Prof. Dr. Ali Çarkoğlu yazdı: Ön seçimi sadece CHP üyeleri arasında yapmak, kazanacak adayın bütün Türkiye’ye hitab etmesini zorlaştırabilir. Partinin veya adayın iktidar için siyasal hazırlığı yoksa, her seçim baskın seçim gibi olur zaten.
Ülkede muhalefet acıklı bir yangın önlemleri tartışması etrafında dönmeye başladı. Bu da belki doğal bir gelişme çünkü ana muhalefet memleketin kötü yönetildiğini gündemde tutmak istiyor elbette. Bu çok anlaşılır. Kendi iktidarında daha iyi bir yönetim olacağı konusunda ikna gücünü de kontrolündeki belediyelerin performansına bağlı görüyor. İktidarın da aynı teşhisle muhalefet belediyelerinin işini zorlaştırma gayretinde olduğu da çok açık.
Geçen yılın büyük yerel seçim başarısı elbette önemlidir. Muhalefet yerel seçimleri geleceğin habercisi olarak görmek istiyor. Ancak memleketin geleceğinin belediye işlerinden geçmesini beklemek ne kadar gerçekçi? Alternatif bir bakış açısıyla ülkenin geleceğine talip olunacaksa farklı bir duruş sergilemek gerekmez mi? Adaylarınız temel olarak belediyelerini iyi yönettikleri için değil ülkenin geleceğinde fark yaratacakları için seçilecekler ya da ülke yönetimine talip oldukları seçimlerde yenileceklerdir. Bu en başta bir büyük vizyon gerektirir. Muasır medeniyeler seviyesine ulaşmak böyle bir vizyondur. Ülkeyi sırtlanan, ve bu anlamda belediye gömleğini reddeden bir vizyondur bu.
Muhalefetin yerel seçimlerdeki başarısı öncelikle bir atlama taşıdır. Belediyelerde kendini gösterip ülke yönetimine talip olmak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kariyerini taklit etme hayali olarak da görülebilir. Oysa o Türkiye geçmişte kaldı. İhtiyaçları, beklentileri kökünden değişti.
Üstelik artık bir demokrasi olduğumuzu söylemek de çok zor. Seçimler şeklen var elbette. Ancak eşit şartlarda bir demokratik mücadele yok. Muhalefet bu şartlarda seçim olamaz deyip seçimlere katılmayacağını da söyleyebilir. Ama seçimleri boykot etmiyorsanız bu yarışı en olmadık koşullarda da kazanmak şarttır.
Bunun için de her şart altında halk desteğini kazanmalısınız. Artık şunu biliyoruz: muhalefetin her sandıkta önlem alarak seçim kazanma kabiliyeti yok. Ama ben safdilli bir inançla arkasında yeterince geniş bir halk desteği olan hiçbir muhalefetin seçim kaybetmeyeceğini düşünüyorum. Mesele sandık başı oyunları değildir.
Yeni Türkiye’ye yeni cevaplarınız var mı? 21. Yüzyıl başından farklı olarak bugünün Türkiye’si iktisaden daha büyük ama paylaşım sorunları da daha artmış bir ülke konumunda. İyice bozulmuş gelir dağılımı ve işleyemez hale gelmiş bir yeni siyasal sistemi var.
Özgürlükler sadece etnik ve sekter azınlıklar için değil tüm vatandaşlar için kısıtlı. Hepimizin yeni bir demokrasi için yeni açılımlara ihtiyacı var.
Her alanda ülkenin yeniden şekillendirilmesi gerekirken bu tartışmaya cevapları önce ana muhalefet partisinin kontrolünü ele geçirmekte aramak bir hata olacaktır. Ana amaç ana muhalefetin adayı olmak değil seçimi kazanabilecek bir ikna gücüne sahip bir aday yaratmak olmalıdır.
Aday seçimi için ön seçim yapmak hem riskli, hem de popülist bir basma kalıp fikir gibi görünüyor.
Son seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan 27.8 milyon oy aldı. Yeni seçmenler, katılım oranı farklılıkları gibi detayları bir yana koyarsak en azından bu büyüklükte bir seçmen kitlesine hitap edebilecek bir adaya ihtiyaç var yani.
Bu ön seçim CHP seçmeni içinde değil sadece parti üyeleri arasında yapılacaksa beklenen büyük kitleye hitap edebilecek bir aday seçmek zora girebilir. Partili seçmenler o geniş seçmen tabanına belki de en uzak uçlarda olma eğiliminde olacaklardır. O geniş kitleye değil de onlara uzak partililere hitap etme derdine düşen adaylar kendilerini ayaklarından vurma riskini üstlenmiş olacaklar.
Bu seçeneğin dünya örnekleri gösterilerek ön seçim savunulmaya kalkışılabilir. Ancak unutulmamalı ki ön seçimler için de demokrasiye ihtiyaç vardır. Resmen cumhurbaşkanı adayı olanların kampanyalarını ne zorluklarla yürüttüklerini hatırlayalım.
Üstelik anlamlı bir süreç olabilmesi için bu ön seçim sürecinin zamana yayılması da gerekir.
Son ABD seçimlerinde paraşütle Demokrat aday olan Başkan Yardımcısı Harris’in seçimi en başta bu paraşüt yöntemi nedeniyle kaybettiği bugün daha açık gözler önünde. Trump çok uzun bir süreç içinde adaylığını ve argümanlarını pekiştirdiği için kazanabildi. Ancak Amerikan siyasal geleneğinin kendine özgü bir geleneği olan bu ön seçim sürecinin bize uygun olduğunu söylemek mümkün değildir.
Bizim aday belirleme yöntemimizin kendimize özgü olması gerekir. Burada akılda tutulması gereken en baş konu seçilen adayın partiyi değil tüm ülkeyi kucaklayabilecek bir aday olması gerektiğidir. Partilerin bu adayı desteklemeleri elbette önemlidir. Ancak aday hem duruşu, otoritesi ve kucaklayıcılığıyla bugünün Türkiye’sinde herhangi bir partiden farklı bir siyasi ikna gücüne sahip olacaktır. Bu ikna gücünü arttırmak için dikkatle kurgulanıp şekillendirilmiş bir ön seçim düşünülebilir.
Ön seçim yapılsa zararı olur mu? Akla gelen en büyük zarar adayların partili kitlelerin hassasiyetlerini tatmin ederken çok daha geniş, geçmişte AK Partiye ya da HDP’ye oy vermiş kitlelerden uzağa düşmesi olur. Oysa açıktır ki seçimi ancak bu seçmenlerin de oyunu alarak kazanmak mümkün olacaktır.
Ön seçim 51’e 49 kazanılırsa daha kendi seçmenini bile tam ikna edemeyen bir aday çıkmış olur karşımıza. Tek adaylı bir önseçim olmayacağı varsayımıyla hareket etmeliyiz. Ama seçimi kazanamayacağını düşünen adaylar bu oyunu oynamak isterler mi? Herkesin kazanacağını düşündüğü ve sert bir rekabetle gerçekleşen bir ön seçim parti seçmeninin bile yarısından çoğunun desteğini alamamış bir aday çıkarırsa yine ikna kabiliyeti düşük bir aday yaratılmış olacaktır. Yani ön seçim çok adaylı olmalı. Ancak kazananın da açık ara farkla kazandığı samimi bir müzakere içeren bir seçim de olmalı. Yoksa ön seçimin ortaya çıkan adaya pek bir yararı olmayacaktır.
Kazanan aday için bir ön seçim nasıl yararlı olabilir? Bu seçimde oy kullanamayacak dahi olsa adaylar geniş seçmen tabanına bu ön seçim kampanyası sırasında hitap etme fırsatını iyi kullanabilir ve onları da heyecanlandırabilirlerse, o zaman bir ivme yakalanabilir.
Bu imkânsız değil elbette. Adaylara belediye gömleğini çıkarıp ülkenin tümüne konuşma fırsatı olarak kullanılabilir bu ön seçim. Ülkenin geleceğine nasıl talip olunduğu tüm ülkeye bu vesileyle anlatılabilir. Kavgasız gürültüsüz, medeni bir tartışma ve rekabet ortamı yaratılabilirse ülkenin geleceğinde nasıl bir yönetimin sergileneceğine dair de güzel bir mesaj verilmiş olur.
Muhalif liderlerden beklenen ülkenin geleceğine talip olduklarını net bir şekilde ortaya koymalarıdır. Şu anda ülkede öyle bir vizyon boşluğu var ki bu yolda ne söylenirse ülkenin de geleceği o olacaktır.
Özgüvenle yola çıkmak şarttır ama bu özgüvenin içini dolduracak bir siyasa hazırlığının da olması gerekir. Bu hazırlığın elbette yapılmakta olduğu ama basının bunlara hiç yer vermediği şikayetini duymaktansa ön seçim kampanyasında bu hazırlıkları gözlemek ve tartmak çok iyi bir fırsat olabilir seçmen için. Yoksa bugün itibariyle biz böyle bir hazırlığı görmüyoruz, duymuyoruz, okumuyoruz. O halde sade vatandaş için böyle bir hazırlık yok hükmündedir.
Ülkenin ana sorunları hakkında düşünülmekte olduğunu seçmene hissettirmeyen bir muhalefet nasıl erken seçim çağrıları yapabilir? Bu düşünce egzersizlerini yapmayan bir muhalefet için her seçim hazırlıksız yakalanılmış çok erken bir seçim olacaktır. Ön seçim kampanya süreci seçimi kazandırabilecek büyüklükte bir seçmen kitlesine erişmek için bir fırsat olarak kurgulanmalı. İçeriği zengin, samimi bir müzakere halk önünde gerçekleştirilmelidir.
Büyük resimde dünya hızla değişiyor. Bu değişim gündemini takip edemeyen bir ülkede yaşamak istemiyor kimseler. Toplumun ne talep etmesi gerektiğini onunla birlikte düşünen bir muhalefet dile getirmekte zorlanmayacaktır. Ön seçim böyle bir egzersizin doruk noktası olabilir.
2024 yerel seçimlerindeki tadı muhalefetin damağında kalan o zaferi bugün hatırlamak zor sanki. O büyük zaferle sonuçlanan seçimi hiç olmamış durumuna getirmek de bir başarı sayılabilir. Bu başarıda elbette iktidarın da bir rolü var.
Ama bugünün Türkiye’sinde böyle bir başarıya kimsenin ihtiyacı yoktur. Ülkenin beklentileri yüksektir. Ama bu beklentiler arasında ancak muhalefet adayının ön seçimi değil gelecek seçimleri kazanması olabilir.
Bu beklentilere cevap veremeyecekseniz yeni bir muhalefet gelmeli, sizi süpürmeli ve gelecek seçimleri de kazanmalıdır. Yoksa sizi yine bu iktidar süpürecektir.
2 Şubat 2025 - Muhalefet büyük resmin neresinde?: Ön seçim nasıl yapılırsa doğru bir fikir olur?
14 Aralık 2024 - Venezüella’da demokrasi mücadelesi
9 Kasım 2024 - Uzmanından okuyun: Demokratlar neden kaybetti, Trump nasıl kazandı
30 Ekim 2024 - Amerikan seçimini bir de işin uzmanından okuyun