Anti madde, normal maddeyle karşılaştığında ikisi birbirini yok ediyor. Eğer miktar büyükse büyük bir patlama da olabilir. Şimdi CERN’de üretilen anti madde, özel kamyonlarla Avrupa’nın başka araştırma merkezlerine yollanacak.
Evrenimizin başlangıcıyla ilgili mevcut teorilerimiz içinde yaşadığımız evrenin bundan 13,7 milyar yıl önce bir ‘Büyük Patlama’nın ardından ortaya çıktığını söylüyor.
Bilim elinde bu teoriye ilişkin kanıtlar olduğunu da söylüyor. Bu kanıtların en büyüğü ve inandırıcısı evrenin başlamasından 300 bin yıl kadar sonra ortaya çıktığı hesaplanan ‘kozmik arka plan ışıması’ adı verilen ve bugün de hala gözlenebilen kalıntılar.
Yine bilime göre evrenin başlangıcı olan Büyük Patlama sırasında ortaya hepimizi, dünyamızı, yıldızları, galaksileri oluşturan ‘normal’ madde çıktığı gibi bir de ‘anti madde’ ortaya çıktı.
Anti-madde, bildiğimiz ‘normal’ maddenin tam tersi. Yani diyelim atomun etrafındaki elektron negatif elektrik yüklü, onun antisi olan ‘pozitron’ ise pozitif elektrik yüklü. Bir elektron ile pozitron yan yana gelirse birbirlerini yok ediyorlar, ortaya ışık çıkıyor. Benzer bir durum atom çekirdeğindeki pozitif elektrik yüklü proton için de geçerli. Onun antisi de negatif elektrik yüklü.
Yine bilime göre evrenin başlangıç anında bu anti parçacıklar ve normal parçacıklar eşit miktardaydı. Ama zaman içinde eşitlik bizim lehimize bozuldu, anti madde azaldı, normal madde ise çok kaldı. Yani evrenin başındaki her şey birbirini yok etmedi, bu simetrinin bozulması sayesinde biz, dünyamız, yıldızlar ve galaksiler var.
Peki bu simetri neden ve nasıl bozuldu? Bilimin cevabını aradığı çok büyük sorulardan biri bu.
Bilim anti parçacıklar olduğunu teorik olarak 1930’larda keşfetti, sonra bu anti parçacıkları gözleyebilir olduk, hatta artık laboratuvar ortamında anti parçacıkları yaratabiliyoruz bile.
Merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde olan Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi CERN’de uzun yıllardır anti-parçacık yaratılıyor. Buradaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı adı verilen 27 kilometrelik dev tünelde elde edilen anti parçacıklarla bilim insanları doğada olup olmadığı bilinmeyen anti-hidrojen atomu yaratmayı bile başardı.
Aslında doğada anti parçacıklar her an etrafımızda varlar. En basit örneği muz meyvesi. Bu meyveyi evinize aldınız ve diyelim masanın üstüne koydunuz. Her 24 saatte en az bir pozitron, yani anti-elektron çıkacak bu muzdan. Sebebi muzun içerdiği potasyum atomlarının özelliğinde gizli.
Cenevre’deki CERN uzun on yıllardır bir anti-madde üretme fabrikası gibi. Ama bu anti-parçacıklar veya onlardan yapılan anti-hidrojen atomlarının bir sorunu var: Bunları uzun süre gözlemek çok zor. Nedeni de belli: Anti-parçacıklar ile normal parçacıklar karşılaşabiliyor ve hemen birbirlerini yok ediyor.
Amerikalı çoksatar kitaplar yazarı Dan Brown’ın ‘Melekler ve Şeytanlar’ adlı romanını belki okudunuz veya bu romandan 2009’da yapılan başrolünde Tom Hanks’in oynadığı filmi seyrettiniz. Yazar Dan Brown CERN’de yaratılan bu anti maddeden hareketle bir kurgu yapmıştı. Romanında anti madde elde taşınabiliyordu ve bunu çalan bir tarikat Vatikan’da büyük bir patlama yaratmayı hedefliyordu, neyse ki kahramanımız bunu engellemeyi başarıyordu.
Tabii bu Dan Brown’ın hayal gücü ve “yaratma ehliyeti”yle yazdığı bir şey, gerçek durum hiç de öyle değil. Bir kere Vatikan’ı veya başka bir yeri yok edecek kadar büyük bir patlama yaratacak anti madde çok büyük bir miktar demek. İkincisi bu anti maddeyi taşımak, bir yerden bir yere götürmek o kadar da kolay değil.
Bilim anti maddeyi araştırıyor. Bir yandan özelliklerini anlamaya çalışıyor, bir yandan da evrenimizle ilgili cevapsız önemli sorulardan biri olan “Biz niye varız” sorusuna kısmi bir cevap bulmayı umuyor. Ne oldu da başlangıçtaki madde-anti madde eşitliği madde lehine bozuldu ve biz var olduk?
Şimdi CERN ürettiği anti maddelerle Avrupa’daki diğer araştırma merkezlerindeki fizikçiler de çalışabilsin diye bu anti maddeyi bir yerden bir yere taşımayı başarmaya çalışıyor.
Daha şimdiden Avrupa basınında “en tehlikeli kargo” başlıkları atılmaya ve Dan Brown’ın romanı hatırlatılmaya başlandı bile. Ama böyle bir tehlike yok, taşınacak olan anti madde, ki o da başarılırsa, birkaç gram bile olmayacak.
Ama CERN önce bunu kendi kampüsü içinde denemek istiyor. Yani özel olarak yaratılmış manyetik alanlara hapsedilmiş anti madde CERN’ün dev kampüsünde bir binadan diğerine götürülmeye çalışılacak. Eğer bu başarılırsa o zaman kamyonlar Cenevre’den mesela Almanya’da veya İtalya’da başka araştırma merkezlerine hareket etmeye hazırlanacak belki.