Cumhurbaşkanı dün Suriye sınırına komşu Gaziantep’te partisinin il kongresindeydi ve Suriye kriziyle ilgili önemli açıklamalar yaptı. ‘Şunu herkesin kabullenmesi gerekiyor, Suriye'de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçeklik var' dedi.
Bir yandan Suriye’de savaş ve kriz bütün hızıyla devam ederken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dün Suriye sınırında, bu ülkedeki iç savaştan en çok etkilenen illerden biri olan Gaziantep’teydi. Önce deprem konutlarının açılışını yaptı, sonra partisinin ilk kongresinde konuştu. Her iki konuşmasında da bir yandan CHP’ye ve onun lideri Özgür Özel’e çattı, bir yandan da Suriye krizi konusunda önemli mesajlar verdi.
Erdoğan ilk olarak tamamlanan 5113 deprem konutunun anahtar ve tapu teslim töreninde konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyleydi:
-Burada şunu özellikle ifade etmek isterim: Biz dünyanın en büyük şantiyesine dönüşen deprem bölgesinde sadece konut yapmıyoruz. Biz aynı zamanda okulu ile, sağlık merkeziyle, çarşısıyla, pazarıyla, yeşil alanıyla yepyeni yaşam alanları inşa ediyoruz. Sadece depremde yıkılan yerlerin değil, bölgedeki şehirlerimizin tamamının altyapısını da yeniliyoruz.
-Türkiye tüm bunları aynı anda yapacak kudrete de, siyasi iradeye de sahiptir. Vatandaşlarımıza meydanlarda verdiğimiz tüm sözlerin arkasındayız. 22 yıllık iktidarımızın hiçbir döneminde milleti hayal kırıklığına uğratmadık. Ana muhalefet gibi bol keseden vaat dağıtıp göreve gelince hepsinin üstüne sünger çekenlerden olmadık.
-Milletimize hizmet etmek için dev eserler üretiyor, karıncalar gibi çalışıyoruz. Muhalefetin içler acısı halini artık anlatmaya gerek dahi duymuyoruz. Ne vizyon var ne proje. Dervişin fikri neyse zikri de odur demişler. Kule denince aklımıza İstanbul Havalimanı’nın 90 metre uzunluğundaki kule geliyor. Kule denince aklımıza bölücü alçakların saldırılarından Mehmetçikleri korumak için inşa ettiğimiz kuleler geliyor. Kule deyince bakıyorsunuz Özel ve belediye başkanlarının aklına sadece para kuleleri geliyor. Para kuleleri dışında ortada bizim eserimiz diye gösterebilecekleri icraatları yok. Konser bahanesiyle yapılan soygunu anlatmak yerine çıkmış paradan kule geliyor.
-Bunların aklı fikri ceplerini doldurmak, milletin paralarını har vurup harman savurmak. Otobüs seferlerini bile doğru düzgün işletemiyorlar. İzmir körfezi kaderine terk edildi. Bir başkası 6 sene önce işleyen trafiği kör düğüm haline getirdiler. İş Sosyal Güvenlik Kurumu’na gelince kırk dereden su getiriyorlar. Nereden tutsanız elinizde kalan beceriksiz zihniyetle karşı karşıyayız. Allah bunların yönettiği belediyelerde yaşayan vatandaşlara sabır versin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tapu dağıtma töreninin ardından Gaziantep İl Kongresine geçti ve burada da bir konuşma yaptı. Bu konuşmadan bazı satır başları da şöyle:
-Provokasyonlara gelmeden, 13 yıl boyunca mazlumlara vakarlar sahip çıktınız. Kardeşlik hukukunu gözettiniz, muhalefetin kışkırtmalarına kulak asmadınız, ecdadın tertemiz mirasına leke sürdürmediğiniz, bu milletin başını yere eğdirmediniz. Rabb’im hepinizden razı olsun.
-Tarih, tüm aksi propagandalara rağmen Türkiye’nin bu insanlık sınavını nasıl başarıyla verdiğini yazacaktır. Tarih, ‘insan hakları nutku’ çekenlerin nasıl kucak açtığını elbette yazacaktır. İnanıyorum ki sizler de bizim gibi sınırımızın hemen ötesinde yaşanan kritik gelişmeleri takip ediyorsunuz. İdlib’deki sivillere yönelik artan saldırıların bardağı taşıran damla misali, son hadiseleri tetiklediği anlaşılıyor.
-Perşembe günkü Milli Güvenlik Kurulu Toplantımızda, Türkiye Cumhuriyeti Devletine yakışır ciddiyetle sahadaki durumu değerlendirdik. Bir defa şunu çok açık ve net söylemek isterim bizim, hiçbir ülkenin bırakın toprağını çakıl taşında dahi gözümüz yoktur. Türkiye olarak temennimiz, komşumuz Suriye’nin 13 yıldır hasretini çektiği huzura, istikrara ve barış ortamına süratle kavuşmasıdır.
-Türkiye kendisi için istediğini komşuları için de içten isteyen bir devlettir. Ekonomik kalkınması, toplumsal huzuru, iş barışı ve güvenliği ile nasıl bir Antep görmek istiyorsak Halep içinde aynı temennilerde bulunuyoruz. Hatay’ın esenliğine nasıl önem veriyorsak, Hama’nın, Humus’un, Şam’ın, Rakka’nın, Aynularab’ın da güven içinde olmasını arzu ediyoruz.
-Aramızda sınırlar olabilir ama bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. 1000 yıldır bu coğrafyada yan yana yaşıyoruz, inşallah daha nice asırlar boyunca birlik ve dirlik içinde bir arada olamaya devam edeceğiz.
-Şu hakikati artık, herkesin görmesi ve kabullenmesi gerekiyor, Suriye’de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçeklik vardır. Suriye artık tüm etnik, mezhebi ve dini unsurlarıyla Suriyelilerindir. Kendi ülkelerinin geleceğine karar verecek olan da Suriye halkıdır. Ateşe benzin dökmenin kimseye bir faydası dokunmaz. Jeopolitik hesaplar peşinde koşmanın Suriye halkına katkısı olmaz.
-Türkiye olarak, milli güvenliğimizi ve çıkarlarımızı tehlikeye atacak hiçbir hamleye izin vermeyeceğimizin bilinmesini isterim. Sorumluluk sahibi tüm aktörlerin, uluslararası tüm kuruluşların Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına destek vermesi, tüm bölgemiz için en hayırlı yol olacaktır.
-Şunu artık herkes kabul etmelidir, Suriye toprakları savaşa doymuştur, kana ve gözyaşına doymuştur. Suriyeli kardeşlerimiz barışı herkesten fazla hak etmiştir. Suriyeli kardeşlerimiz özgürlüğü, güvenliği, kendi vatanlarında gönül huzuruyla yaşamayı ziyadesiyle hak etmektedir.
-Katliam ve zulümden kaçan kardeşlerimize kapımızı açarken de Suriye krizine çözüm bulmak için de elimizi uzatırken de gayemiz daima buydu ama Şam rejimi, Türkiye’nin uzattığı elin kıymetini bir türlü idrak edemedi, ne manaya geldiğini anlayamadı. Atalarımız ne diyor? ‘Doğru duvar yıkılmaz, eğri kaçar kurtulmaz.’ Türkiye, dün olduğu gibi bugün de tarihin doğru tarafında yer almaktadır.
-Huzurun hakim olduğu, barışın hakim olduğu, Arap, Türkmen, Kürt, Alevi, Sünni, Nusayri, Hristiyan ayırt etmeksizin hiç kimsenin dışlanmadığı, kimsenin hak ve özgürlüklerinin çiğnenmediği, zulme uğramadığı, farklı kimliklerin yan yana, sulh içinde yaşadığı bir Suriye görmek istiyoruz. İnşallah çok yakın gelecekte böyle bir Suriye’yi göreceğimizi ümit ve temenni ediyoruz.
-Ülkemizin doğrudan güvenliğini ilgilendiren meselelerde dahi muhalefetin hemen istismar siyasetine sarıldığını görüyoruz. Kılıçdaroğlu idaresindeki eski CHP’nin Suriye krizine hangi mercekten baktığını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. Bu zatın Suriyeli muhacirlere yönelik nefret söylemlerinin gerisinde de yine aynı sebepler vardı. Sosyal medya paylaşımları, bu şahsın karın ağrısının bugünlerde tekrar artmaya başladığını gösteriyor.
-Eski yönetimin marazlı yaklaşımını, CHP’nin yeni yönetiminin de aynen devam ettirmesi, CHP adına utanç vericidir. Sayın Özel’in grup toplantısında hükümetimizin Suriye politikasıyla ilgili sarf ettiği sözlerin ileri tutar hiçbir yanı yoktur. Anlaşılan Sayın Özel, iyice kızışan parti içi iktidar kavgasından başını kaldırıp dünyada ne olup bittiğini takip dahi edemiyor. Tıpkı devrik genel başkan gibi birilerinin eline tutuşturduğu kağıtları okuyarak saçma sapan iddiaları gündeme taşıyor. Kendisine tavsiyem şudur: Siz, Şam rejiminin değil Türkiye’nin ana muhalefet partisisiniz. Dolayısıyla gelişmelere Ankara merkezli bakmanız beklenir.
-Haleplilerin, Türkiye’ye ve ay yıldızlı al bayrağımıza muhabbet duyması, soruyorum CHP’yi niçin rahatsız ediyor? Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına dönme ihtimalinden CHP yönetimi neden rahatsız oluyor? Türkiye’nin bölücü terör belasını sınırlarından uzaklaştırma iradesinin Allah aşkına size dokunan tarafı nedir? Eski yönetim döneminde CHP’yi enfekte eden etnik köken ve meşrep virüsünden ne zaman kurtulacaksınız? Ülkemize başkalarının penceresinden bakmayı bırakıp ne zaman Türkiye partisi olacaksınız? Sayın Özgür Özel, CHP’yi normalleştirecekse Türkiye meselesinde eski yönetimin bıraktığı kötü mirasla da hesaplaşması özellikle gerekir.