Yüzyılın oyunu 'Keşanlı Ali Destanı' 60 yaşında. Yapı Kredi Yayınları dünyanın her yerinde sahnelenen bu eşsiz oyunu, numaralı özel baskı olarak yeniden yayımladı. Kitapta Haldun Taner, 'Keşanlı Ali'yi nasıl yazdığını anlatıyor.
“1960’larda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin çağrılısı olarak, Tiyatro Enstitüsü’nde konuk hoca sanıyla dersler verirdim. Bunun için her ayın son haftası gider, Ankara’da kalır, sonra İstanbul’daki fakülteme dönerdim.
Altındağ’la ahbaplığım o tarihte başladı. Çoğu akşamlarım ve gecelerim orada geçti. Gün geçtikçe onlarla övür oldum. Gecekondu dünyasında geçecek bir oyun tasarlamaya da işte, o tarihte başladım. Konu ne kadar bizdense, oyunun üslubu da o kadar bizden olsun istiyordum. 1960’ta ‘Lütfen Dokunmayın’da kısmen ilk denemesini yaptığım epik unsuru, bu oyunda tüm dramatik dokuya yaymayı, bunun için de geleneksel tiyatromuzun anti-illüzyonist ve göstermeci öğelerinden azami surette yararlanmayı kurdum.
Oyunun yazımı, araya bir hastalık ve ameliyat da girdiğinden, bir buçuk yıl sürdü. O dönemde Felsefe Bölümü’nün en yetenekli öğrencilerinden biri olan ama müzisyen cevherini henüz pek az kişinin bildiği Yalçın Tura’ya bir gün vapurda rastladım. Projemi açtım. Bu üsluba uygun bir müziği, en iyi onun yapacağına inanıyordum. İlkin heyecanlandı. Hemen işe koyuldu. Ne var ki, müziği tamamlayabilmesi bir yılı aldı.
Oyun, 1963 sonunda bitmişti. Önce İstanbul Operası’na verdik. Sonra Devlet Tiyatrosu’na… İlle müziğin zengin bir aranjmanını öneriyorlardı. Bense, bu haliyle kalmasında direndim. Uzlaşamadık.
Daha sonra, Gülriz Sururi istekli çıktı. İlk okuduğumda ekip heyecanlandı. Engin Cezzar, ‘Biz bu oyunu dünya sahnelerine uçururuz’ dedi. İki buçuk ay titiz bir provadan sonra, ‘Keşanlı Ali Destanı’ 31 Mart 1964 gecesi Türk seyircisinin önüne çıktı. Oyun bittikten sonra perde alkıştan kapanmak bilmiyordu.
Bu başarıda, bestecinin, rejisörün, dekoratörün, ışıkçının, kostümcünün, 42 sanatçı ve teknisyenin ayrı ayrı her birinin elbirliği ve anlayışlı uyumunun, en az yazar kadar, eşit payı vardı. ‘Keşanlı’ o tarihten sonra bir ‘tiyatro olayı’ oldu. Türkiye’de 130 defa oynandı. Engin Cezzar’ın kehanetini de doğru çıkardı. Dünya sahnelerine sıçradı. Yabancı dillere çevrildi. İngiltere’de, Almanya’da, Lübnan’da, Çekoslovakya’da, Macaristan’da, Yugoslavya’da, toplam 342 kere oynandı.
Her yerde aynı coşkuyu yaratıyordu. İster Türk, ister İngiliz, ister Çek, Alman, Macar, Lübnanlı, Yugoslav olsun, demek ki, hep anlayışlı ellere düşmüştü.
Yazar olarak en büyük şansım da bu oldu. Burada cümlesine teşekkürü borç bilirim.”
Haldun Taner, ‘Keşanlı Ali Destanı’nın nasıl ortaya çıktığını 4 Temmuz 1983 kaleme aldığı yazısında böyle anlatmış. 1964’ten 2024’e 60 yıl geçti. Hala sahneleniyor ‘Keşanlı Ali Destanı’, Taner’in ‘Keşanlı’sı hala yaşıyor. Ve bu yıl 60 yaşında. Yapı Kredi Yayınları da ‘Keşanlı Ali Destanı’yla 60. yılına özel bir kitap yayımladı. Haldun Taner’in yazısı da bu kitaptan.
Haldun Taner Cumhuriyet tarihimizin özel kalemlerinden biri. Kuvayi Milliyeci bir babanın beş yaşında yetim kalan bir oğlu o. İstanbul’un işgal günlerini, Kurtuluş Savaşı’nı, Cumhuriyet’in kuruluşunu, 2. Dünya Savaşı’nı, ülkenin demokrasiye geçme sancılarını, askeri darbeleri yani Türkiye’nin yakın tarihinin esaslı bir tanığı.
Ama sadece tanıklık yapmıyor. Genç yaşta hasta olup ölümle burun buruna gelince edebiyat, tiyatro giriyor hayatına. Bir daha da çıkmıyor. Ömrü içinden geçtiği dünyayı anlama ve atmakla geçiyor. Kimi zaman öyküleri, kimi zaman oyunları, kimi zaman da yazılarıyla… ‘Keşanlı Ali Destanı’ hayata böyle bakmasının bir sonucu.
1964’te Genco Erkal’ın sahneye koyduğu ve rol aldığı bu oyun aslında yıldızlar karması. Gülriz Sururi, Engin Cezar, Umur Bugay, Aydemir Akbaş, Ani İpekkaya sahnedeki isimler. Ama sahne arkası da yıldızlar geçidi. Mesela dekorları Duygu Sağıroğlu yapmış. Reji asistanı Umur Bugay, sahne amiri Aydemir Akbaş. Tabii müziği Yalçın Tura’ya ait.
Kitapta ‘Keşanlı Ali Destanı’nın tam kadrosu, metniyle birlikte yer alıyor. Ayrıca oyunla ilgili değerlendirmeler, görüşler, Gülriz Sururi’nin bu oyunu sahnelemek için verdiği mücadele yine Sururi’nin anlatımıyla okura sunuluyor. Ki Gülriz Sururi, Haldun Taner oyunu ilk kendilerine okuduğunda “Bu oyunu biz oynamalıyız muhakkak” diye geçirmiş içinden.
Oyunu ilk izleyenlerden biri de yazar William Saroyan. Bitlisli olan Saroyan aile köklerini keşfetmek için Türkiye’ye geldiğinde gidiyor oyuna ve Saroyan “Bir tür epik tiyatrosu seyrettiğimi, Türkçe bilmediğim halde hemen anladım. Kendi mazinizdeki tiyatro çeşitlerinden çok iyi faydalanmışsınız. Çok fazla duygulandım. Türk halkını bu eserde hem sahne hem seyirci reaksiyonunun candanlığı bakımından tanımak fırsatını buldum. Bir tiyatro yazarı olarak sizi tebrik ederim. Bu eser, dünyanın her yerinde temsil edilebilecek değerdedir. Türk tiyatrosu ancak böyle kendi özelliklerinizden hareket eden eserlerle dünya sahnelerinde kendine yer bulur” diyor o dönem gazetelere verdiği demeçte.
Saroyan’ın öngörüsünü doğruluyor zaman. Oyun 1964’te Alman hükümetinin davetiyle Almanya’da sahneleniyor hem de Bonn, Köln, Stuttgart, Frankfurt ve Nürnberg’de. TV’de yayınlanıyor. Büyük beğeni topluyor. 1966’ta İngiltere’de Gündüz Kalıç İngiliz oyuncularla sahneliyor oyunu. BBC naklen yayınlıyor. 1973’te Lübnanlı yönetmen Fazlıyan sahneliyor. Keşanlı Ali’nin adı değişiyor Ali Abu Asmarani oluyor. Bir yıl sonra 1974’te bu sefer Çekoslovakya Brno Devlet Tiyatrosu oyunu sahnelemek istiyor. Engin Cezar sahneliyor Çek oyuncularla birlikte. Yıl 1980… Berlin’de Peter Stein’in yönettiği Schaubühne’de Tuncel Kurtiz sahneye koyuyor ‘Keşanlı Ali Destanı’nı. Yine büyük ilgi görüyor oyun.
Türkiye’deyse 1964’te Atıf Yılmaz tarafından sinemaya uyarlanıyor oyun aynı adla. Fikret Hakan ve Fatma Girik başrolde. ‘Keşanlı Ali Destanı’ 2. Antalya Film Festivali’nde Yılmaz’a En İyi Yönetmen ödülünü kazandırdığı gibi Fikret Hakan ile Fatma Girik de bu filmdeki performanslarıyla ilk Altın Portakallarını alıyorlar. 1988’deyse yine Genco Erkal mini bir dizi olarak televizyona uyarlıyor ‘Keşanlı Ali Destanı’nı. Gülriz Sururi ve Engin Cezar oyundaki gibi başrolde oynuyorlar.
Yıllar geçiyor. 2011’de bu sefer Çağan Irmak’ın yönetmenliğinde dizi olarak tekrar ekranlara geliyor ‘Keşanlı Ali Destanı’. Başrollerde Nejat İşler ile Belçin Bilgin oynuyor. Lakin aynı yıl sansür haberleriyle de anılıyor oyun. O dönem Muğla Ortaca Lisesi Müdürü Mehmet Şinasi Çövüt’ün, liseli gençlerin sahneye koyduğu ‘Keşanlı Ali Destanı’nı engellemeye çalıştığı gazetelere yansıyor.
2020’deyse Notos dergisi 100 Yılın Oyunu soruşturması yapıyor. Tiyatro konusunda uzman 237 kişi katılıyor soruşturmaya. Katılımcılardan sırasıyla 10 oyun seçmeleri isteniyor. 40 oyun belirleniyor. Sonuç ‘Keşanlı Ali Destanı’ Yüzyılın En İyi Oyunu seçiliyor.
Şimdi 2024’teyiz başarılarla dolu 60 yıl ‘Keşanlı Ali’ için. YKY de bir anlamda 60. yaş günü için Keşanlı Ali’ye özel baskı bir kitap hazırladı. 2 bin nüshalı numaralandırılmış bir kitap bu.
Keşanlı Ali Destanı 60 Yaşında (Numaralı Özel Baskı)
Haldun Taner
Yapı Kredi Yayınları, 2024
oyun, 168 sayfa.