Merkez Bankası’nın yeni faiz kararı beklenirken, piyasaların kafasında enflasyonla mücadelenin ne kadar süreceği ve enflasyon yüzde kaça inene kadar programın devam edeceğine ilişkin soru işaretleri giderek büyüyor.
Merkez Bankası’nın yeni faiz kararı beklenirken, piyasaların kafasında enflasyonla mücadelenin ne kadar süreceği ve enflasyon yüzde kaça inene kadar programın devam edeceğine ilişkin soru işaretleri giderek büyüyor. Piyasalar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enflasyonla mücadele programında asıl niyetinin ne olduğunu merak ediyor.
2023 Mayıs ayı sonunda uygulamaya giren enflasyonla mücadele programından, ilk aşamada çok şeyler bekleniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nas politikasını terk etmek zorunda kaldığı, görevden aldığı Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanı yapmak zorunda kalmasının, artık enflasyonla mücadelede rasyonel kararlara döneceğini gösterdiği söyleniyordu. Geçen 1,5 yıla rağmen enflasyonla mücadele programının hala rayına oturmadığını herkes görüyor ve ilk başlardaki “kararlı tutum devam edecek” sözünü, artık kimse söyleyemiyor.
Şimdiki tartışma konuları; Erdoğan’ın önceliğinin yeniden seçilmek, buna göre anayasa değişikliği yapma ihtiyacı ve ne zaman yeni bir seçimi planladığına odaklanıyor. Tabi ki bu temel sorulardan yola çıkılarak da, Erdoğan’ın yeni bir seçime girerken enflasyonun kaça düşmesini yeterli göreceği, hem büyümeden taviz vermeyip hem enflasyonunun düşmeye devam etmesini ne kadar yürütmeye çalışacağı gibi sorular ortaya çıkıyor.
Yıllık bazda enflasyon 2023 Mayıs’ına kıyasla daha yüksek bir noktada. Önümüzdeki dönem, baz etkisi yumuşayarak, bu oran düşmeye devam edecek. Tamam da; Erdoğan enflasyonda yüzde kaçı yeterli görecek? İşte bu sorulara verilecek yanıtları, sağlıklı ekonomik tahmini yapabilmek için bilmek zorundayız. Bu sorulara yanıt için yapılan tartışmalar ise zaten kör topal yürüyen ekonomik programa olan güvensizliği iyice büyütüyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın geçen hafta Denizli’deki konuşması, şahsen bu sorulara yanıt ararken karşıma çıktı. Yılmaz “gelecek sene bu zamanlar enflasyondan artık fazla konuşmayacağız, inşallah. Yine mücadeleye devam edeceğiz ama gündemimizde giderek daha geri sıralara itilecek, bundan hiç kuşkunuz olmasın” demiş.
Yılmaz, “Gazze’de yaşanan insanlık dışı saldırılardan dünyanın yaşadığı ekonomik sıkıntılara, depremin yaralarını sarma sürecinden pandeminin etkilerine kadar uzanan zorlu şartların söz konusu olduğunu, bütün bu sıkıntılara rağmen Türkiye’nin dimdik ayakta olduğunu, siyasi istikrarı ve huzur ortamıyla ayrıştığını, bu arada ekonomik sorunların çözümü için de kararlı bir mücadeleyi sürdürdüklerini” söylemiş. Ekonomide suçu nas politikaları yerine pandemiye, Gazze’ye atmak, vahim olaylara rağmen ülkede huzur olduğunu söylemek, ekonomik sorunlarla kararlı mücadele edildiğini iddia etmek, bence zaten yönetimin samimi olmadığının kanıtı.
Peki, Yılmaz’ın artık “bu kadar konuşmayacağız” dediği, 2025’de enflasyon kaça inecek ki, artık konuşulmayacak? Merkez Bankası Mart sonunda, 2024 hedefi olan yüzde 38’e inileceğini söyledi, 2025 yıl sonu enflasyonunu yüzde 21, üst sınırı yüzde 26 olacak dedi. Piyasalara göre yüzde 27-28’den aşağı olmayacak gibi. Bu da kurların daha uzun süre böyle sabit gitmesi, bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3’e inmesi, sıkı paranın devam etmesi halinde mümkün olabilir. Önemli gevşemeler olmayacağını kimse iddia edemez. Bence yüzde 26’ya inmek bile mevcut iktidarın siyasi ve dış politika anlayışına bakarak, çok zor gözüküyor.
Yüzde 30’un biraz altına inmiş olsa bile, enflasyon yüksek hızda devam edecek demektir. Yoksullaştırılan kesimler üzerindeki eziyet sürecek, varlıklı kesimlere yüksek faizle servet transferi devam edecek demektir. Eski Merkez Bankacılara sorduğumda, geçmiş deneyimden yola çıkarak enflasyonun yüzde 20’nin altına inmesinin bile sıkıntının süreceği anlamına geleceğini söylediler. Halkın rahatlaması, piyasanın normale dönmesi için “düşük 10’lu rakamlar”ın şart olduğu görüşündeler. Yani enflasyon yüzde 12-13’e inmesi gerekir ki; Yılmaz’ın söylediği, “enflasyonun gündemin ilk sırasından düşmesi” noktasına gelinebilsin. Bu noktaya bırakın 2025’i, ancak 2027’de belki gelinebilir. Tabi ki, bu kadar uzun süreye, Cumhurbaşkanı sabır gösterdiği takdirde…
Şahsen Erdoğan’ın 2027 yılına kadar bu şekilde gitmeye dayanamayacağı görüşündeyim. Bırakın 2027’yi, gelecek yıl bile enflasyonla mücadeleye engel olacak kadar büyük, popülist ve hamasi harcamalar gündeme gelebilir. Adı güvenlik mi, yüklü maaş zamları mı olur, kamu bankaları kanalıyla ucuz faizli kredi mi, yoksa “hamasi kılıflı başka büyük harcama” mı olur, bilinmez. Belki birkaçı birden olur, kim bilir….
Özetle; söylemlerine ve gereken kararları almakta direnmelerine bakacak olursak, enflasyonda 30’un birkaç puan altına inmek, iktidara yetecekmiş gibi bir hava var. En çok 20’ye, belki 19’a inene kadar, bu ikircikli de olsa mücadeleye dayanma niyetleri olur. İktidara yetecek mi bilmiyorum ama bu süreçte yoksullaşan geniş toplumsal kesimlere bu oran yetmez. Bence 2025’te işin rengi belli olur; soruların somut yanıtlarını alabiliriz.