BM’den tartışma yaratan karar: Kadın hakları forumuna Suudi Arabistan başkanlık yapacak
Birleşmiş Milletler ve çeşitli uluslararası kuruluşların raporlarına göre, Suriye'nin savaş sonrası yeniden inşası için gereken bütçe 400 milyar doları aşabilir. Vision of Humanity'e göre, 13 yılda ülkedeki her 100 konutun 18'i yıkıldı.
Suriye’de 1963’de iktidara gelen Baas Partisinin 61 yıllık iktidarı Şam’ın rejimin kontrolünden çıkmasıyla çöktü. Ülkede 2000 yılından bu yana rejimin başında olan Beşşar Esad, muhaliflerin Şam’ı ele geçirmesinin ardından ülkeyi terk edip Rusya’ya gitti. Gözler şimdi Suriye’nin yeniden toparlanması senaryolarına çevrildi. Peki, Suriye’nin yeniden inşası için ne kadarlık bir bütçeye ihtiyaç var? Suriye, ekonomik olarak toparlanması ne kadar zaman alabilir?
Birleşmiş Milletler’in yıllar itibariyle rakam değişse de yayınladığı raporlara göre, Suriye’nin savaş sonrası yeniden inşası için gereken bütçe 400 milyar doları aşabilir. Ülkenin yıllardır süren çatışmalar nedeniyle büyük ölçüde tahrip olan altyapısı, ekonomisi ve sosyal yapısının toparlanması için uluslararası iş birliği ve büyük yatırımların gerektiği kabul ediliyor.
Dünya genelinde barış, güvenlik ve sürdürülebilirlik konularında bilgi ve analiz sağlayan Vision of Humanity adlı bir platformun verilerine göre, iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana ülkedeki konutların yüzde 17,5’i yıkıldı (bu analize son günlerdeki yıkımlar dahil değil) ve tahminler, çatışmalardan kaynaklanan altyapı hasarının 117,7 milyar dolara ulaştığını gösteriyor. Yaşanan yıkım ve tahribat ülkenin 2010 yılı GSYİH’sinin (milli gelir) 2 katına tekabül ediyor.
Savaş nedeniyle tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin büyük darbe aldığı ülkede, ekonomik faaliyetlerin yeniden başlaması ve işsizliğin azaltılması için uzun vadeli bir kalkınma planına ihtiyaç var. İç savaştan en ağır şekilde etkilenen sektörler petrol ve madencilik oldu.
Petrol ve madencilikte üretim 2010’a göre reel anlamda yüzde 94 oranında azaldı. Bu iki sektörü yüzde 70 daralma ile imalat, iç ticaret ve inşaat izliyor. Dünya Bankası’nın 2017 tarihli raporuna göre, petrol dışı ekonomi, altyapıların tahrip olması, yakıt ve elektriğe erişimin azalması, düşük iş güveni ve ticaretin aksaması nedeniyle yüzde 52 oranında küçüldü.
2019 yılının başlarında, kamu ve özel sektördeki tahrip olmuş ve yok olmuş sanayi tesislerinin maliyeti, 3 milyar ile 4,5 milyar dolar arasında tahmin edilmişti. Suriye’deki toplam sanayi işletme sayısı, 2011 öncesinde yaklaşık 130 bin iken 2018 yılı sonunda 65 bin ila 71 bin arasında kaldı. Bugün ise bu rakamın çok daha düşük seviyelere gerilediği tahmin ediliyor. Ülkede tarım ve kamu sektörü ise reel anlamda yüzde 40’tan fazla küçüldü. Dünya Gıda Programı 2016’da, Suriye’nin tarım sektöründeki kayıpların 2011’den itibaren 16 milyar dolar civarında olduğunu tespit etmişti.
Savaşın başladığı dönemde mevcut enerji altyapısının büyük bir kısmı tahrip edilirken, Beşşar Esad yönetiminin santralleri çalıştırmak için gereken yakıtı temin edememesi durumu daha da ağırlaştırmıştı.
Esad rejiminin Elektrik Bakanı Ghassan al-Zamel, yakın zamanda yaptığı bir açıklamada, ülkenin elektrik sektöründe savaş boyunca yaşanan kayıpları detaylandırdı. Al-Zamel, doğrudan zararların 40 milyar doları, dolaylı zararların ise 80 milyar doları aştığını belirtti. Elektrik şebekesinin yüzde 50’sinden fazlası kullanılamaz hale gelirken, enerji üretimi için gereken gaz ve yakıt tedarikinde de ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bakan, günlük 23 milyon metreküp gaza ihtiyaç duyulduğunu ancak yalnızca 6,5 milyon metreküp temin edilebildiğini ifade etti. Benzer şekilde, günlük 10 bin ton yakıt ihtiyacına rağmen yalnızca 4 bin 500 ton yakıt sağlanabiliyor. Bu durum, günlük enerji arzını 2-4 saatle sınırlandırıyor.
Suriye’nin ekonomik toparlanması, ülkenin doğusunda bulunan Deir Ezzor bölgesinin kontrolüne bağlı. Bu bölge, zengin gaz ve petrol rezervleri ile ekonominin yeniden inşa edilmesi için kritik bir öneme sahip.
Suriye ekonomisinin, iç savaşın yıkıcı etkilerinden kurtulabilmesi için analistlere göre on yıl sürebilir. Ancak siyasi fırtınanın dinmesi ve dış destek sağlanması durumunda ülkenin, yıllar sonra ilk kez refah fırsatına sahip olabileceği ifade ediliyor. The National’ın haberine göre, Jusoor Studies Centre ekonomisti Khalid Al Terkawi, Suriye ekonomisinin sıfıra dönmesi için yedi ila sekiz yıl çalışmanın gerektiğini, siyasi koşulların düzgün işlemesi ve kurumsal istikrarın sağlanması halinde ise ekonominin 2011’deki seviyesinin üzerine çıkabileceğini belirtti.
Halkın yaşamını sürdürme mücadelesine devam ettiği bu süreçte, ülkedeki ekonomi, 2011 öncesinde hızla büyüyen bir yapıya sahipken, o tarihten sonra ciddi şekilde gerilemiş durumda. Dünya Bankası’nın verilerine göre, 2021’de Suriye’nin GSYİH’sı, 2010 yılına göre yüzde 54 azalmış durumda.
Suriye’de nüfusun yüzde 69’u yoksulluk sınırının altında yaşıyor, bu da yaklaşık 14.5 milyon Suriyeli’ye denk geliyor. Savaş öncesinde neredeyse yok denebilecek aşırı yoksulluk, 2022’de her dört Suriyeliden birini etkileyerek büyük bir artış gösterdi. Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem de bu durumu daha da kötüleştirdi. Ülkedeki işsizlik oranı ise yüzde 50’nin üzerine çıkmış durumda.
Suriye’nin son dönemde özellikle illegal ekonomi sayesinde ayakta durduğu artık Dünya Bankası raporlarına da yansımış durumda. Ülke ekonomisinde şu anki en büyük ağırlığın Captagon adlı uyuşturucuya olduğuna dikkat çekiliyor. Dünya Bankası, Suriye’nin illegal fenetilinin bazlı Captagon üretiminin yıllık piyasa değerinin 1.9 milyar ile 5.6 milyar dolar arasında olduğunu ve bunun, Suriye’nin 2023 yılı GSYİH’sına yakın bir miktar olduğunu belirtiyor.
Uzmanlar, bu devasa bütçenin yalnızca Suriye’nin iç kaynaklarıyla karşılanmasının mümkün olmadığını vurguluyor. Özellikle Avrupa Birliği, Körfez ülkeleri, Çin, Türkiye ve uluslararası finans kuruluşlarının desteği hayati önem taşıyor. Ancak siyasi belirsizlikler, bu desteğin ne ölçüde sağlanabileceği konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Çin, Beşşar Esad yönetimindeki Suriye’nin uluslararası arenadaki pozisyonunu destekleyen bir tutum sergiliyordu. Pekin yönetimi, Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne vurgu yaparak, Batı’nın uyguladığı yaptırımlara karşı çıkıyordu. Bu duruş, Suriye hükümeti ile Çin arasında bir güven ilişkisi yaratmış durumdaydı. Özellikle son yıllarda, Çin hükümeti ve Çinli şirketler, Suriye’nin yeniden inşa sürecinde yer alma konusunda ilgi göstermiş durumdaydı. Bu çalışmalar genellikle altyapı projeleri, enerji sektörü ve ekonomik kalkınma alanlarında yoğunlaşıyordu.
Büyük oranda çökmüş altyapı ve inşaat projelerinde yer almak isteyen Çin’in hedefleri arasında, Suriye’nin enerji altyapısını yeniden kurma ve geliştirme çalışmalarında yer almak da vardı. Bu kapsamda iki ülke arasında petrol ve doğal gaz projelerinde işbirlikleri yapılabileceği konuşuluyordu.
Çin, Suriye’nin yeniden inşası için finansman sağlayabilecek potansiyel bir ortak olarak görülüyordu. Pekin yönetiminin, ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ kapsamında Suriye’yi projeye dahil ederek stratejik bir ortaklık kurmak isteyebileceği önemli senaryolardan bir tanesiydi. Ancak yaşanan son gelişmelerin ardından Çin’in tutumunun nasıl değişeceği de merak ediliyor.