TÜİK’ten 10Haber’e açıklama: İsrail’e silah göndermedik, parçalarını gönderdik
Suriyeli muhaliflerin Şam'ı ele geçirmesinin yarattığı belirsizliği fırsat bilen İsrail, Golan Tepeleri'nin ötesindeki tampon bölgeye girdi. Suriye'yi 322 kez vuran İsrail ordusunun Şam'a ilerlediği iddia ediliyor ama ordu bunu kabul etmiyor.
Suriyeli cihatçı muhaliflerin Esad hükümetini devirmesinin ardından Suriye’de belirsizlik hakim. İsrail bu belirsizliği kendi çıkarına kullanarak Suriye’deki silah ve askeri tesisleri vurdu. Bu sabah medyaya yansıyan görüntüler, Esad’ın kalelerinden biri olan görülen liman kenti Lazkiye’deki Suriye donanmasına yapılan saldırının sonuçlarını gösteriyor. Saldırının kaynağı resmi olarak açıklanmasa da İsrail’e ait savaş uçakları Esad devrildiğinden beri Suriye’ye yüzlerce saldırı düzenledi.
İsrail bu saldırılarını “aşırılık yanlılarının eline geçmesin diye” kimyasal silah deposu olarak kullanıldığından şüphelenilen yerleri vurduğunu iddia ediyor. Ancak İsrail’in amacının bunun da ötesinde olduğu son eylemlerinden anlaşılıyor.
İsrail askerleri hafta sonu İsrail-Suriye sınırındaki askerden arındırılmış bölgenin ötesine geçerek, neredeyse 50 yıl sonra ilk kez Suriye topraklarına doğrudan girdi. Bu ordunun Şam’a doğru ilerlediği yönünde bazı iddialar var ama İsrail ordusu bu iddiaları yalanlıyor. Ordu sözcüsü Avichay Adraee ordunun tampon bölgeye girmesinin sebebinin “İsrail sınırını korumak” olduğunu söyledi.
Suriye’deki iç savaşı yıllardır izleyen İngiltere merkezli bağımsız Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, pazar gününden beri İsrail’in Surşye’ye 322 hava saldırısı düzenlediğini söylüyor. Saldırıların hedefin silah depoları, uçak filoları, radarlar, askeri sinyal istasyonları ve mühimmat depoları olduğu belirtiliyor.
İsrail 1967 savaşında Golan Tepeleri’ni ele geçirdi, 1981’de de büyük kısmını tek taraflı ilhak ettiğini açıkladı. Ancak dünyanın büyük kısmı bu bölgeyi işgal altındaki Suriye toprağı olarak görüyor. Golan Tepeleri’nin ötesindeki Suriye topraklarında Yom Kippur Savaşı olarak da bilinen 1973 Arap-İsrail savaşından beri Birleşmiş Milletler (BM) birliklerinin devriye gezdiği 249 kilometrekarelik askerden arındırılmış bir tampon bölge var.
İsrail kara kuvvetleri cumartesi günü bu tampon bölgeye ilerleyerek 1973’ten bu yana ilk kez bu tampon bölgeye adım attı. İsrailli yetkililer gözlem yapabilmek için stratejik olarak kritik Hermon Dağı’nın kontrolünü ele geçirdiğini söyledi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da İsrail topraklarını korumak için orduya saldırı emri verdiğini söyledi.
BM’nin özel Suriye temsilcisi Geir Pedersen, İsrail’den Suriye’deki “rahatsız edici operasyonlarını” durdurmasını istedi. Yeni çatışmaların alevlenmemesi için bölgedeki gerilimin azaltılması gerektiğini söyleyen Pedersen, Cenevre’deki gazetecilere “İsrail’in Suriye topraklarını hedef alan hareketlerini ve bombardımanlarını görüyoruz. Bunun durdurulması şart” dedi.
Bir tepki de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan Suriye’nin istikrarını destekleyeceklerini terör örgütü olarak gördükleri grupların Suriye’den yok edileceği sözünü verdi. Erdoğan AK Parti grup toplantısındaki konuşmasında “Bu saatten sonra Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz. Ülke topraklarının yeniden bir çatışma alanı haline gelmesine asla rıza gösteremeyiz” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise İsrail’in 1974’te imzaladığı Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nı ihlal ettiğini söyleyerek Suriye topraklarındaki ilerleyişini kınadı. Bakanlık “Suriye halkının uzun yıllardır hasret olduğu barış ve istikrara kavuşma ihtimalinin ortaya çıktığı bu hassas dönemde, İsrail işgalci zihniyetini tekrar sergilemektedir” sözlerinin yer aldığı bir açıklama yayınladı.
Analist ve Syria After the Uprisings kitabının yazarı Joseph Daher’e göre İsrail’in Suriye saldırıları hem askeri hem de siyasi bir amaç taşıyor. Esad rejiminin düşmesiyle İsrail’in Suriye’nin askeri kapasitesini yok edip devleti zayıflatmayı amaçladığını söyleyen Daher, El Cezire’ye bunun gelecekteki Suriye hükümetine bir mesaj verdiğinin de altını çiziyor.
1974’ten beri Suriye yönetimi İsrail’le askeri çatışmalardan kaçındı. Ancak demokratikleşme sürecinde yeni hükümetin Filistin halkıyla dayanışma çağrılarına kapı aralayabilir. Daher İsrail’in buna izin vermeyeceğini göstermek için bu saldırıları düzenlemiş olabileceğini düşünüyor. Batı’nın bu saldırılara yeterli tepkiyi göstermemesinin “sürpriz olmadığını” söyleyen Daher “İsrail’in hem kendi hem de Batı’nın jeopolitik çıkarlarını korumak için bölgede ilerlemesine göz yuman tutumun bir devamı bu” diye konuştu.
El Cezire’ye konuşan analist Aron Lund ise İsrail’in yıllardır Suriye’de İran ve Hizbullah bağlantılı hedefleri vurduğunu hatırlatarak bu saldırıları diğerlerinden ayıran şeyin “Rusya faktörünün ortadan kalkması” olduğunu söyledi. Bu şekilde İsrail askeri üsleri hiçbir kısıtlama olmadan vurabiliyor. Lund Rusya’yla yapılan anlaşma gereği İsrail’in önceden Esad yönetimini ciddi olarak istikrarsızlaştırabilecek adımlar atmadığını ama artık Rusya’nın İsrail’i kısıtlamadığını söyledi.