Çin’den tarihi başarı: Ay’ın karanlık yüzünden topladığı taş örneklerini dünyaya getirdi
Fidan Suriye'den ABD'ye, nükleer tehditten Hamas ofisine son günlerde dış politikayı meşgul eden soruları cevapladı. Ukrayna ve Gazze'deki savaşın "küresel savaş"a işaret ettiğini söyleyen Fidan ABD'nin Suriye politikasını değerlendirdi.
Dünyada ortalık karıştı. Bir yanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin nükleer silah kullanma tehdidini çok daha ciddi şekilde öne sürüyor, diğer yanda ABD’de Donald Trump’ın ikinci dönemine dair endişeler alıp başını gitti. Ortadoğu zaten bir yılı aşkın süredir yangın yeri ama Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararına dünyanın verdiği tepkiler de epey karışık. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konularda neler düşündüğünü gerek uçak dönüşlerinde, gerek etkinliklerdeki konuşmalarında az buçuk öğrendik. Peki ya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ne düşünüyor? Ankara’daki basın temsilcileriyle bir araya gelen Fidan cevabı merak edilen sorulara ilişkin düşüncelerini aktardı.
Trump ve görevi devraldıktan sonra savaşları bitirme konusunda neler yapabileceğine dair Fidan “Benim Trump’tan aldığım izlenim, belli konularda söylemi devam ettirip kritik konuları ilk başta biraz akışına bırakacağı yönünde. Çok fazla radikal karar almayabilir” diyerek düşüncelerini ifade etti. Fidan “Jeopolitik sorunlarda biraz daha bekle gör politikası veya öteleme politikası izleyebilir” diye de ekledi.
Trump başkanlık yarışında hem Ukrayna hem de İsrail savaşını sonlandıracağını vadetmişti. Ukrayna planını 24 saatte başarıya ulaştıracağı konusunda iddialı olan Trump yönetimi devraldığında karşısında birbirine füzelerle karşılık veren iki ülke bulacak. Ukrayna, Biden yönetiminin de izniyle ATACMS füzelerini kullanmaya başladı, Rusya da kıtalararası balistik füze kartını masaya sürdü ki burada verilmek istenen mesaj “Batı daha fazla müdahil olursa bu füzeleri başka yerlerde kullanmaktan da kaçınmayız” şeklindeydi. Malum kıtalararası balistik füze beş bin kilometre kat eden bir silah.
İsrail savaşının ise nasıl biteceği muamma. Trump’ın kabinesi İsrail yanlısı siyasetçilerle dolu. Hatta aralarında “Batı Şeria diye bir yer yok” diyen bile var. Oysa Trump’ın salıncak eyaletlerden Michigan’ı almasındaki en büyük etkenlerden biri Müslümanları kendisine oy vermeye ikna etmesiydi. Öyle ki Müslüman ve Arap din insanları Trump’ın mitinginde sahneye çıkıp yeni başkan için oy istemişti.
Burada bir parantez açıp Fidan’ın yükselen nükleer tehdit meselesiyle ilgili neler düşündüğünü ele almakta fayda var. Basın toplantısında Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesine değinen Fidan Ukrayna ve Gazze’yle savaşın derinleştiğine ve kutuplaşmanın arttığına dikkati çekti. Fidan, Kuzey Kore’nin asker göndererek savaşa aktif taraf olduğuna işaret ederek ABD ve Avrupa’nın da silah göndererek savaşa açıktan taraf olduklarını anımsattı.
Halihazırda ekonomik, siyasi ve sıcak savaş olarak devam eden topyekun bir mücadele olduğuna dikkat çeken Fidan “Bunu kelimenin tam anlamıyla küresel savaş olarak nitelendirmek mümkün. Önemli olan bunun şiddetinin artmaması. Bu belli yerlerde ekonomik ve siyasal savaşın, sıcak savaşa dönüşmemesini temin etmek. Şimdi her iki taraf da elini yükselterek bir gerçekliği ortaya koyuyor” diye konuştu.
Fidan Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki nükleer tehdidi “ABD’de Demokratların belli konularda atmak istedikleri adımları, şimdi seçim baskısı olmadan attıkları kanaatindeyim. İşte Ukrayna konusunda, İsrail konusunda görüyoruz atılan adımları. Burada nükleer bir risk var mı? Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur” diye değerlendirdi.
Trump’ın Suriye’deki olası politikasına ve Türkiye ile ilişkilere dair soruya ilişkin Fidan “Suriye’de Trump’ın ne yapacağı konusunda şu an çok fazla emare yok. Ancak ilk dönemindeki birtakım yaklaşımlarından hareketle, bugün ne yapabileceğine dair tahminler var ama sadece bunu esas alırsak isabetli düşünmeyiz diye değerlendiriyorum. ABD, Suriye’de YPG/PKK ile işbirliği yaptığı sürece Türkiye ile ilgili stratejik sorun alanı tabii ki devam edecektir. Güvenlik ağırlıklı bir dış politika izleyen Amerika’nın Türkiye’yi en iyi anlayacak durumda olması gerekiyor” dedi.
Fidan ABD’nin Trump’ın ilk başkanlık döneminde Suriye’den çekilmeyi istediğini ve denediğini ancak o dönem Amerikan sisteminin bunu dinlemediğini ve razı olmadığını anımsattı. Trump 2018 yılında Suriye’den çekilme kararını açıklamıştı ancak bizzat kendi kabinesinde çatlak oluşmuştu. Çünkü Trump’ın kararını uygulamamak için dönemin ABD Savunma Bakanı James Mattis istifasını vermişti. Mattis Trump’ın kararından bir yıl önce ABD’nin Kandil’deki PKK yönetimiyle Suriye’deki parçası YPG’yi ayrı tutmaktan söz ediyor, bunu ısrarla Türkiye’ye de tavsiye ediyordu.
Sözlerini “Trump yönetiminin PKK/PYD ile olan ilişkisini gözden geçireceğini değerlendiriyorum. Çünkü biz bu konuda ne kadar ciddi olduğumuzu kendilerine her fırsatta iletiyoruz” diye sürdüren Fidan, Demokratların da son zamanlarda böyle bir arayışın içine girdiğini söyledi. Bunun sebebi olarak işbirliğinin sürdürülemezliğini gördüğünü söyleyen Fidan “Geçici olarak başlayan bir şeyin bu kadar uzun sürmesi ve Türkiye gibi bir müttefikin artık başka bir noktaya itilmesi, rasyonel ve stratejik olarak izahı olmayan bir konu. Açıkçası biz bunu çok fazla sineye çekemeyeceğimizi, çekmeyeceğimizi onlara gösteriyoruz ve bu yolda da devam etmemiz gerekiyor” dedi.
Fidan devamında Trump döneminde ABD’nin Suriye’den çekilmesinde “olumlu adımlar atılabileceğini düşündüğünü söyledi. Bu noktada sözlerini Ukrayna savaşına bağlayan Fidan savaşta bir donma ya da yumuşama olursa Moskova ile Washington arasında Suriye meselesiyle ilgili birtakım görüşmeler yapılması ihtimaline de değindi. Fidan’a göre ABD bölgeden çekilse bile yıllardır üstüne yatırım yaptığı aktörün zarar görmesini önleyecek birtakım arayışları olabilecek. 2014’ten beri “IŞİD’le savaş” gerekçesiyle Suriye’de olan ABD bölgede işbirliği kurduğu YPG’ye çok askeri yatırım yaptı. Karşılığında da Suriye’nin petrol kaynaklarından faydalandı.
Konu Suriye’ye geçmişken Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın görüşme ihtimali de es geçilmedi. İki lider en son Riyad’daki Arap Ligi ve İslami İşbirliği Teşkilatı’nın ortak olağanüstü zirvesine katılmıştı. Aile fotoğrafında aralarında sadece dört lider vardı. Ancak hiçbir etkileşimde bulunmadıkları gibi Erdoğan’ın Esad konuşurken salonda olmaması dikkat çekti. Erdoğan sonra uçakta bunun sebebinin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüşmesi olduğunu söyledi.
Fidan Türkiye’nin her türlü senaryoya hazır olmasının öneminin altını çizerek Suriye rejimiyle sorunları masaya yatırmayı daha düzgün bir formatta ve diplomatik olarak tercih ettiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ileri bir diplomatik teklifi olduğunu hatırlatan Fidan “Suriye tarafı belli konuları özellikle şu süreç içinde çok fazla değerlendirmeye hazır ve açık gözükmüyor açıkçası. Ben bunları anlattığım zaman ‘Türkiye, Esed’in muhalefet ile anlaşmasını ön şart koşuyor veya anlaşmasını ön şart koşuyor’ diyenler oluyor. Hayır, bu bir ön şart değil. Benim sorunumu halletmesinin yolu pratikte bu türden bir şeyden geçiyor” dedi.
Esasında şart koşan daha çok Suriye gibi görünüyor. Esad bunu her ne kadar şart değil “gereklilik” olarak ifade etse de Türk askerlerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesini istiyor. Bu bağlamda Türkiye’yi Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenlik hakkını ihlal ettiğini savunuyor. Ancak Ankara, Suriye’deki askerlerin terörle mücadele amacıyla orada bulunduğunu, bölge terörden temizlendikten sonra askerlerin çekileceğini söylüyor.
Irak’ın Türkiye-Suriye ilişkilerinde kolaylaştırıcı rol oynama girişimi olup olmadığına ilişkin soruya Fidan Irak’ın böyle bir niyeti olduğu cevabını vererek Türkiye’nin bu çabaları takdirle karşılayacağını ve Irak’ın ev sahipliği yapmak istemesi durumunda buna da açık olduğunu söyledi. Fidan, Suriye, Irak ve Türkiye’nin birbirine kara sınırı olan ülkeler olduğunu vurgulayarak üç ülkenin geçmişteki gibi bir araya gelip belli ağır konuları daha yapısal bir şekilde konuşmaları gerektiğini dile getirdi.
Irak ile Suriye arasındaki sınır güvenliğinin fevkalade önemli olduğunu vurgulayan Fidan “Terörle mücadele önemli. Silah kaçakçılığını engellemek önemli. Bu konuda Irak’ın da çok muzdarip olduğu konular var. Yani bir üçlü işbirliği mekanizmasını biz açıkçası destekliyoruz” dedi.
Bu hafta gündemi meşgul eden konulardan biri de Katar’dan çıkarılan Hamas liderlerinin ofisini Türkiye’ye taşımış olma ihtimaliydi. Aslında ilk olarak İsrail basınında çıkan haberlerde Hamas yetkililerinin Türkiye’de olduğu belirtilmiş, bu da Hamas’ın ofisini taşımış ya da taşıyacak olması şeklinde yorumlanmıştı. Daha sonra ABD’li yetkililer “Müttefiklerimiz terör örgütlerine ev sahipliği yapmamalı” diyerek Türkiye’yi uyarmıştı.
Fidan konuyla ilgili olarak “Türkiye olarak biz bu dedikoduları yalanladık. Bakanlık sözcülüğümüz Hamas Siyasi Bürosu’nun Türkiye’ye taşınmadığını açıkladı. Dediğiniz söylentileri Katarlılar da yalanladı. Dolayısıyla şu anda dediğiniz türden bir şey söz konusu değil. Yani Hamas’ın Siyasi Bürosu Türkiye’ye gelmiş değil” diye konuştu.
Fidan ABD’nin Hamas üzerinde baskı kurmak istediğini, özellikle Demokratların barış anlaşması ve rehineler konusunda uğraştığını söyledi.