatak ücretleriyle ilgili usulsüzlükleri anlattı. Özel hastanelerde bu tür durumların normal olduğunu, kendilerine yemek parası olarak 400-500 lira verildiğini söyledi.
Kamuoyunda yaygın olarak ‘yenidoğan çetesi’ olarak anılan, 10Haber’in başından bu yana detayları ‘Türkiye’nin gelmiş geçmiş en vicdansız çetesi’ anonsuyla okurlarına aktardığı suç örgütüyle ilgili davanın ilk duruşması devam etti.
Bilindiği üzere Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22’si tutuklu toplam 47 sanık yargılanıyor. Örgütün elebaşları için talep edilen cezalar yürekleri soğutmaya yetmiyor. 112 Acil görevlisi Gıyasettin Mert Özdemir hakkında 589 yıl, hastane sahibi ve doktorlar Fırat Sarı ile İlker Gönen hakkında ise 582 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İkinci oturumda etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak, yani itirafçı olmak isteyen hemşire Hasan Basri Gök’ün itirafları damga vurdu.
Gök örgütün lideri Fırat Sarı’nın asistanlığını yapıyordu.
“Resmi belgede sahtecilik,” “suç örgütüne, suç işlemek amacıyla üye olmak” suçlamalarıyla ilgili savunma yapman Gök “Savcılıkta da belirttik. Aynı şeyleri anlatmaya gerek yok. Çoğu bildiğim, duyduğum şeyler” diyerek şöyle konuştu: “2019-2021 Reyap’ta çalıştım. En son da Silivri’de çalıştım. Fırat Sarı’nın hemşiresiydim. Son altı ay epikrize yardım ettim. Altı ay da şoförlüğünü yaptım. İşletmeyle ilgili Fırat Sarı organizasyonu yürütüyordu. Aktif olarak Özel Reyap Hastaneleri tam işletme gibi değildi. Avcılar, Doğa, Birinci, Silivri Kolon, Duygu, Bağcılar Şafak hastanelerinde Fırat Sarı işletme kısmında da vardı. Fırat Sarı tanıdığı doktorları alıyordu. 112 araya girmeden işini hallediyordu. Böylelikle SGK’dan para kazanıyorlar. İki doktorun kendi arasında konuşmasıyla işi hallediyorlar. Aileye de ‘uzak yere sevk edilir’ diyerek ikna ediyorlar. İlker Gönen’le Fırat Sarı yönetici.”
Gök, Ali Aksu ve Fırat Sarı konuşmalarıyla ilgili de şunları söyledi: “Sağlık hizmeti basamakları arasında fark olduğu için maliyeti karşılamayanları almayalım diyordu” (İlgili tape konuşması: “Sen sistemini kur ona göre deftere ekleriz. ‘SSK 20’nin üzerine çıkmayacak”).
Mehtap ile Gök arasındaki hastane denetimine ilişkin tape kaydı soruldu. Gök verdiği cevapta denetimden kurtulmak için yaptıkları işlemleri anlattı: “Denetim için hazırladığımız ilaçları hasta dolaplarına koyduk. Kullanılmış olarak görünüyordu. Aynı zamanda fazla ilaçlar da oradaydı.”
Gök yatak ücretleriyle ilgili yaptıkları bir usulsüzlükten elde ettikleri geliri Fırat Sarı’ya verdiklerini söyleyince hakim “Bu normal mi” diye sordu. Gök de “Özel hastanelerde oluyor bu. Bize 400-500 lira yemek parası verdi” dedi.
Hakim: Epikriz raporlarını sen mi yazıyordun?
Hasan Basri Gök: Değişiyordu, ben de yazıyordum ama.
Hakim: Israrla bu raporların yazımıyla ilgili inkar var. Normal bir şey ise niye inkar ediyorlar?
Hasan Basri Gök: Bilmiyorum efendim. Bizim yazdıklarımız savcılığı da sunuldu. Bebek 10 gün yattıysa, 10 gün boyunca gördüğü tedavi kayıt altına alınır.
Hakim: Epikriz değiştirmeyi anlatır mısın?
Hasan Basri Gök: Excel üzerinden bebeklerin bilgilerini birleştirip istenilen bilgileri düzenleyerek geri gönderiyorduk. Bir şablon sistemi vardı. Hastane sorumluları bebeklerin değerlerini atardı, biz de bu değerleri girerdik.
Hakim: Normal değerler mi?
Hasan Basri Gök: Karşıdaki sorumlunun gönderdiği değerler.
Hakim: Fırat Sarı ve şirketi hemşirelere para veriyor muydu?
Hasan Basri Gök: Evet, değişiyordu, mesai saati ve doktora yardım etmesi nedeniyle veriliyordu.
Hasan Basri Gök: Hastane sorumluları bu işe çok karışmadı. Fırat Sarı’nın seçtiği ekip yaptı. Basamaklar doğru değildi. Mesela bir ise üç gösteriliyordu.
Hakim: Nasıl yapılıyordu?
Hasan Basri Gök: Sistem üzerinden.
Hakim: O zaman epikriz gerçeğe aykırı yapılıyordu.
Hasan Basri Gök: Evet.
Hasan Basri Gök: Bebeklerin basamak oranına göre hak ediş alıyorlardı.
Hakim: Gıyasettin Mert hak ediş mi alıyordu hastanelerden?
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’dan alıyordu.
Hakim: Neye göre alıyordu?
Hasan Basri Gök: Belli bir maaş alıyordu.
Hakim: Ne kadar aldığını biliyor musun?
Hasan Basri Gök: Tapelerden gördüğümü biliyorum.
Hakim: Mehtap ile bir konuşmanda ‘50 satürasyonlu çocuk mu olur’ diyorsun. ‘O da ne yapalım öldürelim mi’ diyor.
Hasan Basri Gök: Evet, çok düşük bir satürasyon bebek için. Ama çirkin bir cümle.
Hakim: Siz böyle mi yapıyorsunuz?
Hasan Basri Gök: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.
Hakim: Mehtap’a ‘Bebeği öldür’ demişsiniz.
Hasan Basri Gök: Bebeği görmedim. Bilmiyorum.
Hakim: ‘Mehtap, çocuğu öldür’ derken ne demek istedin?
Hasan Basri Gök: Nabzı düşüktü, bebeği görmediğim için öyle konuşmuşumdur.
Hakim: Denetimlere yönelik Damla ile bir konuşman var. ‘Sebepsiz baskın ve denetim yapılıyor’ diyorsun.
Hasan Basri Gök: Denetimlerle ilgili konuşmamızda ilaçlarla ilgili denetimleri konuşuyorduk. İşletme diye bahsettiğim Fırat Sarı’nın işlettiği hastanelerdir. Epikriz raporlarını normalde doktorların yazması gerekiyordu ama biz yazıyorduk.
Hakim: ‘Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar’ demişsin.
Hasan Basri Gök: O ilaçların orada durması yasaktı, ama Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.
Hakim: ‘Bu ex bebek bana neden kaldı’ demişsin.
Hasan Basri Gök: Son dönemlerde raporlarını ben yazıp hastaneye gönderiyordum. Gelen nota göre raporları düzenliyorduk.
Hakim: 20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını istemişsin.
Hasan Basri Gök: Hatırlamıyorum.
Hakim: ‘Günlük epikriz raporu yazılırsa fiyat düşer’ demişsin.
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.
Hakim: ‘Basamakları boş ver önemli değil’ diyorsun.
Hasan Basri Gök: Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık.
Hakim: Hemşirelerden aldığınız ilaç var mı?
Hasan Basri Gök: Evet, aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.
Hakim: Osman bebekle ilgili epikriz kötüleştirmekten bahsetmişsiniz, neden?
Hasan Basri Gök: Şablonlara yazmamız gerekiyordu.
Hakim: Üç gün yaşayan bir bebeği altı gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz, ‘dikkat etsinler’ demişsiniz, bu ne demek?
Hasan Basri Gök: Bebek altı gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim.
Hakim: Doğukan Taşçı kendini doktor olarak tanıtıyor mu?
Hasan Basri Gök: Evet, Şehmuz hocaya ulaşamıyorlardı. O yüzden Doğukan doktor gibi konuşuyordu.
Hakim: Opara bebeğin ölümüyle ilgili ne biliyorsun?
Hasan Basri Gök: Tuğçe ve Doğukan arasında WhatsApp görüşmelerini gördüm. Fark etmemişler.
Hakim: Fark etmemişler mi, fark edememişler mi?
Hasan Basri Gök: Fark edememişler, yoksa bebek şu an yaşıyor olurdu.
Hakim: Doğukan soruşturmadan bahsediyor, doğru mu?
Hasan Basri Gök: Evet, Doğukan bilgi almış, ‘hakkımızda büyük bir soruşturma var’ dedi.
Hakim: ‘Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz’ diye bir konuşman var, hatırlıyor musunuz?
Hasan Basri Gök: Evet, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi, ama sağlam bebekler için değil.
Hakim: Hemşireler hastalara doktor gibi müdahale ediyor muydu?
Hasan Basri Gök: Doktor gelene kadar ediyorlardı.
Hakim: Doktor gelmezse?
Hasan Basri Gök: O zaman ediyorlardı.
Hakim: Neden ellerin arkada? Kelepçe mi var?
Gök hakimin uyarısının ardından ellerini düzeltti.
Savcı: Ölüm başımıza kalmasın, ‘devlet bizi si…’ diyorsun. Neden?
Hasan Basri Gök: Vicdanen kendimi sorumlu hissettim.
Hakim: Hem hemşiresin, hem şoför. Bütün hemşirelerle sen mi konuşuyorsun? Fırat Sarı mı sana söylüyor?
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’nın talimatıyla yapıyordum. Bütün hemşireler, benim söylediklerimi Fırat söylemiştir diye biliyordu.
Savcı: Sağlıklı bebekleri yenidoğana almak için ilaç veriliyor mu?
Hasan Basri Gök: Yok efendim.
Savcı: ‘140 bin lira kalp hastasından para alıp alem yapalım’ diyorsun. Bu doğru mu?
Hasan Basri Gök: Kendi aramızda yapılan saçma bir sohbetti, ameliyat olmadı zaten. Biz de almayız.
Savcı: Hiyerarşik bir yapı var mı?
Hasan Basri Gök: Doktorlar arasında yoktu, ama biz hemşireleri arıyorduk.
Hasan Basri Gök’e soru soran avukatlarla savunma devam etti.
Mehmet Kaya’nın vekili avukat (Kaya bebek): Kaya bebeğin öldüğü akşam sorumlu doktor kimdi?
Hasan Basri Gök: Doktor yoktu.
Avukat: Sorumlu doktor kim?
Hasan Basri Gök: Hilda.
Avukat (Karaduman bebek): Dursun Eryılmaz ile konuşman var. Karaduman bebeğin raporunu yazdınız mı?
Hasan Basri Gök: Yazmadım, hatırlamıyorum. Diploması kullanılan doktordu.
Avukat: Bir dosya nasıl epikrize uygun hale getiriliyor?
Hasan Basri Gök: Ocak ayında SGK için evrak hazırlanacaktı. Bir yıl önceki evraklar düzenlendi.
Avukat: Sistem bir sene sonra nasıl değiştirildi?
Hasan Basri Gök: Hastane sistemlerinde değişiklik yapıyoruz. Fırat Sarı’nın değiştirme yetkisi var.
Avukat: Mustafa Doğan’la çalıştınız mı?
Hasan Basri Gök: Hayır.
Avukat: Güney hastanesinde hiç bulundunuz mu?
Hasan Basri Gök: Hiç bulunmadım.
Avukat: Şikayet için talimat aldınız mı?
Hasan Basri Gök: Herhangi bir anlaşma yok.
Avukat: Hastanenin şikayet edilmesine ilişkin kendi aranızda karar var mı?
Hasan Basri Gök: Kendi aramızda illa ki konuşma olmuştur.
Avukat: İlaçları Fırat Sarı’nın isteği üzerine mi sattınız?
Hasan Basri Gök: Hüseyin getiriyordu. Hakan Doğukan Taşçı ile konuşmam var.
Avukat: Sorumun cevabı değil.
Hasan Basri Gök: Hüseyin ilaç göndermedi.
Avukat: Savcılıkta ifade vermişsiniz.
Hasan Basri Gök: Benim böyle ifadem olduğunu düşünmüyorum.
Avukat: Peki bu bilgiye nasıl ulaştınız, ilaçları gözünüzle gördünüz mü?
Hasan Basri Gök: Hayır.
Avukat: Fırat Sarı’nın 350 bin lira ödediğini gördünüz mü?
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı kendi söyledi, görmedim.
Avukat: Kaya bebeğin ölümünü Doğukan’dan duyduğunu söyledi. Hasan Basri Gök, Batuhan’ın hemşire yardımcısı olması o sebep olmuş olabilir. Bu bir bilgi mi tahmin midir?
Hasan Basri Gök: Net bir şey diyemem.
Avukat: Kendisi, Fırat Sarı’yla her yere gittiğini söylüyor. Fırat’ı Bağcılar Şafak Hastanesi’ne kaç kere götürdünüz?
Hasan Basri Gök: 4-5 kere.
Avukat: Kimlerle görüştü?
Hasan Basri Gök: Bir kişiyi gözümle gördüm. Cem olması lazım.
Avukat: Telefon görüşmesine şahit oldunuz mu?
Hasan Basri Gök: Semiha hanımla telefon konuşmalarına şahit oldum.
Avukat: Doğukan’a Semiha’yı da şikayet edin denmiş. Siz böyle bir talimat aldınız mı?
Hasan Basri Gök: Hayır. Fırat Sarı herkese söylüyor bunu.
22’si tutuklu 47 kişinin yargılandığı davada ilk gün adres ve kimlik tespitleriyle geçti. Sanıklardan yalnızca hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın ifadesi alınabildi. Taşçı ifadesinde, kendisinin hemşire olduğunu, hastane sahipleriyle hekimlerin asil sorumlu olduğunu belirterek neden tutuklu olmadıklarına sitem etti. 3 saati aşan sorgusunun ardından, Taşçı, bebek ölümlerinde sorumluluk kabul etmezken, nitelikli dolandırıcılık suçlamalarına dair yaptıkları işlemleri teker teker anlattı.
Duruşmanın ilk günündeki en önemli gelişmelerden biri de davaya müdahil olmak isteyen barolar, siyasi parti ve bazı mağdur ailelerin taleplerinin mahkeme tarafından reddedilmesi oldu. Mahkeme heyeti, baroların suçtan zarar görmediği için müdahillik talebini reddederken, baroların açıklamasında sağlığın kamu hizmeti olması nedeniyle bütün kamuoyunu ilgilendirdiği bu nedenle de davaya müdahil olup, gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sunmak istediklerini kamu adına ifade etmişlerdi.